İspanya GİS, Yeni Tax Lease Programı Uygulaması ve AB Komisyonu Denetimi

HARUN ŞİŞMANYAZICI

İspanya Gemi İnşa Sanayi, Yeni Tax Lease Programı Uygulaması ve AB Komisyonu Denetimi

İspanya Gemi İnşa Sanayinin Yakın Geçmişi

1975 yılında gemi inşa kapasitesindeki aşırı artış ve petrol krizinin yarattığı sipariş düşüşü nedeni ile ortaya çıkan gemi inşadaki kriz yüzünden 1985 yılında gemi inşa sanayinin yeniden yapılanma programı uygulamaya konmuştur. Bu yeniden yapılandırma bir kaç safhadan oluşmaktadır. Bu yapılandırmanın ana özellikleri bir taraftan kapasite ile mevcut iş gücü arasındaki düzenleme ve ayarlamanın yapılması; yani mevcut duruma göre iş gücünün azaltılması diğeri ise, aynı zamanda teknolojik gelişmelere göre tersanelerin durumunun geliştirilmesi olmuştur. 1986 yılında İspanya, Avrupa Ekonomik topluluğuna (EEC) dâhil olmuş ve bu defa EEC’nin gemi inşa yardımları direktifleri doğrultusunda tersanelerin yeni yapılanma programı ortaya konmuştur.

Bu programlar sonucu aşağıdaki sonuçlar hâsıl olmuştur:

İlave iş gücü azaltımı 30.000 kişiden 18.000 kişiye düşürülmüştür. 1984’deki duruma göre yüzde 55 azalma yaratılmıştır. İlave olarak kapatılan kapasite 455.000 CGT’den 400.000 CGT’ye düşürülmüştür. İlk durumun yüzde 60’ına indirilmiştir. 7 tane tersane tam olarak kapatılmış, diğerlerinin ise fonksiyonu tamir tersanesine döndürülmüştür.

The Shipbuilding Sector Agency (Gemi İnşa Sektörü Ajansı) tersanelere mevcut 1991-1993 performans programlarını takdim etmelerini talep etmiştir. Mevcut azaltılmış inşa kapasitesi ile tersaneler 1992 yılına kadar full olarak üretimlerine devam etmişlerdir. Daha sonra önemli ölçüde gerilemiş ve iş gücü 18.000 kişiden 14.900 kişiye düşmüştür. Başlandığı yıla göre yüzde 64 bir düşme meydana gelmiştir.

1997 yılında Avrupa Komisyonu, bilahare ilave bir yardım yapılmaması şartı ile İspanya tersanelerine 811 milyon Euro yardım yapılmasını kabul etmiştir. (Sonuç olarak SEPI ve onun iştirakleri Astilleros Espanoles (AESA), kamu tersanelerinin bağlı olduğu holding ve BAZAN yani askeri gemi inşa gurubu arasında çok sayıda işlem gerçekleşmiştir) Bu işlemler (transaction) tüm askeri ve sivil kamu tersanelerinin BAZAN bünyesinde birleşmelerine yol açmıştır. Bu yeni yapılanmanın ismi de IZAR olarak değişmiştir. Bu işlemler ya da birleşmeler EC Treaty - Avrupa Komisyonu anlaşmasına uymayan devlet yardım ve desteklerinin devamını sağlayabilme ihtimali nedeni ile Avrupa Komisyonu 12 Temmuz 2002’de resmi bir denetim prosedürü geliştirmiş ve bu ilk açılış kararlarında yer almayan ilave yaptırımlar getirmiştir. (Bundan sonra göreceğiniz üzere sürekli Avrupa Komisyonu ile İspanya Devleti ya da doğru tanım ile Krallığı ile Avrupa Komisyonu arasında İspanya’nın gemi inşa sanayini teşvik etmesinin diğer AB şirketlerinin şikâyetleri nedeni ile mahkemeye kadar intikal eden haksız rekabet davaları zuhur etmiştir. Bu hususlara ilerleyen bölümlerde daha fazla şahit olunacaktır.)

27 Mayıs 2003’de Avrupa Komisyonu İspanya’nın kamu tersanelerine ilave olarak yeniden yapılanma hususunda yapılacak potansiyel yardım bakımından resmi denetimlerin genişletilmesini kararlaştırmıştır. Komisyon bahşedilen 515 Milyon Euro’nun bu gün IZAR gurubunun sahip olduğu kamu tersanelerine verilip verilmediğini açıklığa kavuşturmayı amaçlamıştır. Söz konusu bu potansiyel yardım paketi, sermaye katkısı ve borç ya da kredi verme şeklinde gerçekleşmiştir. Bu safhada bu paranın 1999 ve 2000’de bir devlet holdingi olan SOCIDED ESTATAL DE PARTICIPATIONS INDUSTRIALES (SEPI) tarafından sağlandığı görülmüştür. Komisyon bu yardımın 1997’de kabul edilen 811 milyon yardımdan sonra, Avrupa Birliği Gemi İnşa Yardımları Kuralları ile uyumlu olup olmadığı hususunda şüpheye düşmüştür. Komisyon 2000-2002 yılları arasında SEPI’nin IZAR’a sağladığı 1500 milyon Euro üzerindeki sermaye ilavesi yardımı hususunda bir inceleme kararı almıştır.

Komisyon SEPI tarafından yapılan bu sermaye enjeksiyonunun, özel sektörün bunu normal ticari kaynaklardan elde edememeleri nedeni ile onların karşısında haksız bir iktisadi çıkar sağlayıp sağlamadıklarını kontrol etmek için yapmak istemiştir. IZARA’a SEPI ya da diğer devlet kaynaklarından sağlanan sermaye katkısı ya da yardımı AB kuralları ile uyumlu olmayan bir devlet yardımı oluşturabilirdi. 2005 yılına kadar İspanya hala önemli bir gemi inşa piyasasına sahipti. Bununla birlikte bu kapasite ya da sektöre tamamı ile İspanya Hükümeti tarafından sahip olunup, Avrupa Birliği’nin direktifleri doğrultusunda mümkün olan en kısa sürede özelleştirilmesi istenmekteydi.

1 Haziran 2005’de komisyon, EC Anlaşması Kurallarının üye ülkelere tanıdığı haklar çerçevesinde Savunma Sanayi ile ilgili gerekli güvenlik çıkar ve menfaatlerinin korunması için gerekli önlemleri almasına müsaade eden yasa (Article 296 of the EC Treaty) tahtında, İspanya kamu tersanelerinin yeniden yapılandırılmasını onaylamıştır. Bu tersanelere daha önce IZAR tarafından sahip olunmakla beraber, yeni kurulan şirket Navantia’ya devredilmiştir. İspanya’ya askeri tersanelerini kurtarma yolu ile gerekli güvenlik çıkarlarını koruma hakkı, özel ve sivil gemi tamir ve inşa tersanelerine haksız ve olumsuz bir rekabet durumu yaratmamak şartı ile kabul edilmiştir. Bu bölümden çıkaracağımız husus; Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde alınan kararlar çerçevesinde servis sektörlerinin liberalizasyonu bakımından ticari maksatla faaliyet göstermeyen, ancak kamu ve amme hizmeti sunan kamu şirketlerinin hizmet alımları nasıl servis sektörlerinin liberalizasyonundan muafsa, bu cümleden olmak üzere askeri malzemenin taşınmasında da bayrak ayrımcılığı yapılabiliyorsa, güvenlik mülahazası ile yapılan askeri projelerde bunları üreten tersanelere devlet yardımı yapılabilmektedir. Bu özel sektör tersenelerinde yapılıyorsa ve o ülke için inşa ediliyorsa, devlet yine o tersaneye yardım yapabilecektir. Ancak söz konusu özel ya da devlet tersanelerinin dışarıya yapacakları askeri projelere devlet yardımı yapmaları sanırım muvazaalı olacaktır. Devlet tersanelerine yapılacak yardımda özel sektör terseneleri karşısında haksız bir rekabet yaratacak nitelikte olmayacaktır. Tabii bunlar AB tam üyesi ülkelere tatbik edilen muktesabat bakımından önemlidir. Bizim burada dikkat edeceğimiz husus OECD ve Dünya Ticaret Örgütü (GATT) bakımından taahhütlerimiz olacaktır.

İspanya Yeni Tax Lease Programı ya da Planı

Bu konu bizim için daha da önemlidir. Eski ve yeni tax lease programı nedeni ile Türkiye’de iki Türk gemi inşacısı, sadece sabit maliyetlerinin yükünden kurtulmak için sıfır karla vermiş oldukları teklife rağmen, İspanya tersaneleri söz konusu sistemin sağladığı avantaj ile bu işleri almışlar ve bu uygulama, benzer şikâyetlere sahip olan Avrupalı sanayicilerin bunu yargıya taşımalarına rağmen yargıda bu uygulamanın bir devlet yardımı niteliği taşımadığına karar verilmiştir.

Bu husus Sayın Metin Kalkavan’ın “Bize eşit şartlar sağlansa biz bu bölgede ve Avrupa’da tüm tersaneler ile rekabet edebiliriz, ancak oyuna 2-0 yenik başladığımız mevcut şartlar altında, devlet desteği alan rakiplerimiz karşısında bizim hükümetimizin de stratejik öneme sahip bu sektöre hiç olmazsa maça 0-0 başlamamızı sağlayacak yardımı yapması gerekir” şeklindeki beyanatını haklı çıkarmaktadır.

Bu uygulama yeni bir husus olmayıp, eski kanunun yenilenmesi niteliğindedir. Ancak eski Tax Lease programı ile ilgili olarak problemler olmuş ve diğer bazı Avrupa şirketlerinin haksız rekabet uygulaması şikâyetleri üzerine Avrupa Komisyonu tarafından İspanya Krallığı aleyhine dava açılmış ve sağlanan vergi avantajlarının EIG (Economic İnterest Group/İktisadi Çıkar Grupları/Yatırım Şirketleri) mensupları tarafından geri ödenmesi talep edilmiştir.

Böyle bir ihtilaf masadayken bu yeni rejim kabul edilmiştir. Uygulanması itibari ile karmaşık olan bu sistem bir kaç kaynaktan araştırılarak anladığımız kadarı ile aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır. Ancak bu sistemin özü lider bir bankanın organizasyonunda kurulacak EIG’lere hızlandırılmış amortisman sistemi ile gemi inşa siparişi veren şirketin yani EIG’nin zarar etmesi sağlanarak, bu zararın EIG tarafından ortaklarına yansıtılarak büyük vergi matrahları olan bu şirketlerin bu zararı düşerek matrahlarını azaltmaları ve daha düşük vergi ödemelerinin sağlanmasıdır. İlaveten sağladıkları bu avantajın önemli bir kısmını gemi inşa siparişi veren şirkete nihai gemi inşa fiyatından bir iskonta yapmak sureti ile yansıtarak, İspanya tersanelerinin gemi inşada rekabet gücünü artırmaktır.

Avrupa Komisyonu’nun 20 Kasım 2012 tarihli yetkisini takiben kamu finansman kaynaklarının birleştirleştirilmesi ve İspanya’nın ekonomik gelişmesinin teşvikini amaçlayan vergi önlemleri kapsamında 27 Aralık 2012 tarih ve 16 sayılı (16/2012) İspanya’nın yeni TAX LEASE SCHEME onaylanmıştır. Yukarıdan anlaşılacağı üzere bazı Avrupa tersanelerinin itirazına rağmen Avrupa Komisyonu bu yeni sistemin AB rekabet kurallarına uygun olduğuna karar vermiştir. Bu yasanın çıkmasının İspanya gemi inşa sanayine olumlu etkileri olmuştur, çünkü Avrupa Komisyonu’nun eski Tax Lease sistemini incelemeye alması nedeni ile İspanya önemli sipariş kayıpları ile karşılaşmıştır. Komisyon yukarıda da belirtildiği üzere nihayet 17 Temmuz 2013 tarihinde eski Tax Lease sisteminin devlet yardımı teşkil ettiği hususunda karar vermiştir. (Bkz The New Spanish Tax Lease. A Real Choice For Foreign Shipowners)

Yeni sistem uygulanmaya başlamasından itibaren yabancı armatörler ile İspanya tersaneleri arasında gemi inşa kontratlarının yeni Tax Lease rejimine göre yapıldığı birçok diğer gemi inşa kontratının da bu rejim tahtında uygulamaya girmesi 2015 başında müzakere edilmekteydi. İlaveten uzun süredir bekleyen yeni İspanya Denizcilik Yasası (Maritime Navigation Law) basılmıştır. Bu yasa eski yasanın İspanya Denizcilik Yasası ile uluslararası konvansiyon ve anlaşmaların bu yasa ile ilişkileri bakımından güncellenmesini sağlamıştır. (Örneğin uluslararası konvansiyonlar, anlaşmalar ve AB denizcilik yasaları bakımından eski yasa güncelenmiştir.) Bu yasanın da İspanya denizcilik piyasasının gelişmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Yukarıda sözü edilen yeni Tax Lease sisteminin tam olarak uygulamaya geçmesinin önündeki en önemli engel İspanya Hükümeti ile Avrupa Komisyonu’nun hala eski Tax Lease sistemi altında İspanya EIG-İktisadi Çıkar Grupları yatırımcılarının geri ödemeleri icap eden vergi yardımı miktarını müzakere etmeleri olmuştur. Bunun anlamı aktif olarak eski rejime tabi olan bazı bankalar ve yatırımcılar yeni Tax Lease planına katılmaktan endişe etmekteydiler. Bunun tersine yeni oyuncular (Bankalar ve EIG yatırımcıları) yeni Tax Lease Planı altında oluşturulan yeni yapıya dâhil olmak istemişlerdir. Nitekim 17 Aralık 2015’de eski vergi sistemi ile ilgili davayı İspanya kazanmış ve söz konusu uygulamanın “sellektif bir avantaj sağlamadığı gerekçesi” ile bir devlet yardımı niteliğinde olmadığı Avrupa’nın ikinci büyük mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Bu sefer bu durumda 2013 yılında Avrupa Komisyonu’nun bu Tax Lease Sistemi aleyhine aldığı karar uyanınca, İspanya’daki tersanelerinin komisyon aleyhine tazminat davası açma durumu ortaya çıkmış ve komisyon bu kararı temyiz edip etmemeye karar vermiş ve bu karar ECJ’de (European Court Of Justice ) temyiz edilmiştir. Son temyiz mahkemesi kararı da İspanya lehine çıkmıştır. (Bkz: EU Court Annuals Illegal aid ruling on Spanish Ship Finance Scheme, EU Court; Spanish tax lease regime is no state aid C&B More ve diğerleri)

Bu yeni vergi rejimi hızlandırılmış amortisman (3-4 kat hızlandırmaktadır) çelik kesim tarihinden başlamak üzere erken amortisman ile birleştirmektedir. Yani genel bir ifade ile STL (Spain Tax Lease) normal şirket vergi kanunlarına göre müsade edilen amortisman uygulamasından farklı olarak anticipated (önceden) ve accelarated (hızlandırılmış) amortisman uygulamasının bir kombinasyonu olup, bundan sağlanan avantajın gemi inşa siparişi veren firmalara gemi inşa fiyatında iskonto olarak yansıtılmasıdır. Söz konusu erken ve hızlandırılmış amortisman uygulaması İspanya Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki imtiyazlı ve ayrıcalıklı bir uygulamaya dayanmaktadır. Buna göre vergi avantajından yararlanmak üzere şirketler bir joint venture tesis edebilmekte, İspanya yasaları tahtında bir araya gelerek EIG (Ekonomik Çıkar Gurubu) olarak İspanya tersanelerinde yeni gemi inşa ettirebilmektedirler. EIG bir banka tarafından organize edilmekte ve ilgilenen yatırımcılara hisse teklif etmektedir. Bunlar deniz taşımacılığı işi dışındaki yatırımcılar da olabilmektedirler.

STL (İspanya Tax Lease) sisteminde vergi nedeni ile çıkar sağlayacakların ilki EIG olmaktadır. Hızlandırılmış amortisman suni olarak projenin ilk yıllarında amortisman giderlerini artırmakta ve EIG’nin bu projede zarar etmesine neden olmaktadır. EIG’nin vergi şeffaflığı nedeni ile ortaya çıkan bu zararı direk olarak üyelerine (ortaklarına) yansıtılmaktadır. Bunlar çoklukla ve normal olarak büyük vergiler ödeyen guruplar, holdingler olmaktadır. Bu zarar ile bu yatırımcıların vergi matrahı düşmekte, sonuç olarak bir vergi kazancı hâsıl olmaktadır. STL’nin bir banka tarafından organize edilmesine rağmen vergi avantajı EIG üyelerine sağlanmakta, bunlar da bu avantajın bir kısmını üzerlerinde tutup önemli bir bölümünü geminin alıcısı olan armatöre yansıtmaktadırlar. Doğal olarak bankanın da burada bir avantajı olmaktadır. Bu sistem bir dava konusu olduğu için hukukçu gözü ile The Spanish Tax Leasing Case; Identifying –European Law Blog’da aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir:

“STL bir mali sistem olup, İspanya tersaneleri ekonomik çıkar guruplarının leasing anlaşmaları vasıtası ile gemi inşa siparişi almakta, bu guruplar da bu işten iktisadi çıkar elde etmektedirler”.

Bir STL operasyonu; bir deniz nakliye şirketinin direk olarak bir yeni gemi siparişini tersaneye vermek yerine, İspanya kanunları tahtında kurulan bir banka tarafından oluşturulan bir EIG kanalı ile ve bir barebot kira sözleşmesi tahtında alması söz konusu gemi armatörüne proje bedeli üzerinden yüzde 20-30 avantaj sağlamaktadır. Avrupa Komisyonu’nun 2013 tarihinde verdiği karara göre; bu vergi kazancı ilk olarak EIG ve bunların yatırımcıları tarafından sağlanmakta, sonra bu avantajın yüzde 10-15’lik kısmı bu yatırımcılar üzerinde kalmakta bakiyesi yüzde 85-90 oranında geminin gerçek sahibi olan alıcılara gemi fiyatında yapılan iskonto ile aktarılmaktadır. Sonuç olarak bu da gemi fiyatından yüzde 20-30 tenzilata tekabül etmektedir. Bu sadece yeni gemi inşasında değil tamir, tadilat vb. gibi diğer tersane hizmetlerinde de kullanılmaktadır.

Sistem aşağıdaki şemada görüldüğü şekilde işlemektedir.

Thomos Cooper’da 30 Mart 2015 tarihinde yayınlanan Javier Hemandez Valevciano’nun The New Spanish Tax Lease makalesinde belirtildiği şekilde, belli değişiklikler ile STL projesi esas olarak aşağıdaki gibi işlemektedir:

  • Tersane ile armatörlük firması (gerçek alıcı) arasında bir gemi inşa mukavelesi yapılmaktadır. Bundan sonra tersane STL yapılandırması ve EIG oluşturması için bir banka ile temasa geçmektedir.
  • Bundan sonra banka sırası ile gemiyi lease edip; onu EIG’ye leasing kontratı ile satacak bir leasing şirketi vasıtası ile tersane ile ilkinin yerini alacak bir gemi inşa mukavelesi yapacaktır. (replacement building contract)
  • Geminin inşası tamamlandığı zaman deniz nakliye şirketi ve EIG bir bareboat çıplak gemi kirası yaparak geminin zilliyetliği yani teknik ve ticari idaresi gerçek armatöre intikal ettirilecektir. Söz konusu armatör geminin mülkiyetine değil, ama gemi üzerinde sahibi olmadan tasarruf yetkisine sahip olacaktır. Bu bareboat kira süresi ile leasing süresi aynı olacak ve aynı anda hitam bulacaktır.
  • EIG bu işlemden sonra İspanya limitet şirket niteliğine dönecektir. Deniz Nakliye şirketi bu limited şirketinin bu gemi ile ilgili hisselerini almayı kabul edecektir.
  • İspanyol şirketi ve deniz nakliye şirketi yani armatör bu plan (scheme) sonunda anılan gemiyi satın alma opsiyonu da dahil olmak üzere bir tıme charter kira mukavelesi aktedileceklerdir.

Bu durum başka bir kaynakta yapılacak mukaveleler bakımından aşağıdaki şekilde izah edilmektedir. (Bkz: The New Spanish Tax Lease A real Choice for foreign ship owners. Feb 2015 Watson Farley & Williams)

Yeni Tax Lease Sistemi’nin ana yapısı aşağıdaki kontratlardan oluşmaktadır;

  • Tersane ile armatör arasında gemi inşa kontratı (leasing şirketine transfer edilmektedir.)
  • Finansal kiralama şirketi ile EIG arasındaki finansal kiralama anlaşması.
  • Geminin teslim edilmesinden kiralama sonunda teslim edilene kadar süre için EIG ile armatör arasında bareboat kiralama sözleşmesi
  • EIG’nin İspanya sınırlı sorumlu şirkete (SL) yani limitet şirkete dönüşmesi
  • Bareboat kiralama anlaşmasının sonuçlanması ile aynı zamana finansal kiralamanın sona erdiği tarihte armatör ile EIG yatırımcılarının arasında SL kotasının payının alım satımı.
  • SL ile armatör ya da diğer bir üçüncü parti arasında kiralama şartlarının sona ermesinden sonra bu yapının (structure-bu vergi sistemine dahil olmanın) sonuna kadar time charter anlaşması.

Eski ve yeni Tax Lease arasındaki fark, finansal kiralama sonunda gemiyi satın almak yerine armatör “geminin entity owning”i yani şirket ortaklarının gemi üzerindeki menfaatini satın almaktadır. EIG yukarıda açıklandığı üzere SL’ye yani sınırlı sorumlu şirket niteliğine dönüşmekte ve 5 yıl için İspanya Tonaj Tax Rejimine tabi olmaktadır. Bu 5 yıllık dönemden sonra isterse armatör bu sistemden çıkabilmektedir. Diğer bir özellik İspanyol TTR (Tonnage Tax Regime) kapsamına girmeye hak kazanmak için geminin SL sahipliğinin gemisini time charter esası ile kiralamayı kabul edecek gerçek bir denizcilik şirketinde olması gerekmektedir. SL’nin gemiyi diğer bir İspanyol şirketine veya aynı grubun diğer bir AB şirketine bareboat esası ile kiralamak mümkün olup, bu bareboat esası ile kiralayan üçüncü bir tarafa gemiyi time charter esası ile kiralayacaktır.

Daha da ötesinde yeni sistem sadece gemilere uygulanmamaktadır. Aynı zamanda unik teknik ve dizayn kriterlerini karşılayan diğer ve mass üretime tabi olmayan diğer varlıklar da uygulanabilmektedir. Örneğin alıcının teknik özelliklerini belirlediği terzi işi siparişlere ve bu cümleden olmak üzere denizcilik ile ilgili diğer varlık ve hizmetler içinde geçerli olmaktadır. Yukarıdan da anlaşılacağı üzere eski vergi sistemi ile yeni sistem arasındaki fark; EIG hızlandırılmış amortismandan yararlanacak, ancak Tonnage Tax Sistemi’nin kombine menfaatlerinden yararlanamayacaktır. Çünkü bundan yararlanmak için İspanyol Limitet Şirketi’ne (Geminin Resmi Sahibi) bir armatör şirket tarafından sahip olunmalıdır. Böylece EIG hızlandırılmış amortisman ve deniz nakliye şirketi tarafından işletilen filonun toplam tonajından hasıl olan İspanya Tonaj Vergisi sisteminin hasıl olan menfaat ve avatajları bir araya getirememektedir. İspanya Sanayi ve Enerji ve Turizm Bakanlığı İspanyol tersanelerine yapılacak gemi siparişleri için toplam 16.8 milyon Euro’luk bir kredi faiz desteği sağlayacağını 2012’de beyan etmiştir. (OECD 2016)

Sonuç

İspanyanın yeni tax lease sistemi İspanya gemi inşa sanayini teşvik önlemlerinden biri olarak uygulanmaktadır. Bu uygulama diğer AB ülkeleri şirketleri tarafından eleştirilerek haksız rekabet yaratıldığı ve AB kurallarına aykırı olarak bir devlet yardımı yaratıldığı hususunda İspanya hükümeti aleyhine dava açılmıştır. Bu dava şirketler bazında açıldığı gibi Avrupa Komisyonu da bu uygulamayı incelemeye almış ve 2013 yılında eski tax lease sisteminin AB kurallarına uymayan bir devlet yardımı niteliğinde olduğuna karar vermiştir. Bu karar nedeni ile İspanya’daki tersaneler önemli müşteri kaybetmiştir. Fakat yukarıda da açıklandığı üzere yargı kararları İspanya hükümeti lehine olmuştur.

AB rekabet normlarının ve kurallarının katılığına rağmen AB ülkeleri bile çeşitli yollar ile kendi gemi inşa sanayilerini korurken, bu uygulamalar vergi yolu ile meşrulaşırken, bizim için stratejik öneme sahip olan ve benim her zaman vurguladığım üzere Türkiye’nin inovasyon yaratması ve farklılaşması bakımından öncü sektör olabilecek bu sektörün teşviki kaçınılmaz olmaktadır. Ancak teşvik yöntemi bakımından önce haksız rekabeti ortadan kaldırmak için benzer ve aynı sonucu yaratabilecek desteklerin sağlanması, fakat ondan sonra balık vermek yerine balık tutmayı öğretecek; teknik donanım, AR-GE, işletme yetkinliği, verimliliğe bağlı maliyet avantajı, ehil ve kaliteli beşeri sermaye, teknoloji transferi, pazarlama etkinliğini artıracak teşvik politikalarının geliştirilmesi daha yararlı olacaktır. İlaveten  şu an mevcut olandan farklı olarak, bunların karmaşık olmadan, oradan buradan aktarma ile değil bir bütünlük içinde kolay anlaşılabilir, uygulanabilir ve sürdürülebilir şekilde sunulması gelişmelere göre revize edilecek şekilde dinamik bir yapıya sahip olması  söz konusu destek ve teşvikin muhtevası kadar önemli olacaktır.