Organik büyümeyi esas aldık
Jotun Türkiye, 2013 yılında büyük bir atılımla bulunduğumuz coğrafyada önemli bir bölgeye hizmet vermeye başladı. Türkiye’de dört sektörde hizmet veren Jotun Boya Murahhas Azası ve şu anda bu bölgenin başkan yardımcılığı görevini yürüten Şükrü Ergün, 2012 yılının genel anlamıyla iyi geçtiğini belirtti. Organik büyümeyi kendilerine ilke edindiklerini vurgulayan Ergün, “Kendi elemanlarımızı kendi içimizde yetiştirelim istedik. Yani pazarda bir yere gelmiş, başka bir kültürle yetişmiş insanlara gelip, ‘gel sen bu işi yönet’ diyerek içimize almayı hiçbir zaman seçmedik” diyerek bu konudaki prensiplerine dikkat çekti. Şükrü Ergün ile Jotun’un yeni yapılanmasını, hedeflerini ve 2013 yılındaki projelerini konuştuk.
Öncelikle geçtiğimiz yılın bir değerlendirmesini yapalım. Sizin için 2012 yılı nasıl geçti?
2012 genel anlamıyla iyi geçti ama biz Türkiye’de dört sektörde iş yapıyoruz. Deniz, ağır sanayi, dekoratif ve toz boyalar. Her şeyden önce bu yıl ayrı bir bölüm olan toz boya bölümümüz bizim bünyemize katıldı. Dolayısıyla dört sektörü bir araya toplayıp, sonucuna baktığımız zaman 2012 yılının iyi geçtiğini söylemek mümkün. Ama sektörlere tek tek baktığımız zaman, tabii sürpriz değil, denizcilik sektörü o kadar iyi geçmedi. Ben deniz sektöründen geldiğim için, bende deniz sektörünün yeri ayrıdır. Kendimi denizci olarak görüyorum. Denizcilik sektöründe ne yazık ki bütün dünya kriz içerisinde. Bizim de dünyadan farklı bir konumda olmamız beklenemez. Denizdeki kayıplarımızı diğer sektörlerle destekledik ve geçen seneyi konsolide olarak tatminkar bir şekilde bitirdik. Hedeflerimize tam ulaştığımızı söylemek mümkün değil tabii ama büyük ölçüde hedeflerimize ulaştık diyebiliriz.
Bu süreçte Jotun Türkiye’de değişiklikler yaşandı mı?
2013’de birçok yenilik oldu. 2012’nin sonunda Jotun Türkiye, coğrafi bölgemizin merkezi haline geldi. Jotun dünyayı yedi parçaya böldü ve her bölgeyi ayrı bir yönetime bağladı. Yani bir başkan yardımcısına bağlandı bölgeler. Türkiye’nin merkez olduğu bölge de, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesi. Burada Beyaz Rusya, Rusya, Balkanların bir kısmı, Karadeniz ülkeleri ve Orta Asya ki Çin sınırına kadar bütün ülkeler var. Bütün bu bölgeler buraya bağlandı ve ben de bu bölgenin başkan yardımcılığı pozisyonuna atandım. 2013 yılı bu ülkelerdeki organizasyonlarla başladı. Rusya’da yeni bir yatırımımız var. St. Petersburg’da büyük bir fabrika kuruyoruz. Fabrikanın kurulma aşaması oldukça yoğun bir süreç içinde geçiyor. Bu bölgenin merkezi Türkiye oldu. Orta vadede Rusya’nın önemi yadsınamaz, ama Türkiye’nin önemini göz ardı etmeden buradaki büyümeyi yönetmeye çalışıyorum.
Sizi tebrik ediyoruz… Peki, 2013 yılı ile ilgili planlarınızı, projelerinizi ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Bizim pazar payımız yüzde 50 civarında oldu. Birçok projemiz tabii ki var. Şu an denizcilik sektörüne baktığımız zaman, gittikçe azalan yeni inşalardaki hegemonyamızı sürdürmeyi hedefliyoruz. Yeni inşa Türkiye’de çok özel bir durum olmadığı takdirde, pek rakiplere gitmiyor. Onun dışında bakım tutum boyalarında, havuz boyalarında yeni ve daha ekonomik sistemlerle, uzun vadede armatöre para kazandıracak inovasyon sistemleri ile pazarda kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Deniz sektöründe bu zor günlerde hem müşterilerimize, hem armatör dostlarımıza bir katkımız olsun, hem de biz de başımızı suyun üzerinde tutalım diye yeni fikirler ve uygulamalarla gündeme gelmeye çalışıyoruz.
Endüstride de büyümeye devam ediyoruz ve bu bölümde de pazar lideriyiz. Türkiye’de yatırım yapıldıkça, biz de o pazardan hak ettiğimiz ölçüde payımızı alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Esas bizim büyüme yerimiz, inşaat boyaları ve toz boyaları. Burada da yeni yaptığımız iş planları ile ülke çapında bayii ağını arttırarak özel projelerde, 5 yıldızlı otellerde, bakım ve tutum projeleriyle, küçük olan ama pazarın önemli bir segmentine hitap ederek pazar payımızı yükseltmeye çalışıyoruz.
Denizlerde çok ciddi tedbirler alınmaya başlandı. Jotun çevre konusunda duyarlılığı olan bir firma. AB ülkelerinde GreenShip projesi gündemde. Jotun olarak çevre konusundaki yatırımlarınız neler?
Biliyorsunuz Jotun bir Norveç şirketi. Jotun’un çevreye uyum ve saygı standartları, özelliklede yanıcı, parlayıcı ve zehirli kimyasal maddelerle uğraştığımız düşünülürse, bu konuda tedbir olarak gündeme aldığı ve uygulamak zorunda olduğumuz kurallar var. Bütün ünitelerimizde, güvenlik ve çevre önlemleri kanunlarla korunuyor ve bunlara kesinlikle uymak zorundayız. Biz çevreye uyumdan ve çevreye saygıdan başka bir şey bilmiyoruz. Biz bu konuda şirket kuralları ile bağlıyız. Ve bu kurallar çok katı…
Jotun ciddi bir inovasyon çalışması yapıyor mu?
Olmaz olur mu, tabii yapıyoruz. Esas genel merkezde Jotun, dünya çapında cirosunun önemli bir kısmını araştırmaya ve geliştirmeye ayırıyor. Norveç’e gittiğiniz zaman fabrikadan daha büyük bir laboratuar ile karşılaşırsınız.
Jotun Türkiye organizasyonlar açısından örnek alınan bir firma. Bu konuda bize biraz bilgi verir misiniz?
Türkiye’de Jotun 1989 yılının sonunda üç kişi ile kuruldu. Bugün ise üç yüz kişilik bir organizasyonuz ve 150 milyon dolara gelen bir hacme ulaştık. Benim bu şirketi yönetirken ana felsefem, üç kişi ile kurduğumuz zamanki ahengin, 1300 kişiye ulaştığımız zaman da aşağı yukarı aynı şekilde devam etmesini sağlamaktı. Dolayısıyla ben organik büyümeyi esas aldım. Kendi elemanlarımızı kendi içimizde yetiştirelim istedik. Yani pazarda bir yere gelmiş, başka bir kültürle yetişmiş insanlara gelip, “gel sen bu işi yönet” diyerek içimize almayı hiçbir zaman seçmedik. Eminim piyasada bu konuda çok yetenekli insanlar vardır, ama biz Norveç şirketiyiz. Bizim için kısa vade 5-10 senedir. Dolayısıyla bir yere yetişmiyoruz. Onun için biz genç yetenekleri alıp kendi içimizde yetiştiriyoruz. Şirketin en üst seviyesinde olan ve ben de dâhil, Jotun bu insanların ya ilk işidir, ya da birkaç işinden sonraki işidir. Biz tohumdan yetiştiriyoruz. Daldan yönetici kopartıp aramıza almıyoruz ve kendi kültürümüz ile büyütüyoruz. Şu anda Türkiye’den yetişen arkadaşlar, uluslararası görevlerde bulunuyorlar. Şirketimiz geçen seneki yılsonu raporunda da organik büyümeyi kendine prensip olarak kabul etti ve bunu raporda da belirtti.
Son olarak mesela Jotun’u uçak sanayinde de görebilir miyiz? Milli devasa projeler olacak, bu projelere Jotun talip olacak mı?
Biliyorsunuz ki bizim uçak boyamız yok ama Jotun, yatırım yaptığı ve şirketini kurduğu ülkelerde o ülkenin çıkarı için çalışan bir felsefeye sahip. Türkiye, Jotun dünyasında hiç yabancının çalışmadığı bir ülke. Hiçbir zaman da çalışmadı. Jotun’a Türk Norveç şirketi demek daha doğru olabilir. Ben şirketi Norveçlilerle ortak kurdum. Daha sonra hisselerimi sattım ama şu anda başkan yardımcılığı görevini yapıyorum. Dolayısıyla Jotun milli bir şirket demek aslında.
virahaber.com