Meclis toplantısı vefat eden kişilerin isimlerinin okunması ve kendilerine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilenmesi ile başladı. Meclis Katip Üyesi Kaşif Kalkavan’ın okuduğu isimler şöyle: “İMEAK DTO Kurucu Meclis Başkanı Ziya Kalkavan’ın kızı Şirin Kalkavan, Oda üyesi A.B.S. Yeditepe Uluslararası Araştırmacı Bilimsel Gözetim Danışmanlık ve Sörvey Hizmetleri Müşavirlik A.Ş ortaklarından Naşit Yamanyar’ın eşi Firdevs Yamanyar, Oda Üyesi İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Murat Orhan’ın annesi Şerife Orhan.”
Meclis toplantısının devamında meclise sunulan 6.4.2023 tarih ve 6 sayılı toplantı zabıtları ile Hesapları İnceleme Komisyonu Başkan Yardımcısı Adem Kocadağ tarafından aktarılan 2023 Mart ayı mizanı görüşülerek oy birliğiyle kabul edildi.
Nisan ayı faaliyetlerinin ardından konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, konuşmasına, Meksika’da görevli gemiye katılırken, çarmıhtan düşerek hayatını kaybeden Kaptan İzzet Atalay için başsağlığı dileyerek başladı. Dünyadaki ekonomik gelişmeleri değerlendiren Tamer Kıran, küresel ekonomide yavaşlama sinyallerinin nisan ayında bir miktar daha güçlendiğini belirterek, yavaşlamanın ağırlıklı olarak imalat sanayi sektörlerinden kaynaklandığının izlendiğini söyledi.
Tamer Kıran Ekonomiyi Değerlendirdi
Enflasyon verilerine bakıldığında, ABD enflasyonunun beklenenden daha güçlü bir şekilde aşağı geldiğinin görüldüğünü belirten Tamer Kıran, ABD Merkez Bankası FED’in son faiz artırımı ile gelinen yüzde 5,25 seviyesinin hem beklenen, hem de gerçekleşen enflasyonun üzerinde bir noktaya işaret ettiğini kaydederek, yaşanan bankacılık sektörü kaynaklı sıkıntılar da dikkate alındığında, FED’in faiz artırım sürecini sonlandırdığını ve buna bağlı olarak uluslararası piyasalarda borçlanma maliyetlerinin daha fazla artmayacağı yönünde bir beklenti oluştuğunu söyledi. Gerek arz, gerek talep yönlü koşulların Avrupa Birliği enflasyonunu canlı tutmaya devam ettiğini ve buna bağlı olarak Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırımlarını devam ettirmesinin beklendiğini belirten Tamer Kıran, “Bu çerçevede, önümüzdeki süreçte Euro’nun değer kazanma potansiyeli daha güçlü göründüğünü söyleyebiliriz” dedi.
Türkiye ekonomisinin genel gidişatına bakıldığında deprem nedeniyle bir miktar gerileyen büyüme hızının tekrar toparlanma eğiliminde olduğunun görüldüğünü ifade eden Tamer Kıran, şöyle devam etti: “Hem ihracat, hem sanayi üretimindeki yavaşlamayı dikkate aldığımızda büyümenin ağırlıklı iç talepten kaynaklandığını söyleyebiliriz. Enflasyon ise düşüşünü sürdürüyor. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 43,68 ile son 16 ayın, yurt içi üretici fiyatlarında da yüzde 52,11 ile son 18 ayın en düşük seviyesine düştü. Ancak yine de hedeflerin oldukça üzerinde olan bu sayılar, ekonomide öncelikli politikalardan birisinin enflasyonla mücadele olduğunu bize bir kere daha göstermiş durumda.”
Nisan ayında Türkiye ekonomisi açısından en önemli gelişmelerden birisinin Karadeniz’de bulunan doğalgazın kullanıma girmesi olduğunu belirten Tamer Kıran, iki yıl gibi kısa bir sürede ilk etabı büyük başarıyla tamamlanan ve çıkarılmaya başlanan doğalgaz kaynaklarının tam kullanımının 2028 yılında gerçekleşmesini beklendiğini hatırlattı. Eylül ayına kadar günlük 10 milyon metreküp çıkarım ile mevcut talebin yüzde 7’sinin karşılanmış olacağını ifade eden Tamer Kıran, “2028 yılında yıllık 15 milyar metreküp çıkarım ile toplam talebin dörtte biri karşılanacak. Rakamlar gerçekten çok büyük ve ülkemizin hem enerji güvenliği hem de cari açığımızın azaltılması açısından katkısı önemli olacak. Geçen yıl yaklaşık 53 milyar dolar doğal gaz ithalat faturamız olduğunu düşünecek olursak, fiyatın yüksek olduğu dönemlerde 12-13 milyar dolarlık bir ithalat düşüşü potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz. Bu kıymetli kaynağın bulunmasını, çıkarılmasını, ülkemize kazandırılmasını sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçenlere şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
Türkiye açısından önemli gelişmeler yaşandığına değinen Tamer Kıran, şöyle devam etti: “Çok yakın bir zamanda ülkemizin gururu, yerli ve milli otomobil markamız TOGG’un ilk siparişlerinin teslimi gerçekleşti. Savunma sanayimizde Türkiye'nin ilk yerli ve milli Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi “Anadolu” Deniz Kuvvetlerimizin envanterine dahil oldu. TCG Anadolu’yu, savunma sanayinde denizcilik alanında bizi Şampiyonlar Ligi’ne taşıyan bir gelişme olarak nitelendiriyorum. Yine Türkiye'nin Milli Muharip Uçağı (MMU) Kaan ile Anka-3 insansız savaş uçağı piste çıktı. İlk jet uçağımız Hürjet ve Atak-2 helikopteri ilk uçuşlarını gerçekleştirdi. Her biri mühendislerimizin, teknisyenlerimizin alın teri, emeği, azmi ile hayata geçen, yüksek teknolojiye dayalı tüm bu projelerden iftihar ettiğimi, büyük gurur ve mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.”
Denizcilik Sektöründe Yaşanan Son Gelişmeler
Denizcilik piyasaları değerlendirmesi yapan Başkan Tamer Kıran, küresel ekonomik eğilimlerdeki belirsizlik devam ederken, küresel deniz ticaretinin 2023 yılında yıllık ton bazında %1,6 büyüyeceğinin tahmin edildiğini kaydetti. Tamer Kıran, “Kilit bölgelerde enerji güvenliği önem kazanırken deniz ticaretindeki büyümede enerji ticaretinin etkili olacağı, yılsonunda ise enerji ticaretinin %3,3 genişleyeceği öngörülüyor. Rusya-Ukrayna çatışmasının etkisiyle değişen ticaret yollarıyla birlikte küresel deniz ticaretinde ton-mil bazında ise %3 güçlü toparlanma bekleniyor” dedi.
Konteyner taşımacılığının, tüketici harcamaları üzerindeki baskı ve artan perakende stokları nedeniyle talebin düşmesi sonucunda baskı altında kalmaya devam ettiğine dikkat çeken Tamer Kıran, denizyolu kuru yük taşımacılığının ise 2023 yılının ilk çeyreğinde yıllık %4 büyüdüğünü kaydetti. Tamer Kıran, “Aynı dönemde Çin’in artan talebiyle birlikte denizyoluyla demir cevheri taşımacılığı yıllık %5,7 artış gösterirken, kömür taşımacılığı yaklaşık %13, tahıl taşımacılığı ise yaklaşık %2 büyüdü. Zayıf küresel ekonomik eğilimler ve Rusya-Ukrayna savaşı etkisiyle bazı emtialar üzerinde görülen baskı devam etse de enerji güvenliğine odaklanmanın kömür ticaretini desteklemesi ve tahıl ticaretinin geçen yıla göre toparlanma beklentisiyle deniz yolu kuru yük taşımacılığının bu yıl ton bazında %1,8 (ton-mil bazında %2,5) oranında büyümesinin beklendiğini söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Nisan ayında denizcilik sektörünü yakından ilgilendiren bir dizi yönetmelik ve mevzuat değişikliği uygulamaya konulduğunu hatırlatan Tamer Kıran, “Limanlar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile "Gemiler İçin Yetkilendirilmiş Kuruluşlar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirtti.
Bir diğer önemli gelişmenin de Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün, 6 Mart tarihli yazısı ile hayata geçirilen “Deniz Turizmi ile ilgili Bazı Gemi Cins Tanımlamalarına” ilişkin düzenlemelerde olduğunu kaydeden Tamer Kıran, söz konusu değişikliklere ilişkin sektörün de talepleri doğrultusunda düzenlemelerin yapılması için girişimlerin sürdüğünü belirtti. Tamer Kıran, ayrıca Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nce İzmit, Mersin, İzmir limanlarında uygulamaya konulan gemi trafik hizmetleri ücret tarifesinin yürürlüğünün durdurulması için ilgili makamlar nezdinde girişimlerde bulunduklarını kaydetti.
Konut Seferberliği Kampanyasına Destek Çağrısı
Cumhuriyet tarihinin en acı hadiselerinden birisi olarak derin izler bırakan Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden üç ay geçtiğini hatırlatan Tamer Kıran, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nce (TOBB), 1 Nisan 2023 tarihi itibarıyla “El Verin Ev Yapalım” sloganıyla başlatılan “İş Dünyası Konut Seferberliği Kampanyası”na dikkat çekti. İMEAK Deniz Ticaret Odası’nın merkez ve tüm şubeleri adına 75 milyon TL destekle bu kampanyaya katıldığını belirten Tamer Kıran, ayrıca kampanyada denizcilik camiasının katkısının daha net görülebilmesi ve bir sinerji yaratabilmek amacıyla İMEAK Deniz Ticaret Odası adına gönderilecek bağışları toplamak için Türkiye Halk Bankası’nda (Halkbank) “İMEAK Deniz Ticaret Odası Deprem Bölgesi Kalıcı Konut Yapımı Yardım Hesabı” adı altında bağış hesabı açıldığını hatırlattı. Her fırsatta denizcilik camiasının bu kampanyaya destek vermesi için çağrı yapan Tamer Kıran, “Tüm sektörümüzü yardıma davet ediyorum. Devletimizin yaptığı bu çağrıya cevapsız kalmayalım. Sektörün her bir ferdi, imkanları dahilinde bu projeye katkıda bulunmalı. Gücünüzün yettiği ölçüde ister bir daire ister bir tuğla bedeli karşılığı bağışta bulunarak bu ulvi hizmete katkı sağlayabilirsiniz” diye konuştu.
Uluslararası Dünya Denizcilik Örgütü’nün (IMO) kararıyla ilan edilen 18 Mayıs Denizci Kadınlar Günü’nü kutlayan Tamer Kıran, “Denizcilik sektöründe kadınların işe alınması, istihdamının teşvik edilmesi, denizcilikte kadın profilinin yükseltilmesi hedefleniyor. Denizcilik sektöründe eğitimli, özgüveni yüksek kadınların sayısının artmasını önemli buluyor, 18 Mayıs Uluslararası Denizci Kadınlar Günü’nü kutluyorum” dedi.
Tamer Kıran, son olarak Kurtuluş savaşının başlangıç tarihi olan 19 Mayıs 1919’un 103. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarken, Türk gençliğinin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını kutladı.
Denizcilikte Yapay Zeka
Toplantı, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiz Arıca’nın yaptığı “Denizcilikte Yapay Zeka” konulu sunum ile devam etti. Meclis üyelerine kısa bir video izleterek sunumuna başlayan Nafiz Arıca, yapay zekanın farklı kullanım alanlarından bahsetti. Sağlık sektöründe genellikle bio-medikal alanında yapay zekanın ciddi uygulamaları olduğuna dikkat çeken Arıca, bilimin gelişmesine olan katkılarının ise yadsınamayacak seviyede olduğunu vurguladı.
Yapay zekanın diğer kullanım alanlarından bazılarını; savunma ve güvenlik uygulamaları, video görüntülerinin analizi, yerdeki objelerin - hayvanların izlenmesi takip edilmesi sınıflandırılması, iklim değişikliğinde büyük verinin analiz edilerek sonuçların bulunması olarak sıralayan Nafiz Arıca, Cumhurbaşkanlığı dijitalleşme ofisinin de yapay zeka konusunda çok ciddi çalışmaları ve grupları olduğunu kendisinin birçok öğrencisinin orada görev aldığını ifade etti.
Nafiz Arıca şöyle devam etti: “Yapay zeka: kısaca insan gibi zeki canlılara benzer şekilde akıllı sistemler geliştirmeyi hedefleyen bir mühendislik alanı olarak ifade ediliyor. Bu tanımı biraz daha açtığımızda içinde bulunduğu ortamı algılayarak algılama fonksiyonu, anlam çıkarma, muhakeme etme, problem çözme gibi bazı düşünsel faaliyetleri yerine getiren, tepki veren, yazılım ve donanımları gerçekleyen bilim dalı. Esasında yapay zekanın bilgisayar bilimleri, matematik, biyoloji, felsefe ve psikoloji gibi çok farklı alanlarda altyapısını oluşturan alanlar içermekte.”
Yapay zekanın tarihsel gelişiminden bahseden Nafiz Arıca, “İlk başta 50’li yıllarda çok büyük bir ilgi görmesine rağmen o dönemdeki donanımsal altyapı yetersiz olması sebebiyle bir durgunluk yıllarına giriyor. 1970’li yılların sonunda tekrar bir yükselişi var. Özel zeka odaklı yaklaşımlar geliştiriliyor. 90’lı yılların ortalarında başarısız araştırma projeleri nedeniyle durgunluk yılına giriyor. Özellikle 2006 yılından itibaren derin öğrenme, çok katmanlı sinir ağlarının algoritmalarıyla ilgili akademik dünyadaki gelişmeler, internetteki yoğun veri ve hesaplama gücünün artmasıyla yapay zeka tekrar hayatımızın bir parçası haline geliyor. Şu an günümüzde kullanılan birçok algoritmanın arkasında da derin öğrenme modelleri yatıyor. Derin öğrenme modelleri insan beynini simüle eden yapay sinir ağları” diye kaydetti.
Yapay zeka ile ilgili farklı mimarilerin geliştirildiğini, özellikle emniyet güvenlik uygulamalarına dikkat çeken Nafiz Arıca, “Çin bu konuda artık en düzeyde. İnsanların sanal ortamdaki banka akışları, mevkileri, yoldaki hareketleri gibi çok büyük bir veriyi analiz ederek tüm vatandaşlarını bir puanlama sistemine sokuyor. İyi vatandaştan kötü vatandaşa doğru 1000 puandan başlıyorlarmış. Minimum puan 600, maksimum puan 1300 olacak şekilde puanlama sistemi geliştiriyor. Tabi bu yaklaşım etik konusunda özellikle batıda çok uygun görüşmeyen yaklaşım” dedi.
Otonom araçların hayatımızın bir parçası olacağını ifade eden Nafiz Arıca, henüz ülkemizde bulunmadığını ancak San Francisco başta olmak üzere ülkelerin bu alandaki çalışmalarını devam ettiğini söyledi.
PricewaterhouseCoopers raporuna göre yapay zekanın ekonomik faydasının 2022-2023 yılında 3,5-4 trilyon dolarlık toplam gayri safi milli hasılaya etkisi olduğunu, 2030’larda ise 15 – 16 trilyon dolarlık bir mertebeye ulaşmasının öngörüldüğünü belirten Nafiz Arıca, bunun yüzde 55’inin verimlilikten ötürü sağlanan fayda olduğunu söyledi.
İçinde bulunduğu dünyanın nasıl çalıştığını anlayan sağduyulu sistemlerin 2030 yılından itibaren geliştirilmeye başlanacağını vurgulayan Arıca, bilinçli sistemlerin ise 2050 yılından sonra olmasının beklendiğini; öngörülemeyen bir vakitte de süper zekanın aktif olacağını söyledi.
Nafiz Arıca, yapay zekanın; denizcilik sektöründe verimlilik, düşük maliyet, gelişmiş güvenlik, sürdürülebilirlik ve müşteri memnuniyeti amaçları başta olmak üzere birçok alanda uygulamasının olduğunu belirtti. Gemilerin otonomlaştırılmasına değinen Nafiz Arıca, “İleride bir sorun olmadan önce sistemler öngörüsel olacak. Hava durumuna göre yönlendirme yaparak, rotayı optimize edecek. Beraberinde yakıtı en aza indirgeyerek ve sera gazı salınımını da en az seviyeye çekecek. Şu anda Avrupa ve Japonya menşeili olmak üzere iki otonom deniz aracı araştırması var” dedi.
Yapay zekanın filoların yönetiminde operasyonları optimize etmek için yük optimizasyonu, rotaların planlanması ve gerçek zamanla takip ve izleme amaçlı kullanıldığını ifade eden Nafiz Arıca, buna ek olarak planlı bakım amacıyla ekipman arızası oluşmadan önce tespit edilmesi sayesinde ciddi bir maliyet sağlanacağına dikkat çekti. Emniyet ve güvenlik olarak bakıldığında ise hem deniz aracında, hem de limanda yapay zekanın gözlem, risk analizi ve tehdit tespiti amacıyla kullanıldığını kaydeden Arıca, konuşmasının devamında yapay zeka algoritmalarının sürdürülebilirlik ve iklim krizini engelleme amaçlı olarak emisyonların izlenmesi, atık yönetimi, balast suyu arıtma gibi amaçlarla kullanıldığını söyledi.
Liman lojistiği ve optimizasyonları amacıyla da liman operasyonlarının güvenirliğini arttırmak için elleçleme ve takibi, yanaşma yönetimi ve trafik kontrolü amacıyla yapay zekanın kullanıldığını dile getiren Arıca, “Geçen yıl dünya denizcilik sektöründe 931 milyon dolar yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesi için harcandı. Bunun 2027 senesinde toplamda 2.7 milyar olması öngörülüyor. Yapay zeka çok hızlı ilerliyor, zamanla hayatımızın bir parçası olacak. İş dünyasında başta verimlilik olmak üzere çok ciddi avantajlar sağlayacak. Otonom araçlarda olduğu gibi otonom gemilerin sayısı da artacak. Yakıt verimliliğin artıları olacak. Elleçlemeler artık robotlarca yapılacak. Rotterdam limanında da bunun için ciddi çalışmalar yapılıyor. Rotterdam öncü olma niyetinde” diye kaydetti.
Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesi Konuşuldu
Prof. Dr. Nafiz Arıca’nın yaptığı sunum sonrasında, kürsüye gelerek bir konuşma yapan Tamer Kıran, Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine ilişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılması hususu ile ilgili görüş bildirdi. Tamer Kıran şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi gemi acenteliği ile uğraşan üyelerimiz yaptıkları bu hizmet karşılığında aldıkları bu hizmetleri bundan 15 sene önce yayınlanmış olan Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine göre almaktadırlar. Çok daha geriye gidecek olursak, 1987 yılında yayınlandığını gördüğümüz bu tarifede yıllar içerisinde yaşanan gelişmelere paralele olarak çeşitli kez değişiklik yapıldı, ama ücret kısmında pek bir değişiklik yapılmadığı bir durumla karşı karşıyayız 2008 yılına kadar. 2007 yılında bu meclis bir değişiklik yapıyor ve o gün dolar olan tarifeyi aynı ücretler üzerinden Euro’ya çevirmeye karar veriyor. O gün Euro-Dolar paritesi 1,53, yani bu bir anlamda yüzde 53’lük bir artışa denk geliyor. 2008 yılından sonra ise Euro ters dönmeye başlıyor ve en son bugün 1,10’lara geliyor ve beklenen neticeye ulaşılmamış oluyor. Hepiniz biliyorsunuz, bu konuyla ilgili sektörün çok ciddi yakınmaları oldu. Buradan hareketle konu bir süredir gündemimizdeydi kolay bir çalışma değil; çünkü farklı düşünen meclis üyelerimiz olduğunu da biliyoruz. Ancak yönetim kurulu olarak bir çalışma yapmamız gerektiği bilinciyle 40, 41, 42 ve 43 No’lu gemi acenteliği ile uğraşan meslek komitelerimizden bu konuyla ilgili bir çalışma yapmalarını ve yönetim kuruluna sunmalarını istedik. 6 ay kadar çalıştılar ve kısa bir zaman önce yönetim kuruluna sundular. Bu konuda ben başta olmak üzere çeşitli defa gelen çalışma ile ilgili görüşlerimi komitemize bildirdim. Bildirdiğim görüşler kabul edildi ve yönetim kuruluna gönderildi. Geçen hafta oldukça uzun bir toplantı yaptık ve son haliyle meclisimizin onayına sunmaya karar verdik. Meclisin onayı ardından da bakanlığa gidecek.” Ardından "Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ'de Değişiklik" yapılması konusu görüşülerek, değişiklik yapılması konusu oy çokluğuyla kabul edildi.
Arif Kenan Türkantos’tan Tarife Değişikliği Yorumu
Meclis Üyesi Arif Kenan Türkantos 1982 yılında bu yana denizcilik camiası içerisinde yer aldığını ve 43 yıldır acentelikle uğraştığını belirterek, “Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ'de Değişiklik” gündem maddesinde ret oyu verenlere sitem etti. Türkanstos, şöyle konuştu: “Bugün burada hayatımın en kötü gününü geçirdim. Düşman gibi bakan birtakım insanlar, bir faturayla araba aldıran, bu işin duayeni, hat işleten arkadaşımız ret oyu verdi. Bilinmeyenler var. Bunlardan bir tanesi, Vapur Donatanları ve Acenteler Derneği’nin bir buçuk senedir uğraştığı, komisyonlarımızın bir buçuk senedir didik didik ettiği konular var. Allah Recep Düzgit’e sağlık sıhhat versin. Recep Düzgit, bir buçuk senedir bu konuya emek veriyor. Tamer Başkan’a da ayrıca teşekkür ediyorum. Bu iş için çok zaman harcadınız. Bugün buradaki tutunduğunuz tavır, yaptığınız yatıştırıcı konuşmalar ortada. Yine de bazı üyelerimiz salonu tek ettiler.”
Karadeniz Bölgesi’ndeki Son Gelişmeler
Meclis üyesi Yusuf Ziya Çakır ise Karadeniz’deki son gelişmelerle ilgili bilgilendirmeler yaptı. Kruvaziyer turizminin başladığına değinen Çakır, “Hemen hemen bütün limanlarımızda kruvazier gemilerimiz seferlerine başladı. Trabzon limanı da bunlardan sadece bir tanesi. Rus turistleri taşıyan bir geminin organizasyonu ile beraber bu yıl Trabzon’a 15 sefer yapacağını bildirdi. İlk sefer geçen hafta başında yapıldı. 750 turist, 500 personelle beraber bu gemi seferini yaptı. Bu gemi Soçi çıkışlı Trabzon, Bartın, Amasra, İstanbul ve zaman zaman Çeşme’ye kadar olan 10-15 günlük turlar yapıyorlar. Bu turların bölge ekonomisine katkısı var, ancak Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber Rusya’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında Trabzon Limanı’na iki yıl öncesinden planlanmış olan Avrupa ve Amerikan tur operatörlerinin seferleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da iptal edildi” dedi.
Uzun zamandır bölgede ve Türkiye’de Rusya’ya yönelik seyahatlerde olan uçak biletlerinin fazlalığı ve ücretlerin yüksekliği nedeniyle Trabzon Soçi arasında karşılıklı olarak haftalık iki tane geminin çalışarak, sadece yolcu ve binek aracı taşımak ile ilgili protokol imzalandığını belirten Çakır, seferlerin bu ay içerisinde başlamasının beklendiğini, yoğun bir talebin olduğunu söyledi.
Barınma Yeri Konusunda Bir Arpa Yol Gidemedik
Meclis Üyesi Abbas Kolçalar da kürsüye gelerek sektörle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bozburun Bölgesi için bütünleşik kıyı alanları planı aldı altında bir çalışma yapıldığını ifade eden Kolçalar, “Bu çalışmanın başlangıcını okursanız şöyle algılarsınız: Çok iyi bir çevre grubunun, çevre şartlarını gözeterek hazırladığı bir şey. Her şeyi düşünmüşlerdir diye düşünüyorsunuz. Ama yaptırımların sonucunda gelmek istedikleri noktayı sezinlediğinizde şunu görüyorsunuz. Kıyı kenar çizgisinde 1., 2., 3., bölgeler vardır. 1. bölge bakanlığın onayı olmadığı herhangi bir konuda çivi çakılamayacak bir yerdir. Denizde cephesi 2-4 kilometredir, karada 10 kilometredir mesafesi. 3. bölüm kıyı kenarından 10 kilometreden sonra orada yapılaşma mümkün. Bu birleşik kıyı alanları planında 3. derecede bulunan bir kurumun 1. dereceye monte edilmiş halinin yazışmaları iletildi. Bu şu demektir: Kıyı yapılarında adam patır kütür gelip birileri bu hakkı aldığında oraya inşaat yapabilecek. 2. bölge bir yapılaşma şeklinde balık barınaklarıyla, balık çiftlikleri ve marinaları aynı pakette değerlendiriyorlar. Eğer bir balık çiftliği yapılmışsa, onun civarında ciddi bir kirlilik oluşuyor, yani marina için uygun değildir ama niye böyle bir şey düşünülmüyor ve konuşulmuyor bilmiyorum” diye konuştu.
Barınma yeri konusunda yıllarca bir arpa yol gidemediklerini ifade eden Kolçalar, 2000 yılında Binali Yıldırım Başbakan iken katıldığı meclis toplantısında kendilerine bir söz verildiğini, ancak daha sonra söz verilen yere Tuzla Marina’nın yapıldığını hatırlattı.
42 yıldır acentelik mesleğini yaptığını belirterek bir konuşma yapan Meclis Başkan Yardımcısı Emin Eminoğlu da “Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ'de Değişiklik" hususunun oylanması ile ilgili düşüncelerini ifade etti. Bahse konu değişiklikle ilgili Tamer Kıran’ın tam 6 ay boyunca detaylı çalışmalar yaparak ve birkaç kişinin görüşlerini alıp özümsedikten sonra ikna olduğunu dile getiren Eminoğlu, emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.
Recep Düzgit Liman Yönetmeliği Değişikliği ile İlgili Sitem Etti
Meclis toplantısında konuşan İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Düzgit, Liman Yönetmeliği değişikliğini Resmi Gazete’de yayınlanınca öğrendiklerini ve bu konuda üzgün olduklarını dile getirdi. Mesailerinin büyük bir kısmını sık çıkan mevzuatların düzeltilmesi hususuna harcadıklarını ifade eden Düzgit, şöyle konuştu: “Deniz Ticaret Odası’nın 41. yılındayız. Bizim Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği’nin de 121. yılındayız. Bunun azalan eksilen eğrileri de olsa da hep istişare yapardık. Ne yazık ki Liman Yönetmeliği değişikliğini Resmi Gazete’de yayınlanınca öğrendik. Rekabet kurumu, bakanlık, danıştay, diğer kurumlar, yüzlerce dava… Hepsinden geçtik. Şimdi üzülüyorum, çünkü biz idareyle görüşüyoruz, sizlerin adına da görev yapıyoruz. Bu konuda bu kadar bihaber olmamamız gerektiğine inanıyorum. Zaten idare; sivil toplum örgütlerini ve odaları dinler, sonunda yine bildiğini okur. Biz buna bir şey demiyoruz. Yani bu sistem öyle ama sektörden bu kadar habersiz, haber vermeksizin bu kadar önemli radikal değişikliklerin yapılması bizleri üzüyor. Çünkü, aslında mesaimizin büyük çoğunluğunu çok sık çıkan mevzuatların düzeltilmesine harcıyoruz. İnşallah bundan sonra bu tarz değişiklikler istişare ile olur.”
Türk Loydu Genel Kurulu’nun yapıldığını hatırlatan Meclis Üyesi Yılmaz Onur, genel kurulla ilgili bilgi paylaştı. Seçim sonucunda 5 kişinin Gemi Mühendisleri Odası, birer kişinin İMEAK Deniz Ticaret Odası ve sanayi odası ve 2 kişinin de sigortadan olmak üzere 9 kişi seçildiği bilgisini paylaştı. Türk Loydu’nun IACS üyeliği hakkındaki son gelişmeleri aktaran Yılmaz Onur, Bu yıl IACS üyelerinin yapacağı toplantıda Türk Loydu’nun üyeliğinin kabul göreceğini temenni ettiklerini dile getirdi.
Saim Oğuzülgen Meclise Hitap Etti
Son olarak kürsüye gelen Kaptan Saim Oğuzülgen çarmıhtan inerken veya çıkarken hayatını kaybeden kılavuz kaptan ölümlerine değindi. Bu konuda bir eksiklik olduğunu ifade eden Oğuzülgen, “Yıllardır bu tartışılıyor. Lütfen bu tür transfer olaylarında işin içinde olanlar daha sonra başları ağrımaması ve hukuksal sıkıntılar yaşamaması için bu transferlere dört gözle baksınlar ve denizcilerin emniyetli çıkışlarını sağlasınlar. Son zamanlarda sürekli deniz şehidi vermeye başladık. Buradan da şu çağrıyı yapmak istiyorum. Lütfen daha önce bizim hakkımız olan sonra iptal edilen denizcilerin yıpranma hakkı için de odamız bir çalışma başlatsın” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Kanal İstanbul Projesi için onaylanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu" kararının iptali istemiyle İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nde açılan dava kapsamında hazırlanan Bilirkişi Kurulu raporu tamamlandığı bilgisini paylaşan Oğuzülgen, “ÇED olumlu” kararının teknik ve bilimsel açıdan uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını aktardı. Bilir kişi listesinde 11 profesör, 2 doçent, 2 öğretim üyesi olduğunu belirten Oğuzülgen, listede tek bir denizci dahi olmadığına dikkat çekti.
Yasal düzenlemeler yapılırken alt kurumlarla istişare yapılmamasına sitem eden Oğuzülgen şunları kaydetti: “Bildiğiniz gibi 14 Nisan’da gemi adamları yönetmeliğinde bazı değişiklikler yapıldı. Ben bir araştırma yaptım. 1990’lı yıllarda ilk defa Türk Boğazları’nın tamamını kapsayan düzenleme yapılırken, o zamanki İstanbul Liman Başkanlığı’nda her kurumu temsilen 30 kişi toplandık ve bir yıl süren zaman zarfında bir yasal düzenleme hazırladık. Hepiniz biliyorsunuz ki, dünya denizcilik sektöründe bir yasal düzenleme çıkarılacağı zaman Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne bir teklif gider, ana komisyondan alt komisyonlarına indirir, orada tartışılır, son şekli verilir ve bütün devletlerin katıldığı mecliste onaylanır. Bizim ülkemizde de buna benzer bir şeyler yapılıyordu. Sonuçta 14 Nisan’a geliyoruz, Liman Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına dair bir değişiklik çıkıyor. Kimseye danışılmıyor. Çok üzücü bir şey.”
Vira Haber