Burdur'un güneydoğusunda, 1965 yılında Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu Mağarası'nda yaklaşık iki yıldır süren restorasyon çalışmaları sona erdi. Burdur- Antalya karayolunun 13'üncü kilometresindeki mağaranın oluşumu binlerce yıl öncesine dayanıyor. Jeolojik olarak kalkerden meydana gelen, bu kalkerlerin suyla birleşmesi sonucunda sarkıtlar, dikitler ve dehlizler oluşturduğu mağarada, 1 metrelik sütunun 10 bin ile 15 bin yılda oluştuğu tahmin ediliyor.
9 GÖL TAMAMEN KURUDU
Yatay uzunluğu 597 metre olan mağaranın ziyaret edilebilen 300 metreye kadar olan bölümünde 9 göl bulunuyor. Mağaranın gölleri, kuraklık ve bölgedeki aşırı sondajlar nedeniyle tamamen kurudu. 2000 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mağara içindeki aydınlatmalarda kullanılan ışıklandırmanın da sarkıt ve dikitlere zarar verdiği ve kararttığının belirlenmesi üzerine, iki yıl önce ziyarete kapatılarak, ziyaretçi yolları ve ışıklandırılması zarar vermeyecek şekilde düzenlenen mağara, yaz tekrar ziyarete açıldı.
EFSANEYE GÖRE AŞK İKSİRİ
İnsuyu Mağarası'nın suyunun ise çiftler arasındaki aşkı güçlendirdiğine inanılıyor. İnsuyu'nun bu efsanesiyle ilgili bilgi veren Burdur Kültür ve Turizm İl Müdürü Mehmet Özdemir, şöyle dedi:
“Dilden dile dolaşan bir hikaye. Sagalassos kralı, kızını burada zengin bir kişinin oğluna veriyor. Evlendikten sonra bu iki genç anlaşamıyor ve ayrılmak istiyor. Anlaşamadıkları için kral bunlara ceza veriyor. 'Bunları götürün bir yere bırakın, ne ekmek, ne su verin' diyor. Bu bölgede İnsuyu Mağarası bulunuyor ve mağara içine bırakılıyorlar ve uzun zaman burada kalıyorlar. Göldeki suyu içmek suretiyle yaşamlarını devam ettiriyorlar ve birbirlerine karşı yeniden bir muhabbet başlıyor. Bu iki genç birbirlerine o kadar çok aşık oluyor ki dışarıya çıkmak için bir yerden ışık görüyorlar ve ışığı takip edip mağaranın dışına çıkıyorlar. O günden bugünlere kadar bu mağaranın içinden ve dış kısmındaki çeşmeden su içen çiftler, nişanlıların, uzun zaman mutlu ve mesut yaşadıkları rivayeti günden güne anlatılıyor. Bu sular aşk iksiri olabilir. Belki de bir sevgi, muhabbetin vesilesi olabilir. Belki de suyun kendine has bir özelliğinden dolayı insana huzur ve refah verdiği söylenir. Belki de o suyun sevgisi ve muhabbetini insanlar kendilerine almışlardır. Şu anda su yok, sadece mağaranın dışında yine aynı doğal kaynak içme suyumuz var, gelenler oradan içebiliyor."
IŞIKLANDIRMA YENİDEN DÜZENLENDİ
Mağara içinde, isimleri 'Büyükgöl', Dilek Gölü' gibi 9 göl olduğunu, kuraklık nedeniyle bu göllerin şu an mevcut olmadıklarını kaydeden Mehmet Özdemir, bu yıl da kurak bir dönem yaşandığını, Türkiye genelinde de bu kuraklığın hissedildiğini anlattı. Mağara içindeki yol düzenlemesi ve ışıklandırmaların yeniden yapıldığını, ön kısmındaki alanların çevre düzenlemesinin de gerçekleştirildiğini belirten Özdemir, mağaranın işletmesini ise Burdur Öğretmenevi Müdürlüğü'nün üstlendiğini kaydetti. Daha önceki yıllarda yapılan ışıklandırmanın bazı sarkıt ve dikitlerde siyahlaşmaya sebep olduğunu, yeni düzenlemedeki ışıklandırmanın zarar vermeyecek şekilde olduğunu ifade eden Özdemir, 50-60 bin ziyaretçi ağırlanan mağarada bu yıl bu rakamın üstünde ziyaretçi beklendiğini dile getirdi.
Vira Haber