3 yıldır sessiz kaldığını ve zamanı geldiğinde konuşacağı günü beklediğini söyleyen 41. dönem genel sekreteri Muzaffer Erdal Kılıç, demokrasiye inanan biri olduğunu, haklı olmanın başkalarının gözünde haklılığını ortaya çıkaramayacağını söylediği konuşmasında mevcut GMO Başkanı Osman Kolay’ın açılış konuşmasında ebediyete intikal etmiş meslektaşlarına saygı sunmasını eleştirerek, Osman Kolay'ın merhum Yücel Odabaşı'nı çetecilik ile suçlayan dilekçesinin hala savcılıkta durduğunu söyledi.
Muzaffer Erdal Kılıç’ın TMMOB Gemi Mühendisleri Odası, 44. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:
“Değerli Meslektaşlarım, Değerli hanımefendiler beyefendiler;
Her köye bir deli her iktidara bir soytarı gerekir bu olmazsa doğru yol bulunmaz beni bağlamda dinleyiniz.
Üç yıldır beni ne mail ortamında ne de başka mecralarda görmediniz. Bu bilinçli bir tercihti. Hem birlikte görev yaptığım katılımcı mühendis arkadaşlarım hem Osman Kolay ve ekibi hem de birçok genç gemi mühendisi arkadaş beni ne görmek ne de duymak istiyordu. Demokrasiye içtenlikle inanan biri olarak haklı olduğumu düşünmemin beni başkalarının gözünde haklı kılmayacağını düşündüğümden sessiz kalmayı ve zamanı beklemeyi uygun gördüm. Nasıl olsa önümüzde bir genel kurul var zaman kimi haklı çıkartacak bakalım ve orada gerekirse konuşalım dedim. Şimdi o gün geldi. Buradan herkese sitemlerim olacak onun için gene bana sivri dillisin acımadan konuşuyorsun diyenlere peşinen cevabım şudur.
Beni dinleyin tıpkı benim yaptığım gibi uzunca bir süre sessiz kalın iyice düşünün kendinizi yargılayın eğer zamanın sonunda hala doğru yaptığınızı düşünüyorsanız ne ala rahat ve huzurlu uyursunuz. Unutmayın ki bu dünya dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyenleri bile cezalandırdı.
Gelelim sitemlere. Kimlere sitemim?
İlk sitemim sınıf arkadaşım Başkan Osman Kolay'a. Konuşmasını ebediyete intikal etmiş meslektaşlara saygılarını sunarak bitirdi, oysa merhum Yücel Odabaşı hocamızı çetecilik ile suçlayan dilekçesi hala savcılıkta duruyor.
Öncelikle kendi genel müdürlerinin anlamsız beyanı ile ortalığın karıştığını göre göre odayı basıp beni linç etmek isteyen genç meslektaşlarıma. Zaman kimi haklı çıkardı meslektaşlarımızı zor günlerinden kurtaran kaza raporunun altında kimin imzası var. Ve kazanın sorumlusu mühendisler olabilir ama ölümlerin sorumlusu rezil ucuz Çin işi filikayı üretendir diyen kim.
Göreve gelir gelmez beni/bizi usulsüzlük hırsızlıkla suçlayanlara sitemim. Elinizdeki resmi defterler ile dört yıldır oda yönetiyorsunuz eğer eminseniz hırsızlığımızdan neden dedikodu yerine hukuka başvurmadınız.
Ve nihayet meslektaşlarıma, değerli kardeşlerim meslek adına meslek için bir şey yapmalı diyerek bu günlere getirdiğiniz odamızda son dört yıldır meslek ve meslektaşlar adına hiçbir şey yapılmadığı halde neden " bir şey " yapmıyorsunuz.
Şimdi artık değerlendirmelerime geçmek istiyorum. Odamız Nereden, nereye geldi birlikte bir bakalım.
Önceki dönemlerde başlatılmış ve hayli de yol alınmış olan uluslararası ilişkiler tamamen donduruldu; GEMİSEM'in varlığı ve devamı firmaların verdiği eğitimlere bırakıldı. Kriz ve krizin işsiz bıraktığı yüzlerce gemi mühendisi görmezden gelindi. Başta "yat tasarımcılığı" konusu olmak üzere, kapımızın önüne kadar gelen tehlikelere kayıtsız kalındı; meslek alanımızın düzenlenmesi konusunda yapılması gerekenler göz ardı edildi. Bırakalım "torba yasa" gibi mühendislik mesleği ve mesleki örgütlenmeler açısından hayati önemi olan girişimlere karşı diğer mühendis mimar odaları ve TMMOB ile dayanışma içinde olmayı; mesleki hak ve yetkilerimizi doğrudan ilgilendiren ve olumsuz etkileyen düzenlembeler (Gemi İnşa Yönetmeliği) konusunda bile hemen hemen hiç tepki gösterilmedi; en ufak bir adım dahi atılmadı.
Sonuçta, sadece yıllar kaybedilmekle de kalınmadı: Tuzla'da bir tersane (SELAH) kapatıldığında yüzü aşkın meslektaşı tersane kapısına toplayan ve tersanenin yeniden açılmasına katkı sağlayan, iş kazası sonrası haksız biçimde tutuklanan meslektaşları için iki gecede topladığı yüzlerce imza ile gazete ilanları verebilen Gemi Mühendisleri Odası 'ndan; Tuzla' daki tüm tersanelerin ölüm fermanına, "herhangi bir kazanım olmayacağı kanaati ile " kayıtsız kalan, Şube Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı'nın tutuklanmasını internet sitesinde haber yapmaya bile " ihtiyaç duymayan" bir Gemi Mühendisleri Odası' na gelindi.
Geçmişi hatırlayalım. 41. Dönem yönetimi kucağında bulduğu Yalova Raporu ile ilgili Onur Kurulu dilekçesinde eleştirdiği meslektaşlarını korumak uğruna ceza vermeyerek konuyu Yüksek Onur Kuruluna bırakmış ve buradan gelen ceza ver kararına itiraz ederek eğer suçlu buluyorsan cezayı sen ver demiş ve gelen bir aylık hak mahrumiyeti cezasını bir sessiz sedasız atlatma yolunf seçmişti. Bu sessiz geçişi bozan ve konuyu tüm üyelerin ve medyanın gündemine taşıyan bir ateşli meslektaşımız olmuştu. Bu meslektaşımız daha sonra daha da ileri giderek 41. Dönem yönetim kuruluna ve başkanına hakaret etmiş ve uşak demişti. 42. Ve 43. Yönetim Döneminde Onur Kurulları bu hakareti cezalandırmaya gerek görmedi. 41. Dönem Başkanımız bu karara itiraz ederek Yüksek Onur Kuruluna şikayet etti TMMOB Yüksek Onur Kurulu ilgili üyemize kınama cezası verdi. Peki bu kararla ilgili Yönetim Kurulumuz ne yaptı biliyor musunuz. Ne yaptığı elinizdeki çalışma raporunun 141. Sayfasında var. Yönetim Kurulumuz Tansel Timur oda başkanı değildir dolayısı ile uşak hakareti kendisine değil Yönetim kurulu na yapılmıştır onun için kendisinin şahsen Yüksek Onur kuruluna başvurma hakkı yoktur bu hakaret Yönetim kuruluna yapılmıştır onun için biz Yönetim Kurulu olarak bizden önceki Yönetim Kuruluna yapılan bu hakaret ile ilgili yüksek onur kurulu cezasının iptalini istiyoruz dedi. İşte oda nereden nereye gelmiş. Osman Kolay' ın kendisini oda yönetim kurulu yerine koyduğu ya da bu kavramı karıştırdığı olayların sayısı ve boyutu bununla sınırlı değildir, konuşmamın devamında onlarla da ilgili bilgi vereceğim.
Geçen yıllar içinde TMMOB ve Odalarda yaygınlaşıp iktidarları rahatsız edecek boyutta etkinleşince; yaşamın her alanını yeniden biçimlendiren 12 Eylül 1980 askeri darbe yönetimi, TMMOB ve Odalarını kuruluş yıllarının da gerisine götüren yasa değişiklikleri yaptı. Bugün yaşanan sıkıntıların bir nedeni, 60 yıl öncesinin ihtiyaçlarına ve koşullarına göre düzenlenmiş yapıların 21. Yüzyılın koşullarına uymaması ve ihtiyaçlarını karşılayamaması ise, diğer bir nedeni de artık nicel ve nitel anlamda çok gelişmiş ve etkinleşmiş mühendis-mimar örgütlenmelerinin, 12 Eylül düzenlemeleri ile toplumun her kesimi için yapılmak istendiği gibi- sığdırılmaya çalışıldıkları ve sığmaları artık mümkün olmayan dar kalıplar içinde tutulmaya çalışılıyor olmasıdır. Bugün geldiğimiz noktada artık iktidarın bu ayak oyunlarına karşı mesleği koruyan bur odadan çikolata kutularında rüşvet aldığı youtube a düşmüş bir bakan ile ahbap çavuş ilişkileri içerisinde " evetçi oda" yaftası yemiş bir odaya gelindi. İçine ettiniz de...
Bakın TMMOB ilişkilerinde nerelere geldik. Elektrik Mühendisleri odası ile ilgili Birgün gazetesinde çıkan aşağılayıcı yalan haberler ile ilgili bir TMMOB açıklamasında bizim odamızın imzası yoktu biliyor musunuz neden. Çünkü Yönetim Kurulu kararı alınmamış ve başkanımız YK kararı olmadan böyle bir imzayı koyamayız demişti. Lütfen bu sözü akılda tutun çünkü birazdan aynı başkanın yönetim kurulu kararı olmaksızın resen neler yaptığını ve odamızı ve mesleğimizi ne hallere düşündüğünü anlatacağım.
Odayı içine düşürdüğünüz öyle durumlar var ki. Çok açık olmamakla birlikte değinmekte yarar görüyorum. Bizler şeref ve haysiyetimize önem veren insanlarız onun için bu söyleyeceklerim için kelimelerimi özenle seçmeye çalışacağım. Bizler ahlak abidesi bir kuruluşu kapısında polislerin olduğu namus yüzünden odanın basıldığı genel sekreterin darp edildiği, ev yuva yıkan gizli ilişkilerin oda danışmanlığı gibi görevlerle taçlandırıldığı bir pembe televizyon dizisi gibi görmek istemiyoruz. Bu işler basına intikal ederek hepimizin yüzünü kızartmadı ise bunun için vicdansızca saldırdığınız ve yüz kızartıcı suçlamalar yönelttiğiniz birçok meslektaşınızın ahlaklı ve erdemli duruşu ile bunu bir medyatik rezalete çevirmemesine borçlusunuz. İşte oda nereye geldi sorusuna acı bir örnek.
Gemi Mühendisleri Odası'nın, yeni bir yaklaşımı ve yeniden yapılanmayı artık daha da zorunlu kılan ve onu diğer Odalardan farklılaştıran bir de özelliği var. Odamız TÜRK LOYDU gibi uluslararası itibara sahip ulusal klas kuruluşumuzun kurucusu ve -kelimenin tam anlamıyla hamisi durumunda. TMMOB 'nin başka hiçbir Odasının sahip olmadığı bu özellik, Gemi Mühendisleri Odası 'na bir farklılık, ayrıcalık ve hepsinden önemlisi itibar sağlamakta; TÜRK LOYDU'nun ulusal ve uluslararası alandaki başarıları, Odamızın, gemi mühendisliği mesleğinin ve meslek topluluğumuzun gurur ve kıvanç kaynağını oluşturmakta.
Aslında sadece internet arama motorlarında GMO ve/veya TÜRK LOYDU adıyla yapılacak basit bir aramanın, Odamızın adını "hile" ile "entrika" ve "ihanet" ile bir araya getiren son dönemlere ilişkin sonuçları ve bunun ardından gelen itibar kaybı, konunun öneminin ve durumun ne kadar vahim olduğunun anlaşılması için yeterli.
Bundan daha da önemlisi, sonuna yaklaştığımız bu dönemin başta işsizlik olmak üzere meslek ve meslektaş sorunlarının çığ gibi büyüdüğü, ama Odamızın bütün olan bitene seyirci kaldığı bir dönem olması. Geçtiğimiz son dönemlerde Oda yönetiminde yer alanların bütün faaliyetleri, sektörün hemen tüm diğer kesimlerince "hile" ve "entrika" nitelemeleriyle anılan; son günlerde ise mesleğimiz, meslek topluluğumuz açısından artık bir "ihanet" boyutuna ulaşan "Türk Loydu Operasyonu" ile sınırlı kaldı. Bunun dışında neredeyse hiçbir "iş" yapmayan, yapmaya niyeti de olmayan anlayış, ıkı dönemdir Gemi Mühendisleri Odası 'nı bloke etti. Türk Loydu'nda "yandaş yönetim" oluşturmak dışında başka bir hedefi, amacı, "misyon"u olmayanlar yüzünden Gemi Mühendisleri Odası -ne yazık ki- çok değerli yıllarını kaybetti.
Başta "mesleki alanda kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında ülkenin gemi mühendisliği hizmeti kapsamına giren bütün alanlarda kalkınmasında, mesleğin gelişmesinde, üyelerinin meslek onurları ile hak ve yetkilerinin korunmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak" " görevi olmak üzere, yasa ve yönetmeliklerin Odamıza yüklediği tüm görevleri 2 yıl boyunca savsaklayan ya da "muş gibi" yapan bu yönetim") tarzı ve anlayışının Odamızı getirdiği son nokta ise, gemi mühendisliği topluluğunun tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş bir biçim ve ölçüde bölünmesi ve itibar kaybı oldu.
Arkadaşlar şimdi söyleyeceklerim bilenleri değil ama bilmeyenleri çok rahatsız edecektir. GMO başkanımız ısrarla Türk Loydu önceki yönetimlerini bir örgüt gibi göstermeye çalışarak Ergenekon Balyoz tertipleri gibi sarı gizli zarf buldum içinden belgeler çıktı gibi anlamsız ifadeler ile Türk Loydu önceki yönetimlerini meslektaşlarını savcılığa şikâyet etmiştir. Gözbebeğimiz uzun yıllar emek verdiğimiz Türk Loydunu polis marifeti ile bastırmıştır. Oda Başkanımız bir üye toplantısında katılanlara elinde bulunması gerçekte hukuken mümkün olmayan Türk Loydu ile ilgili bir inceleme kuruluşu raporunu göstererek bir anlamda tehditler savurmasıyla başlayan bir süreçtir bu. Osman kardeşimiz Bu ihbarı yaparken yönetim kurulu kararı olmadığı halde kendi adı ile imzalayarak hukuku da meslektaşlarını da yanıltmıştır. Neler yoktur ki bu şikâyette. Rahmetli ve saygın hocalarımızı da dahil ederek tarihleri de karıştırarak bir sürü fiktif komplo üretmiş ve mesleği ve meslek büyüklerimizin yüzünü kızartmıştır. Tansel Timur 1992 de oda başkanıdır. Yücel hocamız 1998 de türk loyduna seçilmiştir. Yani böyle bir tezgâhın kurulmuş olması önce seçim sonra Türk Loydu gibi bir kumpasın olması mümkün değildir. Ama kişinin fikri ne ise zikri de odur misali bugün geldiğimiz noktada işin artık buraya geldiği görülmektedir.
Artık çok açık biçimde görülmüştür ki; gemi mühendisleri ortak hedefte birleştirilerek gerekli önlemler alınmaz, gerekli yapısal değişiklik ve düzenlemeler yapılmazsa; Oda aracılığıyla kamuya, ülkeye, mesleğe ve meslektaşa hizmet etmek gibi bir "vizyon" yerine, Oda'yı "sıçrama tahtası" olarak kullanmak suretiyle çıkar sağlamak benzeri "misyon"lar taşıyan eğilimlerin daha da güçlenip yerleşmesi sonucunda; meslek topluluğumuz "hizmet amaçlı" değil, "çıkar amaçlı" gruplaşmalarla daha da çok bölünecektir.
Gemi mühendislerinin doğru, tutarlı ve ülke ve meslek yararına hedef(ler) etrafında birleşmesi sağlanamadığı takdirde; bir süre sonra kaçınılmaz olarak dağılacak olsa bile yaşadığı süre boyunca mesleğimize ve meslek topluluğumuza onarılması güç zararlar verecek "okul", "cenaat", "parti", "iktidar" vb. temelli başka "birlikler yine ortaya çıkabileceğidir. çünkü bugün "dağılmış" gibi görünse de bu tür yapay oluşumların, yarın başka okulları, başka "cemaat’leri, "parti"leri; başka kişisel hırs ve eğilimleri vb. kullanan başkalarını yaratması kaçınılmazdır.
Dünü bilmeden bugünü anlamaya ve yarını öngörmeye çalışmak, yanılgıya ve sonucunda yenilgiye götürür.”
virahaber.com