Kısa bir konuşma yapan Suat Hayri Aka, “Meslek hayatım boyunca hep denizciliğin içinde oldum. Son 8-9 yıl Ulaştırma Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde görev aldım. Görev süresince iki şeye çok dikkat ettim. Birincisi hiçbir başarı kendiliğinden gelmez. Uzun süreli başarılar ciddi bir ekiple gerçekleşir. Yaptığım çalışmalarda sektörden, sivil toplum örgütlerinden ve iş adamlarından yararlanmaya gayret ettik. Yapacak çok işimiz var. Özellikle denizcilik idaresinin yapılanması ve Türk deniz ticaretinin ileri düzeye taşınabilmesi açısından çok iş yapmamız gerekiyor. Görevde olduğum sürece denizcilik sektöründen, sendikalardan, üniversitelerden çok destek gördüm” dedi.
“DENİZCİLİĞİN ORTAK HEDEFİNİN OLMASI LAZIM”
Denizcilik sektörünün ortak hedefinin olması gerektiğini vurgulayan Aka, Türkiye’nin denizci toplum, denizci ülke olması için emniyet ve eğitim gibi iki önemli unsurun şart olduğunu belirterek, bu doğrultuda DTO’nun çok önemli çalışmaları olduğunu kaydetti. Dünyada denizcilik sektörü açısından son derece yıkıcı bir kriz yaşandığını ancak krizlerin geçici olduğunu ifade eden Aka, devlete düşen önemli görevler olduğunun altını çizdi ve denizcilik sektörünün bu destekten azami ölçüde yararlanabilmesi için ortak tek bir hedefinin olması gerektiğini vurguladı.
METİN KALKAVAN: “2023’DE 30 MİLYAR DOLAR NAVLUN AÇIĞI VERECEĞİZ”
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, meclis toplantısında yaptığı konuşmada, deniz taşımacılığının desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “Türk denizciliğinin önü açık. Gemi ve yat inşa, bakım-tamir alanları gelişim arz ediyor. Bizim yapmamız gereken sadece kavga etmeden, sektörümüze sahip çıkmaktır. Denizcilik çok büyük bir hizmet sektörü... Denizcilik sektöründeki sorunların çözümü için yıllarca uğraştık, uğraşmaya da devam ediyoruz. Denizcilik devlet politikası haline gelmek zorunda” dedi.
Türkiye’nin şu anda enerjiden sonra en büyük açığını navlunda verdiğini belirten Kalkavan, “Türk Bayraklı gemilerin taşıma oranı yüzde 12’lerin altına indi. Deniz taşımacılığının geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. 2023’de böyle giderse minimum 30 milyar dolar navlun açığı vereceğiz. Dolayısıyla sanayi stratejisini cari açık verdiğimiz ürünler üzerine yapılacak olan teşvikler olarak kurduk. Bugün 9,5 milyon olan ve sayısı 32’ye yaklaşan Türk Bayraklı filomuz var. Son yıllarda inanılmaz başarıya ulaşyık. Deniz taşımacılığında haksız rekabetle karşı karşıyayız. Gemi inşada da haksız rekabet şartları devam ediyor. Devletimiz müthiş şeyler yaptı. Bunlardan bir tanesi, kredi garanti fonu uygulamasıdır ki bu müthiş bir uygulamadır” diye konuştu.
“BAŞARAMADIĞIMIZ ŞEYLERDEN BİR TANESİ; TEK SESLİLİK”
Konuşmasında sektörde tek sesliliğin bir türlü başarılamadığına dikkat çeken Kalkavan, “Tek seslilik başarılamadığı için bu durum siyasetçilerin kafasını karıştırıyor. Gemi inşada çok hızlı kabuk değiştiriyoruz. Kriz başında 9 tane havuzumuz vardı. Şu anda 32’ye ulaştık. Hızla dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Gemi inşa ve tamir bakım sektörleri hızla dönüşüm içinde. Türkiye’nin en başarılı sektörlerinden olacağız. Otomotivdeki satış sonrası hizmet gibi, gemiler her sene tersaneye uğramak zorunda. Rakam 600 milyonlara varıyor, korkunç bir rakam. Ve giderek de büyüyor. Bu bölgede bizle rekabet edebilecek bir dünya ülkesi yok. Sene sonunda tamir bakım hizmeti veren tersanelerin ciroları çok iyi çıkacak. Tersanelerin yüzde 80’i tamir bakım işiyle uğraşıyor. 50 tersane şu anda tamir bakım yapıyor. Tersanelerin yüzde 15’i Norveç ağırlıklı olmak üzere gemi inşa faaliyeti gösteriyor. 5 tersane de askeri gemiler üzerine faaliyet gösteriyor. Servis bölümünde faaliyet gösteren tersaneler çok ciddi paralar kazanacaklar. Bunu da tarihe bir not olarak düşelim. Çünkü başka alternatifleri yok” diye konuştu.
Tamir ve bakımda yeni formasyonla birlikte rekabetçiliğin arttığını vurgulayan Kalkavan, “Bir askeri gemiden yapılan tasarruf, Cumhuriyet tarihinin bütün teşvik rakamından daha yüksek. Devletin bizden aldığı çok ciddi bir pay var, yüzde 20’lere geliyor.
Sayın Başbakan ve bakanlarımıza söylediğimiz şey şuydu: Bize hedef gösterilen ülkelerle eşit şartlarda rekabet edebilmek istiyoruz. Türkiye’de, özellikle yeni nesil gemilerde ufaklardan başladık ama çok avantajlı bir konuma geleceğiz. Şura’da özellikle Sayın Başbakanımız tarafından dikkatlice dinlendik. Başbakanımızın vurguladığı 2 konudan biri, halkın denizcilikle buluşmasını engellememekti. Marina ve çekek yerleri konusuydu. Son 12 yılda yapılan mevzuat düzenlemesi 450’yi aştı” şeklinde konuştu.
MURAT KIRAN: “TERSANE GERÇEĞİNİ ANLATACAĞIZ”
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, denizcilik sektöründe GİSBİR ile koordinesiz bazı açıklamaların gemi inşa sanayinin genel durumu ve gidişatı konusunda hatalı değerlendirmelere ve yanılgılara yol açabildiğini söyledi.
Hazine taşınmazlarının tersane tekne imal yatırımları tahsisine ilişkin yönetmeliğin 4 Temmuz 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini söyleyen Kıran, “Özellikle Tuzla bölgesinde, her 5 yılda bir kira değerlendirmesine tabii olan ve astronomik artışlarla karşılaşan üyelerimizin cirodan binde bir ödemeyi öngören yeni kira sistemine geçişi sağlanmıştır” dedi.
Havadan ve denizden dahil olmak üzere gemi inşa sanayini ve tersane gerçeğini ifade etmeye çalışacaklarını belirten Kıran, “Özellikle yatırım maliyetleri ve işletme maliyetleri açısından sektörün kendi içerisinde oluşan rekabet dengesizliği işletme izni sorumluluğu ile bir nebze olsun devre dışı bırakılmıştır. İmar durumları kapasite tespiti mimari esas tersane organizasyon planı ve yapı kullanma izni gibi uygunsuzluklar giderilmiştir” dedi.
Kıran, sektörünün bazı mensuplarının kendileriyle koordine olmaksızın gemi inşa sanayinin genel durumu ve gidişatı konusunda hatalı değerlendirmelere ve yanılgılara yol açabilecek beyanlarda bulunduklarını da ifade ederek, “ Bu konu bizlerin sektörümüzün gerçeklerini özellikle devlet kademelerine ifadeye yönelik gayretlerini büyük ölçüde sekteye uğratmaktadır. Ayrıca kişi veya firma bazında ağır sorunlar yaşayan arkadaşlarımızın bu sorunlarını sektörün genelinin sorunu şeklinde yansıtması inandırıcılığımız konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Önemli temennimiz herkesin uzmanı olduğu konuda sözcü olması ve görüş ifade etmesidir” şeklinde konuştu.
ABBAS KOLÇALAR: “TÜRK P&I HAKİKATEN ÇOK CİDDİ BİR YARAMIZDIR”
Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Abbas Kolçalar konuşmasında, Türk P&I’ın önemli bir konu olduğunu söyleyerek, “Türk P&I hakikaten çok ciddi bir yaramızdır. İyi niyetle kurulmuş olmasına rağmen amacından sapmıştır. Sektörün geleceği açısından konuya bakan kimse yok, amaç nereden ve nasıl para kazansam haline gelmiş. Sigorta mala zarar gelmemesi için istenir. Biz sektör olarak kendi malımızın bedelini ödemeye hazırız. Vereceğimiz zararı da ödemeye hazırız. Peki başınız derde girdiğinde P&I işin karşılığını veriyor mu?” dedi.
Günlük bürokrasiden kaynaklanan sorunların bulunduğuna da değinen Kolçalar, “Bu sorunları çözemiyoruz. Sigorta sektörü müthiş para kazanıyor. Hem de zahmetsiz. Küçücük Hollanda bizi 35 defa dövecek kadar şey yapıyor, biz kopya çekmesini bile beceremiyoruz. Bunun müsebbibi bürokrasimizdir. Biz bir masa etrafında toplanıp, bir sorunu çözemiyoruz" diye konuştu.
virahaber.com