Filipinler sıklıkla seyahat ettiğim ve her seyahatimde farklı bir yönünü keşfettiğim bir takımada ülkesi. Binlerce adadan oluşan ülkenin başkentindeki zıt yaşamlar, bize çok da yabancı değil. Gelir adaletsizliğinin giderek daha fazla insanın canını yakmaya başladığı bu düzenden Filipinliler fazlasıyla nasiplenmekte. Ülkenin turizme yatırım yapması ve lüks otellerin cennet adalarda birer birer yükselmeye başlamaları, Filipinliler için önemli bir istihdam kaynağı. Ancak mutluluk kaynağı mı? Orasını bilemiyorum.
Güneyin kraliçesi
Filipinler’in en gelişmiş eyaletlerinden biri olan Cebu, 2009 yılında Asya-Pasifik Adaları arasında dördüncü iyi tatil seçeneği olarak seçilmiş. 2009’a gelene kadar listede hep ilk 10’da yer aldığını belirtmeliyim. Cebu, kesinlikle bu özelliği hak ediyor. 3,5 milyona yaklaşan nüfusu ve etrafındaki 170’e yakın adayla Cebu, adeta bir kartpostal görünümünde. Parlak deniz, kızgın güneş ve Asya’nın klasik lezzetlerine hâkim olan bu küçük ada, sahip olduğu doğal ve kültürel özelliklerle, turizmde parlamayı başarmış. Halkın misafirperverliği, festivallerin çeşitliliği ve istikrarlı yatırımlarla Cebu, binlerce ada arasından daha da sıyrılacağa benzer.
Eyaletin başkenti Cebu şehri, Filipinler’in en eski şehri. Bu nedenle “Güneyin Kraliçesi” ve “Filipinler’deki Hıristiyanlığın Merkezi” olarak adlandırılıyor. Gelişmiş bir metropol görünümündeki başkent, Visaya ve Mindanano Bölgesi’nin endüstri ve ticaret merkezi durumunda.
Macellan’ın ölümü
1521’de Macellan adaya haç diktiğinde, bu adanın gelecekte onun ölümüyle hatırlanacağını tahmin bile edemezdi herhalde. Bugün Cebu, turizme hizmet veren fakir halk ve berrak denizinden çok, Macellan’ın 500 yıl önce ada lideri Lapu Lapu’nun önderliğindeki Mactan yerlileriyle yaptığı savaşla ve hayatını kaybetmesiyle hatırlanıyor. Kimilerine göre ise, Macellan Lapu Lapu’yla tutuştuğu düelloda hayatını kaybetmiş. Bugün Cebu’da Macellan’ın adaya ayak bastığında Hıristiyanlaştırma politikasının bir parçası olarak diktiği haç, hâlâ duruyor.
Cebu’ya ün veren yarım bin yıllık bu olay, bu küçük adanın kalkınmasını açıklamaya yetmiyor elbette. Bu küçük ada sadece konumu nedeniyle, 1896 devriminde, Filipin-Amerika savaşında, Japon işgalinde, hatta savaş sonrasında bile büyük öneme sahipmiş. Bugün ülkenin en yüksek ekonomik büyüme hızına sahip olan Cebu, konumu ve doğal limanı sayesinde işlek bir ticari hayata sahip. Halkın çalışkan olması ve hızla gelişen turizm de, Cebu’nun geleceği için büyük önem taşımakta.
Cebu zıtlıklarıyla şaşırtıcı. Bir yanda gelişmiş bir metropol görüntüsü çizerken, az ötede beyaz kumsallarıyla el değmemiş bir cenneti de sunmakta ziyaretçilerine. Sualtı güzellikleriyle taçlandırdığı deniz, güneş, kum turizmini, kültürel ve tarihi değerlerle de zenginleştirmekte. Cebu, Asya’nın doğal dokusunu bulabileceğiniz yerlerden biri. Güler yüzlü insanları, sokak lezzetleri, ucuz alış veriş imkânlarıyla Cebu, Güneydoğu Asya’dan küçük bir parça.