Geçtiğimiz yıl bugünlerde 40 liradan satılan ’denizlerin prensi’ olarak anılan lüferin fiyatı 150 lirayı buldu. Adeta gram altınla yarışan lüferin fiyatı balıkçıları düşündürür hale getirdi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, lüfer için 2008 yılından bu yana tehlike çanlarının çaldığını söylediğini belirtti.
"Ekolojik dengede havaların bu sene sıcak olmasından dolayı bir kırılganlık var"
"Bu sene itibariyle sıcak bir mevsim yaşamaktayız" diyen Çanakkale Su Ürünleri Kooperatifi Bölge Birliği Başkanı Hasan Uysal, "Lodoslu rüzgarların hakim olduğu bir dönemdeyiz. Hala daha deniz suyu sıcaklığı 16 derecelerde ki normal şartlarda bu deniz suyu sıcaklığını 6-7 derecelerde olması lazım. Dolayısıyla balık göçünün başlamamasıyla ilgili bir durum söz konusu. Canavar diye tabir ettiğimiz iri balıkların bu sene denizde çok olmaması ve onlarında göçünü hava sıcaklığı nedeniyle yeterli anlamda tamamlayamaması. Bu bir ekolojik denge. Ekolojik dengede havaların bu sene sıcak olmasından dolayı bir kırılganlık var. Bu sene hava şartlarının getirdiği bazı nedenlerden dolayı balıkçılıkta belli balıklarda bolluk, belli balıklarda ise kıtlık yaşanmakta. Lüfer'in bu sene şuana kadar olmaması nedenlerinden bir tanesi de budur. Bu yılki yokluk daha ziyade, bu anlattığım etkenlerden dolayı bir yokluk gibi gözüküyor. Ama önümüzdeki yıllarda bu balığın daha iyi olacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
'Stok tehlike çanlarına girmiştir'
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, "Ben lüfer için 2008 yılından beri tehlike çanlarının çaldığını söylemiştim. Balıkçılıkta yıllara göre bir dalgalanma olur. Her yıl aynı dalgalanmayı göstermez. Lüferde yıllara göre, bazı yıllarda daha doğrusu fazla avlandığı gibi göze çarpabilir. Biz bunlara pik noktaları deriz. Belli yıllarda pik yapıyor deriz stok. Ancak son 30 yıllık av veriminin değerlendirilmesine bakıldığında eğer bu pikler eskiye nazaran yaptığı pik'lerden daha aşağıdaysa, bu balıkçılığın çöktüğüne dair işarettir. Stok tehlike çanlarına girmiştir. Bunun 5 tane ibaresi var. Bunun bazılarını görebiliriz. Bazılarını ise göremeyip, araştırma yaparak belirleriz. Biz buna ilk üreme boyunun değerlendirmesinden tutun da, diğer değerlendirmelere göre, eskiden çalışma yapıldıysa, ilk üreme boyunda da küçülme varsa stok çöküyor anlamına gelir diye söyleriz. Bazen avcılık yaparken, ilk üreme boyuna göre özellikle seçicilik çalışmaları dediğimiz bir balık ağ gözünün hangi boyda balıkları avladığına seçicilik deniyor. Bu seçicilik çalışmalarında ilk üreme boyuna göre değerlendirmeler yaparız. Ancak ilk üreme boyu tekin bir değerlendirme değildir. Stok üzerinde bir baskı varsa, küçülme gösterebilir. Aslında stok çalışmalarının yapılıp, bir lüferde maksimum sürdürülebilir ürün miktarının hesaplanıp, buna göre kota çalışmalarının yapılması ve balıkçılara da bu kotaların dağıtılması gerekiyor. Bu maksimum sürdürülebilir tespit edilmeden kalkıp bu balıkçılığın yönetimini yapmak gördüğünüz gibi bizi bu duruma getirdi" dedi.
Denizlerde lüferin azalmasının da nedenini anlatan Prof. Dr. Adnan Ayaz, "Bunun sonucu sadece balıkçılık değil. Biliyorsunuz, denizlerimiz aşırı derece de kirleniyor. Kirlilikte büyük etmenlerden birisidir. Devletimiz bununla ilgili, sanayi kuruluşlarının ve evsel atıklarla ilgili düzenlemeler yapması gerekiyor. Denize gelen atık miktarının bir şekilde arıtılarak denize verilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
"Düzenli bir balıkçılık politikası oluşturmamız gerekiyor"
Türkiye'de tutarlı bir balıkçılık politikası olmadığını ifade eden Ayaz, "Bizim oturup düzenli bir balıkçılık politikası oluşturmamız gerekiyor. Devletin bir balıkçılık komisyonu gibi bir komisyon kurup, bağlayıcı kararlar almalıdır. Stoklarımızın durumunu ciddi bir şekilde belirlememiz gerekiyor. Bunun için kaynaklar ayrılması gerekiyor. Maksimum sürdürülebilir ürünün tespit edilmesi ve buna göre kotalar düzenlenip balıkçılara bunların anlatılması, bunları uyması gerektiğinin anlatılması gerekiyor. Ciddi denetimler ve bu belirtilen kota miktarlarının düzgün bir şekilde uygulatılması gerekiyor. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Aksi halde durum giderek kötüye gidecek. Önümüzdeki yıl lüferin çıkması kimseyi aldatmasın. Tekrar av yapılacaktır. Bu yıldan fazla bir av verecektir. Ancak eski yıllara göre, bir artış ne durumda bunun kontrolünü yaptıklarında göreceklerdir ki, bir önceki fazla av verdiği yıldan düşük av verdiğini fark edeceklerdir" dedi.
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali İşmen ise lüfer avcılığının yıllara göre dağılımı konusunda istatistiksel bilgiler verdi.
Vira Haber