İklim Değişikliği Üzerine Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında 1995’den beri her yıl düzenlenen Taraflar Konferansının (Conference of Parties - COP) 23’üncüsü (COP23) Almanya’nın Bonn kentinde başladı.
Yaklaşıl 200 ülkeden çeşitli temsilcilerin katıldığı ve Fiji Başbakanı Frank Bainimarama’nın başkanlık yapacağı konferans iki hafta sürecek. Bonn’da düzenlenen konferansa Almanya başbakanı Angela Merkel ve Fransa Başkanı Emmanuel Macron’un da katılması bekleniyor. Bu yıl 23’üncüsü düzenlenen İklim Değişikliği Konferansı’nın ana maddeleri, Paris iklim anlaşması kurallarının tartışılması ve küresel ısınma değerleri olacak.
Küresel düzeyde katılımla 1992 yılında düzenlenen ‘Dünya Zirvesi’nde, iklim değişikliğinin dünya çapında bir tehdit olduğunu ve dünya çapında bir eylem gerektirdiğini benimseyen katılımcı devletler tarafından kabul edilen uluslararası çevresel anlaşma UNFCCC’nin amacı, “Atmosferdeki sera gazı yoğunluğunu, iklim sisteminine tehlikeli boyuttaki insani müdahaleyi engelleyecek düzeyde sabit tutmak” olarak belirlendi.
Anlaşmanın tarafları, 1995’den bu yana her yıl, Taraflar Konferansında (COP) iklim değişikliğiyle başa çıkma konusundaki ilerlemeyi değerlendirmek üzere buluşuyor. Toplantılar her yıl COP’lar arasında düzenleniyor ve UNFCCC her zaman Bonn’da gündemi ilerletmek üzere toplanıyor.
Paris Anlaşmasının kabul edildiği 2015 Taraflar Konferansı (COP21), ‘Karar COP’u’ olarak, Paris Anlaşmasının onaylanmasından hemen sonra Marakeş’te düzenlenen COP22 de ‘Eylem COP’u’ olarak anılıyor.
Trump’un gölgesi
Trump'ın ABD'yi Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan çekme kararının yankıları sürerken başlayan konferansa katılan 197 ülkeden hükümet temsilcileri, iki yıl önce imzalanan tarihi anlaşma ile üzerinde uzlaşılan hedeflere ulaşılması için atılacak somut adımları ele alacak.
Paris'te belirlenen hedefler
Fosil yakıtların terk edilerek rüzgâr, güneş ve diğer temiz enerjilere geçilmesini amaçlayan Paris anlaşması, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine kıyasla 2 derecenin altında tutulmasını öngörüyor.
Ancak BM Çevre Programı'nın Ekim ayı sonunda yayımladığı rapor, ülkelerin sera gazı salınımını azaltma konusunda verdikleri vaatleri yerine getirmeleri hâlinde dahi 2100 yılında küresel sıcaklıkta 3 derecelik bir artışla karşılaşılacağını gösteriyor. Bu öngörünün, dünyanın Çin'den sonra en fazla sera gazı salan ABD'nin Paris anlaşmasından çekilmesini hesaba katılmadan yapıldığını göz önünde bulundurunca ortaya daha olumsuz bir tablo çıkıyor.
Bu durum da Grönland'daki buz tabakasının tamamen erimesi, deniz seviyesinde daha fazla artış ve başta Amazon olmak üzere ekosistemlerin göreceği zarar gibi riskler doğuruyor. Küresel sıcaklık halihazırda sanayi devri öncesine göre yaklaşık bir derece arttı. Dünya Meteoroloji Örgütü'nün geçen haftaki raporuna göre ise atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu 2016 yılında rekor kırarak, 800 bin yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Gösteriler başladı
Bonn'da iki hafta boyunca sürecek konferans zarfında düzenlenmesi beklenen protesto gösterilerinin ilki Cumartesi günü yapıldı. Organizatörlere göre 25 bin, polise göre ise 11 bin kişinin katıldığı eylemde, "Kömürü durdur, iklimi kurtar" çağrısı yapıldı.Almanya'da düzenlenen en büyük iklim protestosu olarak kayıtlara geçen eylemi düzenleyen organizatörler ve protestocular, Bonn'daki konferansın, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda dünya için son ve en iyi fırsat olduğu görüşünde.
Göstericiler, iklim konferansının, Avrupa'nın en büyük karbondioksit salınımını yapan kömür madenlerine sadece 50 kilometre uzaklıkta düzenlenmesinin yarattığı ikileme de dikkat çekerek, Almanya'yı tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye davet etti.
Almanya'nın çelişkili durumu
İklim değişikliğiyle küresel mücadele konusunda lider ülkelerden biri olarak bilinmesine karşın, halen kömürle çalışan 77 enerji santrali bulunan Almanya, elektriğinin yaklaşık yüzde 40'ını söz konusu santrallerden sağlıyor. Avrupa Birliği'nin karbondioksit salınımlarının yaklaşık beşte biri kömürle çalışan santrallerden kaynaklanıyor. Bunun yarısından da Almanya ve Polonya sorumlu.
Uzmanlar, Almanya'nın, içerdiği yüksek karbon nedeniyle en kirli fosil yakıt olan linyit ve diğer kömür madenlerini kısa süre içinde kapatmaması halinde; sera gazı salınımlarını 2020'ye kadar yüzde 40 azaltma hedefini tutturmasının imkânsız olduğunu belirtiyor.
Yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda koyduğu hedefler nedeniyle "İklim Başbakanı" lakabı takılan ancak bu hedeflerden uzaklaşmakla eleştirilen Angela Merkel şu günlerde, kömür madenlerinin kapatılmasını şart koşan Yeşiller ile zorlu koalisyon görüşmeleri gerçekleştiriyor. Çevreciler, bu görüşmeler neticesinde Almanya'nın kömürü bir an önce terk edip rüzgâr ve güneş enerjisi gibi sürdürülebilir kaynaklara geçmesi için adım atacak bir hükümet kurulmasını ümit ediyor.
Türkiye, Paris anlaşmasına resmen taraf değil
İklim konferansına, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Merkel'in yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dahil, yaklaşık 20 ülkeden lider katılacak. Ancak liderler ve çevre bakanlarının, konferansın ikinci haftasında boy göstermesi bekleniyor.
Konferansta Türkiye'yi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar başkanlığındaki heyet temsil edecek.
Küresel sera gazı salınımlarındaki payı yüzde 1'in biraz altında olan Türkiye, 2015 yılında kabul edilen Paris İklim Değişikliği Anlaşması'nı 2016'da imzalayan 175 ülkeden biri. Ancak anlaşma halen TBMM'de onaylanmadığı için Türkiye henüz resmi olarak anlaşmanın tarafı değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Temmuz ayında Hamburg'da düzenlenen G20 zirvesindeki temaslarının ardından, Türkiye'nin anlaşmayı TBMM'den geçirmeyebileceğini açıklamıştı. Erdoğan, Türkiye gelişmekte olan ülkeler sınıfında olduğu için finansal destek alacağına dair dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'dan söz aldığını belirterek, "Bizler de dedik ki ‘Eğer bu gerçekleştirilirse parlamentodan geçer, aksi takdirde bu, parlamentodan geçmez.’ Nitekim şu anda henüz parlamentodan geçmemiştir, dolayısıyla Amerika’nın attığı bu adımdan sonra bizim de durduğumuz konum şu anda parlamentodan geçmemesi istikametindedir" demişti.
Gelişmekte olan ülkelerin yenilenebilir enerjiye geçişinde maddi destek sağlanması için BM tarafından kurulan Yeşil İklim Fonu kapsamında şu ana kadar verilen toplam 10 milyar doların üzerindeki vaadin 3 milyar dolarını ABD yaptı.
ABD'de Trump'a baş kaldıran eyaletler
Trump'ın kararlı tutumuna rağmen, ancak 2020 yılında resmen Paris anlaşmasından çekilebilmesi mümkün olan ABD, 3 milyar dolarlık vaadinin 2 milyar dolarını henüz yatırmadı. Başkan seçilmeden önceki yıllarda küresel ısınmayı birçok defa "üçkâğıt" olarak niteleyen Trump'ın, ülke bazında en büyük donör olan ABD'ye kalan meblağı ödetmeyebileceği belirtiliyor.
Bonn'daki konferansa ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Thomas Shannon başkanlığındaki heyetle katılan ABD'nin California dahil 14 eyaleti ve Porto Riko, Trump'ın aksi yöndeki politikalarına karşın, Paris anlaşması uyarınca kendi paylarına düşen sera gazı hedeflerini tutturma niyetinde.
California eski valisi Schwarzenegger'in halefi Jerry Brown da ünlü aktör gibi Bonn'daki konferansın katılımcılarından. İyimserliğini kaybetmeyen Brown, Paris anlaşması ve yeşil enerjiye geçiş konusundaki kararlılıklarını bu konferansta bir kez daha vurgulayacaklarını belirtiyor.
Vira Haber