DEFAV’da Yeni Dönem

DEFAV 26. Genel Kurulu’nda yeni yönetim kurulu belirlendi. Yönetim Kurulu Başkanı Müh. Asım İlker Meşe bayrağı Kapt. Koray Karagöz’e devretti.

İTÜ (YDO) Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfı’nın 26. Genel Kurulu Gündüz Aybay Denizcilik Merkezi’nde gerçekleştirildi. Camiadan STK temsilcilerinin de katıldığı Genel Kurul’da yeni yönetim kurulu seçimi de yapıldı.

DEFAV’ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Kapt. Koray Karagöz oldu. Yönetim Kurulu’nda yer alacak isimler ise, Müh. Adnan Erdal, Kapt. İlyas Murtezaoğlu, Müh. Asım İlker Meşe, Müh. Cemalettin Şevli, Kapt. Coşkun Ağca, Müh. Elif Karaman Sümer olarak belirlendi.

Yönetim Kurulu yedek listesinde ise, Müh. Nuri Mert Can, Kapt. Kazım Bakan, Kapt. Tayfun Sözer, Kapt. Mehmet Caner Aydın, Kapt. Mehmet Tarkan Karakaya yer aldı. Denetim Kurulu’ndaki isimler ise Müh. Mesut Cesur, Kapt. Cengiz Karabüber ve Kapt. Alper Demircan oldu.

Camiaya hizmet tek amacımız

DEFAV Başkanı olan Kapt. Koray Karagöz, Genel Kurul’un ardından yaptığı teşekkür konuşmasında şunları söyledi: “Değerli mütevelli ağabeylerim, kardeşlerim, meslektaşlarım. 26 Dönem Yönetim Kurulu adına konuşuyorum. Bizi seçtiğiniz ve bu asil görev için bize yetki verdiğiniz için onurluyuz, gururluyuz. yönetimim adına hepinize çok teşekkür ediyorum. Daha önceki yönetim kurullarında görev yapmış ağabeylerimizden örnek alarak çıtayı bir adım daha yukarısına taşımak ve camiaya hizmet etmek tek görevimiz, amacımız. Öğrenci kardeşlerimize, mezun ağabeylerimize, akademisyenlerimize elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edeceğiz. Bunun için de başta DEFAMED olmak üzere bütün denizci STK’larımızla, Denizcilik Federasyonumuzla, okulumuzla hep işbirliği ve uyum içerisinde vakfetmek amacıyla çalışacağız.

YDO ruhuyla kenetlenirsek bizi hiçbir volkan durduramaz

Tabi ki mezunlarımızla, onlarla el ele verdiğimizde neler başarabildiğimizi deprem sırasında gördük. Bu birleşmeyi hep gerçekleştirip YDO ruhumuzla, sizlerin de büyük yardımıyla hizmet etmeyi kendimize görev ve ilke olarak ediniyoruz. Ufuk Ağabey çok güzel söyledi. YDO ruhu olarak kenetlenmeyi başarırsak bizi hiçbir volkan durduramaz.
Son alarak da şahsım adına, kuruluşundan beri başkanlık görevinde bulunan ve Türk denizcilik tarihine adını altın harflerle yazmış olan rahmetli İlhan Kurtuluş ağabeyim, rahmetli Kemal Demir ağabeyim, Levent Akson ağabeyim, rahmetli İlhan Önerdem ağabeyim, Atilla Çiftçigüzeli ağabeyim, Mahmut Karaman ağabeyim, Saim Sivri ağabeyim, Saim Oğuzülgen ağabeyim, Bülent Temur ağabeyim, rahmetli Tahir Sarıoğlu ağabeyim ve İlker Meşe ağabeyimden sonra beni bu göreve layık gören bütün mütevelli heyetine çok teşekkür ederim. Bugün benim için hayatımın en mutlu, gururlu günü. Hepinize Allah selamet versin.

Vakıf ağlama değil icraat yeridir

Müh. İlker Meşe ise yaptığı veda konuşmasında şunları söyledi: “Altı sene geçti aradan. Altı sene önce vakfı devralırken ne durumda olduğumuzu kısaca hatırlatmak istiyorum. Bunları daha önce Genel Kurul’da paylaşmadığımı biliyorsunuz. Vakıf ağlama yeri değil icraat yeri. Vakıf maddi bakımdan ciddi zarardaydı. Dergi kimin çıkartacağı belli olmayan bir konumda ve zarardaydı. GADEM’in kiracısını kim ödeyecek, kalalım mı kalmayalım mı diye bir tartışma vardı. Okul tam bir alemdi. İkinci sınıflar dördüncü sınıflara kızmışlar mezuniyet töreninde boru trampet yapmayacaklarını söylüyorlardı. Yurt inanılmaz derecede yıpranmıştı. Çatısından su kaçakları ve bir sürü eksiği vardı. Okul yelken ve kürek takımı malzeme eksiğinden dışarı çıkamıyordu. Bodrumdan getirilen ve ilgilenilemediği için geri dönen STS Bodrum okul gemisi için Bodrum Belediyesi’nin açtığı haciz davası önümüzde duruyordu. İyi niyetle başlayan ve sonradan çok ciddi yatırım problemi olan bir ticari ortaklık bizi bekliyordu. Altı sene önce biz böyle başladık. Bunlar benim hatırlayabildiklerim.

Büyük bir sabırla ve en az parayı harcayarak başardık

Hepsini büyük bir sabırla, titizlikle vakfın cebinden en az parayı harcayarak yaptık. Öğrencilerimizi dinledik, sorunlarını çözdük. Okulumuzun mezuniyet töreninde boru trompet geleneğini yaptık ve bugüne kadar da devam ettiriyoruz. Bodrum Belediye Başkanı’na çıktık. Bodrum Belediye Başkanı dinliyor, yanında insanlar var not alıyor. İkide bir diyor ki hallederiz. Baktık ki iş kötüye gidiyor. Bu kitabı verdik. Kitabın üçüncü sayfasını açtı. Ya bu bizim eski yelkenli dedi. Kitap kalsın burada dedi. Neydi sizin probleminiz dedi. O zaman arkadaşlarla konuşalım, faiz almadan bu işi halledelim dedi ve STS Bodrum gemisinin cezasını haciz olmadan, faiz olmadan halletmiş olduk. Yurtta spor salonu ve kütüphaneyi düzenledik. Yeni makineler aldık. Kürek ve yelken takımıyla görüşerek tüm eksiklerini tamamladık ve denize çıkmalarını sağladık. Vakfın ortak olduğu şirketi iade ettik. GADEM’e sahip çıktık, düzene soktuk. Altı senedir hiç sorunsuz ilerliyoruz. Beybabaları her Çarşamba GADEM’de görmekten çok keyif alıyoruz. Dergiyi bir ajansla anlaşarak üzerimize aldık. Sadece geçen sene iki sayı çıkartamadık ama hiç zarar etmedik. Bugün derginin kontrolü vakıf üzerinden devam etmekte. Bin adet basılmakta, 900 adedi adrese gönderilmekte, 100 adedi de okul içerisinde çeşitli yerlere gönderiyoruz.

Bu bir ekip işidir

Bunun bir ekip işi olduğunu hepimiz biliyoruz. Başarının en büyük payının yönetim kurulu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu dönemde benimle mükemmel uyum sağlayan yönetim kurulundaki arkadaşlarımızı alkışlamanızı rica ediyorum.

Süleyman Süten’e özel teşekkür

Özel bir teşekkürüm var. Süleyman Süten Bey’e. Kendisine gerçekten çok teşekkür ediyorum. Her türlü zorluğumuzda, her türlü kavgamızda yanımızda oldu. Yurt yönetimine çok teşekkür ediyorum. Nizam da bizi hiç çaysız, kahvesiz bırakmadı.”

Genel Kurul’da şu konuşmalar yapıldı:

Çok önemli bir devir teslim

DEFAMED Başkanı Kapt. Ufuk Teker:  “Bence çok önemli bir devir teslim işlemi yapılacak ve çok güzel, bir dönem, pırlanta gibi bir dönem teslim edilecek. Biz DEFAMED yönetimi olarak ikinci dönemimizi sürdürüyoruz. Sayın Kapt. Baybora Yıldırım’dan yönetimi devraldıktan sonra bir aksiyon listesi belirledik, yapılacaklar listesi belirledik kendi adımıza. Fakat bizim gibi bir camianın üyesi olmak büyük sorumluluklar getiriyor. Bu sorumluluklar içerisinde bir de kırmızı çizgilerimizi belirledik. Bu kırmızı çizgiler nelerdir? Kesinlikle örf ve adetlere, abi kardeşliğe zarar verecek hiçbir hal ve harekette bulunmamak. Camianın sahip olduğu değerlere sonuna kadar sahip çıkmak. Bunların haricinde DEFAV, Kaptanlar Derneği, Kılavuz Kaptanlar Derneği, Denizcilik Federasyonu, Uzakyol Başmühendisler Derneği, Gemimo ve diğer derneklerle olan işbirliği içinde olmak, camiamızın menfaatlerini gözetecek, koruyacak tavır içerisinde olmak kırmızı çizgilerimiz olarak belirlendi. Bunun haricinde eğer bir şeyler de dönem içerisinde yapabilirsek ne mutlu bize diyerek yola çıktık.

DEFAMED ve DEFAV tek vücut iki kafa gibi

Bu iki dönem içerisinde özellikle DEFAV’la tamamen tek vücut çift kafa olarak hareket etmeye gayret ettik. Bu konuda başta Müh. İlker Meşe ve yönetim kurulu olmak üzere tüm DEFAV Yönetim Kurulu üyelerine teşekkürü bir borç biliyorum. Eksik olmasınlar, sağ olsunlar. Geriye dönüp baktığımda DEFAV’la ilgili yapılan işleri, üstlenilen görevleri, alınan sorumlulukları 1-2 başlık olarak söylemek istiyorum. Çünkü derneğin görevlerini de üstlenerek hareket ettiler. Derneğin ortaya çıkarttığı boşlukları bir libero gibi tamamlamayı üstlendiler. Özellikle bu merkezi hayatta tutup yaşatmak bence vakfın üstlendiği en önemli görevlerden biriydi. Bunu yaparak aslında bir çok derneğe de ev sahipliği ve yuva oldular. Bu da hiç azımsanmayacak büyük bir görevdi.

Bunun yanı sıra içerisinde bulunduğumuz salonda her Çarşamba günü, aslında mezunlar derneğinin aktif olarak yapması gereken ama hiç gocunmadan vakfın üstlendiği beybabalar buluşması yapılacak bir efsane haline döndü. Bence bundan sonraki dönemde de kesinlikle devam edecektir. Bu yakılan meşale herkesin hedefi halinde, herkesin görevi olarak üstlenilecektir diye düşünüyorum.

Yurt konusunda büyük alkış hak ediliyor

Vakfımızın işlettiği yurt binasının genç kardeşlerimize, özellikle bu sıkıntılı ekonomik dönemde yuva olması çok önemli. Yurdun işletilmesi çok başarılı bir şekilde gidiyor. Ufak tefek aksaklıklar kayda bile alınacak şekilde değerlendirilmemeli. Vakfın bu konuda da büyük bir alkışı hak ettiğini düşünüyorum. Bugünlerde maalesef birinci yılı geçecek olan 6 Şubat deprem felaketi hepimize çaresizliğin ne olduğunu, ölüm acısının ne olduğunu, organizasyon sıkıntısı durumunda ne olduğunu öğretti. Bu süreçte oralara dönüp baktığımda açık ara en iyi organize olanların denizcilik camiası olduğunu görüyoruz. Bu camia içerisinde de en iyi organize olan Yüksek Denizcilik Okulu mezunlarıdır. Bunu da yine Vakıf çatısı altında DEFAMED, DEFAV birlikteliği altında gerçekleştirdik. İyi ki varsınız, sağ olun.

Arkanızda kocaman bir camia var

Yeni yönetim zannetmesin ki yalnız. Zannetmesin ki tek başına bir yola çıktı. Yeni yönetimdeki arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin arkasında kocaman bir camia var. O camianın adı YDO.

Yeni yönetime başarılar diliyoruz

Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği Başkanı Kapt. Zafer Akbulut:  “Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği olarak İlker Ağabey’e çok teşekkür ediyoruz ve ondan bayrağı devralacak yeni yönetim kuruluna da başarılar diliyoruz.”

Gücümüz büyümeye devam ediyor

Türkiye Denizcilik Federasyonu adına Ali Burçin Eke: “Ufuk Ağabey çok güzel konuştu. Onun üzerine çok bir şey eklemek istemiyorum ama biz bu birlikten, kardeşliğe giden mavi yoldayız. Her zaman okulumla gurur duydum. Türk ticaret bahriyesini oluşturan, sonrasında büyüten yegane kuruluş Yüksek Denizcilik Okulu’dur. Daha sonra denizcilik fakültesine evrildi ve daha da büyümeye devam etti. Gücümüzün eskiden çalışan, sonra çalıştıran ve daha üst boyuta çıktığı 1995 yılında vakıfla tescillendi. Artık çok daha büyük bir güç olmaya başladık ve gücümüz de büyümeye devam ediyor. Türk ticaret bahriyesini artık bizler yönetmeye başladık. Daha da iyi olacağız diye düşünüyorum. Öncelikle bunu bir okul mezunu kimliğimle söylüyorum.

Şimdiye kadar DEFAV’a emek veren, çalışan, düşünen, hayatından veren bütün mezunlarımıza teşekkür ediyorum. Şu anki mevcut yönetime çok teşekkür ediyorum. İlker Ağabey zaten senelerdir emek veriyor. Yaptıkları ortada. Yeni gelecek yönetime de şimdiden başarılar diliyorum.

Yıpranma payını geri alacağız

Biz Türkiye Denizcilik Federasyonu olarak, çatı kuruluş olarak YDO’nun Türk gençliğine yeni bir girişimi olduk. Şu anda sadece Yüksek Denizcilik Okulu değil, bütün okulların STK’larını kapsamaya çalışıyoruz ve büyüyoruz. Bununla birlikte Türk denizciliğinin sorunlarına da eğilmeye çalışıyoruz. İki yıldır, 2008 yılında elimizden alınan denizcilerin yıpranma yapı konusunda çok büyük çalışmalar yürütüyoruz. Ankara’ya, Meclis’e ziyaretlerde bulunuyoruz. En son Sosyal Güvenlik Kurumu’nun vekalet başkanıyla görüştük. İki hafta önce de Tamer başkanımızla görüştük. Çünkü bu olayın armatör ve çalışan birleşmesi olmadan olmayacak. Şu an güzel bir kademe kaydettik. İki hafta sonra yeniden Meclis’e gidiyoruz. İnşallah en kısa zamanda elimizden alınan yıpranma payını geri alacağız.

Bunun yanında yeşil pasaportla ilgili çalışmamız var. Türk bayraklı gemilerde çalışan kaptanlar, zabitler. Avrupa’ya, Amerika’ya nereye giderseniz gidin bir vize sorunu var. Onun da çözümü yeşil pasaporttur. Gazetecilerde, avukatlarda varken denizcilerde olmaması çok büyük bir eksikliktir. Bu konu üzerine de çalışmalar yürütüyoruz. Bir de üçüncü projemiz var. Bu biraz gönül projesi. Anıtkabir’de Ata’mızın mozolesinde 81 ilden gelen toprak var. Onun yanına Mavi Vatan’dan, 4 denizden su alıp toprak gibi yanında buluşmasını istiyoruz. Bunun için de çalışmalar yürütüyoruz.”

Vakfımızın her zaman yanındayız

Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkan Yardımcısı Sedat Oğuz: “Bu binada olmasak bile 300 metre ileride her zaman için vakfın yanındayız. Buradaki bütün kurumların yanındayız. Yapabileceğimiz ne varsa elimizden geldiği kadar her türlü yardımı yapmaya hazırız. Bu arada İlker Ağabey’in önderliğinde, çalışma arkadaşlarıyla beraber yaptığı fedakarlıkları, sağladıklarını Ufuk başkanım çok güzel anlattı. Ben tekrar teşekkür ediyorum. Bilhassa deprem zamanı yaptıkları için ve kardeşlerimizin açıkta kalmaması için yaptıkları, gösterdikleri gayretler için çok çok teşekkür ediyorum. Yeni gelecek yönetim kurulu arkadaşlarımızın da yanında olduğumuzu belirterek onlara şimdiden başarılar diliyorum.”

Örnek alınan dernek ve vakıfız

İTÜ Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve eski DEFAV Başkanı Bülent Temur: 2007 yılından beri denizcilik fakültemizi, mezunlar derneğimizi ve vakfımızı hem İTÜ Rektörlüğü nezdinde hem de diğer tüm mezun dernekleri arasında tanıtmaya çalışıyorum. Vakfımızın ilk kuruluşunda genel sekreteri olmaktan da büyük gurur duyuyorum. O günlerden bugünkü duruma gelmemiz gerçekten çok büyük atılım anlamına geliyor. O günlerde bütçemiz 2 bin 750 dolardı. Oradan bugünlere geldik. Mezunlarımızın vakfımıza güvenmesi ve verdiği desteklerle, 250 bin mezunun olduğu söylenen İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bir yıldız haline gelmiş, örnek alınan dernek ve vakıf haline gelmiştir.

İTÜ Vakfı’nda da mütevelli heyeti üyesiyim. Oradaki çalışmalarımızda görüyoruz ki, gerçekten sürekli birbirleriyle çatışan, özellikle yönetimle, rektörlükle ve diğer dernekler ve sivil toplum kuruluşlarının çatıştığı bir ortam mevcut. Ama biz Yüksek Denizcilik Okulu olduğumuz için fikirlerimiz, yöntemlerimiz farklı olsa da birbirimize olan saygı ve sevgimiz hiç bitmiyor.

Bir süre COVİD nedeniyle çalışmalarını hafifletmiş olan İTÜ Mezun Dernekleri bir platform oluşturdu. 18 tane İTÜ mezun derneği var. Kanada’da, Amerika’da, İngiltere’de ve başka yerlerde de açılıyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde. Camiamızın Denizcilikten aldığı o ulvi birikimle, birlikte büyümenin doğru hedef olduğunu bildiğimiz için onları bir araya getirdik. Onun da başkanlığını yürütüyorum. Ama bizim vakfımızın, gerçekten de şu an şurada bakıyorum 35 40 kişi civarındayız. Eminim vekalet verenler de vardır. Gerçekten burada üye olup, üye olduktan sonra vakfımıza hizmet edecek, camiamıza hizmet edecek ve yani şurada senede bir tane yapılan toplantıya katılmaktan imtina etmeyecek yakışan mezunlarımızın üyeliğinin de artmasını diliyorum.

Özellikle derneğimiz ve vakfımızın deprem süresinde yaptığı çalışmaları yakinen takip ettim. Gerçekten çok önemli çalışmalardı. Orada İTÜ olarak da benzer çalışmalar yürütmeye çalıştık ve gördük ki gerçekten okulumuzun mezunlarının kat be kat başarı farkı var. Son bir şeyi daha vurgulamak istiyorum. Mezunlar Derneği burs konusunda çok iyi çalışıyor. Bu İTÜ mezunlar derneğinde de gerçekleşiyor. Şu an 600 öğrenciye burs veriliyor ama bunun geri dönüşü yüzde 1-2. Bizim vakfımızda bu yüzde 95 civarıydı benim bıraktığım zaman.

STK’lar çok kritik rol oynuyor

GEMİMO Başkanı Yaşar Canca: “Dünya denizciliği farklı bir yere gidiyor, biz de farklı bir yere gidiyoruz. Bazen okulun önünden, eski okulun önünden geçerken çok duygulanıyorum tuhaf oluyorum. Geçmiş böyle ağır bir şekilde sırtımıza oturuyor. Sonra vapurla karşıya geçiyorum. Biraz daha moralim bozuluyor. Ne oluyor diyorum. Sonra şunu fark ettim. Biz aslında Anadolu’dan İstanbul’a gelmiştik, toplanmıştık, birlik olmuştuk. Kaybettiğimiz şeyin aslında birlik olduğunu gördüm. Aslında bir lokmayı kaybetmişiz, büyükşehirleri yalnızlığın içerisinde kaybetmişiz. Sokaklarda, kalabalık topluluklarda, yemeklerde, her yerde konuşuyoruz, bir araya geliyoruz ama içimizdeki yalnızlığı bir türlü atamıyoruz.

Yatılı okuldan gelen bizler aslında bunun ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Aslında sivil toplum örgütleri burada çok kritik bir rol oynuyor. Arkada genç kardeşlerimizi görüyorum. Biz onlara rol model olmaktan daha çok, aslında onların enerjisiyle bizim yaşam tecrübemizi birleştirerek yeni bir yaşam tarzı oluşturulması gerekiyor. Özellikle kırsal kesimden şehre gelen insanların o oluşturduğu yaşam biçimi şehirli insanların yaşam biçimini yok etti. Şehirli insanların yok edilmiş yaşam biçimi bize yeni bir yaşam biçimi ama aslında geçici bir yaşam biçimi oluşturuyor. Bu yaşam biçimi aslında zor bir yaşam biçimi ve hiçbirimiz mutlu değiliz. Bu vakıfla ilgili ne alakası var diyeceksiniz bu konuşmanın ama ben duygularımı ifade ediyorum. Çünkü ben de Anadolu’dan İstanbul’a geldim. Bir bir grup aidiyeti oluştu. İhtiyaçların ilerisinde üçüncü ve dördüncü aşamayı bu tür gruplar oluşturdu. Bunu niye söylüyorum, çünkü sivil toplum örgütlerimiz biraz işin şekil ve maddi yönüyle ilgileniyor. İnsani yönü biraz zayıf kalıyor. Ben bu insani yönün biraz gündeme getirilmesi ve tamamlanması gerektiğini düşünüyorum. İnsana dokunmuyoruz, gençlere dokunmuyoruz. Aslında bize de dokunulmamıştır.

1982’de mezun olduğumuz zaman 9 ya da 10 yıl derneğe üye yapmadılar. Ne kadar acı bir şey. Sektörün kopukluğu ve bu kopukluğun başının neresi olduğunu ben çok iyi biliyorum. Orada koptuk. DO’lu, YDO’lu ayrımı yaptılar. 8-10 yıl sonra alınan bir kararla bizi üye yaptılar. Bundan sonra yapacağımız hatalara ders olması için bizimle ilgili olmayanları dışlama hakkına sahip değiliz.

Aşağı yukarı sivil toplum örgütlerinde bir 15 senedir çalışıyoruz beraber. İşte aynı kişileri görüyoruz aşağı yukarı. Resimlere bakın, geçmiş cetvellere bakın hemen hemen birbirine benzer insanlar katılıyor. Demek ki idealist bir insanlar var. Bir de bu işle hiç ilgilenmeyen insanlar var.

Denizcilik sektörünün dünyanın ne kadar önemli sektör olduğunu buradaki insanlara söyleyecek halim yok. Ama ben şöyle bir tanımlama yapıyorum. Dünya üzerinde oluşan gelirin yüzde 50’den fazlası deniz yoluyla taşınan mal ve hizmetlerden elde ediliyor. Bu çok büyük bir zenginlik.

2030’da yeni regülasyon geliyor

Önümüzdeki 2030 yılından itibaren şu anda çoğu kişinin dikkat etmediği, özellikle çok fazla dikkate almadığı yeni bir regülasyon geliyor. Avrupa’ya çalışacak bir koster firmasının yılda 5 tane gemisi varsa 3 buçuk milyon avro vergi ödeyecek. Kaçış da yok. Bu teknik bir gereklilik gerektiriyor. Ben bu hazırlığın vakıf belki alanımızın dışına çıkacak ama, ben orada odanın yöneticisi olarak söylüyorum. Denizciliğin geldiği bu aşamadan bir sonraki aşamayı hep birlikte aşmamız lazım ve bu bilinçle aşmamız lazım. Burada kolektif bilince ihtiyaç var birlikte hareket etmemize ihtiyaç var. Kimseyi dışlamamaya ihtiyacımız var. Ben aslında bu sektörün gücünü burada görüyorum.

Vakıf yöneticilerinin güzel çalışmaları oldu. Depremde de çok bizi motive ettiler, yönlendirdiler. Biz oda olarak maalesef bağış ve yardım yapamıyoruz. Kanun bize müsaade etmiyor. Oda niye yapmıyor diye düşünenler varsa onun için söyleyeyim. Odanın böyle bir yetkisi yok. Herhangi bir bağış yapma hatta burs verme yetkimiz bile yok. Biz buna rağmen destek olmaya çalıştık ve kurumlara yardım etmeye çalıştık. Orada emeği geçen genç kardeşlerimiz vardı. Onlara teşekkür ederim. Sonra kendileriyle tanıştım . Vakfın bundan sonraki ve  geçmiş yönetimine teşekkür ederim.

Okulumuz için el birliğiyle çalışıyoruz

İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özcan Arslan: Sıfatları çok kullanmadan hitap etmek istiyorum çünkü aynı kültürün temsilcileriyiz. Yaklaşık 2 yılı geçti, fakültenin dekanlığını ben yürütüyorum. Bu süre içerisinde sizler de şahitlik ediyorsunuz. Bu birliktelik sayesinde vakfımız, derneğimiz, sivil toplum kuruluşlarımızın tamamı, mezunlarımız ve rektörlüğümüzle ortak bir noktada buluştuk fakültede ve anlamlı adımlar atmaya başladık. Şu anda hem üniversite içerisinde hem uluslararası anlamda İTÜ Denizcilik Fakültesi’ni olması gereken yere taşımak için el birliğiyle çalışıyoruz.

Okulumuzda sadece altyapıyı yenilemiyoruz. Öğrencilerin mantalitesini de yenilemeye çalışıyoruz. Fakültemizi önümüzdeki yüzyıla emin adımlarla taşımaya çalışıyoruz. Bu mezunlarımızın ve sizlerin sayesinde olan bir şey. Vakfımızın, derneğimizin sayesinde olan bir şey. Vakfı önemli, vakfetmek önemli. Çünkü para vakfetmeyi gerektiriyor, emek vakfetmeyi gerektiriyor. Ben de geçmişte kısa dönemli de olsa vakıf yönetimde bulundum.

Ben sunun rahatlığını yaşıyorum. Yurdumuzu vakfımız işletiyor. Bu sene ilk kez tam kapasiteye de ulaştı. Aday öğrencilere veya herhangi bir şekilde başı sıkışan öğrencilere şunu diyebiliyorum: ‘Sen fakültemizi yaz denizci olmak istiyorsan. Ben bir şekilde sana burs da bulurum, yurt da bulurum. Bir şekilde organize ederiz’ diyebiliyorum. Nitekim bir önceki genel kuruldaki burs alan öğrenci sayısı 35 civarındaydı. Şu anda 70’e yakın.

Bir önemli konuyu da not olarak buraya düşmek istiyorum. Çünkü konu kritik. Şu anda yeni genç arkadaşlarımız, özellikle okuldan mezun olanlar doktoralarını tamamladılar, tamamlamak üzereler. Akademik kadroya geçiyorlar, önümüzdeki yıllarda geçecekler ama bunun arkasının gelebilmesi için özellikle genç, akademisyenliğe hevesli arkadaşlara nitelikli bir burs verilirdi ama bu biraz kısıtlanmış durumda. Bu konuya odaklanılması halinde ileriki yıllarda okulumuzda hoca bulunabilecek. Ömür türlü 3-5 ksene sonra, 10 sene sonra bu konu bize kırmızı alarm olarak çalacak. Vakfımızın böyle bir kuruluş amacı olduğunu da bildiğim için bu konuyu da hatırlatmak istedim.

Bugüne kadar gelmiş, geçmiş, vakıfta emeği geçen tüm büyüklerimize, vakıf mütevellilerine teşekkür ediyorum. Yeni seçilen arkadaşlarımıza da başarılar diliyorum.

Burası Türk Loydu’nun önemli bir parçası

Türk Loydu Başkanı Oral Erdoğan: “Sürekli bir hayır işleriyle uğraşıyorsunuz. Gençlerin, öğrencilerin geleceğe hazırlanması için kendi tecrübelerinizi onlara daha sinerjik olarak aktarmayla uğraşıyorsunuz… Geminin güverte tarafı diğer taraftan makina tarafı olmak üzere bir geminin sevk ve idaresini anlayabilenlerin hemen hemen birçok konuyu çok rahat anlayabildiğini, mantık üretebildiğini, sağlıklı düşündüğünü ben teyit ediyorum. Kendimi de gemi inşacı olarak bu sınıfa koyuyorum. O yüzden sizlerin çok faydalı olduğunuzu biliyorum. Burada 3 tane yönetim kurulu üyemiz var. Beni de sayın 4 olsun. Denetim Kurulu üyemiz var. O yüzden bu kurumun önemli bir parçası Türk Loydu. Türk Loydu’nun da önemli parçası burası.

IACS yeteneklerimizi paylaşmaktan mutlu

Türk Loydu’nun IACS’ye girmesi çok önemli. IACS Türk Loydu’nun teknik yeteneklerini paylaşmaktan mutluluk duyuyor. IACS’ta bir sürü komite var ve o komitelerin hepsinde, 1 Kasım’dan beri 19 meslek komitesinde aktif bir şekilde Türk Loydu çalışanları görev alıyor. Yani dünyada yapılan klaslama faaliyetleri, kural oluşturma faaliyetlerinin içerisinde Türk Loydu da var. Bu anlamda çok büyümemiz gerekiyor. Bunun en önemli parçalarından, belki de en önemli paylaş Denizcilik Fakültesi mezunları, gemi inşa mezunları, sonra da tamamlayıcı diğer meslekler.

Doktora çalışmalarına özel burs vereceğiz

Toplantılarda en çok önem verdiğimiz konu burs. Muhtemelen Nisan’a kadar yeni duyuruyu yapmış olacağız. Çok geniş kapsamlı, objektif kriterlere dayanan ve çok sayıda öğrenciye burs verilecek. Bunun ikinci ayağı, Türk Loydu’nun çalışmalarına katkı sağlayacak olan doktora çalışmalarına özel burs verilecek. Bu en önemli nokta. Mecburi hizmet karşılığı çok yüksek bir burs olacak.

Okulumuzun mezunu olmaktan çok gururluyum

Ulaştırma Bakanlığı Eski Ulaştırma Genel Müdürü Müh. Cemalettin Şevli: Okulumuzun mezunu olmaktan çok gurur duyduğumu söylemek istiyorum. Çünkü gerek gemi hayatımda, 15 yıllık deniz hayatımda, gerekse özellikle İstanbul’da çok görev yaptım. Dokuz yıl burada bölge müdürlüğü yaptım, sonra Ankara’ya gittim, derken Kıbrıs’ta görev yaptım. Halen kamuda görevim devam ediyor. Denizcilik Okulu mezunlarının dayanışması, birliği her zaman bize örnek oldu ve bizi gururlandırdı.

Deniz Ulaştırması Genel Müdürü’yken hangi klas kuruluşuna gittiysek, yine oradaki okul mezunu olan ağabeylerimiz, kardeşlerimiz sayesinde çok önemli desteklerle yine biz bu öğrencileri yetiştirdik. Niye bunu söylüyorum: Bizim okul mezunu nerede varsa orada güzellik var. Orada dayanışma var. Tabi ki farklı düşüncelerimiz olacak, eleştirilerimiz olacak, biz yine bu olgunlukla birbirimize yaklaşmak zorundayız.

Okulumuza gidiyoruz. Okulumuzdaki güzelliği yine okul mezunlarının verdiği destekle çok önemli aşamalara geldik. İnanır mısınız çeşitli kurumlar mutlaka programlar yapıyorlar ve biz sadece denizcilik programlarına gitmiyoruz. Diğer kurumların yaptığı programlara da davet ediliyoruz ve gidiyoruz. Ama bizim okul mezunlarının yaptığı dayanışma, yaptığı programlar, hani sadece bu okul mezunu olduğum için değil ben başkalarında da duyuyorum.

Bu kardeşlik-ağabeylik ruhu çok önemlidir. Bunun devamı olması halinde, ki yıllarca yapılmış ve bunun sonsuza kadar devam edeceğine inanıyorum. Hiçbir inanç, hiçbir siyaset, hiçbir farklı görüş yani hiçbir şeyi içine katmadan sadece denizci olmamızın verdiği gururla, enerjiyle çok daha güzel günlere yürüyeceğiz.

Yeni seçilecek yönetim kurulunun çok daha işler yapacağını, İlker Ağabey’imizin bıraktığı yerden daha önce Saim Abi, Güven Abi herkes emek verdi. Birbirimize yardım ederek devam edeceğiz. Genel Kurul’un hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

YDO ruhu kökümüzden gelen ahilik ruhudur

Saim Oğuzülgen: Özellikle vakfımızda görev alanlar her şeyden fedakarlık yaparak burada görev yaparlar. Özellikle vakfımızın yönetiminde, öncelikle yönetim kurulu üyeleri yönetim aşamasında kişisel kaprislerini, kendi aralarında daha sonra da genel kurullarda yansıtmak gibi bir olaya tevessül etmesinler. Burada bir adres göstermiyorum, kimseyi de itham etmiyorum. Şuradaki konuşmaları dinleyince inanılmaz şekilde üzüldüm. STK’lar arasında ne hikmetse uzaklaşmalar var. Bunlar bize hiç yakışmayan değerler. Aranızda benden başka var mı, Deniz Ticaret Odası Meclis Toplantısı’nda üye olmayıp da elini kaldırıp, “Burada YDO ruhu yaşıyor” diyeniniz var mı. Nedir o YDO ruhu. İşte onu söylemek için söz aldım. Ağabey kardeşlik ilişkisi, usta çırak ilişkisi. Bizim ta kökümüzden gelen ahilik ilişkisi. Lütfen bundan böyle, ben de çok şeyler yaşadım. Bir şey söylemedim. Sizler de erdemli olun. Geçmişte emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Burayı bu halde tutanlara teşekkür ediyorum. Lütfen vakıf olarak düşünelim, vakfedelim. Geçmiş yönetime teşekkür ediyorum, gelecek yönetime de başarılar diliyorum.

GÜNCEL Haberleri

Marmaris'te Lodos ve Sağanak Yağış Denizin Rengini Değiştirdi
Fiyatı Altınla Yarışan Balık: Kalkanın Kilosu 1.200 TL
Türk Denizciliğinde DÖDER ile Zirveye
Yang Ming, Arkas Bunker'la Yola Devam Dedi
Rusya’nın Karadeniz Kıyısında 19 Yunus Ölü Bulundu