2013 yılı, UNESCO tarafından Piri Reis yılı olarak ilan edilmişti. Böylece hem Piri Reis’i dünyaya daha iyi tanıtma şansı yakalamış hem de O’nun hakkındaki söylentileri gerçek tarihle açıklayarak bir nevi O’nu daha iyi tanımış olduk…
Bizler Piri Reis'i, çizdiği dünya haritaları ve yazdığı denizcilik kitabı ile tanırız. Piri Reis, bugün bile onu hatırlamamıza neden olan ilk dünya haritasını, 1513 yılında 43 yaşındayken çizer. O tarihe kadar denizciliği öğrendiği amcası Kemal Reis ile Akdeniz’in batı kıyılarında bir süre korsanlık yapmıştır, daha sonra ise 1500 ila 1502 yılları arasındaki Venedik Savaşı’na savaş gemisi kaptanı olarak katılmış ve büyük başarı göstermiştir.
Piri Reis, 1528 yılında ikinci bir dünya haritası daha çizer. Ondan da günümüze ancak bir parça ulaşmıştır. Bu parça, Atlas Okyanusu’nun kuzeyi ile Kuzey ve Orta Amerika’nın o dönemde yeni keşfedilmiş kıyılarını ve Grönland’dan Florida’ya kadar uzanan kıyı şeridini gösterir. İlkinden daha büyük ölçekli olan bu ikinci harita, döneminin teknik bakımından en ileri düzeyini yansıtır. Üstelik harita günümüzün bilgilerine çok yakın bir doğrulukta çizilmiştir.
Bu toprakların yetiştirdiği bu önemli denizcinin Kanuni Sultan Süleyman tarafından gönderilen ferman üzerine Kahire’de kellesi uçurulmuştur. Dünya haritasını büyük bir isabetle çizebilen, yazdığı kitap beş asırdır unutulmayan bu yaratıcı denizcinin Mısır’da uçurulan kellesi, şimdi Unkapanı’ndaki Manifaturacılar Çarşısı’nın yakınında, tarihin karanlıklarında unutulmuş bir biçimde mezarında durmaktadır.
Bir diğer kelle ise yine yere göğe sığdıramadığımız Mimar Sinan’ındır. Ne olduysa 1935 yılında, Mimar Sinan’ın ölümünden tam 347 yıl sonra 1 Ağustos günü oldu. Tarihin yetiştirdiği en büyük mimari deha Mimar Sinan’ın kafatası mezarından çıkarıldı. Mimar Sinan’ın kafatası mezarından nasıl ve neden çıkarıldı? Kim çıkardı? Kafatası şimdi nerede? Tam bir muamma olarak duruyor.
Gelin hazır UNESCO 2013 yılını Piri Reis’e ait dünya haritasının 500. yıldönümü nedeniyle ‘anma yılı’ ilan etmişken, yeniden tarihin sarı sayfalarına dip not düşelim. Piri Reis ve Mimar Sinan gibi dünyaya damgasını vurmuş bu insanların kafatasları nerede, onları bulalım. Yoksa isminin başında profesör yazan insanları bir araya toplayarak, parlak sunumlar eşliğinde bu insanları anlatmak zevahiri kurtarmıyor. Bu yıl madem ünlü denizcimiz Piri Reis’ten kerteriz alacaksak, bu yılı aynı zamanda kendimizle yüzleşme yılı ilan edelim.
Yani anlayacağınız biz, Piri Reis gibi birisini yetiştiren ama onun kafasını kesmekten de çekinmeyen bir coğrafyanın çocuklarıyız. Gelin bu yıl, Piri Reis hatırına silyon fenerlerimizi bu bilinmeyenlere çevirip, tarihimizle yüzleşmenin fırsatını kaçırmayalım.
Yelkenleriniz dolu, deniziniz sakin, yüreğiniz hep fırtınalı olsun. Rast gele, rast gide...