Türkiye’nin geçen yılki ekonomik performansı, 2008 krizinden hızlı bir şekilde çıkışının bütün dünyada örnek gösterilen, parmakla gösterilen bir başarı haline geldiğini söyleyen Babacan, bunda özel sektörün rolünün son derece önemli olduğunu dile getirdi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli de krizin kapıda olduğu ve eldeki paranın harcanmamasına ilişkin değerlendirmede bulunmuştu.
‘Kriz kaygısı duysaydım görevimi devretmezdim’
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Avrupa’daki krizin Türkiye’ye kötü etki yapacağından kaygı duysaydım, işimi başka bir arkadaşa devretmez, biraz daha kalırdım” dedi.
“Avrupa’daki krizin Türkiye’ye etkisi ne olur” sorusunu yanıtlayan Özince, şunları kaydetti:
“Benim hiçbir kaygım yok. Avrupa’daki krizin Türkiye’ye kötü etki yapacağından kaygı duysaydım, işimi başka bir arkadaşa devretmez, biraz daha kalırdım. Türkiye’yi çok istikrarlı, sağlam gördüğümüz için İş Bankası’nda nöbet devrini bu döneme denk getirdik. Bu konudaki düşüncelerimizin aslıdır. Hiç büyütmeden, abartmadan söylüyorum. Çünkü, yani işler yolundayken böyle görev değişimleri yapılabiliyor. Kriz falan yok. Kitapları okudukça çocuklarımız, kültür seviyemiz yükseldikçe ne kriz olur, ne bir şey olur.”
EKONOMİSTLER NE DİYOR?
“Asıl dert cari açık, kriz gelirse düşüş yüksek olur”
“Ekonomi yönetimini harcamalarınızı kısın, tasarruf yapın kriz geliyor zor durumda kalırsınız uyarısının arkasındaki temel neden, Türkiye’nin çok büyük problemi olan cari açık sorunudur. Daha 2009’da ‘insanlara al ver ekonomiye can ver’ diyorduk, harcama yapmaya teşvik ediyorduk. Oysa şimdi işler yeniden tersine döndü. Daha bir süre önce, ‘harcaki hep birlikte kazanalım’ diyorduk. Şimdi ise ‘alma yanarsın’ diyoruz. Bu Türkiye’nin cari açık sorununa yol açan çok büyük bir iç talebin durdurulmasına yönelik bir politikadır. İç talep durmadığı için üretici ithal ediyor. İthalatta cari açığı artırıyor. Evet dışarıda küresel bir finans krizi olmasını ben de bekliyorum. Bu finansal kriz Türkiye’yi de etkiler, reel sektör de bundan etkilenir. Fakat büyümemiz yüksek olduğu için bu kez krizin Türkiye’ye etkisi de daha yüksek olabilir. Çok panik olmayalım ancak uyarıları da dikkate alalım. Hatta ben ithal ikamesinin uygulanabileceğini de düşünüyorum.”
“Kriz olasılığı küçük ama çıkarsa etkisi büyük”
“Kasım ayında Merkez Bankası, ‘zaman öz varlıkla yatırım yapma zamanıdır. Kredi almayın alacaksanız döviz cinsi almayın, kısa değil uzun vadeli alın’ demişti. O zamanlar Türkiye’de bir şey olacağı için değil, Avrupa’da sorunlu bir yıl olacağı bilindiği için böyle yapılıyordu. Kredilerin düşürülmeye çalışılması ise cari açıkla ilgiliydi. Avrupa’da kriz gelirse bizi ihracattan etkiler. Çünkü ihracat pazarımızın yarısı Avrupa. Bizim büyük müşterilerimiz İtalya ve İspanya. Bence kriz olma olasılığı küçük ama çıkarsa İtalya’yı da içine alacağı için etkisi büyük olacak. Her ne kadar sıradaki ülkeler İspanya ve İtalya olsa da onlar çok büyük ekonomiler. Avrupa toplanıp bir şey yapamadığı için problemleri var. Türkiye’nin kamu ve bankacılıkta problem yok. 100 milyon doları aşkın güçlü bir döviz rezervi var. Ancak dış talebin zayıflaması ve yeni ihracat pazarlarınında sorunlu olması nedeniyle de yavaşlama olacak, Türkiye’de bundan etkilenecek.”
“Hükümet ‘fazla açılmayın’ diyor, yararlı uyarı”
“Kriz kelimesinin ucuz kullanılmasına çok sıcak bakmam. Dünya ekonomisinin düzlüğe çıkmadığı çok açık ortadadır. Geçmişte oluşan dengesizlikler sürmektedir. Ortada sorunlar var. Dünya ekomomisine baktığımızda riskler görülmektedir.
Türkiye’ye bakacak olursak, ekonomi yönetimi geleceğe aşırı iyimser yaklaşarak gelirlerinin üzerinde harcama yapanları uyarma ihtiyacı hissediyor. Fazla açılmayın demeye çalışıyor. Bu da yararlı bir şeydir.”
“Krizin olma ihtimali güçleniyor dövizle borçlanmayın, tüketimi kısın”
“Yüzde 100 olacak diyemesek de, krizin olma ihtimali gittikçe güçleniyor. Avrupa’da borç ve açık sorunu halledilemediği için uluslararası kuruluşlar yapacakları yardımlarda kemer sıkma politikalarını şart koşuyor. Ancak ekonomiler kötü bir de kemer sıkarlarsa büyüme eksiye döner. Eğer Avrupa ve ABD 1-2 yılda kendini düzeltmezse 2013 yılında büyük bir kriz olabilir. Olası bir kriz Türkiye’de finansal piyasaları ve ihracatı olumsuz etkiler. Özellikle bireylerin dövizle borçlanmamasını, tüketim harcamalarını bir miktar kısıp, tasarruf yapmasını önerebiliriz. Hükümet kanadına bakacak olursak, kamu borçlanması temkinli, bütçe iyi gidiyor. Ama cari açık dizginlenemiyor. Bizim gibi ülkeler sıcak parayı çekmeye devam edecek. Şu an kurlar yükseliyor, eğer bu durumun cari işlemleri yavaşlattığına dair göstergeler çıkarsa teselli bulabiliriz. Eğer borçlanmadan kaçınmaya devam eder, kamu dengesi ve mali disiplini iyi tutarsak olası bir krizi daha hafif yarayla atlatırız.”
Milliyet