Kocaeli'de denizlerde bozulan tahribat gören alanları iyileştirme hedefiyle bir araya gelen 30 kişilik genç ekip, hazırladıkları projeyle hem denizi temizleyerek hem de denizlerdeki canlı popülasyonunu arttırıyor.
Son yıllarda artan deniz kirliliğini kendilerine kaygı eden genç ekip, canlı popülasyonunu arttırmak ve denizleri kirlilikten kurtarmak amacıyla bir araya gelerek proje oluşturdu. Kendilerine pilot il olarak seçtikleri Kocaeli'de metal bir iskelet tasarlayan 30 kişiden oluşan ekip, güneş enerjisinden faydalanarak sepet adı verdikleri iskelete deniz canlılarına etki etmeyecek şiddette elektrik akımı veriyor. Denizin içine bırakılan elektrik akımlı sepet oksijen salgılayarak 150 metrekare alanda deniz kirliliğini alarak, bölgede oluşturduğu resif ile canlı popülasyonunun artmasına olumlu katkı sunuyor. Kocaeli Körfezi'ndeki pilot bölgede yaptıkları denemelerde başarılı olan ekip, vatandaşlardan kendilerine destek vermelerini istedi.
"Resif alanı olmayan yerlerde resif alanı oluşturacağız"
Hayata geçirilen çalışma ile denizlerdeki tahribatın önüne geçeceklerini ifade eden Proje yöneticisi Merve Mermer, "Yaptığımız sistemde elektronik sistemi güneş panelleri ile denizaltına oksijen veriyoruz. İlk verdiğimiz 30 dakika boyunca 3 ve 9 arasında elektrik. Bu hiçbir şekilde balıklara ve deniz canlılarına zarar vermeyecek şekilde orada resif alanı oluşturuyor, yeni mercan oluşumlarını sağlıyor. Bu müsilaj problemi sadece Marmara Denizini etkileyen bir problem değil. Burada attığımız çöp dünyanın diğer ucuna, farklı bölgelere seyahat ettiği için bu aslında dünyanın problemi. Müsilaj problemini çözme amaçlı yapılan bir proje bu. Resif alanı olmayan yerlerde resif alanı oluşturacağız, bozulan ve hasar gören tahribat almış bölgeleri de iyileştireceğiz. Şu an Düden Şelalesinde bildiğiniz üzere hiçbir şekilde balık kalmadı ve şuan orada başlayacağız, hem oksijen vererek, hem de oradaki tahribatı düzelterek" dedi.
Hem yüzeyi hem deniz dibini iyileştirecek
Projenin 6 ay ile 1 yıl arasında sonuç vereceğini dile getiren proje koordinatörü Hatice Mermer Tatar, "Kainatta var olan her canlının tanınmış hakları var ve biz zaman zaman bu hakları ne yazık ki ihlal ediyoruz. Şu an tanık olduğumuz manzara da o ihlal ettiğimiz hakların bir kanıtı olduğunu düşünüyorum. Bunu kaygı edinerek bir yola çıktık. Bizim kaygı edinmemizin yanı sıra devlet büyüklerimizin ve çok geniş bir çevrenin, vatandaşlarımızın buna ilgisi ve desteği olduğunu gördük bu da bize güç verdi. Hayal ettik ve çok güzel bir mühendis ekibiyle çalışıyoruz onlar da bu hayali gerçekleştirmek için bizimle çalışmaya evet dediler. Projemizi geliştirdik ve şuan ilk demomuzu attık yaklaşık bir ay sonra sonuç alacağız 6 ay ile 1 yıl arasında sonucu görmüş olacağız. Tamamen hem yüzeyi, hem derini önce iyileştirip, sonra da iyileştirdiğimiz alanda yaşanabilirliği geliştirip sürdürebilir kılacağız. Bu da bizim için çok büyük bir mutluluk özellikle genç bir ekip olarak" diye konuştu.
"Depoladığı elektriği 1 buçuk yıla kadar kullanabiliyor"
Sepet ismini verdikleri proje hakkında bilgiler veren Tatar, "Bıraktığımız iskelete biz sepet ismini verdik. Bu sepetimizin materyali aynı zamanda güneş enerji sistemine bağlı. Ürettiğimiz elektrikle öncelikle iskeletimize 3 ila 9 volt arasında elektrik veriyoruz 30 dakika kadar sürüyor. Bunun canlı popülasyonuna hiçbir zararı yok. 30 dakika sonra elektrik tamamen kendisini kesiyor sepet depolamış oluyor. Bu depoladığı elektriği 1 buçuk yıla kadar kullanabiliyor. Daha sonra elektronize sistemle birlikte üzerinde oluşan kireçlenme hem etraftaki müsilajı temizliyor, sonrasında da bulunduğu alanda mercan resifleri oluşturuyor. Oluşan mercan resiflerini denizlerin ciğerleri olarak adlandırabiliriz, orada yeni bir popülasyon oluşuyor. Oluşan mercan resifleri çevresel streslere karşı yüzde 50 daha güçlü hale getiriyor oradaki popülasyonu, yani yaşanabilirliği arttırıyor" şeklinde konuştu.
"Tamamen yerli ve milli"
Projenin dünyada benzerleri olduğunu ancak Türkiye'de ilk kez yerli ve milli olarak kendilerinin ürettiğini ifade eden Tatar, "Daha önce benzer çalışmalar 3 ülkede yapıldı. Oralarda da birebir çözüm odaklı yani şuan deneme olarak görüyoruz ama zaten sonucu alınmış bir çalışma bizimkinin özelliği tamamen yerli ve milli olması. Aynı zamanda bütçe konusunda da daha ekonomik davranıyor olabilmemiz yüksek ranta müsaade etmiyor oluşumuz. Bu tamamen çevrecilerin, toplumdaki bireylerin gönül rahatlığıyla katkı sağlayabilecekleri bir çalışma olacak. Olabildiğince objektif olmaya çalışıyoruz, bununla birlikte tüm toplumun kendine bir aidiyet hissedebilmesi adına bunun yanında bir kampanya da başlatmak istiyoruz açıkçası çünkü zaten devletimize çok fazla sorumluluk yükleniyor birçok hibe vesaire. Biz bunda toplumda kaygı edinen herkesin desteği olsun, bugün 150 metrekare ile başlayan pilot bölgemizi Kocaeli'den sonra tüm Marmara'ya taşıyabilelim ve masmavi bir denizle yolumuza devam edelim" ifadelerini kullandı.
"3 aydır çektiğimiz sıkıntı belki 300 yıla bedel olacak"
Proje aşamasında çektikleri zorluklara değinen Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok zorluk çektik, deneme yanılma yoluyla biz çok demo kaybettik tekneden bırakırken ipin kopması sonucu, ya da kameraları defalarca suya düşürdük her aşamasını çekmek istiyoruz. Ekipmanlarımızın tamamını neredeyse değiştirmek zorunda kaldık. Yer bulmak adına izin almak durumunda kalıyoruz, bazen yalvardığımız da oluyor. Uykusuz kaldığımız da oluyor ama şunu önemsiyoruz, bunun sonucunda uykusuz kaldığımıza da, kaybettiğimiz ekipmanlara da değecek ve biz bugün 3 aydır çektiğimiz sıkıntı belki 300 yıla bedel olacak, bunun mutluluğuyla çektiğimiz sıkıntıları anında unuttuk."
Vira Haber