Türkiye deniz turizminde yapılan son yatırımlarla özellikle Akdeniz Bölgesi’nde önemli bir ivme yakaladı. Türkiye’deki marinalar artık hizmet ve kalite bakımından Avrupa’daki birçok marinanın üstünde yer alıyor. Özellikle çevre yatırımlarına önem veren marinalarımızdan biri olan D-Marin de kaliteli ve çevreci yaklaşımıyla fark yaratıyor. Doğuş Gurubu hem Türkiye’de, hem de yurt dışında yaptığı yatırımlarla marina sektöründe bir marka oluşturmuş durumda. 8470 kapasiteye sahip olan D-Marin Gurubu, sayısal anlamda da önemli bir başarıya imza atmış bulunuyor. “Marinalar deniz turizmini destekleyen çevreci yerlerdir. Denizini pis tutan bir marinanın geleceğinden bahsedemezsiniz” diyen Doğuş Gurubu Marinalar Koordinatörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Erkan Bezirgan ile 2014 yılı hedeflerini ve beklentilerini konuştuk.
2013 yılı sizin için nasıl geçti?
Deniz turizmi olarak güzel bir yıldı. Gerek ticari tekne, gerek charter tekne, özel yatlar, trafik açısından gayet iyiydi. D-Marin zincirini Türkiye dışında da büyüttü. Ayrıca Türkiye’den yurtdışına gidecek olan yatçılarımıza da Yunanistan ve Hırvatistan’da imkan sağladı. Bu sene 120 teknemiz Yunanistan ve Hırvatistan’daki marinalarımıza uğradı. Son yıllarda Avrupa’daki ekonomik krizden sonra Türk insanı yavaş yavaş denizciliğe soyundu, tekne sahibi olmaya başladı. Bu da bizim insanımızın denizle buluşması açısından sevindirici. İnsanlar artık ikinci konut yerine tekne almaya başladılar. En büyük problem yeni teknelere yer bulmak. Deniz turizmi Bodrum’la Fethiye arasında sıkışmış durumda. Bu yoğunluğun dışına çıkılması lazım. Foça ve Çeşme gibi yerlere yatırım yapılarak, insanların bu yöne doğru gitmesi sağlanmalı. Yeni lokasyonlara ihtiyaç var. Her koya marina yapmak yerine, belli mil aralıklarıyla yat yanaşma yerleri oluşturularak lojistik hizmeti sağlanabilir. Bugün Karadeniz’de deniz turizmi ve yatçılık konusunda çalışmalar devam ediyor. Karadeniz’de alt yapı hazırlanmış durumda. Orada çok sayıda atıl durumda olan balıkçı barınağı var. Bu şekilde Karadeniz yat turizmine dahil edilebilir. Türkiye’de yatçılarımızın kullandığı üç büyük koy var; Gökova, Hisarönü ve Kekova. Bu koylarımıza çok iyi sahip çıkılması lazım. Yatçılık doğayla baş başa kalınmak için yapılıyor. Bu koyların deniz turizmine rezerv edilmesi gerekiyor. Denizde gezen yatlar marinalara yanaşıp lojistik destek alıyorlar. Marinalar deniz turizmini destekleyen çevreci yerlerdir. Denizini pis tutan bir marinanın geleceğinden bahsedemezsiniz.
2014’e yeni girdik, bu yıldan beklentileriniz neler?
Her geçen gün Doğu Akdeniz’e rağbet artıyor. Bizim koylarımız temiz ve güzel. Şu anda D-Marin’in Turgutreis, Didim ve Göcek’te marinaları var. Yunanistan ve Hırvatistan’da üçer marinamız mevcut. Karada 2330 kapasitemiz, denizde 6140, toplam olarak D-Marin grubunun 8470 kapasitesi bulunmakta. Bu çok ciddi bir rakam… Ülkemizde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na belgeli veya belgesiz denizde 15032, karada 6585, toplam 21617 belgeli, marina ve yat yanaşma yeri var. Yatçılık ve marina konusunda Türkiye çok iyi bir konumda. Avrupa’daki birçok marinadan çok çok iyi durumdayız. Türkiye’deki bütün marinalar çevresel tüm önlemlerini almış, çevre kirliliğine karşı da her türlü yatırımını tamamlamış durumdalar.
Çevre demişken, D-Marin olarak çevre konusunda ne gibi çalışmalar yaptınız?
D-Marin’in çevreci bir marina olması bizim en büyük övünç kaynağımız. Sadece teknelerden gelen atıklarla değil, aynı zamanda yeni yaptığımız marinalarda deniz suyunun temizlenmesi için tabii sirkülasyon kanalları ile liman içi suyunun her zaman temiz ve pırıl pırıl olmasını sağlıyoruz. Biz çevre için tüm alt yapı çalışmalarını titizlikle gerçekleştiriyoruz. Bir şekilde geleceğimizi garantiye alıyoruz. Denizleri kirleten denizciler değil, karadan gelen atıklar maalesef denizleri kirletiyor. Kıyı kentlerinin çoğunun bugün maalesef arıtma konusunda ciddi sıkıntıları var. Kıyı kentlerimizdeki kanalizasyon sistemlerinin biraz daha çevreye yakın olması ve basılan suların yeterli düzeyde arıtılması lazım. Bu düşüncelerim Bodrum için de geçerli.
Türkiye yatçılık ve marina alanında dünyada ne durumda?
Bugün Avrupa’da Türkiye beşinci, altıncı sıralarda gelir. Türkiye’de denize bakış açısının oluşması lazım. Biz denizi zengin insanların kullandığı bir alan olarak görüyoruz, halbuki öyle değil. İnsanlar artık ikinci konut yerine tekne alıp denize çıkıyorlar. Son yıllarda Milli Emlak’ın marinalara uyguladığı kullanım bedeli ve kira ücretlerindeki artış, hizmet bedellerini ister istemez arttırdı. Amatör yatçılar özellikle bundan çok etkilendi. Bir yandan kapasite azlığı, bir yandan marina fiyatlarındaki artış…
Marinaların doluluk oranından bahseder misiniz?
Fethiye ve Bodrum’da doluluk oranı üst seviyede. Kuşadası ve Didim de yavaş yavaş doluluk oranlarını yakalıyorlar.
Türkiye’deki marinaları ve yatçılık sektörünü değerlendirir misiniz?
Hizmet ve kalite bakımından Avrupa’da birçok marinanın çok çok üzerindeyiz. Son yıllarda Türk insanı da denizciliği sevmeye başladı. Yabancı bayraklı teknelerin teşvik edilerek, Türk Bayrağı’na geçişinin sağlanması durumunda birçok tekne sahibi Türk Bayrağı’na geçecektir. Vergilerde kolaylık sağlanması halinde de, Avrupa’daki tekne sahipleri de yine Türk Bayrağı’na geçmeyi kabul edecektir. Böylece Akdeniz bir Türk Gölü haline gelecektir. Akdeniz daha keyifli bir hal kazanacaktır.
Yurt iç ve yurtdışında yatırım planlarınızla ilgili ne söylemek istersiniz?
Bir Türkiye’den Hırvatistan’a kadar bir güzergaha sahibiz. Yunanistan’da bize yakın olan marinalarla ilgiliyiz. Yunan Adaları’yla işbirliği içindeyiz. Akdeniz’de hemen hemen her yerdeyiz. Sadece bulunduğumuz ülkelerde faaliyet alanımızı genişletebiliriz.
Bulunduğunuz sektörde birçok sosyal sorumluluk projesi yapılıyor. Sizin bu konuda dahil olduğunuz çalışmalar var mı?
Mümkün oldukça TURMEPA ile işbirliği yaparak, deniz ve çevrenin bir eğitim konusu olduğunu ve bu nedenle ilkokul öğrencilerini marinalara getirerek bu çocukları çevreci yapıyoruz. Klasik müzik festivallerimiz var. Bu yıl onuncusu düzenlenecek. Göcek’te caz ve halk konserleri olacak. Belde insanını marinayla buluşturacak etkinlikler düzenliyoruz ve düzenlemeye devam edeceğiz. Geniş kitlelere hitap etme amacındayız. Sanatla denizi buluşturma hedefindeyiz. Üç marinamızdaki AVM’ler de sadece marinaya değil, tüm insanlara açık. Aynı şekilde yat kulüplerimiz de halka açık. Marinaları özel bir alandan ziyade kamusal alan olarak kullanma amacındayız. Marinaları insanlarla paylaşmak istiyoruz. Denizlerimize sahip çıkıp, her kıyıda bir yat limanının olması, çocuklarımızı küçük yaşta denizle buluşturarak deniz bilinci oluşturmalıyız.
virahaber.com