Isparta ve Burdur illerinin sınırında bulunan Karacaören II. Barajı'ndan Antalya'ya içme suyu temin edecek proje için geçtiğimiz yıl DSİ tarafından yapılan ihaleyi Ecetaş adında özel bir firma kazandı. 2013 Haziran'ında inşaat çalışmalarına başlanan ve yaklaşık 150 milyon liraya mal olması beklenen projenin 2015 yılı ortalarında tamamlanması hedeflenirken Antalya'nın içme suyunun önemli bölümü Karacaören Baraj gölünden sağlanacak. Ancak 1989 yılında yapımına başlanan, 1993 yılında ise Uzan ailesine ait Kepez Elektrik bünyesinde işletmeye alınan Karacaören Barajı’nın rezervuar alanı, aradan geçen 21 yılda adeta foseptiğe döndü. Baraj gölündeki balık çiftliklerinin hızla çoğalması ve Isparta Çayı ile Kovada kanalı vasıtasıyla göle ulaşan kirlilik, Karacaören’de her yıl toplu balık ölümlerini de gündeme getiriyor.
'Tahlile gerek yok, manzara ortada'
Isparta’daki deri sanayi ve çeşitli mermer fabrikalarının atıklarının Isparta Çayı aracılığıyla Karacaören Barajına ulaşmasıyla ilgili sorun yıllardır bir türlü çözüme kavuşturulamazken, konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fak. Öğr. Üy. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Karacaören için tahlil yapmaya gerek yok. Manzara ortada. Konuyla ilgili uyarılarımıza rağmen alınan bir önlem de yok” dedi.
‘Balıkları öldüren suyu insanlara içirecekler’
Balıkları öldüren bir suyun insanlara içirilmeye hazırlanıldığını öne süren Kesici, baraj gölünün dibinde kafes balıkçılığında kullanılan yemlerden kaynaklanan kirliliğin ileri düzeyde olduğuna dikkat çekerek, “şu haliyle Karacaören’in suyu tarımsal amaçla bile kullanılamaz. Geçtiğimiz yıl baraj gölünde ölen balıkların kediye, köpeğe bile verilmemesi konusunda yörede yaşayanları uyardık. Çünkü balıkları öldüren suda çok sayıda bakteri var. Sorun da belli çözümü de. Özel hükümler dünyayı yeniden keşfettirmeyecek. Eğer daha önce yasalar uygulansaydı zaten bu hükümlere gerek kalmayacaktı” diye konuştu.
'44 milyon avroluk proje atıl durumda'
SDÜ Su Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Diler ise, atık suların karıştığı Karacaören Barajı’nın sularının arıtılsa dahi içme suyu olarak kullanılmasının yönetmeliğe aykırı bir durum olduğunu kaydetti. Antalya’nın içme suyu temini konusunda Manavgat Oymapınar gibi kirlilik etkisi olmayan bir alternatifi bulunduğuna dikkati çeken Diler, 1990’lı yıllarda Manavgat’ta başlatılan yaklaşık 400 milyon Euro’luk yatırımın atıl durumda bekletildiğini söyledi.
Karacaören’in Antalya’ya yakınlığı nedeniyle tercih edildiğini de vurgulayan Diler, “Karacaören’in suları kullanma suyu olabilir belki ama içme suyu olarak kullanılmamalı. Antalya’daki şehir şebekesinde yüzde 50 ila 55 oranında kayıp kaçak bulunuyor. Bu oran gelişmiş ülkelerdeki yüzde 5 ila 10 oranlarına çekilerek su kaynaklarının daha sürdürülebilir kullanılması temin edilmeli” görüşünü dile getirdi.
İMO Başkanı: Yetkililerden açıklama bekliyoruz
Antalya İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cem Oğuz da geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamayla Karacaören tartışmasına müdahil oldu. Konu hakkında bilgi kirliliği bulunduğuna dikkat çeken Oğuz, konuyla ilgili basında yer alan haberlerle proje değişikliğinin gündeme geleceği algısının yaratıldığını belirterek şunları söyledi: “Karacaören II Barajından su temini için şu ana kadar ne kadar kamu parasının harcandığını ve olası Manavgat Barajından su temininin maliyetleri ve bu maliyetlerin kamuya ve tüketiciye maliyetinin ne olacağı konusu bilinmemektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, DSİ ve Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Antalya Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASAT)'ın, içme suyu gibi hayati öneme sahip bir konuda ileride telafisi güç zararlara neden olabilecek, kamu kaynaklarının hoyratça israf edilebileceği yanlış bir projeye başlamış olabileceklerine inanmıyoruz. Karacaören II Barajından içme suyu temini projesinin kirlilik nedeniyle kamuoyunda tartışılır hale getirilerek engellenmesi çabalarının önüne geçilebilmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için, proje ile ilgili ayrıntılı bir açıklama yapmalarını bekliyoruz.”
Isparta kamuoyu tepkili
Isparta ve Burdur sınırlarında yer alan Karacaören Baraj gölünün sularının kirli olmasına rağmen Antalya’ya verilecek olması üç il arasında tartışma konusu oldu. Baraj Gölü’nü besleyen kaynaklardan biri olan Isparta-Eğirdir’de bulunan Kovada kanalının da içinde yer aldığı meyve üretim havzası Boğazova’nın su rezervi olarak özel hükümlerle koruma altına alınacak olması yöre halkının tepkisini çekiyor. Karacaören I-II Baraj Gölleri Özel Hükümlerinin, Isparta’da sanayi, tarım, turizm, hayvancılık, balıkçılık, madencilik ve ulaşım sektörlerinin mevcut faaliyetlerini ve gelecekteki durumlarını olumsuz etkileyeceğini düşünen ilin yöneticileri, konuyla ilgili çekince ve önerilerini Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı’ya yazılı olarak ilettiler. Isparta kamuoyunun çekincelerinin başında, Dereboğazı yolu başta olmak üzere ulaşım, ekoturizm ve tarım alanlarının kısıtlanması gelirken, baraj gölünün bir bölümüne ev sahipliği yapan Burdur’un Bucak ilçesinde de Karacaören’in sularının Antalya’ya verilmesi konusunda tepkiler yükseliyor.
'Muhatap DSİ'
Karacaören Barajı’ndan su teminiyle ilgili görüşlerine başvurduğumuz ASAT yetkilileri, DSİ ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin projeyle ilgili bir protokol imzaladığını belirterek konunun muhattabının ASAT değil, DSİ olduğunu belirttiler. Geçmişte enerji üretmek amacıyla planlanan ve yöredeki çok sayıdaki insanı yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakan baraj gölünün, kullanılamaz hale getirildikten sonra içme suyu rezervine dönüştürülmesi tepki çekerken, Antalya, Isparta ve Burdur kamuoyu yetkililerden herkesi rahatlatacak bir açıklama bekliyor.
virahaber.com