Efsaneye göre, Hititler döneminde, dağda törenler yapılırken bölgede yaşayan halk, kutsal saydığı Kartal Gölüne, sembolü olan som altından çift başlı kartal heykeli gömdü. Yine efsaneye göre, kutsal sayılan göle saygılarını sunmak için halk özellikle altın eşyalarını da attı. Efsanenin kulaktan kulağa yayılmasıyla Köyceğiz’in en yüksek dağlarından olan 2 bin 265 metre yüksekliğindeki Sandras’ın 1903’üncü metresinde ve büyük bölümü Beyağaç ilçesi sınırlarında kalan Kartal Gölü, 1990 yılından itibaren definecilerin akınına uğradı.
Göl, uzun süre Denizli ile Muğla Orman Bölge Müdürlükleri arasında yetki karmaşasında kaldı. Doğal ve arkeolojik SİT alanı olan göle dökülen kaynak suyunun yatağı defineciler tarafından değiştirildi. Su akışı olmadığı için zamanla kurumaya başlayan gölün bazı bölümlerine setler çeken defineciler, sudan arındırıldıktan sonra bu bölgeleri kazdı. Ancak, efsaneye göre var olduğu söylenen çift başkı kartal heykeli bulanamadı. Hatta daha da ileri giden defineciler kepçelerle gölü kazıp, kamyon ve TIR’larla toprak çekilip, götürüldüğü bölgede içinde altın aradı. Ancak, yine sonuç alamadı.
Umudunu kesen definecelerin bölgeden ayrılmasıyla, göl kurtuldu. Bitki florası ve çevresindeki Anıt Ormanıyla nadide bir bölge olan, Çevre ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Yaban Hayvanı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından koruma alanı olarak ilan edilen göldeki definecilerin kazdığı çukurlar, son yağmurlarla suyla doldu. Su seviyesi yükselen göl, eski görkemli zamanlarına dönmeye başladı. Göl çevresindeki Türkiye’nin en yaşlı karaçam ormanı da doğa bilimcileri için ilgi odağı olmaya devam ederken, yol kenarındaki biri 25.4 metre boy, 144 santim çap ve 1214 yaşında, diğeri ise 22 metre boy, 115 santim çap ve 1320 yaşındaki karaçam ağacı görenleri hayrete düşürüyor.
virahaber.com