Cam hiç bu kadar güzel olmadı

Kendilerini “cama gönül vermiş kadınlar” olarak tanımlayan Fatoş Kalkavan, vitray ve mozaik sanatının inceliklerini ve birbirinden büyüleyici eserlerin nasıl ortaya çıktığını Vira’ya anlattı.

1970 yılından bu yana sanatla uğraşan Fatoş Kalkavan, ilk dönemlerde evinde oluşturduğu atölyesinde karakalem çalışmalarıyla, daha sonra da guaj ve yağlıboya resimleriyle 2003 yılından bu yana çeşitli karma sergilere katıldı. Resim çalışmalarına vitray ve mozaik eserleri de ekleyen Fatoş Kalkavan, kendisi gibi sanat aşığı Ruhsar Işıklılar ve Ayşe Pınarlı ile birlikte geçtiğimiz eylül ayında Art Glastum atölyesini açtı. Kendilerini “cama gönül vermiş kadınlar” olarak tanımlayan Fatoş Kalkavan, vitray ve mozaik sanatının inceliklerini ve birbirinden büyüleyici eserlerin nasıl ortaya çıktığını Vira’ya anlattı.

Birbirinden farklı renklerdeki camın usta ellerde şekil bulması ve ışıkla buluşması olan vitray, görsel bir zenginlik ve yaratıcılık gerektiren meşakkatli bir sanat dalı. Modern hayata uygulama ve çok çeşitli alanlarda kullanılabilme özelliğinden dolayı büyük ilgi gören vitray sanatının popülerliği gittikçe artıyor. İşlenebilir bir malzeme olan camın, renkleri ve ışık geçirgenliği sayesinde büyüleyici eserlere dönüştüğü bu sanat dalında sanatçının bilgi, birikim ve emeği kadar sabrı da çok önemli. Sonuçta meşakkatli ve komplike bir sanat vitray…

Son dönemde sanatsal çalışmalarını vitray ve mozaik sanatı üzerinde yoğunlaştıran denizci eşi Fatoş Kalkavan, geçtiğimiz eylül ayında açtığı atölyesine cama ismini veren sarı renkli bir orman çiçeğinin Latince adı olan Glastum’dan yola çıkarak Art Glastum adını vermiş. Sanatçı arkadaşları Ruhsar Işıklılar ve Ayşe Pınarlı ile birlikte ile eylül ayından bu yana vitray ve mozaik sanatında epey yol almış Fatma Kalkavan.

Art Glastum’da güçbirliği

Kendilerini “cama gönül vermiş” kadınlar olarak tanımlıyor Fatoş Kalkavan. Önce dört yıldır vitray yapan Ruhsar Işıklılar ile yolu kesişmiş. Ekibe daha sonra tekstil mühendisi Ayşe Pınarlı katılmış. Bu üç kadın Art Glastum atölyesinde güçlerini birleştirmişler. Atölyede bugünlerde hummalı bir çalışma var. Bir taraftan açmayı planladıkları sergi için koleksiyon çalışılıyor, diğer yandan da kursiyerlere vitray ve mozaik eğitimi veriyorlar. Şu anda 10’un üzerinde kursiyer Art Glastum’da vitray ve mozaik için ders alıyor. Haftada iki gün olarak düzenlenen kurslarda vitray alanında Türkiye’de “hocaların hocası” olarak kabul edilen Prof. İrfan Yılmaz ders veriyor. Zaten Art Glastum’un kuruluş fikri de Prof. İrfan Yılmaz’ın FatoşKalkavan’ı desteklemesi, hatta zorlamaları sonucunda ortaya çıkmış. Prof. İrfan Yılmaz’dan ders alan Fatoş Kalkavan, atölyenin kuruluş aşamasında kendisinden büyük destek aldıklarını söylüyor. Atölyeyi de onun evine yakın bir yerde açmışlar.

Prof. İrfan Yılmaz, Köy Enstitüsü kökenli bir sanatçı. Gazi Eğitim Fakültesi’de resim bölümünü bitirdikten sonra öğretmenlik hayatına başlaya n Yılmaz, 4 yıl Türki Cumhuriyetleri’nde öğretmenlik yaptıktan sonra Trabzon Eğitim Enstitüsü’ne öğretim üyesi olarak görevlendiriliyor. 1940’lı yıllardan bu yana vitray sanatıyla uğraşan Prof. İrfan Yılmaz, uzun yıllar profesyonel olarak atölye çalışmaları yapmış. Bugün 84 yaşında ama hala ilk günkü gibi vitray tutkusuyla evinde 6 öğrenciye ders veriyor, vakit buldukça da yeni objeler yapıyor. Sanat camiasında vitray dalında “hocaların hocası” ünvanına sahip olan Prof. İrfan Yılmaz aralarında Devrim Erbil, Muhammet Özal’ın da bulunduğu birçok değerli isme hocalık yapmış.

Art Glastum’da da ders veren Prof. İrfan Yılmaz; atölyenin kuruluş aşamasında “Siz atölyeyi kurun, ben gelip ders veririm” deyince Fatoş Kalkavan atölyeyi açmaya karar vermiş. Art Glastum atölyesinde ağırlıklı olarak tiffany tekniğiyle kurşunlu vitray eserler yapılıyor. Vitrayın yanı sıra mozaik eserler de üretiliyor atölyede.

Atölyede ziyaret ettiğimiz Fatoş Kalkavan, vitrayın çok bilinen bir sanat olmadığını söylüyor. ‘Biz vitray yapıyoruz, tiffany çalışıyoruz’ dediğimiz zaman cam boyama olarak algılanıyor” diyor Fatma Kalkavan. Ruhsar Işıklılar da vitray sanatını; “geçmişten günümüze ve bugünden geleceğe gidecek, yaşayacak bir çalışma, bir kültür mirası” sözleriyle tanımlıyor. Ziyarette, vitray sanatının inceliklerini de öğreniyoruz… Vitrayın ilk olarak kilise süslemelerinde kullanıldığını ifade eden Ruhsar Işıklılar, daha sonra dekoratif amaçlı olarak evlerde de kullanılmaya başlandığını ve modern uygulamalar ile günümüze kadar geldiğini söylüyor.

Tiffany tekniği daha kıvrak

Fatoş Kalkavan, atölyede genel olarak tiffany ve kurşunlu vitray çalıştıklarını, bunun yanı sıra mozaik eserler de yaptıklarını belirtiyor. Ruhsar Işıklılar ise tiffany tekniğiyle yapılan bir vitray uygulamasını aşama aşama anlatıyor bize. Vitray çalışması için önce bir desen seçiliyor ve camlar şablona göre kesiliyor. Düzeltilmesi gereken yerler varsa düzeltildikten sonra desene uygunluğu sağlanıyor. Sonra etrafına bakır folyo geçiriliyor. Bu işlemin ardından lehimleme işlemi yapılıyor. Lehimleme bitince de temizleniyor. Eğer eskitme (Patina) isteniyorsa, patina yapılıyor ve obje tekrar temizlenerek hazır hale getiriliyor. Her aşaması çok dikkat gerektiren bu işlemler tamamlandıktan sonra bütün malzemeler birbirine bağlanıyor. Ruhsar Işıklılar, vitray çalışmalarda camların çok düzgün kesilmesi ve birbirine güzel bir şekilde oturması gerektiğine işaret ediyor. Bu aşama da tamamlandıktan sonra folyolama işlemi yapılıyor. Bu işlemin de düzenli ve özenli yapılması gerekiyor. Her iki yüze de camın eşit kalınlıkta dönmesi gerekiyor ki folyo, lehim güzel, muntazam ve düzgün bir çizgi halinde görünsün.

Vitrayda kullanılan bir teknik olan tiffany tekniği ABD’li sanatçı ve tasarımcı Lois Comfort Tiffany tarafından geliştirilmiş. Tiffany, oluşturduğu yeni teknikle o güne kadar vitray hakkında oluşan tüm kanaatleri değiştirmiş ve vitray yapımında kullanılan kurşun yerine tek taraflı, yapışkanlı ve değişik kalınlıklarda bakır folyolar kullanmış. Sonrasında ise vitray sadece mabet ve şatolarda değil mütevazı mekanlarda da kullanılmaya başlanmış. Genel olarak renkli cam parçalarının kurşun dolgu malzemesiyle birleştirilerek lehimlenmesiyle yapılsa da vitrayda tasarımı zenginleştirmek için boyanmış camlar ve pirinç renkli birleştirme malzemesi de kullanılıyor.

Vitrayı modernize eden kişi

İlk kez Lois Comfort Tiffany tarafından uygulandığı için tiffany ismiyle anılıyor. Vitrayda ayrıca alçı vitray ve kurşunlu vitray teknikleri de kullanılıyor. Kurşunlu vitrayda da çekilmiş kurşun çubukları arasına cam yerleştiriliyor ve örerek obje oluşturuluyor. Ek yerlerinden lehim yapılıyor ve obje bittikten sonra boşluklara macun doldurularak sağlamlaştırılıyor. Bu teknik genellikle geometrik desenlerde ve daha büyük alanlarda kullanılıyor. Kurşunlu vitrayda tiffany kadar kıvrık, hareketli desenleri çalışmak mümkün değil. Tiffany tekniği ise sınırsız bir desen çalışma imkanı sağlıyor. Alçı vitray ise daha çok camilerde, mimarilerde kullanılıyor.

Vitray için çelik gibi sinir ve sabır gerekiyor

Tiffany tekniğiyle yapılan vitraylar eğer dikkatli kullanılırsa oldukça dayanıklı. Çünkü lamba veya avize gibi bir aydınlatma objesi yapılıyorsa hazırlanan bakır şeritler ve çubuklarla iki, üç kat iskelet yapılıyor. Süs eşyası gibi objelerde kenarlarına teller geçirilerek camın sağlamlığı artırılıyor. Vitray çalışmalarda estetik kadar sağlamlık da önemli. Tiffany çalışma eğer bir pencere camında düşünülüyorsa, desteklenmesi, temizliği ve uzun ömürlü olması için bu uygulama sandviç sistemi uygulanarak 4 milimlik şeffaf iki düz cam arasına alınarak yapılıyor. Komplike bir teknik olan tiffany vitray, iyi bir ustalık yanında çelik gibi bir sinir ve sabır istiyor.

Ruhsar Işıklılar’ın verdiği bilgiye göre vitrayda önemli olan bir diğer konu da desen. Öncelikle uygulanabilir bir desen olması gerekiyor. Camın deseni taşıyabilmesi, renklerine göre ayrıldığında birbirini taşıyabilme özelliğine sahip olması gerekiyor. Camın kırılıp dökülmemesi için, bazı noktalarda bağlayıcı olması gerekiyor. Ruhsar Işıklılar, her resmin vitraya dönüştürülebileceğini ama camın kendi doğasından gelen kesim sıkıntıları ve birbirini taşıma problemi olduğunu vurgulayarak, “Bu noktada en ve boy çizgilerinin eşit dağılıyor olması lazım ki obje dağılmasın. Sonuçta onu ince bir bakır folyo ve lehim tutuyor. Cam yaşayan bir malzeme. Sıcakta genleşir, soğukta toplanır. Tasarım aşamasında enine ve boyuna çizgilerin birbiriyle çok dengeli dağılması lazım ki obje birbirine daha iyi tutsun. İstediğiniz her resim cama uygulanır, ona göre bağlantı yerleri hazırlanır. Kesime uygun hale getirilir. Hepsi aynı yönde kesilmemeli. Kırılma riski çok. Başka bir yöne doğru bir kesim gelmiş olsa kırılma riski azalır” diyor.

Art Glastum’da vitrayın yanı sıra mozaik de çalışılıyor. Mozaikte de vitrayda kullanılan malzemelerin hemen hemen aynıları kullanılıyor. Vitraydan farklı olarak ise taş, kırık seramik parçaları, cam parçaları da değerlendiriliyor. Mozaik tekniğinin de kendi içinde bir disiplini var ama teknik olarak uygulama alanı daha geniş. Tiffany vitray tekniği kadar dikkat ve özen istemiyor. Ayşe Pınarlı, tiffany tekniğinin mozaik tekniğine göre zanaat gerektirdiğini, mozaikte ise her şeyin yapılabileceğini söylüyor. Mozaiki vitraydan ayıran bir diğer özellik ise ışık. Ayşe Pınarlı, mozaiğin ışık sevmediğini ancak ışıklı veya ışıksız yapılabildiğini, buna karşın tiffany tekniğiyle yapılan vitrayın ışıksız olamayacağını vurguluyor.

Art Glastum’da satışın yanı sıra sipariş üzerine objeler de yapılıyor. Büyülü ve ölmeyen bir malzeme olan camın en küçük parçası bile değerlendiriliyor atölyede. Küçük cam kırıntıları fırında eritilerek takı yapılıyor. Önümüzdeki süreçte sergi açmayı düşündüklerini belirten Fatoş Kalkavan, eğitim çalışmaları ile birlikte bir yandan da sergi için hazırlık yaptıklarını ifade ediyor.

Fatoş Kalkavan kimdir?
1967 Kız Meslek Lisesi Resim Bölümü’nden mezun olan Fatoş Kalkavan, 1970 yılında evinde oluşturduğu atölyesinde sürdürdüğü çalışmalarını 1986 yılında Mahir Güven Atölyesi’ne taşıdı. 1998’de Prof. Ahmet Özol Atölyesi’ne geçen Fatoş Kalkavan, önce 2003 yılında Ereğli ve 2004’te ise Kadıköy’de düzenlenen karma sergilere katıldı. 2006 Mayıs ayında Kadıköy Belediyesi Sağlık ve Sosyal Dayanışma Vakfı, kısa adıyla Kadıköy Gönüllüleri’nin düzenlemiş olduğu Resim Yarışması’nda birincilik ödülü alan Fatoş Kalkavan, uzun zaman kara kalem çalıştıktan sonra guaj ve yağlı boya ile çalışmalar yaptı. Fatoş Kalkavan, İMEAK DTO Başkanı Metin Kalkavan’ın yengesi, İMEAK DTO Meclis Üyesi ve TURKON Holding Başkanı Nevzat Kalkavan’ın eşidir.

virahaber.com
 

GÜNCEL Haberleri

Ege ve Akdeniz'de Balıkçılığı İzleme Çalışmaları Muğla'da Devam Ediyor
Bodrum-Kaş Arası Denizlerde Fırtına Uyarısı
Türkiye’nin En Büyük Balıkçı Barınağının Yüzde 70'i Tamamlandı
Deprem Bölgesinde Görevini Tamamlayan Yaşam Gemisi Yalova'da Bakıma Alındı
Ege Denizi İçin "Sarı" Uyarı