DEÜ Denizcilik Fakültesi’nde Çanakkale Konferansı düzenlendi

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından Çanakkale Zaferi’nin 101. Yılı Anısına Düzenlenen “Çanakkale Deniz Savaşlarını Hatırlamak ve Denizciliğimizin Bir Muhasebesini Yapmak” Başlıklı Konferans Dokuz Eylül Üniversitesi Çakabey Deniz Fener

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen Çanakkale Deniz Savaşlarını Hatırlamak ve Denizciliğimizin Bir Muhasebesini Yapmak adlı konferans 18 Mart 2016 günü İzmir'de DEÜ Tınaztepe Yerleşkesi Çakabey Deniz Feneri Konferans Salonu’nda başladı. Çanakkale Deniz Savaşları’nda şehit olanların anıldığı ve Türk denizciliğinin değerlendirildiği konferansa, 18 Mart 2016 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ev sahipliği yaptı.

Konferans saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladıktan sonra açılış konuşmasını yapmak üzere sahneye davet edilen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün konuşmasına, tüm katılımcıları saygıyla selamlayarak başladı. Denizci bir üniversite olan Dokuz Eylül Üniversitesi’nin böylesine anlamlı bir günde hem Çanakkale Zaferi’ni anmak hem de denizciliğimizin bir muhasebesini yapmak üzere bir konferans düzenlemesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Prof. Dr. Füzün, bu zafer ile ilgili bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu vatan için, bu bayrak için, bu millet için kanını dökmüş, canını vermiş, sakatlanmış, al bayrağın göklerde dalgalanması için her türlü fedakârlığı yapmış tüm şehit ve gazilerimize rahmet dilediğini belirtti. Herkesin bu vatanın bölünmeyeceğini ve istiklal mücadelemizin gerektiğinde kanımızın son damlasına kadar süreceğini herkesin bilmesi gerektiğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Füzün, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyen var olacağının altını çizdi. Rektör Prof. Dr. Füzün bir kez daha tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize ise sağlık ve uzun ömürler dileyerek konuşmasını sonlandırdı.

Ardından özgeçmişinin okunması ile söz alan konferans konuşmacısı, Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Koraltürk, sözlerine tüm katılımcıları saygıyla selamlayarak ve deniz sevgisini dile getirerek başladı. Bugün burada bulunmasının başlıca nedenlerinin iktisat tarihinin kendisinin uzmanlık alanı olması ve denizcilik tarihinin de kendisi için bir tutku olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Koraltürk, öncelikle tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dilediğini ve onları minnetle andığını belirtti. Konuşmasının başlığından da anlaşılacağı gibi bir askeri tarih konuşması yapmaktan ziyade daha çok bu savaş ve zafer vesilesi ile denizciliğimizin bir bilançosunu çıkartmak olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, özellikle ticari denizcilik alanındaki eksikliklerimizin en önemli sebebinin sermaye birikimi yetersizliğinin aksine kültürel bir mesele olduğunu, dolayısı ile deniz kültürü hususunda yapılması gerekenlerin bu konferansta konuşulacak olmasının önemini vurguladı. 19. Yüzyılın 1. Dünya Savaşı ile sona erdiğini ve bununla birlikte imparatorluklar çağının kapandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, 1. Dünya Savaşı’nın Türk tarihinde yaklaşık 10 yıl süren bir savaş silsilesinin başlangıcı ile bir imparatorluğun son bakiyesinden bir ulus devlete dönüşme sürecinin önemli bir aşaması olarak yer aldığını dile getirdi. Bu sürece askeri tarih açısından bakıldığında Çanakkale Savaşları’nın çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, tarihte o güne kadar görülen en büyük ve en güçlü donanmanın Çanakkale kapılarına dayandığını ve o taarruzların bertaraf edilmesinde bir takım kritik tarihler olduğunu belirtti. Bu tarihlerden birinin 7 Mart 1915 olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, o gece döşediği sadece 26 mayın ile bir efsaneye dönüşen Nusret Mayın Gemisi’nin tarihin akışında önemli değişiklikler yapan etkiler yarattığının altını çizdi. Bunun sonucunda Çanakkale Savaşı’nın Müttefikler için büyük bir hezimet olduğunun ve tarihin en büyük donanması olarak tabir edilen filosunun üçte birini kaybettiklerini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, Müttefikler açısından kaybedilen tek şeyin büyük bir donanma olmadığını, bunun yanında bir kibrin ve yenilmezlik algısının da kaybedildiğinin altını çizdi. Türk tarihi açısından bakıldığında ise Çanakkale Savaşları’nın Türkiye’de ulusal kimliğin inşasında çok önemli bir kırılma noktası olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bunun yanı sıra kısa bir süre sonra tarih sahnesine çıkacak Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli bir insan kaynağından mahrum kalmasında bu savaşların büyük rolü olduğunu vurguladı.

Takvime bakıldığında bizlerde denizcilik adına uyarıcı etkiler meydana getiren pek çok tarih olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bunlardan ilkinin Preveze Deniz Zaferi dolayısı ile 28 Eylül’ün senede bir gün dahi olsa sektörümüzün sorunlarının ve sektör olmanın da ötesinde denizcilik kültürümüzün de tartışılması için önemli bir vesile olabileceğini belirtti. Zaferler ve başarıların yanı sıra hezimetlerin, ayıpların ve başarısızlıkların da muhasebe yapmak açısından önemli olgular olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, denizcilik tarihimiz açısından bakıldığında ise İnebahtı Deniz Savaşı, Çeşme Bozgunu, Sinop Baskını gibi önemli olaylar ve tarihlerin de geçmişi hatırlamak vesilesiyle, denizcilikte bugün ne durumdayız ve geleceğe dair neler yapmalıyız sorularına yanıt bulmakta büyük önem arz ettiğinin altını çizdi. Son 10-12 yıla bakıldığında sektör olarak denizcilikte iyiye doğru bir gidiş olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, iktisat açısından bakıldığında ise bu periyodun gerçeği yansıtmada yanıltıcı olacağını ve ne yazık ki 10 yıl öncesine göre daha iyi durumdayız deme lüksüne sahip olmadığımızı dile getirdi. Türkiye ekonomisinin ve özellikle denizcilik sektörünün en temel sorunlarından birinin sermaye birikimi yetersizliği olduğunun daima belirtildiğini açıklayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bu nedenle sermayeye ihtiyacımızın olduğunu vurgularken denizciliğimizin ana sorununun sermaye birikimindeki yetersizlikten ziyade bir kültür meselesi olduğunu yineledi.

Denizcilik kültürünün geliştirilmesi için atmamız gereken çok fazla adım olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bu adımlardan en önemlilerinin denizi sevmek ve denizi saymak olduğunun altını çizerken denizi sevmek konusunda büyük sıkıntılarımızın olmadığını dile getirdi. Ancak denizi saymak açısından büyük eksikliklerimizin olduğunu ve bu hususta bizi en çok yaralayan noktanın işin çevre boyutunda ve denizleri temiz tutma konusunda yaşandığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, yalnızca denizlerin kirletilmesi ve bilinçsiz avcılık ile değil, kentlerimizi inşa ederken de denizleri saymadığımızın açıkça ortada olduğunun altını çizdi. Sözlerine bir Akdeniz toplumu olmamızdan ötürü denizle birlikte yaşamak denildiğinde akla gelen olguyu şiirlerde ve şarkılarda yaşatarak romantize etme konusunda oldukça başarılı olduğumuzu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, yine de bir deniz kültürü yaratmak ve geliştirmek için amatör denizciliğe ve deniz ile ilgili sportif faaliyetlere büyük önem vermemiz gerektiğini dile getirirken, bu hususta karşılaştığımız en büyük sorunun toplumumuzda maalesef spor denilince boş zaman uğraşısının, amatör denilince ise bir şeyi hafife almak kavramının akıllara getirildiğini vurguladı. Denizcilik konusunda ileri gitmiş ülkelerin amatör ve sportif denizcilik konusunda bizim bir hayli önümüzde olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, amatör ve sportif denizciliği deniz kültürünü üretme ve geliştirme konusunda bir fidanlığa benzeterek orada ekilen bir değerin zaman içerisinde ağaçlara ve ormanlara dönüşebileceğini belirtti. Bu denizci kültürünün geliştirilmesi için daha somut neler yapılabilir sorusuna yanıtların aranması gerektiğini de vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, tüm çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka yüzme öğretmemiz gerektiğini ve bunun denizi saymak için çok önemli bir vesile olduğunun altını çizerken, gençlerimize bir çok şeyi öğretmemize rağmen hâlâ zaman zaman gelen boğulma haberleri ile bu konuda da eksik kaldığımızın ortaya çıktığını belirtti. Ayrıca ülkemizde bir tekne sahibi olmanın veya bir su sporuyla uğraşmanın ekonomik olarak herkes için mümkün olmadığını da belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, böylelikle kamunun bu tür spor ve faaliyetleri özendirici ve destekleyici politikalar üretmesi gerektiğini vurgularken dünyanın en lüks ama aynı zamanda da en pahalı marinalarına sahip olmamızın orta gelirli vatandaşlarımızın ülkemizde amatör denizcilik yapmalarını neredeyse imkânsız kıldığını dile getirdi. Üstelik bu işin hukukunun da, işletmeciliğinin de, ekonomisinin de ciddi maliyetler getirdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bir taraftan insanlarımıza denizde aradıkları bir şeyler olduğunu gösterirken diğer yandan da bunun hukuki ve ekonomik altyapısını da hazırlamamız gerektiğinin altını çizdi. Deniz kültürünü oluşturmak için en önemli aktörlerden birinin de medya olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, medyanın bu hususta en az kamu kadar sorumlu olduğunu belirtirken, sektör dergileri ve birkaç ekonomi gazetesi haricinde günlük gazetelerde denizciliğe dair hiçbir sayfanın bulunmadığını ve bunun ciddi bir sorun teşkil ettiğini vurguladı. Tüm bunların bir araya geldiğinde ülkemizde denizciliğin ancak belli bir grubun üzerindeki insanların ilgilendiği bir hobi olarak algılandığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, bugüne kıyasla merhum Abidin Daver’in yıllar önce başyazarlığını yaptığı gazetesinde yazılarının çoğunu denizcilik konularına ayırmasının takdire şayan bir durum olduğunu, ve günümüzde de bu tarz yazarlara ihtiyacımız olduğunu belirtti. Ayrıca bu kültürün oluşumunda denizcilik ile ilgili daha çok rol modele ihtiyacımız olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün deniz ile olan ilişkisini vurgulayarak günümüz devlet adamlarının da deniz ile daha yakın ilişkiler kurarak sektörün görünürlüğünü arttırmaları ve bunu medya kanallarıyla topluma yansıtmaları gerektiğini dile getirdi. Aynı durumun demir yolu için de geçerli olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, denizi böyle olaylar vesilesi ile gündemde tutmamız gerektiğinin altını çizerken, zaten medyada çok az yer bulan denizciliğin çoğunlukla olumsuz olaylar neticesi ile gündeme geldiğini ve bunun da insanlar üzerinde olumsuz bir etki bıraktığını belirtti. Günümüzde denizcilik ile ilgili hiçbir kamu spotu olmamasını ve kanallarımızın niçin deniz kültürünü zenginleştiren programlara kapılarını açmadıklarını da sorgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, kendi deniz sevgisinin çocukluğunda televizyonda izlediği denizcilik yabancı bir drama ile oluşmaya başladığını da dile getirirken sosyal medyanın da sağlıklı ve doğru bir bilgi akışı sağlandığı takdirde deniz kültürünün gelişimi açısından önemli bir araç olabileceğini belirtti. Diğer bir önemli hususun da tarihsel mirasın geleceğe aktarımı olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, denizcilik tarihi çalışmalarının zaman zaman gündeme getirildiğini ve ilki Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından 2009 yılında düzenlenen Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu’nun bu hususta önemli bir yer teşkil ettiğini belirtti. Denizcilik kültürünün oluşturulabilmesi için deniz tarihçiliğinin okunabilirliği çok kısıtlı olan akademik makalelerin yanı sıra geniş kitlelere hitap edecek, başta çocuklara ve gençlere deniz sevgisini ve denize olan ilgiyi aşılayacak tarih yayıncılığına ihtiyacımız olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, çizgi romanlardan örnek vererek bu yayınlarda denizci bir karakter yaratabilmenin önemine değindi. Bu yıl sekizincisinin 26-27 Mayıs 2016 tarihlerinde Marmara Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu’nu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk; akademik toplantıların, sempozyumların, kongrelerin ve konferansların artışıyla Türkiye’de denizcilik tarihi çalışmalarına dair bir ağ oluştuğunu belirtirken denizcilik tarihi ortak paydası etrafında oluşmaya başlayan bir akademik camianın varlığından da söz etti. Bu hususta sadece denizcilik fakültelerinde değil diğer fakültelerde de daha çok derse ihtiyaç olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, meselenin sadece denizcilik tarihi olmadığını bunun yanı sıra seçmeli amatör denizcilik derslerinin de olması gerektiğini vurgularken lisansüstünde ise denizcilik tarihi üzerine bir programa olan ihtiyacı dile getirdi. Ayrıca bilimsel toplantıların, yarışmaların ve ödüllerin gerek makale, tez ve kitap düzeyinde, gerek de yapılmış çalışmaların ödüllendirilmesi bakımından denizcilik tarihi araştırmalarına özendirici etkisi olacağını belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, ünlü iş adamları Rahmi KOÇ ve Lucien Arkas’ın kişisel çabalarıyla oluşturdukları müzelere rağmen Türkiye’de gerçek anlamda bir denizcilik müzesinin bulunmadığını belirtirken, ülkemizdeki deniz kültürünü oluşturmak içim buna duyulan ihtiyacı ve deniz ile ilgili müzelerimizin sadece askeri denizcilik anlamında bulunduğunun altını çizdi. Ülkemizde kütüphanelerin kitap hapishanesi müzelerin ise obje hapishanesi haline geldiğini de belirten Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, müzelerin yaşayan mekânlar olduğunu ve çocukların küçük yaşta getirilerek deniz kültürünün aşılanabileceğini dile getirerek kullanımdan çıkan gemilerin farklı amaçlarda kullanılmak üzere gemi bütünlüğünün bozulması yerine müze gemi olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çanakkale Deniz Savaşları’nın senede bir gün yalnızca hamaset ile anmaktan ziyade bunun aynı zamanda denizciliğimizin konuşulmasında bir vesile olması gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, Kabotaj Bayramı’nın da okulların tatil olduğu bir dönemdeki tarihinden dolayı ne yazık ki halkın çok dâhil olamadığı böylece mülki ve askeri erkânın kendi arasında kutladığı bir bayram haline gelmesinden duyduğu üzüntüyü de dile getirdi. Son olarak kendisini dinleyen tüm katılımcılara teşekkür eden Yrd. Doç. Dr. Koraltürk, salonda bulunan denizci gençlerin yalnızca meslek olarak değil bir tutku olarak da denizi yaşayacaklarını umut ettiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı ve konferansın soru cevap bölümüne geçildi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün tarafından konferans konuşmacısı Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Koraltürk’e plaketinin takdim edilmesinin ardından Çanakkale Deniz Savaşlarını Hatırlamak ve Denizciliğimizin Bir Muhasebesini Yapmak adlı konferans sona erdi.

ViraHaber.com

EĞİTİM Haberleri

Naci Alkoç Eğitim Vakfı’ndan Öğrencilere Burs İmkanı
Doç. Dr. Günseli Naymansoy’dan “Meslek Kültürü ve Etiği” Semineri
Sabancı Üniversitesi IICEC’ten Sürdürülebilir Bilgi Teknolojileri Webinarı
Karadeniz için Yenilikçi Mavi Ekonomi: Kapasite Geliştirme Çalıştayı İTÜ'de Gerçekleşecek
Çevreci Okullara "Yeşil Bayrak"