21. Yüzyılın ilk büyük çok taraflı anlaşması olan Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutarak tehlikeli iklim değişikliğini önlemeyi amaçlayan küresel bir eylem planını ortaya koyuyor.
Paris İklim Anlaşması’nın, uluslararası topluluğun iklim değişikliğine ilişkin çok taraflı evrensel bir anlaşmanın meydana getirilmesine yönelik yıllarca süren çabalarının bir sonucu olduğu ifade edildi. AB, Kyoto Protokol’ündeki sınırlı katılım ve 2009 yılında Kopenhag’da bir anlaşmaya varılamaması sonrasında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin geniş bir koalisyonunu kurmuş ve böylelikle Paris Konferansı’nda elde edilen başarılı sonuç için ortamı hazırlamıştı.
Fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçilmesi gerekiyor
Paris Anlaşması, yatırımcılara, işletmelere ve karar vericilere, küresel olarak temiz enerjiye geçişin kalıcı olduğuna ve dolayısıyla kaynakların kirletici fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçmesi gerektiğine dair açık bir mesaj veriyor.
Paris İklim Anlaşması aşağıdaki hususları kapsıyor:
Kararlılık: Hükümetler, ortalama küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmaya ve artışı iklim değişikliğinin risk ve etkilerini önemli derecede azaltacak olan 1.5 derece ile sınırlamaya ilişkin uzun vadeli kararda uzlaşmışlardır. Anlaşma, emisyonların bir an evvel zirveye ulaşması ve bunun ardından da en uygun teknolojiye göre hızla azaltılması çağrısında bulunmaktadır.
Ülkeler, emisyonlarını azaltmaya yönelik kapsamlı ulusal iklim eylem planlarını Paris İklim Konferansı öncesinde ve Konferans süresince teslim etmişlerdir. Her ne kadar Paris Konferansı öncesinde hazırlanan 185 ulusal bazlı katkının toplamı, yüzyılın sonuna kadar dünyadaki sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmaya yetmese de, anlaşma bu hedefe ulaşmak için izlenmesi gereken yolu göstermektedir.
Yükümlülükler: Yukarıda bahsedilen ortak hedefe ulaşmak için hükümetler her beş yılda bir bilimin gerektirdiği daha kararlı hedefler oluşturmak amacıyla bir araya gelmeye karar vermişlerdir. Hükümetler ayrıca, şeffaflığı ve denetimi sağlayabilmek için hem birbirlerine ve hem de kamuya kendi hedeflerini gerçekleştirmek bakımından ne durumda olduklarını bildirmeyi kabul etmişlerdir. Küresel bir sayım her beş yılda bir yapılacak, şeffaf ve hesap verebilir bir sistem uzun vadeli hedefe doğru ilerlemeyi sağlayacaktır.
Dayanışma: AB ve diğer gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerde emisyonların azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı direnç geliştirilmesi için iklim eylemini desteklemeye devam edeceklerdir. Diğer ülkeler de benzer destekleri gönüllü olarak sağlamaya teşvik edileceklerdir. Gelişmekte olan ülkelere adaptasyonu sağlamaları için artan oranda uluslararası destek sağlanacaktır. Gelişmiş ülkeler, 2025 yılında yeni bir kolektif hedef belirlenene kadar her yıl 100 milyar Amerikan dolarını seferber etmeye ilişkin mevcut hedefini uygulamaya devam edecektir.
Kayıp ve Zarar: Paris Anlaşması, iklim değişikliğinin sonuçlarıyla ilintili kayıp ve zararları ele alan başlıca metindir. Ülkeler ayrıca, erken uyarı sistemleri, acil durum hazırlığı ve risk sigortası gibi değişik alanlardaki anlayışı, eylemi ve desteği artırmaya yönelik işbirliği yapma ihtiyacını da kabul etmektedirler.
Lima-Paris Eylem Gündemi: Paris İklim Konferansı’na katılan Perulu ve Fransız Başkanlıklarının, çok paydaşlı eylem için katalizör görevi görmek amacıyla başlattıkları Lima-Paris Eylem Gündemi, yeni anlaşmayı desteklemek üzere ortak iklim eylemlerini hızlandırmak amacıyla daha önce benzeri görülmemiş sayıda ülkeyi, kenti, iş dünyası ve sivil toplum üyesini küresel alanda bir araya getirmiştir. Bu girişim, dünyanın Paris Anlaşmasının uygulamaya gireceği 2020 yılından önce bile, iklim eylemi doğrultusunda çabalarını hızlandırmaya hazır olduğunu göstermiştir.
ViraHaber.com