Denizclik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Temur, dün gerçekleştirlen İMEAK Deniz Ticaret Odası Aralık ayı Meclis toplantısında, yüksek ve çok yüksek risk grubunda olan LNG gemilerinin senede milyonlarca metreküp LNG ile boğazlarımızdan geçmesinin İstanbul için kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti. Konuyla ilgili Denizcilik Federasyonu'nda yapılan yazılı açıklama ise şöyle:
"İstanbul Boğazı’ndan LNG gemilerinin geçişi kabul edilemez
Mevcut tüm yoğunluk ve risklere ilave olarak, Ukrayna’nın Karadeniz’de kurmak istediği LNG terminalinin ihtiyacını karşılamak için, %66,7 si yüksek ve çok yüksek risk gurubunda olan LNG gemilerinin senede milyonlarca metreküp LNG ile boğazlarımızdan geçmesi öngörülemez ve kabul edilemez bir durumdur.
Türk Boğazları bölgesi bu günkü gemi geçiş sayısı büyükleri ve yerel trafik nedeniyle halen büyük yoğunluk yaşamaktadır.
Bunlara ilave olarak Ukrayna’ya yapılacak senelik 10 milyar metreküp kapasiteli LNG terminaline doğalgaz tedariğinin İstanbul Boğazı’ndan geçecek LNG tankerleri ile karşılanması durumunda,Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Taner Yıldız’ında ifade ettiği gibi ‘’Meydana gelecek bir kaza telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur’’. Yedi bin yıllık tarihe ve yaklaşık 15 milyon nüfusa sahip olan, UNESCO tarafından dünyanın kültür mirası ilan edilen İstanbul’umuzun, tarihi ve doğal yapısını, insanlarını,içinde ve çevresinde yaşayan diğer canlıları hiçbir şekilde riske atılamaz. Bizler, Boğazlardaki ilave trafiği engelleyerek Boğazların stratejik ve jeopolitik önemini artırmaya çalışmıyoruz, Sadece emniyet, güvenlik ve çevre konuları nedeniyle ihtiyatlı bir yaklaşım sergiliyoruz.
Ukrayna doğalgaz tedariği konusunda alternatifler oluşturmaya çalışıyor. Bu yaklaşımının gerekçelerini çok iyi anlıyoruz. Bu bağlamda Karadeniz'deki önemli liman bölgesi olan Odesa'nın Yujnıy şehri yakınlarında, sıvılaştırılmış (LNG) gaz işleme terminali inşaatına başladı.
Yıllık kapasitesi 10 milyar metreküp olan LNG terminalinin yapımı iki kademede gerçekleştirilecek. Yeniden gazlaştırma (FSRU) santralinin inşa edilmesinin ardından, içinde 180 bin metrekarelik 3 tane sıvılaştırılmış gaz kapasiteli depoların bulunduğu bir terminal yapılacak.
Ukrayna'nın potansiyel LNG tedarikçileri arasında; Mısır, Cezayir, Nijerya, Katar, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkeler bulunuyor. Bu nedenle Ukrayna, körfez ülkelerinin yanı sıra kuzey ve batı Afrika ülkelerinden gelecek Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG)gemilerin Türk boğazlarından geçişini talep etmektedir.
Panama kanalının 4 Süveyş Kanalının 3 katı trafiğe sahip İstanbul Boğazı’ndan yılda ortalama 50.000 gemi geçmekte olup, bu rakam yaklaşık olarak günde 140gemi, saatte ise 6 gemi demektir. Bu sayıya İstanbul Boğazındaki günlük 2000 yerel deniz trafiği hareketi de eklendiğinde yoğunluğun ve risklerin boyutu daha da net görülebilmektedir. İstanbul Boğazı’ndan yılda ortalama 141 milyon ton tehlikeli madde (ham petrol ve türevleri, LPG, patlayıcı, parlayıcı ve kimyasal maddeler, sıvılaştırılmış amonyak gazı, nükleer yükler ve atıkları ve benzeri yüklerden oluşan) tehlikeli yük yaklaşık 9.000 adet tanker vasıtasıyla taşınmaktadır. Bugün boğaz geçişleri İstanbul Boğazının karakteristik yapısı nedeniyle çok zor koşullar altında yapılmaktadır ve tüm teknik donamım ve geliştirilmiş altyapıya rağmen yine de her an bir gemi arızası veya kazası olasılığı vardır.
Mevcut ve potansiyel tehlikeli yük trafiği Türk Boğazları bölgesinde seyir, can, mal ve çevre emniyeti ve güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak, bu tehdit Boğazlar ile sınırlı olmayıp, tehlikeli yük rotalarının geçtiği Ege Denizi ve Karadeniz içinde geçerlidir. Olası bir tanker kazasında sosyal hayat, sanayi, deniz turizmi ve ticaret olumsuz etkilenecektir.
Yapılan bir çalışmada uluslararası kabul görmüş olan (Uluslararası Memorandumlar tarafından kullanılan) gemi risk değerlendirme kriterleri ışığında; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında görev yaptıkları dönemde Dr. Barış TOZAR ve Esat GÜZEL tarafından bir model geliştirilmiş ve Türk Boğazları 2007 yılı geçiş istatistikleri bu modele uygulanmıştır. Yapılan analiz sonucunda İstanbul Boğazı’ndan Gemi geçişlerinin % 63’ü, geçen gemilerin ise % 59’u “yüksek” ve “çok yüksek” risk grubunda olduğu ortaya çıkmıştır. Tanker, kimyasal tanker ve LPG/LNG tipi gemilerin ise % 66,7’sinin Yüksek-Çok yüksek risk grubunda yer aldığı görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle, mevcut tüm yoğunluk ve risklere ilave olarak, %66,7 si yüksek ve çok yüksek risk gurubunda olan, LNG gemilerinin senede milyonlarca metreküp LNG ile Boğazlarımızdan geçmesi kabul edilemez bir durumdur.
ORTALAMA BÜYÜKLÜKTE BİR LNG TANKERİNİN PATLAMASI HALİNDE YAKLAŞIK HİROŞİMA’YA ATILAN ATOM BOMBASININ 55 KATI KADAR BİR ENERJİ YAYIP ÇOK ŞİDDETLİ BİR DEPREM ETKİSİ YARATABİLECEĞİ BELİRTİLMEKTEDİR.
Her ne kadar bazı otoriteler teorik olarak böyle bir patlamayı tetikleyecek bir olayın bir LNG gemisi veya tesisinin tamamı için oluşma ihtimalinin çok az olduğu iddia edilse bile, Boğazlarımızda meydana gelebilecek bir çatışma, karaya oturma, gemide çıkacak bir yangının LNG tanklarına ulaşması veya en kötüsü bir sabotaj durumunda bunun olamayacağı garantisini kim veya hangi otorite verebilir?
Bir örnek vermek gerekirse; 19 Kasım 1984 de Mexico City’ deki PEMEX LPG Terminalinde bir yangın ve akabinde arda arda tahrip gücü çok yüksek güçte patlamalar meydana gelmiştir. Bu olayda 650 kişi ölmüş ve 6400 kişi yaralanmıştır. 25 000 kişi evsiz kalmış ve 200.000 kişi tahliye edilmiş olup terminal ise tamamen tahrip olmuştur. Patlamalar yangını görmeyenler tarafından “deprem” olarak algılanmış toplam 9 patlama sırasında 1200 derece deki ateş topları çevreye yayılmıştır. Oluşan hasar nedeniyle olayın kesin sebebi kesinlikle tespit edilememiştir. Uzmanlar bir tanktan veya borudan sızan sıvılaştırılmış gazın buharlaşıp sonra alev aldığını ve bu parlamanın tanklara ulaşıp ısıtarak patlatma zincirini başlattığını düşünmektedirler.
Unutulmamalıdır ki bu facianın yakınında yerleşim yeri bulunmamaktaydı. İstanbul boğazının her iki yanındaki 4 km li bir şerit içinde 4 milyona yakın inşan bulunduğu dikkate alınırsa olası bir facianın boyutu daha iyi anlaşılabilir.
BÖYLE BİR PATLAMANIN UNESCO TARAFINDAN DÜNYA KÜLTÜR MİRASI İLAN ETTİĞİ İSTANBUL’UN ORTASINDAN GEÇEN BOĞAZIMIZDA MEYDANA GELEBİLECEĞİ İHTİMALİNİ DAHİ DÜŞÜNMEK BİZİM HAKLILIĞIMIZIN GÖSTERGESİDİR.
TÜM BU NEDENLERLE, BİLİNMELİDİR Kİ;
DENİZCİLİK FEDERASYONU OLARAK BİZLER ZATEN MEVCUT ŞARTLARLA MAKSİMUM YOĞUNLUKLA ÇALIŞAN İSTANBUL BOĞAZINDAN GEÇMESİ TALEP EDİLEN LNG GEMİLERİNİN YARATACAĞI RİSKLERE DİKKAT ÇEKİYOR VE BOĞAZLARIMIZIN SADECE DENİZ ULAŞIM YOLU OLMADIĞINI, TÜM CANLILAR VE İNSANLAR İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR YAŞAM ALANI OLDUĞUNU HATIRLATIYOR, ÇEVRE, EMNİYET VE GÜVENLİK KONULARI NEDENİ İLE İHTİYATLI BİR YAKLAŞIM SERGİLİYORUZ.
LNG ve Genel Özellikleri:
·Doğal gaz, atmosfer basıncında, ( eksi) -162°C ye kadar soğutulduğunda yoğunlaşarak sıvı faza geçer ve "Sıvı Doğal Gaz" (LNG) olarak adlandırılır.
·Doğal gazın hacmi, gaz fazından sıvı faza geçerken yaklaşık 600 kat küçülür.
·Bu sayede yüksek miktardaki doğal gaz, düşük basınçlar altında hacmi 600 kez küçültülerek sıvı halde saklanabilmektedir. Bu durum, doğal gazın boru hatları ile taşınmasının teknik ve ekonomik anlamda mümkün olmadığı yerlere, gemi ve kamyon tankerler ile nakliyesini uygun hale getirmektedir.
LNG RİSKLERİ:
- Parlama ve yanma tehlikesi,
- Gaz haline geçişte yüksek basınç tehlikesi,
- Eksi 162 C gibi çok düşük bir sıcaklık bazı özel metaller dışında bir çok malzemeyi anında kırılgan hale dönüştürebilir.
- Temas halinde İnsan organlarını anında dondurmaktadır.
- Patlama riski: Sıvılaştırılmışyanıcı gazların kapalı bir hacim içerisinde alev alarak, yanmanın etkisiyle çok hızlı gerçekleşen genleşme sonucu oluşan bir patlama türüdür.
- LNG'nin gaz halinin hava içindeki karışım oranı %5 ile %15 arasında yanıcı ve parlayıcıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur
Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu
virahaber.com