Kıyı Kanunu'nda değişiklik öngören taslağa göre, 'dolgu alanlarda' kültür ve tabiat varlıklarını koruyan hükümler uygulanmayacak.
Tarihi Galata Limanı ve Beyoğlu SİT alanında bulunan Galataport’un özelleştirme ihalesi öncesinde Kıyı Kanunu’na ‘uyarlama’ geliyor. Kanunda değişiklik öngören taslağa göre deniz kıyılarındaki dolgu alanlarda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun koruma amaçlı hükümleri uygulanmayacak.
Kıyı Kanunu’nda Değişiklik İçeren Kanun Taslağı’nda önümüzdeki yıl özelleştirilmesi hedeflenen Galataport Limanı’nı yakından ilgilendiren düzenleme dikkat çekti. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından son şekli verilen taslakta yer alan, “Kıyılarda doldurma ve kurutma suretiyle elde edilen arazilerde ‘2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun koruma amaçlı imar planına ilişkin hükümleri uygulanamaz” maddesi kafalarda soru işaretine neden oldu. Taslağın bu haliyle yasalaşması durumunda geçen yıllarda tartışmalara neden olan ve o dönemin kabine üyeleri arasında fikir ayrılıklarına yol açan Galataport ihalesinin önünde hiçbir pürüz kalmayacak. Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Çeşmeport yargı kararı ile durduruldu. Bin metrekareye yakın dolgu yapılması isteniyor.
Haydarpaşaport için de aynı şekilde, 1 milyon 300 bin metrekare dolgu öngörülüyor. Burada da bir yapılaşma hedefleniyor. Bu düzenleme bütün portlara yasal dayanak oluşturuyor. Torba Yasa hükümleri ile hukuki dayanakları oluşturulmadı” dedi.
‘Her ülke kıyısını yönetiyor'
Radikal’e konuşan Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir taslaktaki maddenin sadece doldurulmuş alanları kapsadığını ve dolgu yapılırken, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında izin alındığını, dolgunun ardından ikinci bir izin almamak için böyle bir madde konulduğunu söyledi. Bürokratik engelleri kaldırmayı planladıklarını söyleyen Bakan Demir, “Bütün dünyada ülkeler kıyılarını yönetiyorlar. Türkiye’de 3 senede izin alamıyorsun. Galataport’la ilişkilendirmemek gerekir” dedi.
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu ise taslağın tüm ‘port’ların koruma kapsamından çıkarılmasını içerdiğini söyleyerek, “Kanunlar, kıyılarda yapılaşma yasağı getirmiştir. Islak arazilerin kurutulmasında dahi kıyı kenar çizgisi izni gerekir” dedi.
Dolgu Alanda Koruma Yok
2005’teki Galataport özelleştirmesi döneminde hükümet, Kıyı Kanunu’na, “Özelleştirme kapsam ve programına alınan ve sahil şeridi belirlenen veya belirlenecek olan alanlar ile kıyı ve dolgu alanlarında yapılacak yat ve kruvaziyer limanlarının ihtiyacı olan yönetim birimleri, destek birimleri, bakım ve onarım birimleri, teknik ve sosyal altyapı ve konaklama birimleri ile ilgili kullanım kararları ve yapılanma şartları imar planı ile belirlenir” maddesini eklemiş, bu madde tartışmalara neden olmuştu. Yeni taslakta aynı madde, “Kıyılarda, doldurma ve kurutma suretiyle elde edilen arazilerde kanun kapsamında öngörülen kullanımlara ilişkin imar planı Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca 60 gün içinde re’sen onaylanır. Bu alanlarda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun koruma amaçlı imar planına ilişkin hükümleri uygulanmaz” olarak yer aldı.
5 Yıl Önce İhale İptal Edilmişti
2005 yılında gerçekleştirilen Galataport özelleştirme ihalesi, Şehir Plancıları Odası tarafından Danıştay’a götürülmüş, Danıştay da proje imar yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda değil Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda olduğu gerekçesiyle, 2006 yılında ihaleyi usulden iptal etmişti. O dönem pek çok tartışmaya yol açan ihaleyi 3.5 milyar euro ile en yüksek teklifi veren İsrailli işadamı Eyal Ofer’in şirketi kazanmıştı.
Deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyılarının yönetimini düzenleyen Kıyı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı’nda kıyıda yapılacak yapılar arasına demiryolu, havalimanı, açık otopark gibi kara ve deniz ulaşımına yönelik tesisler eklendi.
Radikal