2003 yılı Mart ayında Serbest Bölge Yönetim Kurulu tarafından açılan ihâle sonucunda teklifinin kabul edilmesiyle 49 yıllığına Portisbi Şirketine kiralanan CMC bölgesinde yürütülen çalışma ve hedefleri Şirket Genel Müdürü O. Selçuk Tür, Kıbrıs Postası gazetesi için anlattı.
“İngiliz yıllar önce burayı bir liman yeri olarak belirlemiş. Tesis yok ama orası bir liman yeri.” diyen Tür, Gemikonağı Limanı’nın güney rüzgârlarına kapalı bir yer olduğunu ve bunun büyük bir şans olduğunu ifade etti. Bölgede kurulacak orta ölçekte bir limanının bölgede dolaylı ve de doğrudan 6 -7 bin kişiye iş imkanı yaratacağını ifade eden Selçuk Tür, devletin bununla ilgilenmesi gerektiğin ifade etti.
7 Milyon Dolarlık yatırımıyla Lefke bölgesinin karanlık yüzü CMC madenini aydınlatan Portispi, bölgedeki İşlemlerin tamamlanmasının ardından yapılacak Liman Projesi’yle hem Lefke bölgesinin, hem de ülkemizin yeniden kalkınacağını belirtiyor.
2003 yılı Mart ayında Serbest Bölge Yönetim Kurulu tarafından açılan ihale sonucunda teklifinin kabul edilmesiyle 49 yıllığına Portispi Şirketine kiralanan CMC bölgesinde yürütülen çalışmaları şirket genel müdürü O. Selçuk Tür, Kıbrıs Postası gazetesi için anlattı.
“Denizde kirliliği ve kırmızı rengi yaratan çözulen demir sülfat”
Tür, bölge ve yapılan çalışmalarla ilgili şunları kaydetti;
“CMC için bugüne kadar herkes bir şeyler söylüyor. Kimileri radyasyon var diyor, kimileri kanser yapıyor diyor… Herkes durumuna göre bir hayal koymuş ortaya. Ben size orada olanı söyleyeyim; orada ton başına 0,0038 ortalamada bakır var. Alınabilecek başka hiçbir şey yok. Olabilecek şeyleri de alamıyorsunuz zaten. Bu bakır da orada demirle ve diğer ağır metallerle birlikte geziyor. Zaten bu kirliliği yaratan da oradaki bakır değil, çözülmüş demir sülfat.
“Siyanür kanser yapmaz, öldürür…”
Kimileri de siyanürlü tepe diyor. Belirtmek isterim ki siyanür kanser yapmaz, siyanür öldürür. Siyanür, bölgede 1945 yıllarında kullanılmış. Siyanür doğada Kıbrıs şartlarında 24 saatte , detoks yöntemiyle de yarım saatte kaybolur gider. Bugün siyanür dünyada altından daha değerli. İnsanlar bu gibi tesislerde buharını bile bırakmıyor. Kanser vakalarının sebebinin de daha gerilere gidilerek bilimsel olarak araştırılmasının gerektiğini düşünüyorum; bu bizleri çok aşan bir konu... Amerikalı maden firması ( CMC )burayı bırakırken yağacak yağmuru da çok iyi düşünmüş. Bunun içinde alttan boru drenaj sistemi yapmış.
“Biz ne yaptık diye düşünülmemiş”
Kurulan bu sistemle de birikenlerin yukarıdaki havuzlarda toplayıp denize akmasını engellemişler. Ancak zamanla bizim insanlarımız bu boruları söküp söküp hurda niyetine satmışlar. Bu boruların ne işe yaradığını farkına varmamışlar. Ne zamanki yağmur yağmış sonuçları bu olmuş.
Biz ne yaptık diye de düşünmüyorlar. Bize böyle bırakıldı diyorlar. Oysa Amerikalı öyle bırakmamış Sonradan biz bu hale getirdik.
“Akan kanı durdurduk”
Bizim orada yaptığımız şey ilk önce oradaki akan kanı durdurduk. Denize akan kirliliği engellemek için bentleri bir drenaj sistemi ile bir birine bağladık ve hem elektrikli hem de diesel pompalarla destekledik. Hiç bir kuyuya müdahale etmedik. Yüzeyde bulunan eski varil atıkları usulüne uygun gömüldü, çevreye zarar veriliyor söylentileri doğru değil. Yaptığımız her işlem de Çevre Dairesi’nin onayıyla yapıldı. Hala hazırda çok yağmurlu günlerde sinirimiz olan dere ile birlikte sorumluluk arazimiz dışındaki ‘nerede olduğu tam bilinmeyen’ eski maden paslarından kırmızı renkli su ,zaman zaman denize akmaktadır ; bilindiği üzere CMC alanı aslında çok büyük bir alan ; bu konu ile ilgili JMD ve Çevre dairemiz ile çalışmalarımız sürmektedir .
“7 milyon dolar harcandı”
Bugüne kadar CMC ve Mağusa bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili 7 milyon Dolar harcama yapıldığını belirten Selçuk Tür, her harcamanın faturalandığını hesaplarını veremeyecekleri bir şey olmadığını ifade etti.
“Çevre örgütleri bizi destekliyor”
Çevre örgütlerinin yapılan çalışmalara bakış açısının nasıl olduğunu sorduğumuz Tür, şöyle cevap verdi; “Çevre örgütleri aslında bizi destekliyor. Bu işin ne olduğunu en iyi bilen çevre örgütleri. Biz bu örgütlere çok şeffaf davrandık ve çevre örgütlerine ne biliyorsak anlattık. Biz Teknik Üniversite’yle çalıştık, Hacettepe’yle çalıştık dünyanın en büyükleriyle çalıştık ve aldığımız bütün sonuçları, bütün bilgileri, örgütlerle paylaştık. Avrupa Birliği’ne bağlı Pliades adlı şirket gelerek araştırma yaptı. Yaptığı araştırmaların sonuçları bizim elde ettiğimiz bulgularla aynıydı.
“Bölgedeki halkın beklentisi farklı”
Ancak özellikle bölgedeki halkın beklentisi çok farklı. Düğmeye basmanızın ardından 2-3 ay sonra her şeyin biteceğini zannediyorlar. Hâlbuki işe başladığınız zaman işlerin minimum bitme süresi 7-8 seneyi bulur. Bizim de hedefimiz en kısa zamanda işleri sonlandırmak.
“Savunulanlar havada kalmaya başladı”
Bazı maden şirketleri var. Biz orayı 6 ayda hallederiz diyorlar. 6 ayda buranın bir kuyusunu bile halletmeniz mümkün değil. Tekrarlamakta yarar var buradaki atık 9.5 milyon ton yani hayal ederseniz ortalama bir kamyon 15 ton taşışa 633 bin kamyon atık mevcut.
“Maden şirketleri bu alana ilgi göstermiyor ”
Bakın orada bir madenci şirket sadece atıklar için yatırım yapmaya gönüllü olmuyor defalarca görüştük, anlattık, davet ettik . Çünkü maden şirketleri iş yapma tarzı olarak çok uzun vadeli yatırımları ve getirileri tercih ediyorlar. Bu iş maden işinden ziyade bir metalürji işi. Buradaki iş farklı bir iş.
Biz yatırdığımız paranın çoğunu bölgedeki testlere harcadık. Çünkü orada ne vardı bilmemiz gerekiyordu. Şu anda biz oradaki atığın formuna hâkimiz. Orada yapılması gerekenler nasıl alınır, nasıl bertaraf edilir, kim yapabilir; gibi bütün önemli soruların cevabını biliyoruz. Bu anlamda bugünlerde çevre dairesi ve JMD nezdinde CED sürecini de başlatıyoruz.
“Orası bir liman yeri!”
Şimdi Lefke’deki sıkıntı istihdamın düşük olması. Neredeyse Kıbrıs’ın en unutulmuş hiç yatırım götürülmeyen sterilize olmuş bir alan gibi. Biz Lefkeli’ye farklı bir versiyon gösterdik. Dedik ki burada atıklar var. Biz bunu hallederiz ama esas önemli olan şey burada bir liman lazım. Çünkü İngiliz yıllar önce burayı bir liman yeri olarak belirlemiş. Tesis yok ama orası bir liman yeri. Bizim ana işimiz böyle yerlerde serbest bölge ve ekonomik alanlar oluşturma . Eğer deniz haritalarında yaptığınız limanın yeri belirtilmiyorsa siz o limanda faaliyet gösteremezsiniz . Burada böyle bir şans var. Burası güney rüzgârlarına kapalı bir yer.
Yani Akdeniz’de ender olan yerlerden bir tanesi. Bu tür yerlerde Kuzey rüzgârları değil, Güney rüzgârları liman operasyonlarını sekteye uğratır. Ayrıca denizin dibi çakıl. Bu maliyeti son derece düşüren bir şey. Kum olsaydı kolay işlem yapılırdı ama birkaç yıl içerisinde hasara uğrar. Kayaysa inanılmaz bir maliyete neden olur. Çünkü kayayı delmek zorunda kalırsınız. Ve burada 200 metre de 18 metre derinliğe ulaşıyorsunuz. Bugün en büyük gemi bile buraya gelebilir. Burada orta ölçekte bir limanın bölgeye yaratacağı iş kapasitesi limanda 1000 kişi civarı dışarıda is paydaşları ile 6 -7 bin kişi. 6-7 bin aile demek.
“En büyük sıkıntı vadeli piyasa”
Kıbrıs’ta en büyük sıkıntılardan bir vadeli piyasa. Yani para varsa piyasa dönüyor, para yoksa piyasa duruyor. Maaşlar ödeniyor üç gün çarşı güzel. Üçüncü günün sonunda herkes birbirine bakıyor. Bu gibi ülkelerde parayı hareketlendirmenin, ülke içinde tutmanın en kolay yolu bu tür hizmet sektörlerini teşvik etmekten geçer. Liman bu yüzden çok önemli bir projedir. İstanbul da kendi işlettiğimiz serbest bölgemizde 100 dönüm bir yerde yarattığımız iş hacmimiz 3 milyar dolar civarında . 100 dönüm yerde yaratıyoruz bunu. Kıbrıs bu anlamda çok önemli bir ticaret kavşağı olabilir .
“Gerekli devlet ilgisi yok”
Burada yaşanan en büyük sıkıntı devletimizin ilgisinin olmayışı. Biz buraya dünyanın tanınmış limancılarını getirdik. Gayet güzel, olabilir dediler ama sonuçta kıyılar devletimizin dolayısıyla burada devletimizin bir niyet göstermesi lazım. Burada bir liman yapma isteği ve olabileceği dünyaya hissettirilsin. Mutlaka birileri motive olacaktır ve yatırıma gelecektir.
Buraya böyle bir liman yapıldığı zaman yavaş yavaş Akdeniz de diğer limanlardan paylar alınmaya başlanır. Biraz da ucuz yaparsanız talep artar. Yöre halkının ekonomik kurtuluşu bence burada.
Biz Kıbrıs’ın geleceğine inanıyoruz. Bizim Mağusa Limanı’ndaki ortağımız ARKAS’da buna inanıyor. Ve buna inanarak yatırım yapıyorlar. Düzenli bir gemi seferi başlattılar. Ama bir takım şeylerin düzelmesi lazım.
virahaber.com