Dünya Balık Göçü Günü Kapsamında TURMEPA Gönüllüleri Kıyılarda!

TURMEPA Gönüllüleri İstanbul, Denizli, İzmir ve Van’da balık göçüne izin verebilmek için kirlilikle mücadele çağrısı yaptı!Temiz Denizlere Kavuşmak için, Kıyılara Gelin!

Hollanda merkezli Dünya Balık Göçü Vakfı, nehirler üzerinde balık geçitlerine olanak vermeyecek şekilde baraj yapımı, akarsular üzerinde su setleri kurulması, denizlerde atık ve kirlilik gibi nedenlerden dolayı tehlike altında olan göç eden balıklar için mücadele veriyor. Dünya Balık Göçü Vakfı tarafından 2 yılda bir kutlanmakta olan Dünya Balık Göçü Günü’nde TURMEPA Gönüllüleri de harekete geçti.

TURMEPA Gönüllüleri;  İstanbul Kilyos sahilinde Lüfer - Pomatomus saltatrix, İzmir - Bulgurca kıyılarında, Kababurun - Chondrostoma holmwoodii, Van Gölü’nde İnci Kefali - Chalcalburnus tarichi,  Denizli – Işıklı Gölü’nde Yosun Balığı, Aphanius anatoliae’nin doğal göçüne izin vermek için toplam 430 kg katı atık toplayarak ‘atıklarımızı su kaynaklarımızdan uzak tutalım’ çağrısında bulundular. TURMEPA Gönüllüleri, 5 Mayıs’ta Dünya Balık Göçü Günü kapsamında, Van Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sarıyer Belediyesi ve Çivril Belediyesi  destekleriyle kıyılara  ulaştılar. TURMEPA Gönüllüleri, bugüne kadar kıyılardan topladıkları ortalama atık verilerini de paylaştılar: “Her sene, ortalama 1700 gönüllü olarak 10.000 kg atığı, Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz su kaynakları ve kıyılarından, plastik, metal, kağıt, cam ve sigara izmariti olarak ayrıştırılmış şekilde topluyor, deniz suyundan uzaklaştırıyor ve geri dönüşüme – atık arıtmaya kazandırıyoruz.” 

İstanbul Gönüllüleri Kilyos kıyısında Lüfer için ne dedi? 

Ülkemizde Mayıs ayında Marmara ve boğazlarda kalan Lüfer’ler beslenmek, üremek ve yazı geçirmek üzere kanal yolu ile Karadeniz’e çıkarlar. Mayıs ayına kadar yumurtalarını Marmara Denizi’ne bırakır, sonra Boğaz’a doğru yola çıkarlar. Öyle ki Boğaz’dan geçişlerinde avlanan Lüfer’lerin ancak yüzde birinde hala yumurta vardır. Suların soğumasıyla daha sıcak bölgelere göç eder, yazı Karadeniz’de beslenerek geçirir ve havaların soğuması ile Ağustos ayı ortalarında yine kanalı takip ederek (bu defa akıntıya karşı) inişe geçerler. Bir bölümü Akdeniz’e kadar iner, diğerleri Marmara Denizi’nde kalır. İstanbul civarındaki sularda, her mevsim Lüfer’e rastlanır; ama gerçek avlanma mevsimi genellikle Ağustos-Ekim ayları arasındadır. İstanbulluların denize girip güneşlendiği, yürüyüşe çıktığı Kilyos sahili; boru, kapı, çuval ve poşetler nedeniyle aşırı derecede kirlenmiş durumdadır ve göç yolunda da kirlilik önemli bir engeldir.

Van Gönüllüleri göl kıyısında İnci Kefali için ne dedi?

İnci Kefali, Van Gölü’nün tuzlu-sodalı sularında yaşayabilen tek canlı türüdür. Eşsiz bir yaşam döngüsü olan Uçan Balık İnci Kefali, her yıl büyük sürüler halinde göç eder. Çünkü Van Gölü’nün tuzlu-sodalı suları üremesine imkân vermez. Akarsuların sıcaklıkları 13 dereceyi bulduğu zaman, balık derelere girer ve yumurtasını bıraktıktan sonra tekrar göle döner. İnci Kefali bu yolculukta akarsuya karşı büyük bir mücadele verir. Şelaleleri uçarak aşar ve Nisan’dan Haziran sonuna kadar, yumurtlamak için kitleler halinde ırmaklara çıkarlar. Yumurtalarını ırmakların dibinde, otların ve taşların üzerine bırakırlar. Bu yumurtalardan çıkan yavrular hızla büyürler. Ama birçoğunu diğer büyük balıklar ve su kuşları yer. İnci Kefali sade ağ, difana veya serpme ile avlanır. Van Gölü kapalı bir havza olduğundan herhangi bir akıntısının olmaması, daha çabuk kirlenmesine neden olur. Kirliliğin sebebi, Van Gölü kıyısında yaşayan 1 milyon insanın bilinçsizce kirletmesi ve Van Gölü’ne akan derelerden meydana gelen kirlenmedir ve göç yolunda kirlilik önemli bir engeldir.

İzmir Gönüllüleri İzmir kıyılarında Kababurun için ne dedi?
 
Ülkemizde Mart-Mayıs ayları bu türün üreme dönemini kapsar. Ege Bölgesi’nde denize dökülen ve kirlilikle mücadele eden, Bulgurca Deresi’ne kol veren Menderes, bu türün en önemli üreme alanıdır. Göl ve nehirlerin giriş, çıkışlarının dibe yakınlarında çakıllı bölgelerde yaşarlar. Daha çok orta derinlikteki sularda bulunurlar. Akarsuları seven, sürü oluşturan Kababurun balıkları, Orta Avrupa kökenlidir. Yumurtlama döneminde, yani Nisan ve Mayıs’ta, bu balık derin suları terk eder ve sürüler halinde küçük derelere kadar çıkar. Orada taşlar ve çakılların arasına yumurtlar. Bu yumurtalar darı tohumları kadardır; 15 gün içinde yumurtalar çatlar ve küçük kababurun balıkları yüzmeye başlar. Kababurun, koruma altına alınan bir türdür. Dere üzerindeki kirlilik, koruma altındaki bu türün üremesini engeller.

Denizli Gönüllüleri Denizli kıyılarında Yosun Balığı için ne dedi? 

Yaşam alanları, İç Anadolu'nun batısı, Akdeniz Bölgesi'nin kuzeyi, Ege Bölgesi'nin doğusunda kalan alandır. Yaşam alanı olan Işıklı Gölü, Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri’ni besleyen kaynakların üzerinde, Akdağ’ın güneyinde Çivril Ovası’nda yer alır. Işıklı Gölü, eskiden doğal bir göl iken 1968 yılında baraj gölüne dönüştürülmüştür. Şimdi Çivril Ovası’nın sulanması için kullanılmaktadır. Derinliği yaklaşık 7 metre civarındadır.
Özellikle göller yöresinde diğer Aphanius türlerine çok yakın bir alanda görülebilir. Akarsuların kaynak kesimlerinde özellikle otluk bölgelerde, durgun göllerin kıyı kesimlerinde yaşarlar. Üreme yine bu alanlarda gerçekleşir. Göllerde sürüler halinde dolaşırlar. Kış dönemi hariç havaların ısınması ile birlikte üreme başlar, sonbahara kadar devam eder. Tatlı su gölü olan Işıklı'nın çevre kirliliğini, bilinçsiz avlanma, evsel atıklar, yanlış balıklandırma ve aşırı sulama gibi sebepler oluşturmaktadır. Endemik tür olan aphanius anatoliae/ Yosun Balığı Işıklı Gölü’nde ürer. Göl üzerindeki kirlilik bu endemik türün üremesini engeller.

TURMEPA Gönüllüleri, balıkçılarla yaptıkları söyleşilerde şu sonuçlara ulaştılar: Balıkçılara göre, atıklarla hızla kirlenen deniz ekosistemi artık kendini yenileyemiyor. Hava ve deniz suyu sıcaklığındaki değişimin de balıkların göç yolları ve mevsimsel hareketlerini etkilediği düşünülüyor. Balıklara nesillerinin devamı için en az bir defa üreme şansı verilmeli. Deniz ve su kaynakları koruma alanları belirlenmeli. Stokları azalan, nesli tehlikede olan türleri korumak için Ege ve Akdeniz’in yanı sıra Marmara Denizi’nde ve Karadeniz’de yeni koruma alanları ilan edilmeli.

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  ve TURMEPA Gönüllü Danışmanı Prof. Dr. Gülşen Altuğ şu açıklamayı yapıyor: Doğanın olağan koşullarında insan eliyle yapılan her olumsuz değişikliğin bedelini, yine insanoğlu ödüyor. Ekosistem sağlığını kendi sağlığımızdan üstün tutacak bir akıl geliştirmek, bilinçli çocuklar ve gençlerle mümkün olacak. Denizleri korumak, sevmek göç yolundaki balıkların ahengini ve varlığını korumak hepsi bir bütün. Bugünü bu farkındalığı oluşturmak için bir fırsat görüyor, denizlerine sahip cıkan bir toplumun şöleni havasında "kirliliğe dur” kabulünü görev kabul ediyoruz.

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  ve TURMEPA Gönüllü Danışmanı Prof. Dr. Gülşen Altuğ şu açıklamayı yapıyor: Doğanın olağan koşullarında insan eliyle yapılan her olumsuz değişikliğin bedelini, yine insanoğlu ödüyor. Ekosistem sağlığını kendi sağlığımızdan üstün tutacak bir akıl geliştirmek, bilinçli çocuklar ve gençlerle mümkün olacak. Denizleri korumak, sevmek göç yolundaki balıkların ahengini ve varlığını korumak hepsi bir bütün. Bugünü bu farkındalığı oluşturmak için bir fırsat görüyor, denizlerine sahip cıkan bir toplumun şöleni havasında "kirliliğe dur” diyoruz.

Temiz Denizlere Kavuşmak için, Kıyılara Gelin!







Vira Haber
 

EĞİTİM Haberleri

Naci Alkoç Eğitim Vakfı’ndan Öğrencilere Burs İmkanı
Doç. Dr. Günseli Naymansoy’dan “Meslek Kültürü ve Etiği” Semineri
Sabancı Üniversitesi IICEC’ten Sürdürülebilir Bilgi Teknolojileri Webinarı
Karadeniz için Yenilikçi Mavi Ekonomi: Kapasite Geliştirme Çalıştayı İTÜ'de Gerçekleşecek
Çevreci Okullara "Yeşil Bayrak"