Ejder yolunun ilk hareketlerini görmemizin ardından Türk ve yabancı basında çıkan haberler ve stratejistlerin yorumlarından bazılarımızın haberi var. Ancak, gerçekte elle tutulur kısımda neler oluyor, Çin'in içinden Şanday'da, Ji Shun'da, Zhangjiagang'da yerinde gördüklerimizi ve Türkiye'de çevremizde yaşadıklarımızı biraz da olsa sizlerle paylaşalım.
Ejder yoluyla Çin'den kalkan ilk tren İstanbul'dan geçti ve oradan Avrupa’ya gitti. Ardından Londra’ya kadar bağlanacak doğu-batı hattı tamamen devreye girecek. Peki, bu Ejder yoluyla Çinliler;
1) Ne amaçlıyorlar ?
2) Niçin yol çevresi üzerinde konuşlanmaya başladılar?
3) Ne zaman hedeflerine ulaşırlar gibi temel 3 N sorunlarını soralım ve herkesin vaktinin dar olduğunu da unutmadan çok fazla detaya girmeden, özetle cevaplamaya çalışalım.
1) Ne amaçlıyorlar ?
Amaç sizce sadece üretimi yönlendirmek ve ürünlerini satabilmek mi? Bence bu bir sadece nedenlerden "biri". Dünyadaki global zengin tröst şirketlerin son yıllarda batıdan doğuya yatırımlarının taşımalarını hepimiz görüyoruz. Hong Kong ve Singapore finansal merkez olmakla beraber Çin'de göze çarpan bir zenginleşme yaşanıyor. En son verilere göre Çin'de sokakta yaşayan aç insan oranı 1 milyonda 2 kişiye düştü (80milyonda sadece 17kişi), ve her gün bunun daha da aşağıya çekilmesi için uğraşı veriliyor. Başkan Şi Cin Ping her yerde olduğu gibi, bu konuda da ağırlık ve baskısını da sürdürüyor ve ülkesinin her aşamada kalkınmasını sağlayacak adımlar atıyor. Peki konu bu kadar basit mi, tabii ki hayır. Çin'in tek amacı üretim gücünü sürdürebilmek ve bunları yurtdışı pazarlara satmak değil, 2. aşamaya geçtiler artık; öncelikle Ejder Yoluyla ürünlerin daha hızlı ihracatını sağlamayı hedefliyorlar. Buna bağlı olarak da, yolun üzerindeki tüm ülkelerde, buraya dikkat edelim -sadece Türkiye'mizde değil- yol ve etrafındaki alanlara yayılmaya çalışıyorlar. Bunları biraz araştırdığınızda diğer Türk Cumhuriyetlerinde nasıl çalışmalar yaptıklarını, neleri satın aldıklarını vb. rahatlıkla göreceksiniz. Şimdi konuyu dağıtmadan 2. aşamayı anlamaya çalışalım;
1) Ejder yolu etrafında mümkün olduğu kadar çok sayıda arza, arazi, konut vb. toparlamaya çalışıyorlar. Nedeni yolun güvenliğini sağlamak gibi gözükse de, ilgili yol bölgelerinin tamamen sahipliğini amaçlıyorlar.
2) 3. ve 4. aşamada bu alanları tamamen kendi özerk bölgeleri haline getirmek ve lokalleştirilmiş Çinliler oluşturarak, ilgili alanlarda Çin hâkimiyetini sadece finansal manada değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve etkin bağlamda da arttırmak.
3) 3. ve 4. aşamayı küçümsememiz gerekiyor; etnik ve sosyal ağırlaşma sürecinde ilgili ülkenin vatandaşlığı ve dolayısıyla ilgili ülkelerde söz sahibi olma yetki alanları içine girecek. Şöyle düşünelim; Ejder yolu üstündeki x köyünün tamamını Çinliler aldı ve oraya ailecek yerleştiler. Öncelikle 250.000 USD ve üstü yatırım yaptıkları için pasaportu almaya hak kazanıyorlar, zengin olanlar bu şekilde zaten pasaporta ulaşacaklar. Peki, orta ve alt kesim Çinlileri nasıl sokabilirler? Çalışan olarak getirip, 5 sene oturum ve çalışma izni alıp, ardından onlara da vatandaşlık alırlar, Türkleştirmiş olurlar. Bulundukları bölgelerde söz sahibi olurlar, belediye başkanlığına milletvekilliğini ilerleyen yıllarda talip olurlar... Ne kadar çok ütopya ya da uzun vadeli gibi gözükse de, 2004 senesinden beri Çin'e gidip gelen biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki; 2008-2009'larda bile Çin'den bir HUAWEI'nin çıkacağını bana söyleselerdi, kolay kolay inanmazdım herhalde. Ama son 10 yılda geldikleri yerler belli ve üstün bir programla çalıştıklarını ve hedeflerinin çok büyük olduğunu artık rahatlıkla görebiliyoruz.
Özetlersek; Çinliler öncelikle ticaret yolları üzerinden tam bir hakimiyet kurmak istiyor ve bu süreci hızlandırabildikleri kadar hızlandırmak istiyorlar.
2) Niçin yol çevresi üzerinde konuşlanmaya başladılar?
Yolu sadece bir ulaşım güzergahı olarak görmemek lazım. Bu güzergahın güvenliğini sağlamak gerekecek, Çinliler de bu güvenlik konusunda özellikle Ortadoğu'da çok sıkıntılar yaşayabileceklerini biliyorlar. Aynı zamanda bu noktadaki 2. planları devletlerden özerk olarak yolun arsalarını, yolu ve kullanım haklarını almak, hatta imkan varsa tamamen millileştirmek, öz ve öz Çin malı yapmak. Sonuç; farklı bir ülkede, her şeyiyle tamamen Çin’e ait olan bir yol. Peki bunun çevre güvenliği ve çevresinin Çinlileştirilmesi sağlanmadan ne kadar uygulanabilir. İşte bu nokta, sorumuzun tam cevabı niteliğinde. Özerk ve bağımsız ülkelerde yol üzerinden başlayan Çinlileştirme harekatı. Top, tüfek, siber güçler vb. dışında nasıl uç bir strateji olduğunu anlayabilmemiz gerekiyor. Devletimizin ve milletimizin; bu tarz ataklara kontra ataklar geliştirebilmesi, bu süreçleri kanuni ve hukuki yollarla güvenlik altına alması ve bunun bir iç güvenlik açığı oluşturabileceğini bilerek daimi kontrolle yatırımları yönlendirmesi gerekiyor.
3) Ne zaman hedeflerine ulaşırlar ?
Bunun cevaplarını aslında vermişler. İlk hedef 2025 senesine kadar 250.000 usd'la verilen Türk pasaportundan 1.000.000 adet alabilmek. İkinci hedef ise takip eden 8-10 yıl içinde 10.000.000 adet Türk pasaportlu Çin'linin olması. Burda kaçırmamamız gereken ve en önemli olan nokta ise, bunu sadece Türkiye için planlamıyor olmaları. Afrikada hali hazırda devam ediyor. Güney Afrika'daki en büyük şarap ihracatcısı olan şirketin büyük ortağı bir Çin'li. Kenya'daki tüm tren rayları ve trenleri getiren şirket Çinli, trenin içinde her yerde ortak proje ve Çin yatırımını vurgular manada Çin bayrakları ve bazı yazılar var. Afrika'da tahminimizin ötesinde hızlı bir şekilde sosyal, kültürel ve tarımsal alanları ele geçiriyorlar. Şu anda Ortadoğuda da hareketlendiler ve tahmin edebileceğimizden çok daha hızlı gidiyorlar. Pakistan ve İran üzerinden otoyollarla denize iniyorlar. Hindistanda nehir etrafları ve direk denize inecek yollar üzerinde çalışıyorlar.
Sayın Çinliler bu tarz fiziksel stratejiler geliştirip uygularken, dijital çağın gerekliliklerini de ertelemiyorlar. Şu anda Kripto borsalarından en güçlüsü diyebileceğimiz BINANCE'ın CEO'su Çin'li ve MALTA'ya taşınmak üzereler. Tüm IOT (Internet of Things) -eşyaların interneti- ve AI (Artificial intelligence) -yapay zeka- konularında birleşik yazılımlar ve bunların blockchain-zincirbloğu- sistemlerinde geliştirilmesi ve uygulanması konularında tam gaz gidiyorlar. Tarım üretimleri 1,5 milyar insana nasıl yeteri düşünüyorlar ve üstüne üstlük birde fazlasını ihraç ediyorlar. Bunun bir sonraki aşamasında ise yenidünya düzeni ve tek din, tek dil, tek yönetim uygulamasına geçme hazırlıklarını yapıyorlar. Global sermayenin yeniden dünyayı şekillendireceği yerin Çin olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Hatta bu yapılanmayı tüm Asya'da Çin, Hong Kong, Singapur üzerinden yönetecek gibi gözüküyor. Tabii ki, evanjelist lobi de bu süreçte boş durmuyor ve lobi halinde doları ve ticari hâkimiyeti elinde tutmaya çalışıyor. Bu taraflar çarpışırken, Çin'in önlenemez stratejilerinin önünde ülkemizin iç ve dış güvenliğini düşünerek çok farklı önlemler geliştirmemiz gerekiyor, aklımızı kullanmamız ve kendimize yatırım yapmamız gerekiyor. "Türk" önümüzdeki 20 yılda çok büyük bir marka olabilir, ya da zor durumda bırakılmış bir topluma da dönüştürülebiliriz.
Özetlersek; Çinliler büyük stratejiler yaparak öncelikle Ejder yolunu ve etrafını Çinlileştirmek istiyorlar. Bu süreçte tüm lojistik olanaklara ve çevre bölgelere sahip olmaya çalışacaklar, ellerindeki büyük finansal güçle Türkiye’deki inşaat, yapı, sanayi ve tarım kuruluşlarını -belki de yok fiyatına- satın alacaklar, ardından da en stratejik nokta olan yolu tam korumaya alacaklar. Depolama merkezlerini oluşturup, güçlendirerek yol üstündeki tüm üretim ağına sahip olacaklar, sonra da Çinli işçilere oralarda iş verecekler, bölge halkını fakirleştirip, muhtaç hale getirecekler ....
Bu yazımda, sadece bazı örnekler vererek konunun nerelere varabileceğini göstererek farkındalık yaratmayı amaçladığımı belirtmek isterim. Bilgi paylaştıkça çoğalır.
Saygı ve Sevgi ile,
Özel Haber : D. Tevfik SAYIN
Vira Haber