Türkiye'den Çin'e ihraç ürünü taşıyan ilk tren 4 Aralık tarihinde İstanbul'dan törenle uğurlanmıştı. 8 bin 693 kilometre yol kat eden trenin Türkiye açısından lojistik kanadındaki öneminden bahseder misiniz?
Türkiye tarihinde ilk olan Çin ihracat blok trenimiz İstanbul’da yüklendikten sonra 2 kıta, 2 deniz, 5 ülke ve toplamda 8 bin 693 Km yol kat ederek 14 gün gibi rekor bir sürede Xi’an- Çin’e yükünü ulaştırdı.
İlk blok trenimiz 42 konteyner içerisinde toplam $ 1.59 milyon değerinde 1.400 adet soğutucu ile yola çıkarttıktan sonra ikinci ihracat blok trenimizi de hemen ardından Çin’e uğradık. İki blok trenimiz de Xi’an varışlarını 14 günde tamamlayarak Türkiye – Çin arasında kurduğumuz bu ihracat hattımızın transit sürelerinin stabil olduğunu kanıtlamış oldu. Hattın şuan 14 gün gibi rekor stabil transit sürelere sahip olması ülkemiz lojistik kanadı açısından büyük önem arz ediyor. Deniz taşımalarına baktığımız zaman 40-45 gün arasında Çin’e varış yapan ihracatçılarımızın Çin’e ulaşımını 3 katı oranında kısaltmış olduk.
Lojistikte en önemli kalemler maliyet, transit süre ve güvendir. Partnerlerimiz ve bakanlıklarımız ile beraber Türkiye ile Çin arasında kurmuş olduğumuz demiryolu hattımız ile Türkiye’nin lojistik gücünü artırırken; ihracatçımızın Çin’e ulaşımda en önemli üç insiyatifi de sağlamış olduk.
Covid-19 salgını ile mücadelede bu trenin ülkeler arasında iş birliği getirdiğini ve uluslararası tedarik zinciri istikrarını koruduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Covid-19 salgının başlaması ile ilk karantina uygulaması Çin’de başladı ve Çin ekonomisi bu dönemde dışa kapanan bir hale geldi. Bu etki ile birlikte ticaretin büyük hacmini taşıyan deniz yolu navlunları istikrarını kaybetmeye ve hızla artmaya başladı. Bu dönemde yine Asya’nın en büyük ekonomisine nefes aldıran etken demir yolları oldu. Pandemi dönemi de dahil olmak üzere Çin-Avrupa arasında 2020 yılında 12.400 yük tren seferi gerçekleştirildi. Yine bizler de Çin üzerinden ülkemize 10 blok tren girişi ve 2 adet ihracat tren çıkışı gerçekleştirdik.
Geçen yıl Çin ile Avrupa arasında demiryolları taşınan konteyner sayısı 1 milyon 130 bine ulaşmıştı. Baktığımız zaman pandeminin de etkisiyle bir önceki yıla kıyasla %56’lık bir artış yaşandı. Avrupa Birliği ülkeleri ve komşu ülkelerimizde yaşanan karantinalara karşı ise demir yollarımız can verici damarlar oldu.
Pasifik Eurasia, Orta Asya’daki etkinliğine baktığımızda şuan Avrupa ülkeleri, Çin, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Rusya gibi demir yolu ülkelerinin Türkiye’deki resmi partneriyiz ve özellikle Kuşak ve Yol İnsiyatifinde orta koridorda yer alan ülkemizde dahil olmak üzere İpek Yolu tedarik zincirinde aktif olarak iş birliği içerisinde çalışarak tedarik zinciri ekosistemini yürütüyoruz.
Çin’e yük taşıyan bu trenin faaliyetleri, güzargah üzerindeki ülkelerin ekonomilerinin toparlanmasına katkısı olmuş mudur?
Çin trenimizin BTK hattını kullanıyor ve rotası üzerinde sırasıyla Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Çin bulunuyor. Çin şuan zaten dünyanın en iyi ekonomilerinden biri durumunda ve git gide yükselen bir ivmeye sahip ve harika bir Pazar. Baktığınız zaman kuzey ve orta koridorda da Çin’e gidip gelen trenler Kazakistan üzerinden geçiyor. Kazakistan'dan geçen kargo transit hacmi geçen yılın aynı dönemine göre 6 aylık periyotta %54 artış gösterdi. 450 bin Teu transit kargo hacmine ulaştılar, bu çok yüksek bir oran. BTK( Bakü-Tiflis-Kars) üzerinde ise 15.000’inci konteyner taşıması gerçekleşti. Orta Asya üzerine yaptığımız tren taşımalarının güzergah ekonomilerine olumlu etkileri oldu, yeni açtığımız Çin ihracat trenleri bu etkiyi daha da artıracaktır.
Trenin, küresel ekonomiye ne gibi etkisi olmuştur?
Çin trenimiz sadece ülkemiz basınında değil en batıdan en doğuya kadar tüm dünya basınında geniş yankılar buldu ve her ülke kendi açısından bu trenin incelemesini yaptı. COVID-19 pandemisinin, küresel lojistiği bozduğu ve ticaretin azalmasına neden olduğu koronavirüs döneminde Asya ile Avrupa arasında köprü görevi gören ülkemizden Çin'e giden ihracat trenlerimizin ekonomik toparlanmayı daha da artıracağına inanıyorum.
Türkiye’nin orta koridorda ön plana çıkan bir istasyon olmasından dolayı jeopolitik stratejik öneminden bahsedecek olursak ne gibi yorumlarınız olur?
Türkiye Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir köprü olmasından dolayı jeopolitik açıdan oldukça önemli bir konumda. Asya ile Avrupa arasında yılda 600 milyar dolarlık bir ihracat söz konusu. Bu ihracatın taşıma payları üzerindeki dağılımına bakarsak geçtiğimiz yıllarda bir yıl içinde Çin'den Avrupa'ya gönderilen 10 milyon konteynerin % 96'sı deniz yoluyla, % 4'ü ise Kuzey Koridoru tarafından taşınıyordu. Fakat, günümüz yapısına baktığımızda pandemi etkisiyle beraber denizde başlayan ekipman krizi Asya ile Avrupa arasındaki navlunları 6 katına kadar yükseltti, fakat bu ürünleri Asya’dan demiryolu ile Türkiye’ye getirdiğinizde hem süre açısından hem de maliyet bazında kazancınız oluyor çünkü Türkiye demiryollarının gelişmesiyle tam olarak transit yükler için köprü görevi görüyor.
Avrupa ile Asya arasında bir ticaret yolu olan Orta Koridor’da yer alan ülkemiz, Kuzey Koridoru'ndan daha hızlı, ekonomiktir. 2.000 kilometre daha kısa ve iklim şartlarına daha elverişlidir. Taşıma süresi, deniz yoluna göre 3 katı (15 gün) daha kısadır. Yine koridorumuz ülkemizin liman bağlantıları sayesinde Asya yüklerinin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Akdeniz'e ulaşması için de önemli fırsatlar sunuyor. Sadece Asya ve Avrupa arasında değil Kuzey ve Güney rotaları arasında da ticaretimizin artması için büyük fırsatlar var.
Türkiye’nin bu trenden kazanımları ne olmuştur?
Türkiye’den Çin’e ilk ihracat trenimiz ile birlikte Türkiye’nin lojistik gücünü artırmış olduk ve Türk demiryollarının önünün ne kadar açık olduğunu tüm dünyaya göstermiş olduk. Baktığınız zaman hayal olarak görünen rotalarda şuan aktif olarak taşımalar gerçekleştiriyoruz ve aslında ülkemize demiryolu kültürünü oturturken bir diğer yandan da gençliğin önünü açmak olan vazifelerimizi de yerine getiriyoruz. Demiryollarının daha da gelişmesi ile birlikte ülkemizde yeni iş kapıları, istihdam alanları doğacak, bizden sonraki nesil ise bayrağı daha ileriye taşıyacak bence en önemli kazanımımız ülkemize lojistik kültürünü oturtmamız olacak.
Şu an ihracatçılarımıza yeni çıkış kapılara yaratarak ihracatımızın gelişmesine aktif olarak katkıda bulunuyoruz. Sadece Çin ihracat trenimiz üzerinden konuşursak ihracatçımız dünyanın en büyük ekonomisine hızlıca ürün ulaştırabilecek konuma geldi. Karşılıklı ticaretin artması, daha önce Asya coğrafi ticaretinde ulaşılamayan pazarlara girme fırsatlarını beraberinde getiriyor. Üretilen ürünlerimizin ulaşılamaz veya ulaşılması zor bir pazara 14 gün gibi rekor sürede trenimiz ile girmesi Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Yine ara mamül ithalatçımız, lojistik maliyetlerini düşürerek aradığı ara parçaya daha ucuz ve maliyetsiz bir şekilde ulaşacak.
Kuşak - yol insiyatifi kapsamında oluşturulan bu yeni koridor bölgesel ve küresel ekonomide ne gibi değişiklikler ya da kazanımlar yaratabilir ?
Türkiye'nin Çin bağlantılı ihracat trenlerinin ekonomik toparlanmayı daha da artıracağına, ulaşım, ticaret ve kültürde bağı güçlendireceğine ve güzergah boyunca bu ülkelerdeki insanlara daha iyi hizmet ve ürünlerin ulaşacağına inanıyoruz. Yeni açtığımız Türkiye - Çin koridoru ile transit yüklerde Kuzey Koridorunda yaşanan sıkışıklığı da azaltarak ülkemizin hacmini artırmış olacağız. Kuzey koridorunda Çin'in Rusya üzerinden Avrupa'ya yaptığı demir yolu yük taşımacılığının yüzde 30'unu Orta Koridor'a kaydırma gibi bir planı var. Böylece kuzey hat olarak belirtilen Çin-Rusya (Sibirya)- Belarus üzerinden yılda 5 bin 500 trenle yapılan taşımaların bir kısmınında yavaş yavaş artık Türkiye’ye kaydığını görebiliriz. Tüm bu yeni rotaların kurulması Türkiye’yi lojistikte daha güçlü kılacaktır.
Bu hattın, okyanus taşımacılığının önüne geçip tarihi baharat yollarının yeniden stratejik önem kazanmasına yol açmıştır diyebilir miyiz?
Dünya ticaretininin %90’ı deniz yoluyla yapılıyor, örneğin bir gemi binlerce konteyner getirebilirken demiryolu ile şuan bu hacmi yakalamak mümkün değil. Hacimsel bazda baktığımızda deniz yolları yine hayli yüksek hacmini koruyacaktır fakat stratejik olarak değerlendirirsek şuan tarihi İpek yolları net bir şekilde yeniden önem kazandı ve geleceğin de bu yönde şekilleneceği inancındayım. Çünkü duruma baktığınızda şuan en büyük gemi armatörler dahi demiryollarını aktif olarak kullanmaya başladı ve Çin’den ülkemize demiryolu üzerinden yük yapmak için talepte bulunuyorlar.
Bir Kuşak Bir Yol projesi dünya ticaretinin yönünü nasıl değiştirdi?
Kuşak ve Yol İnsiyatifinde, Kuşak olarak ifade edilen tabir kara koridorlarını kapsarken Yol tabiri ise deniz koridorunu ifade etmektedir. Yine, Kuşak ve Yol İnsiyatifinde 6 büyük koridor bulunuyor. Bunları Pasifik ve Atlantik’i bağlayan koridor, Çin-Moğolistan-Rusya’yı bağlayan koridor, Doğu Asya ile batı Asya’ya ilaveten ülkemize bağlanan koridor, Çin-Pakistan koridoru, Çin ile ASEAN ülkelerini bağlayan koridor, Çin-Hindistan koridoru olarak özetleyebiliriz.
Dünya Bankasının raporlarına göre Kuşak ve Yol koridoru ekonomilerindeki ticaret potansiyelin %30 altında olduğu tahmin ediliyor. Günümüzde de bu koridorları aktif kullandıkça yeni ticaret potansiyallerin ortaya çıkmaya başladığını gözlemliyoruz, ticaret Asya’ya doğru kayma eğiliminde çünkü daha şimdiden yüksek bir potansiyel var. Tam olarak uygulandığında, Kuşak ve Yol ulaştırma projelerinin dünya için ticaretini %1,7 ila %6,2 arasında, küresel reel geliri %0,7 ila %2,9 oranında artıracağı tahmin ediliyor. En önemlisi ise eğer sınırda yaşanan problemler ve Avrupa Birliğinde olduğu gibi ticaret kolaylıkları sağlanırsa ülke ekonomilerinin gelirlerinin 2 ila 4 kat daha artacağı ön görülmekte. Tüm bu etkenlerle birlikte ticaretin yönünün Asya’ya kayacağını ön görebiliriz.
1,5 milyar nüfuslu Çin ile kurulan ticari ortaklığı Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Peki bundan sonra Türk iş adamları ve Türkiye’nin ekonomik stratejileri Çin ve Orta Asya üzerinden şekilleneceğini söyleyebilir miyiz?
Çin ile ülkemiz arasında 21 Milyarın üzerinde bir ticaret hacmimiz bulunuyor ve bu hacmin daha da artmasını ön görüyoruz. Çin’de alınan yeni kararlar ile birlikte Çin pazarının potansiyeli tamamen değerlendirilecek ve dünyanın geri kalanı için daha fazla talep yaratılacak. Çin'in kişi başına düşen GSYİH'si 400 milyonun üzerinde orta gelirli nüfusla 10.000 ABD Dolarını aştı. Birçok uluslararası ajans, Çin'in perakende satışlarının bu yıl 6 trilyon ABD dolarına ulaşacağını tahmin ediyor. Çin ekonomisinin sürekli gelişimi ve Çin halkının daha iyi bir yaşam arayışı, dünyanın her yerinden daha çeşitli ve yüksek kaliteli ürünler, teknolojiler ve hizmetler için daha fazla talep yaratacaktır. Bu durum ülkemiz için kesinlikle daha geniş bir pazar ve güçlü bir itici güç sağlayacaktır. Çin'in sunduğu fırsatları değerlendirmemiz gerekiyor.
Türkiye coğrafi konumu itibarıyla bu ticaretin yönlendiriciliğini yapan bir depolama merkezi olabilir mi?
Türkiye’de yaklaşık 21 adet lojistik merkezi kurulacak ve 9 adet lojistik merkezi tamamlandı. Tüm proje bittiğinde ülkemizde yaklaşık 10 milyon metre kare lojistik alanı olması hedefleniyor. Avrupa ile Çin arasındaki ticaret hacmi günlük 1,5 Milyar dolar civarında ve inanıyorum ki doğru hamleler ve yatırımlar ile Türkiye orta vadede bu ticaretin yönlendiriciliği yapan bir konuma erişecek.
Çin'e giden ihracat treni İpek ve Baharat yolunu yeniden canlandırma konusunda ne gibi değerlendirmeleriniz olur?
Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergâhı izleyen kervanlarla sağlanırdı. Doğu'nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Xi’an kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz (Tirebolu) limanlarından veya Trakya üzerinden ile Avrupa'ya giderlerdi.
Baktığınız zaman yüzyıllar geçse de şuan yine tarihi İpek yolu’nu kullanıyoruz. Tarihimizde ilk olarak gerçekleştirdiğimiz Çin ihracat trenimiz ile Türkiye’nin modern İpek Yolunda önemli bir yerinin olduğunu tekrar göstermiş olduk. Tüm ülkemize ve milletimize hayırlı olması temenni ediyorum, yeni demir yolu atılımlarımız gençlerimize de yeni kapılar açacaktır.
Vira Haber