Kriz yönetmek ve denizcilik sektörü

HAKKI ŞEN

Türkiye’de yaşanan iş kazaları ne yazık ki almış başını gidiyor. Geçenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik gazeteci meslektaşlarımıza bir açıklama yaparak, son on yılda iş kazalarında ölen işçi sayısının 11625 kişi olduğunu söylüyordu. Bir gazeteci arkadaşımız sordu; “Tuzla tersanelerinde gerekli tedbirleri alacak mısınız?”. Bakan Çelik de göğsünü gere gere; “Tersanelerdeki iş güvenliği ile ilgili tedbirleri en üst seviyeye çıkaracağız” şeklinde açıklama yapıyor. Bu fotoğrafa baktığımızda sanki ölen 11625 işçinin tümü tersanelerde ölmüş gibi bir görüntü çıkıyor ortaya.

Denizcilik sektörü bunu hak etmiyor. Hele ki iş kazaları konusunda bu kadar hassas davranan bir sektörün, iş kazaları gündeme geldiğinde hemen Tuzla tersanelerinin akla gelmesi aslında şaşırtıcı değil. Çünkü denizcilik sektörü günü kotarma derdinde olduğu için, bu konuda uzun vadeli bir strateji üretemedi. Aslında basın ve halkla ilişkiler alanı belki de sektörün en zayıf halkasını oluşturuyor.

Dile kolay 11625 insanımız evine ekmek götürmek için evden çıkmış ve eve cenazesi dönmüş. Bunun da sanki tersanelerde olmuş gibi gösterilmesi, bizim krizi doğru yönetemeyişimizden kaynaklanıyor. Bu açıklanan rakamın içerisinde son on yıl içerisinde tersanelerde ölen işçi sayısı 44 civarında. Yani Türkiye’de tersanelerde yaşanan iş kazalarında yaşamını yitiren işçi sayısı genel rakamın yüzde biri bile değilken, iş kazaları denince tersanelerin akla gelmesi içimizi acıtıyor.

Tabii bu açıklanan rakam, buzdağının görünen yüzünü oluşturuyor. Her yıl mesleki hastalıklar sonucunda ölen işçiler ise kazalarda ölenlerin kat be kat fazlasını oluşturuyor. Tekstil, alüminyum, boya, lastik sanayi işçileri, madenciler, deri ve kauçuk işçileri, kimyasal maddelerle korumasız biçimde karşı karşıya kaldıkları için başta akciğer ve mesane olmak üzere birçok kanser hastalığına yakalanıyorlar.

Denizcilik sektöründeki bu iş kazaları ve kriz yönetimiyle ilgili, sektörün yeni bir rotaya ihtiyacı var. Aksi takdirde medya derede boğulan insanların da tersanelerde öldüğünü iddia etmeye başlarsa şaşırmamak lazım. Zaman geçiyor, zararın neresinden dönülürse kardır. Burada başta; sektörün amiral gemisi olan Deniz Ticaret Odası olmak üzere, GİSBİR, GESAD gibi sektörün bütün bileşenlerinin çok acil olarak bu konuda bir araya gelip, bu soruna bir çözüm üretmeleri gerekmektedir. Bir diğer konu da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde denizci elemanın istihdam edilmesi ve tersane denetimlerinin bu kişiler tarafından yapılmasıdır. Aksi takdirde her önüne gelen tersane kapatırsa, şaşırmamak lazım. Bunları geçmişte yaşamadık mı? Bunları bir daha yaşamamak ve bu sektörün daha fazla yara almaması adına en kısa zamanda bir şeyler yapılması gerekiyor. Aksi durum sektörü çok zor durumda bırakacaktır…