Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Danışma Kurulu Üyesi Deniz Vank, Vitaspirit isimli geminin Hekimbaşı Salih Efendi yalısına çarpmasını değerlendirdi. Vank, “Gemi süvarisinin kılavuz kaptanı neden dinlemediği sorgulanmalıdır” dedi.
İstanbul Boğazı’nın simgelerinden biri olan tarihi Hekimbaşı Salih Efendi yalısına Vitaspirit isimli 225 metrelik dev bir yük gemisi çarptı. Beykoz’da bulunan yalı kocaman bir enkaza dönüştü. Korkunç kazanın ardından birçok yorum yapıldı. Bu yorumlardan biri de Montrö Sözleşmesi’nin yeniden düzenlenmesi gerektiğiyle ilgiliydi.
Biz de Vira Haber olarak, Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Danışma Kurulu Üyesi Deniz Vank’tan kazayı yorumlamasını istedik.
Gemi süvarisi kılavuz kaptanın ısrarlı tavsiyelerine neden direndi?
Deniz Vank, öncelikle kılavuz kaptan ile Kıyı Emniyeti’ne ait kurtarma romörkörü kaptanı arasındaki telsiz konuşmalarından Vitaspirit isimli Malta Bayraklı gemide sadece dümenin kilitlenmediğine aynı zamanda makine arızası meydana geldiğinin de anlaşıldığına değindi. Vank ayrıca gemi süvarisinin kılavuz kaptanın ısrarlı tavsiyelerine son ana kadar direndiği ve Trafik Kontrol İstasyonu’nca müsaade edilmiş olmasına rağmen demir atmaktan imtina ettiğini açıkladı.
Vank bu noktada armatorün veya donatanın yasal temsilcisi olarak gemi süvarisinin kılavuz kaptanın ısrarlı tavsiyelerine neden uymadığının üzerinde durulması gerektiğine dikkat çekerek, “Unutulmamalı ki gemi süvarisi kılavuz kaptanın tavsiyelerine uygun olarak zamanında demir atmış olsa veya tornistan vurmuş olsaydı belki de böylesi sert bir çarpma olmayabilirdi. Esasen bu kaza çok ucuz atlatıldı demek yanlış olmaz. Zira geminin bordasında daha doğrusu karinasında bir yırtık olmuş olsa idi önemli bir deniz kirliliği veya yangınla karşı karşıya kalınabilir, dolayısıyla İstanbul Boğazı’nın oldukça uzun bir süre deniz trafiğine kapanması gündeme gelebilirdi” dedi.
“Kazanın Montrö Sözleşmesi ile doğrudan bir ilişkisi yoktur”
Deniz Vank, kazayla birlikte gündeme gelen Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkında da şunları söyledi “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye açısından sadece boğazlarımızdan geçişi düzenleyen bir sözleşme olarak algılanması yanlış olur. Kaldı ki, mekanik sebeplerden doğan kazaların, imzalandığı 1936 yılından bu yana, Türkiye tarafından hiçbir ülke veya gemiye ayrıcalık yapılmadan büyük bir titizlikle uygulanan sözleşmeyle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Bu nedenle sözleşmenin değiştirilmesini gerektiren herhangi bir ihtiyaç da bulunmamaktadır.”
Vank son olarak gerçekleşen talihsiz kazanın nedenlerine ancak gemi jurnalinin uzmanlarca incelenmesi sonucunda ulaşılabileceğine işaret ederek şu an konuşulmakta olan her şeyin birer varsayım olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
Vira Haber