Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM’de Karşı Saldırısı” başlığıyla verdiği haberinde, edindiği bilgilere göre, yetkili bakanlıklarla, BM’nin Deniz Hukuku Sözleşmesi maddeleriyle ve Güney Kıbrıs’ın Lübnan, İsrail ve Mısır ile “MEB”lerin belirlenmesine ilişkin imzaladığı devletlerarası anlaşmalarla tam bir uyum içerisinde, “ülkenin tüm çevresinde” Güney Kıbrıs “MEB”inin sınırlarının resmedileceği haritaların hazırlanması yönünde talimatlar verildiğini yazdı.
Edindiği bilgilere göre “Türkiye ile sahte devletin kendi aralarında MEB’in belirlenmesine ilişkin yasadışı ve haksız anlaşmaya” da işaret edilerek, Ticaret Bakanlığı’nın parsellerin ayrımını yapmasının da ihtimal dahilinde olduğunu aktaran gazete, haritaların Deniz Hukuku’ndan doğan, devletlerin hakları çerçevesinde BM’ye sunulacağından söz etti.
Gazete, ayrıntılı haritalar hazırlığının, Türkiye’nin, Barbaros adlı geminin ENI-Kogas konsorsiyumunun yasal olarak faaliyet gösterdiği 2, 3 ve 9’uncu parseller içerisinde araştırma yapacağına dair “Navtex” yayımlamasına karşı tepki önlemlerinden birini teşkil ettiğini belirtti.
BARBAROS’A KARŞI ÖNLEMLER ARANIYOR
Öte yandan Kathimerini gazetesi, Barbaros’a karşı alınacak önlemler konusunda Güney Kıbrıs’ın sahip olduğu diplomatik hareketlerinin ötesinde elindeki imkanların kısıtlı olduğundan söz etti.
Haberinde, açık deniz devriye gemisi satın alınması konusunun yeniden gündeme geldiğinden söz eden gazete, edindiği bilgilere göre, perde gerisinde çalışmalar yürütüldüğünü aktardı.
“MEB”DEKİ GERİLİM NOBLE’I ENDİŞELENDİRMİYOR
Gazete edindiği bilgilere göre, Noble’ın, Türk askeri birimlerinin 12’inci parseldeki “Afrodit” yatağı yakınlarında olmasından herhangi bir endişe duymadığını da belirtti.
Habere göre, Noble, gelişmeleri çalışmalarını etkilemeyen olağan bir fenomen olarak görüyor.
“TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ OYUNUNDA KENDİNE PAY İSTİYOR”
Kathimerini gazetesi ayrıca Türkiye’nin, “Kıbrıs Cumhuriyetini” tanımadığı ve Deniz Hukuku Sözleşmesini onaylamadığı gerekçesiyle, “keyfice” Doğu Akdeniz’deki jeopolitik ve enerji oyununda kendine başrol istediğini ileri sürdü.
ENI-Kogas konsorsiyumunun 9’uncu parselde sondaja başlama kararı nedeniyle Ankara’nın, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesini - MEB” dilimlediğini, küçülttüğünü ve “grileştirdiğini” savunan gazete, Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslı Türkler yoluyla doğalgaz yataklarının paylaşımını yeniden gündeme getirdiğini belirtti.
Gazete, Türk Hükümeti’nin, uluslararası toplumun, Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı uluslararası ittifaka katılmasına karşılık olarak Doğu Akdeniz’deki hareketlerine tahammül edeceği ya da bunları görmezden geleceğini umduğunu ileri sürdü.
Tüm bu girişimin, Kıbrıs sorununun çözüm sürecini doğrudan etkilediği değerlendirmesinde bulunan gazete, “Türkiye’nin 20 Ekim- 30 Aralık tarihleri arasında 2, 3 ve 9’uncu parsellerde araştırma yapacağı ve platform götüreceğine dair açıklamasının”, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i, Kıbrıs Rum tarafının Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun grubuyla doğrundan müzakerelere katılmasını askıya almaya mecbur ettiğini iddia etti.
Türk Hükümeti’nin 20 Ekim’den sonra ilan ettiklerini hayata geçirip geçirmeyeceğine dair net tahminlerde bulunulamayacağını yazan gazete, Washington, Brüksel ve BM’nin krizi orta ölçekli olarak nitelediğini; ne ENI sondajına, ne de Kıbrıs sorunu çözüm sürecine etkisi olmadan Ankara’yı ölçülü bir şekilde ele alabilecekleri yönündeki inançlarını ortaya koyduklarını belirtti.
“Kuşkusuz Kıbrıs sorunu müzakereleri gecikecek” ifadesine yer veren gazete, “tarafların müzakerelere hangi önkoşullar altında geleceği konusunun da ortaya çıktığına” işaret etti.
Gazete, Türkiye’nin hareketiyle –Kıbrıs sorununu da kullanarak- bölgenin enerji oyuncularına doğalgazı, borularla topraklarından geçirebileceğini hatırlatmaya çalıştığını savundu.
virahaber.com