2010’un Türkiye’de Japon yılı olması sebebiyle Türk ve Japon balıkçılar bir araya geldi. Dünyanın en çok deniz ürünü avlayan ve tüketen ülkeleri arasında bulunan Japonya’dan gelen bilim adamları ve balıkçılar, bu kadar geniş kıyı şeridine rağmen düşük balık tüketimimize şaşırdıklarını vurguladı.
Türk Japon Forumu çerçevesinde bu yıl ilki düzenlenen işbirliği toplantısını Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı ile Japon Saakawa Barış Vakfı gerçekleştirdi. Türk ve Japon Balıkçılığı adı altında İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Yerleşkesi’nde 2 gün süren toplantılar için dünyanın en çok deniz ürünü tüketen ülkeleri arasındaki Japonya’dan 21 bilim adamı ve balıkçı geldi. Büyük Okyanus’taki modern balık avlama ve işleme yöntemlerini anlatan Japon bilim adamları, deniz ürünleri tüketim miktarının insanların yaşam süresini uzattıklarına dikkat çekti. Tokyo Üniversitesi Deniz Bilimleri Bölümü’nden Dr. Hısaharu Sakaı, Japonya’da herkesin haftada ortalama 1-2 kilo oranında balık ve deniz ürünü tükettiğini ve yıllık ortalamanın 80 kg bulduğunu belirtti. Türkiye’nin ise çok geniş kıyılara sahip olmasına rağmen yılda sadece 8-9 kg balık tüketmesinin kendilerini şaşırttığını vurguladı. Sakaı, yılda 15 milyon ton balık tuttuklarını ve çok büyük oranının kendi vatandaşları tarafından tüketilerek sadece çok az miktarının ihraç edildiğini ekledi.
Balığı sadece bir tüketim ürünü olarak görmediklerini, kültürel bir değer olarak gelecek kuşaklara aktarmak için çalışmalar yaptıklarını söyleyen Dr. Megumi Kato ise, balıkla ilgili festivaller düzenlediklerinin altını çizdi. Japon balıkçılarının sadece kendi ülke karasularında değil, çok iyi donatılmış modern gemileriyle dünyanın hemen her tarafında balık avı yaptıklarını belirten Tokyo Üniversitesi Deniz Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nobuaki Okamoto ise, çok tartışılan The Cove adlı belgesel için sorulan soruları cevapladı. Okamoto, eski yunus eğiticisi Richard O’barry’nın çektiği belgeseldeki yunus avının sadece yılın belli bir döneminde Taiji Koyu’nda yapıldığını söyledi. Okamoto, “Taiji’deki avda Japon kültürünün bir parçası ve Japon halkının çok az kısmı yunus eti yiyor. Tüm Japonları kanlı yunus avcısı olarak bilinmesi bizi rahatsız ediyor ama yunus avı sadece yılın bir döneminde az miktarda yapılıyor. Japonlar sürekli yunus eti yemez” diye konuştu. Okamoto, Japonya’nın yılda 3 milyar Dolar denizi korumaya yönelik yatırım yaparken, 3 milyar Dolarda balık avı için ayırdığını belirtti.
Hamsinin tatlısı Japonları güldürdü
TÜDAV(Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı) Başkanı ve İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Bayram Öztürk ise, “130 milyon Japon’dan sadece 65 bini ülkemize turist olarak geliyor. İki ülkenin balıkçılık temsilcilerini bir araya getirerek turist alışverişine de aracı olmak istiyoruz. Gelecek yıl Türkiye’deki üniversitelerde okuyan su ürünleri mühendisleri Japon balıkçı gemilerinde eğitim görecek” diye konuştu.
Toplantılarda Ege Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Muğla Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi öğrencileri de çeşitli sunumlar yaptı. İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi öğrencisi Destan Öztürk, hamsi ile yapılan 18 çeşit yemeğin olduğunu söyleyince Japon bilim adamları ve balıkçılar ilgi gösterdi. Öğrencinin hamsiden tatlı yapıldığını söylemesi ise Japonları şaşırttı. Izgara, tava ve buğulamasının yanında ahududu ve yeşil fıstık katılarak yapılan hamsi tatlısı ilgi çekti.
GÖKHAN KARAKAŞ/ MİLLİYET GAZETESİ