Cuma günü öğleden sonra başlayan kar yağışıyla birlikte İstanbul Yerel Yönetiminin gerekli tedbirleri yeterince almadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, şöyle konuştu:
"Meteoroloji bir hafta öncesinden cuma akşamı yoğun kar yağışı beklendiği konusunda uyarıda bulundu. İstanbul Valiliği'nin de Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) ile birlikte hareket ederek özellikle Kamu ‘da ve okullarda Cuma günü mesaiyi erken bitirmesi gerektiğini düşünüyorum. Erken bitmeyen mesai yüzünden genci yaşlısı pek çok insan cuma akşamı geç saatlere kadar yollarda mahsur kaldı. Beklenen bir durum olmasına rağmen gerekli ve yeterli şekilde önlemlerin tam olarak alınmadığını değerlendiriyorum. Yöneticilerin temel görevi beklenmeyen şartları öngörmek ve proaktif olmaktır. Çünkü yönetici; sıradan olmayan, fark yaratan, vatandaşa refah ve uygun koşulları sağlayan kişidir. Bununla ilgili olarak sorumlu birimlerin mutlaka daha gerçekçi analizler yaparak, 'ne olursa ne yapmamız gerekir?' sorularının cevabını bulup tedbir geliştirmeleri, öngörüde bulunmaları gerekir. Bunlar mutlaka yapılıyordur. Ancak, mevcut planların her zaman değişen şartlara uyum sağlayacak şekilde esnek olması gerekir.
Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, yöneticilerin ve ilgili birimlerin alması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı:
"Geçtiğimiz Cuma akşamı trafiği durma noktasına getiren, kazalara ve yol kapanmalarına sebep olan durumlar arasında, meteorolojinin tüm uyarılarına rağmen trafiğe ısrarla çıkmaya çalışan ve araçlarına kış lastiği veya zincir takmayan sürücülerde önemli rol oynamıştır. Bu yüzden yetkililer, Türkiye'nin iklim şartları göz önünde bulundurularak il ve araç ayrımı gözetilmeksizin trafiğe çıkan bütün araçlara kar lastiği takılmasını zorunlu hale getirilmeli, ehliyet eğitim ve sınavlarında sürücü adaylarına zorunlu ders olarak güvenli sürüş teknikleri eğitimi verilmeli. Okullarda ise öğrencilere derslerde güvenli yaşama ilişkin bilgiler uygulama düzeyinde aktarılmalı. Her yönetici kış şartlarında sorumlu olduğu alanları sürekli gözden geçirmeli, olası tehlikeleri belirlemeli ve risk analizleri yaparak, öncelikle tehlikeyi ortadan kaldırma yolunu seçmeli, tehlikeyi ortadan kaldıramıyorsa, gerekli engelleyici tedbirleri almalıdır. Esasında birçok batı ülkesinde olduğu gibi ev ve işyeri sahiplerinin kapı önlerini her açıdan temiz tutmaları için çaba sarf etme yükümlülüğü getirilmesi yerel yöneticilerin işlerini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.
"Ataköy 5. Kısım Camii'deki olayın değerlendirilmesi ve yaygın sorumluluk anlayışı"
Ataköy 5. Kısım Camii'nde meydana gelen olayın, yeterli iş güvenliği kültürüne sahip olunmamasından kaynaklandığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Erenel, şunları söyledi:
"Bu camiimiz başta Şehit cenazeleri olmak üzere çok sayıda cenaze töreninin düzenlendiği ve günlük ibadetler açısından da çok yoğun bir ibadet yerimiz. Cenaze alanına yapılmış olan tentenin İstanbul’un ortalama iklim şartlarını karşılama açısından yeterli olduğunu düşünüyorum. Bu tür tenteler güneş ışını, yağmur ve kar yağışından cenazeye katılanları koruma amaçlı yapılmaktadır. Teknik özellikleri arasında ne kadar kar yüküne karşı dayanabileceği de belirtilmiş olmalıdır. Ve elbette dış ortamda kullanılan bu tür sistemlerin çok iyi bakımlarının yapılması ve kullanımından sorumlu kişilere kullanım ve bakım eğitimlerinin verilmesi gerekir. Aynı zamanda bu tür sistemlerin kumaşları yangına karşı dayanıklı malzemeden seçilmektedir. Tentelerin yağmur olukları olduğu için yağmur su birikimi olmamaktadır.
Burada öncelikle Cami yönetiminden sorumlu olan imam veya yöneticinin sürekli risk analizi yaparak uzun yıllardır görülmeyen yoğun kar yağışının ne tür tehlikelere yol açabileceğini belirlemesi ve önlem alması gerektiğini düşünüyorum. Bu analiz sadece tente için değil, Caminin iç ve dış kısımları içinde yapılmalıydı. Ve tente önceden kapatılmalıydı.
Belediyenin İmamı uyarması ve tente etrafına şerit çektirmesi elbette uygun tedbirler olarak düşünülebilir. Ancak, şeritler İş Güvenliğinde görünmez koruyucular olarak adlandırılmakta ve hele ülkemizde pek işe yaradığı da görülmemektedir. Uyarıdan ziyade kar yağışının devam edeceği dikkate alınarak tentenin üstü temizlenerek kapatılması, bu mümkün olmuyorsa personel görevlendirilerek girişin engellenmesi gerekirdi.
Ataköy'deki camii vakasının benzerlerinin İstanbul’da çeşitli yerlerde yaşandığını, ancak araç hasarları dışında bir can kaybı olmadığını belirten Erenel, konuşmasına şöyle devam etti:
"İstanbul son yılların en yoğun kar yağışına sahne oldu. Alışılmışın dışında adeta bir afet gibi İstanbul’un yaşamı son derece olumsuz etkilendi. Yoğun kar ve soğuk ile mücadele eden, bu tür şartlara alışık olan Anadolu yerleşim yerlerinde bu tür olayların yaşanmayacağını düşünüyorum. Büyükşehirlerde en önemli sorun bu yoğunlukta kar yağışının her zaman yaşanmaması ve vatandaşlarımızın iklim şartlarına ve bu tür durumlarda ne yapmaları gerektiği konusunda alışkınlığa ve farkındalığa sahip olmamaları. Sadece tente üzerinde biriken karlar değil, araçları üzerinde yer yer 50 santimetreyi bulan karlarla sürücülerin yola çıkması da büyük bir tehlike yaratıyordu.
"Güvenlik kültürü yaygınlaştılmalı"
Erenel, karın vatandaşların hayatını kâbusa dönüştürmemesi için de şunları söyledi:
"Anadolu'daki iklim şartlarına alışkanlık hem yerel yönetimin hem de kurumsal yöneticilerin tedbir almasını sağlıyor. İstanbul'da ise sokaklar dar ve itfaiyenin bu yerlere girmesi oldukça zor. Vatandaşımız da saçaklardan sarkan buzları ve biriken karları düşürmek için çatılara çıkarak kar temizlemeyi kendilerine görev edinebiliyor. Ancak bu tarz durumlardan apartman veya site yöneticileri sorumludur. Bunun için ya belediyelerden talepte bulunacaklar ya da ciddi tehlikelerin kendini gösterdiği durumlarda engelleyici gereken tedbirleri almalıdırlar.
Havaların ısınmasıyla birlikte buz kütlelerinin erimesinden dolayı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda da uyaran Erenel, "Çatıdaki karlar daha zayıf hale geleceği için ani kar düşmelerine karşı dikkatli olmak gerekir. Karda yürürken kaymamak için ayaklarımızı eşit basarak, ellerimizi cebimize koymadan dengeli bir şekilde yürümek gerekiyor" dedi.
Tüm bu yaşananlar iş güvenlik kültürünün yaygınlaşması ve bir yaşam tarzı haline getirilmesi gerekliliğini gözler önüne seriyor. Temel hedefimiz, iş güvenliği kültürünü yaymak ve her seviyede yöneticinin sürekli risk analizi yaparak, tehlike oluşturacak durumları önlemesi olmalıdır.
ViraHaber.com