Çalıştaya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP ve İYİ Parti’nin grup başkanvekilleri, milletvekilleri, belediye başkanları, sendika yöneticileri, meslek odaları üyeleri, İBB yöneticileri de katıldı.
Çalıştayda, ilk konuşmayı, "Kanal İstanbul'un Dünü Bugünü" başlığıyla İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün yaptı.
"Çok büyük ve çok riskli bir ameliyat"
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un eşsiz bir şehir olduğunu belirterek, şehre bir kazma vuracak olanın bile bunu neden yaptığını anlatma mecburiyeti olduğunu söyledi.
Kanal İstanbul'un, İstanbul'un coğrafyasını değiştirecek, doğal hayatı ciddi biçimde etkileyecek bir proje olduğunu savunan İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Bu projeyi gündeme getirenlerin, buna neden mecbur olduğumuzu anlatmak ve toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır. Kanal İstanbul, mecbur olmadıkça hiç kimsenin asla evet demeyeceği, çok büyük ve çok riskli bir ameliyat. Tamamıyla yanlış bir ameliyat. İstanbul kesip biçilecek. İstanbul'un hayati sistemleri zarar görecek. İstanbul'un bazı bölgeleri felç olacak. Kimi yerleri sakat kalacak. Bir şehri böyle riskli, böyle ölümcül bir ameliyata sevk edenler, 'Siz ne derseniz deyin, bu ameliyat yapılacaktır.' diyemezler. Bunu yapmayı kafalarına koymuş olanlar, bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu mutlaka anlatmak zorundalar. Hepimiz ama hepimiz, İstanbul'un neden kesilip biçilmek zorunda olduğunu anlamak zorundayız."
Bilim ve bilim insanları ne diyorsa, ona kulak vereceklerini dile getiren İmamoğlu, Kanal İstanbul'la ilgili tavırlarının siyasi değil, hayati olduğunu söyledi.
Projeyi gündeme getirenlerin iki temel argümanı bulunduğunu aktaran İmamoğlu, şunları anlattı:
"Bu argümanlar 'İstanbul Boğazı'ndaki gemi geçişleri dolayısıyla yaşanması muhtemel riskler ve bu projenin Türkiye'ye sözüm ona gelir getirecek olması.' Gemilerin, özellikle de tehlikeli yük taşıyanların, Boğaz'dan güvenli bir biçimde geçmelerini sağlamak çok önemli bir konudur. Bu konuda elbette hepimiz çok hassas olmalıyız. Boğaz güvenliğini sağlamak adına, hükümetimiz, uluslararası planda hangi adımı atacaksa, hepimiz onun arkasında oluruz ve tam destek sağlarız. Her türlü iş birliğini yapmak zorundayız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama büyük ve tehlikeli gemilerin geçiş güzergahını İstanbul'un bir yerinden alıp başka bir yerine taşıdığınızda güvenlik sorununu çözmüş olamazsınız ki. İstanbul'un neresinden geçerse geçsin, risk oluşturan gemiler, Türkiye'nin ortaya koyduğu yüksek güvenlik standartlarına harfiyen uyarak geçmek mecburiyetindedir. Asıl olan, bunu sağlamaktır."
Çalıştaya katılan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kanal İstanbul projesiyle ilgili, "İstanbullu buna 'hayır' diyecek. İstanbullu bu, 'Ben istedim yapacaksınız, ben istedim olacak.' tavrına 'hayır' diyecek, demokrasiyle diyecek, demokrasi talebiyle diyecek ve kaya gibi duracak." dedi.
Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı'nda konuştu.
Kanal İstanbul Projesi'nin 9 yıl üzerinde hiç durulmadığını ve birden bire konuşulmaya başladığını savunan Akşener, projeyle ilgili bilim insanlarıyla konuşulmadığını, deprem, nüfus, askeri güvenlik, Montrö Anlaşması konularının ise tartışılmadığını iddia etti. Akşener, "Peki 9 sene uyutulmuş da neden bugün ortaya konmuş, cevabı var mı? Hayır. Türkiye'ye büyük kazançlar sağlayacak mı? Hayır. İstanbul'a katkısı var mı? Hayır." dedi.
Projenin Fatih Sultan Mehmet'in vasiyetnamesine de uygun olmadığını savunan Meral Akşener, şöyle konuştu:
"Bu bir İstanbulluya ders verme eylemidir. 20 milyar dolar, daha üstü miktarda bir para harcanacağı söyleniyor. Bununla GAP bitirilebilir, Konya Ovası sulanabilir. Genç işsizliği yüzde 35'leri vurdu o gençlere istihdam yaratılabilir, teknokentler yapılabilir, genç girişimcilere faydalı olunabilir. O gençlerin elinden tutulabilir. Üniversite mezunu her dört gençten biri işsiz, şimdi üç gençten biri işsiz hale dönüşüyor, bu gençlerin umutlarını hayata geçirebilecek projeler yapılabilir. Fabrikalar yapılabilir. Dünya endüstri 4.0'ı, karanlık fabrikaları tartışırken biz betonu, rantı, yandaşların cebine konacak parayı tartışıyoruz. Akıl, bilim, rasyonalite bunları söylüyor. Peki bu kanal işi nereden çıktı? Sebebi sensin Başkan (Ekrem İmamoğlu), kazanmasaydın olmayacaktı."
Kanal İstanbul'un, "İstanbulluyu cezalandırma" anlamına geldiğini de öne süren Akşener, "İstanbullu bu, 'Ben istedim yapacaksınız, ben istedim olacak.' tavrına 'hayır' diyecek, demokrasiyle diyecek, demokrasi talebiyle diyecek ve kaya gibi duracak." dedi.
İstanbul Havalimanı'nın yapımını da eleştiren Akşener, "O havaalanı için bilim insanlarıyla görüşmedi, İstanbullunun fikrini almadı, hiç kimsenin fikrini almadı. 5 milyar dolarlık bir yatırım oraya yapıldı, doğru düzgün uçaklar inemiyor." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı'nda konuştu.
Çalıştayda sadece İstanbul için değil, Türkiye açısından da büyük sorunlar doğuracak bir olayı tartıştıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, ailelerin, bireylerin, toplumun ve devletin öncelikleri olduğunu, bunların planlamayla belirlendiğini, planı da o toplumun bilim insanlarının yaptığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, projenin önceliklerinin uzmanlar tarafından belirlenmediğini savunarak, "Bir kişi belirliyor. 'Benim önceliğim budur ve ben bunu yapacağım' diyor. Biz de diyoruz ki 'Kusura bakma beyefendi sen bunu yapamazsın, bunu yapmaya kalkan kim olursa bir kuruş para dahi vermeyeceğiz.' Millet İttifakı iktidarında. Kimse yapamaz, bir kuruş bile vermeyeceğiz." şeklinde konuştu.
"Kentsel dönüşümü yapalım"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gelirleri birilerine sadece verirseniz, ülkeyi ekonomiden, üretimden koparırsanız, belli alanlara ve kişilere rantı sağlarsanız Türkiye'nin geleceği nokta budur. Öyle bir noktaya geldik ki üniversite öğrencilerine verilen yemeğe zam yapıyorlar ama 'Ben Kanal İstanbul'u yapacağım' diyor. 15 Temmuz şehitleri yakınlarına ve gazilerin paralarına göz diktiler. O paraları bile aldılar. Tarım Kanunu'nun 21. maddesine göre çiftçilerin alacağı var. Ne kadar biliyor musunuz? 177 milyar lira. O paraya göz diktiler, vermediler. İstanbul ciddi bir deprem riskiyle karşı karşıya. Milyonlarca insan bu riskle karşı karşıya. Eğer bu ülkenin sorunlarıyla bu kadim kentin sorunlarıyla ilgileneceksen önce o insana değer ver. Deprem riskiyle karşı karşıya. Kentsel dönüşümü yapalım. Büyükşehir Belediye Başkanımız, onun ekibi, kadroları hazır. İlçe belediyeleri de hazır. Hiçbir siyasi parti farkı gözetmiyoruz. Belediye başkanımızın bakışı bu. O zaman neden bu sorunu çözmüyoruz?"
Kemal Kılıçdaroğlu, TÜBİTAK'ın ülkenin saygın kuruluşlarından biri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu kurumun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verdiği bir rapor var. Raporu hazırlayan Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı. 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyor. 6 sayfa, altında da 6 bilim insanının imzası var. Bana inanmayabilirsin, diğer bilim insanlarına da inanmayabilirsin ama sana bağlı bir kurum. TÜBİTAK dediğimiz, Türkiye'nin göz bebeği olan bir kurum. Oraya da soruyorlar ne diyorsun diye, 'Kanal İstanbul'la ilgili. 14 madde halinde tek tek bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyor. Tavsiyem, eğer bulamazsan o raporu ben sana göndereceğim. Ama diyorsan ki 'Sen gönderdiğin zaman ben inanmıyorum', Putin'e veya Trump'a göndereyim o sana göndersin."
ÇED raporunun da yerden yere vurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Ya siz bu raporu görmüyor musunuz Allah aşkına? Bu bilim insanlarının yazılarına, görüşlerine değer vermiyor musunuz? Türkiye'nin yönetilmediğini ve savunulmadığını sık sık söylüyoruz. Evet, Türkiye gerçekten de sağlıklı yönetilmiyor ama asla hiçbirimiz umutsuz değiliz. Bu ülkeye, bütün güzellikleri getireceğiz. Bu ülkeye, sevgiyi, hoşgörüyü getireceğiz ve hiç kimse unutmasın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet'i, görkemli bir demokrasi ile taçlandıracağız." diye konuştu.
Vira Haber