Kamboçya?nın Su Dünyası

COŞKUN ARAL

Kamboçya?nın kalbinde, Güneydoğu Asya?nın en büyük tatlı su gölü bulunmaktadır. Dünyanın doğal harikalarından biri sayılan Tonle Sap, 160 km. uzunluğunda ve 36 km. genişliğinde bir göl. Gölün en büyük özelliği, üzerinde ve çevresinde bir milyondan fazla insana yaşam alanı sağlaması. Suya bağlı yaşamYaşamın suya bağlı olduğu bu ülkede, neredeyse tüm yaşam alanları su kıyılarına kurulmuş. Öylesine ki, yeni evler bile suda yüzebilecek cinsten yapılıyor. Çocuklar yürümeden önce yüzmeyi öğreniyor. Bölgede yaşayan insanların tek besin kaynağı bu göl. Yağmur döneminde Mekong Nehri?nin sularıyla birleşen göl, 2500-3000 kilometrekareden, 10-16 bin kilometrekareye çıkıyor. Bu da kilometrekare başına 10 ton balık demek. Zaman zaman deniz suyu ulaşan gölde besin çeşitliliği artıyor. Böylece göl insanları deniz canlılarını da avlayabiliyor. Kompong Luong, beş yüzer köyden oluşuyor. Bu beş köyde 1200?ü aşkın aile yaşamakta. Bunlar arasında Çamlar, Çinliler, Vietnamlılar ve Khmerler var. Burada yaşayan insanların yüzde 70?i balıkçı, kalanlar da suyla ilgili işlerde çalışıyor. Onlar için su üzerinde yaşamak, karadan farksız. Karada elde edebilecekleri her şey suda da var. Bambu, tahta ve rattan gibi malzemelerle inşa edilmiş bu evler, genellikle tek odadan oluşuyor. Bunun nedeni, göl insanlarının tüm zamanlarını evlerin dışında geçiriyor olması. Gölde yaşamın en güzel yanı, günlük işlerin fazla zaman almaması. Temizlik ve banyo, göl üzerinde karadakinden çok daha pratik olarak yapılabiliyor. Market, okul, eczane, hastane, restoran... Burada yok yok. Tüm bunlar düşünüldüğünde sudaki bu yaşam cazip görünmüyor değil. Bu insanları görünce akla Kevin Costner?ın çevirdiği ?Su Dünyası? adlı film geliyor. Dünyamızın sular altında kalacağının öngörüldüğü bu film, belki de gerçekten çok uzak değil. Önümüzdeki yüzyıllar insanoğlunu şartlara uymaya zorlayacağa benziyor. Solungaçlarımız çıkar mı bilmiyorum ama Kamboçya?da yaşayan insanlar, bu duruma bizden önce adapte olmuşlar bile...Ekosistem tehdit altındaMekong Nehri?nin sularıyla beslenen göl, Kamboçya için hayati öneme sahip. Muson döneminde yükselen sular, halk için eşsiz bir beslenme kaynağı oluşturmakta. Bu da, Tonle Sap?ı dünyanın en verimli göllerinden biri haline getiriyor. Sular yükseldiğinde göl, üç milyondan fazla insana gelir yaratıyor. Bu da, halkın yüzde 60?ına protein kaynağı sağlaması anlamına geliyor. Aralık ayından Nisan ayına kadar süren kuru dönemde göl suları alçalıyor. Bu dönemde Vietnam?daki Mekong Deltası, gölün sularıyla besleniyor. Tahrip edilen ormanlar, hızla artan nüfus, balık avlama tekniklerinin gelişmesi ve Mekong Nehri?nde inşa edilen barajlar, her geçen yıl ürünün azalmasına yol açıyor. 100 kadar farklı cinsteki kuşun, 200?den fazla balık cinsinin bulunduğu bu ekosistem tehdit altında.2001 yılında vizyona giren Tomb Raider filmi, ardından da Angelina Jolie?nin Kamboçya?dan evlatlık almasıyla birlikte ülke bir süre Hollywood?un gündemine oturmuş oldu. Bu, Kamboçya?yı ziyaret eden turistlerin artması demekti. Bugün üç milyondan fazla turist alan ülke için turizm, parlayan bir yıldız. Doğanın tüm cömertliğini sunduğu bu coğrafyada, Kamboçya bir altın gibi parlıyor. İhtişamlı tarihinin Asya?nın yüzünü aydınlattığı Kamboçya sizleri bekliyor? Tarihin Kanlı HatırasıVietnam savaşı sırasında kuzeyin yanında yer alan Kamboçya, ABD?nin bombalarından nasibini aldı. Küçük bir komünist grup olan Kızıl Khmerler bu durumdan faydalandı ve güç kazandı. Bu, ülkede yıllar sürecek bir iç savaşı başlatacak ve tam iki milyon insanın hayatını kaybetmesine sebep olacaktı. Örgütün lideri Pol Pot, tarım dünyası yaratmak uğruna büyük bir katliama girişti. Bir kişinin öldürülmesi için gözlük takması ya da yabancı dil bilmesi yeterliydi. Bu, onların eğitimli olduğu anlamına geliyordu. Pol Pot yıllar sonra tutuklandığında bilincinin açık olduğunu söyleyecekti. Kızıl Khmerler, 17 Nisan 1975?te başkent Phnom Penh?i ele geçirince, herkes savaşın bittiğini düşündü. Kimse beş yıl boyunca verilen kayıpların daha fazlasını, gelecek iki yılda vereceklerini bilmiyordu. Çok geçmeden Pol Pot rejiminin niyeti anlaşıldı. Ülke karanlığa doğru sürükleniyordu. Bunun adı ?Sıfır Yılı? oldu. 1975 ile 1979 yılları arasında Kızıl Khmerler?in katliamı ara vermeden sürdü. Geride, 309 toplu mezar bölgesi, 19 bin mezar çukuru, milyonlarca kurban, kurtulanların peşini hiç bırakmayacak dehşet dolu anılar kaldı. Sıfır yılının ardından çeyrek yüzyılı aşkın bir zaman geçti. Kamboçya 1993 yılından beri barış sürecini yaşıyor ve geleceğe ümitle bakıyor. Geçmişin kanlı hatıraları ise hiç unutulmadı. Kamboçyalılar tarihin en büyük katliamlarından birinin yaşandığı bu topraklarda, kaybettiklerini yaşatmaya devam ediyor. Bir zamanların kanla beslenen bu ölüm tarlalarında, şimdi çiçekler açıyor. Turistler Kamboçya?nın yaşadığı bu kâbusun izlerini görmeye geliyor.