İMEAK Deniz Ticaret Odasıtarafından düzenlenen “Arama Konferansı” 7-9 Mart 2014 tarihlerinde Antalya Cornelia Diamond Golf&SPA Oteli'nde gerçekleştirildi.
İMEAK Deniz Ticaret Odasıtarafından düzenlenen “Arama Konferansı”na; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, İMEAKDeniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu başta olmak üzere Yönetim Kurulu ve Meclis üyeleri ile birlikte sektor basını katıldı.
Türk denizcilik sektörünün gelecek 10 yıllık vizyonunu belirlemek amacı ile yapılan Arama Konferansı’nın ilk gününde katılımcılar arasında ‘Beyin fırtınası’ gerçekleştirilerek planlamada düşünülmesi planlanan ikiyüze yakın konu belirlendi.
SUAT HAYRİ AKA: SEKTÖR KENDİNİ DEVLETE SEVDİRMELİ
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka DTO Arama Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de ekonominin ve denizcilik sektörünün devamlı büyüdüğünü söyleyerek, sektörün kendine sürekli yeni hedefler koymak ve yeni işler yapmak ihtiyacını hissettiğini belirtti. Türkiye’de denizcilik sektörünün itibar görmesini ve diğer sektörler gibi ülke ekonomisine katkı sağlamasını istediklerini ifade eden Aka, "Bugün devletin sektörü nasıl gördüğünü, ne gibi stratejileri olduğunu, yaklaşımlarını ele alan bir yaklaşım gördüm burada. Burada devlet ve sektör farklı sorumluluklara sahiptir. Devletin ya bilgi eksikliği vardır ya da başka sebepleri vardır. Seni sevmiyorum, seni istemiyorum yaklaşımı olamaz. Denizcilik sektöründen hiç uzak kalmadım. Son 8 senede gördüğüm kamunun hazine ve maliye yönetimi, başbakanlık, kalkınma bakanlığı gibi bir çok kurumu işin içinde. Alan çok geniş. Bir çok karar başka kurumların inisiyatifiyle alınıyor. Ancak o kurumların yöneticileri denizcilik sektörünü sizlerin umduğu gibi tanımıyor. Bir takım düzenlemelerle, dert anlatmalarla çalışmalarla bunu hissettik.En büyük eksikliğimiz ve bu sektörün yapması gereken kendini devlete sevdirmek, güvenilir saygın ekonomiye katkısı olan üretimiyle dış ticareti ve getirisiyle desteklenmesi gereken verimli bir sektör olduğunu onlara anlatması lazım" dedi.
"TURİZMCİLER KENDİLERİNİ İYİ ANLATIYOR"
Turizmcilerin kendilerini devlete sevdirme işini çok iyi yaptıklarının altını çizen Aka, "Antalya’da Belek'teki bir otelde tüketilen domatesin istihdama katkısına kadar her şeyi dokumante edip devletin önüne koyuyorlar. Herkesin her platformda denizcilik sektörünü dile getirmesi ve bunu ispatlaması lazım. Burada çok sayıda konu işlendi. Hepsine tek tek değinmek zor ama 2004-2008 yılları arasında mucize bir dönem geçirildi. Ona alıştık. 2008’de de tepetaklak olunca alışmaya çalışıyoruz. Dünya dersler çıkarıyor. Bizim de ders çıkarmamız lazım. Tüm dünya bu işi arz-talep dengesine bağlıyor. Ticarette azalma yok artış var. Arz-talep dengesi bunu etkiliyor. Sektör kendisi düzeltecek. Eski yaşlı performansı düşük avantajlarını kaybetmiş gemilerle vedalaşma zamanıdır. Elimizde olan tesislerle organik psikolojik bağlar kurmayacağız. 600 küsur parça Türk bayraklı 1000 gross ve üstü geminin büyük bölümünün satılması lazım. Türk filosu yenilenip canlanmalıdır.
"TERSANELER BİRLEŞMELİ"
Yapabileceklerimiz de sınırlıdır. Devletten beklenti içinde olan bir çok sektör var. Orayı ikna edemiyorsak başka seçenekleri aramamız lazım. Mutlaka öz kaynak yaratıcı çözümler üretmemiz lazım. Birleşmeleri desteklememiz lazım. Çok sayıda ve çok gemili rekabet avantajı sağlayan şirketler kurulmalıdır. Tersaneler birleşmelidir. Ticari yasa ve mevzuat çeşitli alternatifler sunmaktadır. Özel pazarlara yönelmeliyiz. Bu sektör uluslar arası nitelikli rekabet yoğun bir sektör. Norveç, İsveç gibi yerlere gitmeliyiz. Bize özel işler veren ülkeleri küstürmememiz lazım. Daha çok inanmalı, iş almalı ve iyi ilişkiler tutturmalıyız.Yan sanayimiz sadece Türk gemilerini düşünmemelidir. İşbirlikleri yapmalıdır. Biz bakanlık olarak AR-GE konusunun farkındayız. Neredeyse genel müdürlük düzeyinde bir AR-GE merkezimiz var" diye konuştu.
Deniz eğitiminin sektörün kurtuluş alanlarımızdan birisi olacağının altını çizen Aka, şöyle devam etti: "Sadece gemi adamı ihracı değil. Kendi gemilerimizi yöneten denizcilerimizi yetiştirmemiz çok önemli. Eğitim standartlarında çıtayı yükseltmeliyiz. İngilizce bu işin olmazsa olmazıdır. Biz idare olarak bu konuda zorlayıcı da olmaya başladık. Bu anlamda direnişten ziyade bize destek olucu adımlar bekliyoruz. Devlete sevdirmek için halk sevecek denizi. Türk halkının genelinde deniz tutkusu var. Bu tutku gerçeğe dönüşmüyor. Önünü açmamız lazım.Teşvikler için iyi dökümante etmemiz lazım. O konuda senkronizasyon çalışmaları ve getirdiği avantajları olacaktır. Uluslar arası temsilde bir sıkıntı yok. Bunlar olabilirse çok iyi ama olmazsa çok büyük bir eksiklik olmuyor şu an.
2023’te 1.2 trilyon büyüklüğe ulaşacak bir ekonominin liman kapasitesini biliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen ekonominin gerektirdiği bütün ulaşım altyapılarını tespit ettirmiş ve bunu giderecek projeleri hazırlamış durumdayız. Kayseri’nin 2023’te ne kadar demiryolu havaalanı ihtiyacı olacaksa bu bellidir.Bu konulara sık sık değiniyoruz ancak bu buluşmalar çok önemlidir. Sektörün bir araya gelmesi ve bir bütün olarak hareket etmesi çok önemlidir."
METİN KALKAVAN: DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE DİYALOG ŞART
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ise yaptığı konuşmada, "Tam 11 sene önce 2003’te yine buradaydık. Çok şey değişti. Tavana çıktık, dibe indik. Dünyada herhalde bir daha bizim neslin böyle bir kırılmaları görme şansı pek olmaz. 2003’ten bu yana kadromuz çok hızlı değişti. Burası bizim evimiz. Hilal Holding’e, Tuğba Hanım’a, İbrahim Bey’e çok teşekkür ederiz. Burası evimiz oldu. 11 senede çok şey öğrendik. Devlete sorun diye gitmedik. Bir fotoğraf çekip sunmaya çalışıyoruz. Herkesin yapacağı çok fazla şey var. Öyle güzel bir ülkedeyiz ki. İklimi, doğası, insanları. 60 kişi bir aradayız ve kavgasız gürültüsüz çalışıyoruz. Hocam bizimle yaşayarak çalışıyor. Biz başka bir sürü devletin yaptığı Arama Konferansı’na katılıyoruz. Gönüllü taraftarlar kazanıyoruz. Bu kadar bilim adamını da bir arada tutmak çok zordur. Diyalog olmadığı zaman hiçbir şey olmuyor. İkna süreçleri, katkılar çok önemlidir. 2 ay içerisinde Arama Konferansı’nın karar konferansını yapacağız. Orada projeleri çıkartacağız. Bunları daha sık yapmamız lazım" dedi.
ARAMA KONFERANSI DOLU DOLU GEÇTİ
7-9 Mart 2014 tarihlerinde, Türk denizciliğinin geleceğini tasarlamak amacıyla, ilgili iddia sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirilen DTO Türk Denizciliğinin Geleceği Arama Konferansı'nda oldukça verimli iki gün yaşandı.
Arama Konferansı, denizcilik sektörü iddia sahiplerinin (stakeholder), sektörün geleceğinin tasarım sürecinde bizzat yer alması ve ortak akıl üretmesi için kullanılan bir yöntem. Arama katılımlı yönetim danışmanlığı ekibi tarafından uygulanan bu katılımlı yöntem yaklaşımı ile Türk denizciliğinin gelecek tasarımı ve değişimi için iddia sahiplerinin bilgi ve tecrübelerinden yararlanarak ortak akıl ortaya çıkartılarak bu değişime sistemsel yaklaşım getirildi.
Arama Konferansı akışı içerisinde aşağıdaki adımlar gerçekleştirildi:
- Sektöre yönelik akımların dile getirildiği bir beyin fırtınası seansı ile başlayan toplantı, katılımcıların altı gruba ayrılarak devam etti. Gruplardan üçü beyin fırtınasında belirtilen akımlar arasından en en önemli üç fırsatı, diğer üç grup ise tehdidi seçerek değerlendirdi. Grup sunumları sonrasında çıktılar Arama tarafından ortaklaştırılarak katılımcılar ile paylaşıldı.
- En hakim akımlar arasından ortak olan fırsatlara bakıldığında; pazarın büyüdüğü, şehirleşmenin artışı ve buna bağlı olarak gayrimenkuldeki artış, tüketim enstrümanlarının gelişmesi ve yerel markaya olan ilginin artışı fırsat olarak değerlendirilmiştir.
- Ortak tehdit olarak belirlenen akımlar ise şöyledir: rakiplerle artan rekabet koşuları, güçlü ve tecrübeli rakiplerin sektöre girişi, geleneksel pazar yapılarının etkisi ve etkenliği, ekonomik krizler ve etkileri, yetersiz tedarikçi yetkinlikleri, personel eğitiminde yaşanan sıkıntılar, yasal düzenlemeler.
- E-ticaret ise hem bir fırsat hem de bir tehdit olarak değerlendirilmiştir.
- Tekzen’in günümüze kadar geçirdiği evrimi, başarıları ve başarısızlıklarını içeren zaman çizelgesi tüm katılımcılar ile birlikte tartışılarak eklemeler yapıldı. Sonrasında altı gruba bölünen katılımcılar kendi gruplarında yaptıkları beyin fırtınasında Tekzen’in en güçlü dört ve en zayıf dört yönünü seçmiş ve sunmuşlardır. Bütünleştirme Arama tarafından yapılmış ve katılımcılar ile paylaşılmıştır.
- Tekzen’in kendini güçlü gördüğü yanlar yerli sermayeden kaynaklanan gücü, mevcut mağaza sayısının çokluğu, özverili çalışanları, ciro bazlı geliştirdiği kazan-kazan formülü, tedarikçileri ile kurduğu finansman dengesi, reklam ve pazarlamaya verdiği önemin artması, yüksek cirolu bir sanal marketinin bulunmasıdır.
- Tekzen’in kendini daha zayıf hissettiği yanları ise, iletişim eksikliği ve kopukluğu, personel politikalarının eksikliği, yetki sorumluluk dengesinde yaşanan sorunlar ve karışık hiyerarşik düzenin varlığı, iş süreçlerinin net olmayışı ve otomasyon sistemlerinin yetersizliğidir.
- Esnek yönetim şeklinin ise hem olumlu hem de olumsuz etkileri söz konusu olarak hem güçlü bir yön hem de zayıf bir yön olarak değerlendirilmiştir.
- Katılımcılar altı gruba bölünerek “Gelecek Tasarımı Çerçevesi” doğrultusunda TEKZEN’in geleceğine yönelik öneri geliştirmişlerdir. Bu çalışma üç farklı başlık altında yürütülmüştür. Birinci çalışmada yöngörü başlığı altında vizyon, misyon ve ana hedefler, ikinci çalışmada stratejik kurguyu vizyon, misyon ve ana hedefler doğrultusunda oluşturmak için yaygınlaşma, format ve konsept, tedarikçi yönetimi, kategori ve SKU yönetimi, pazarlama ve alternatif kanallar, operasyon, lojistik ve depolama ile ilgili öneriler üretilmiş, strateji geliştirilmiştir. Yönetim yaklaşımında ise yönetimsel ve organizasyonel yapılanma, iletişim, İK ve otomasyon konuları işlenmiştir. Altı farklı grubun önerileri daha sonra Arama tarafından bütünleştirilmiştir.
- Bütünleştirilmiş yöngörüye bakıldığında Tekzen’i hep ileriye taşıyacak olan izleyeceği vizyon yeni ürün ve hizmet sunan ve bunlar ile her ilde takip edilen dinamik, müşteri ve tedarikçinin güven duyduğu bir marka olmayı anlatmaktadır. Var oluş nedeni olarak misyonu ise müşterilerinin yaşam alanlarında ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri, çevre ve sosyal sorumluluk bilinci ile, yüksek kalite standardını uygun fiyata sunan tüm iddia sahipleri için başarılı bir iş ortağı olmak
- 2016 için ana hedefler ise metre kare ve karda artış, yurtdışı operasyonların yaygınlaştırılması ve halka arz olarak belirlenmiştir.
virahaber.com