Usta yazar Bilge Karasu "İstediğim denizi yazmak. Zümrütlerin, gökyakutların sabrını; ağaçların tarihsizliğini..." derken, en çok da denizlerin taşıdığı o engin hikâyelerden haberdardı kuşkusuz. Denizin çağırdığı, kıyımıza bıraktığı bir öykü var yine. Tarihi çok eski. Beş bin yıl öncesine uzanan. Sabancı Müzesi'nin (SSM) taşıyıp getirdiği 'Karşıdan Karşıya' adlı sergi, Ege'nin iki yakasına ait uzunca bir hikâyeyi önümüze seriyor.
MÖ üçüncü binde Kiklad adaları ve Batı Anadolu altbaşlıklı sergi, Türkiye müzelerinin yanı sıra Atina Milli Arkeoloji Müzesi, N. P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi'nden gelen toplam 340 eserden oluşuyor. Picasso, Brancusi, Matisse, Moore ve Giacometti gibi modern sanatçılara ilham kaynağı olan bu figürinler (heykelcikler), kap kacaklar, çömlekler, çanaklar, kâseler, fincanlar, çaydanlıklar, küpler, testiler, baltalar, hançerler, kolyeler, bilezikler Ege'nin ortasında yer alan Kiklad adalarının tarihî serüvenini günümüze taşıyor. Kiklad takımadaları ve karşı kıyısındaki Anadolu arasındaki ilişkiler inceleniyor, iki kültürün benzer yönleri ortaya konuyor. Sergi aynı zamanda iki ülke müzeleri arasındaki ilk işbirliği. Atina Milli Arkeoloji Müzesi, N. P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi gibi dev koleksiyonlara sahip müzelerden ödünç alınan eserler, Anadolu'daki buluntular ve Türkiye'deki 15 müzeden seçilen koleksiyonlarla birlikte ilk kez sergileniyor. Serginin küratörlüğünü Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile N.P. Goulandris Vakfı Müzesi Müdürü Prof. Dr. Nicholas Stampolidis üstlenmiş.
Bugün açılacak sergi, Sabancı Müze- si'nde dün gerçekleştirilen toplantıda tanıtıldı. Sergiyle ilgili bilgi veren SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, "Kiklad sanatıyla ilgili bir sergi düzenleme ve karşılığında Sabancı Osmanlı hat koleksiyonunu Atina'da sergileme düşüncesi iki yıldan bu yana Atina'daki N.P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi ile müzemiz arasında görüşülmekteydi. Ancak müzemizde ağırlayacağımız ve sadece Kiklad adaları buluntularından oluşacak bir serginin bu uzak geçmişle ilgili anlatılacakların sadece bir tarafını oluşturacağı, öykümüzün yarısının da karşı kıyıda, komşu Batı Anadolu'daki aynı dönem buluntularında aranması gerekliliği de düşüncelerimizi sürekli işgal etti. Bu uzak zaman diliminde var olan karşılıklı ilişkilerin günümüzde izlerini aramak arzusunu Atina Kiklad Sanatı Müzesi Müdürü Prof. Dr. Stampolidis'in de paylaşması sonucunda sergimizin konsepti de belirlenmiş oldu." dedi.
N. P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi Müdürü Nicholas Stampolidis ise "Sergi, ziyaretçileri zaman ve boşlukta bir yolculuğa çıkarıyor. Sergiyle, son 100 yılın bilimsel arkeolojik araştırmalarından elde edilen en iyi ve en etkileyici bulgular ilk kez bir arada sergilenecek. Eserler, Asyalı çağdaşlarının ürettiği ve iki uygarlık arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyan kilden maşrapa, çanak çömlek, silahlar, günlük araç-gereçler ve hatta mücevherlerle birlikte ilk kez SSM'de sergilenecek." dedi.
14 metrelik Kiklad teknesi sergide
Müzenin en dikkat çeken parçası, aslına uygun inşa edilen 14 metrelik bir Kiklad teknesi modeli. Bu uzunca teknenin müzeye girmesi için epeyce zahmet çekilmiş. Yakaşık 11 saatlik bir çalışmanın sonunda içeriye giren tekne, ışıklarla bir suyun içerisinde duruyormuş hissi veriyor. Tekneler, uzun yıllar Ege Denizi'nin iki yakasını buluşturan tek ulaşım aracı olarak kullanılmış. Üretiminde hiçbir yapıştırıcı ve çivi kullanılmayan tekneler, halatlarla birbirine bağlanan tahtaların suya girince şişerek kenetlenmesi mantığından hareketle yüzüyor.
Sergide, Ege'nin iki yakasındaki 5 bin yıllık ticarî ve kültürel ilişkinin boyutlarını da okumak mümkün. Camekânlara yerleştirilmiş heykelcikler, seramikler ve bronz aletler ve daha pek çok arkeolojik eser Kiklad sanatını günümüze taşırken, kültürler arası diyaloğa katkıda bulunmayı hedefliyor. Sergi 28 Ağustos'a kadar ziyaret edilebilir.
Sabah