Bir denizci şöyle diyordu: "Tüyleri için geldiyseniz; birini bulup yatırırsınız ve en güzel tüylerini yolarsınız. Sonra zavallı penguenleri, derisi yarı çıplak ve yolunmuş halde, kendi kendine telef olması için serbest bırakırsınız."
Bir başka denizci de ekliyordu: "Yanınızda bir tencere götürürsünüz, içine bir ya da iki penguen koyarsınız, altından bir ateş yakarsınız, bu ateşi de zavallı penguenleri kullanarak yakarsınız. Vücutları yağ kaplı olduğu için kısa sürede alev alır."
Yiyecek, balık yemi, yakıt ve yastık tüyü olarak kullanılan büyük auk kuşları insanlar tarafından tuzlanıp, yolunup, kızartılıp, yakılarak yok edildi.
Avrupalılar Funk Adası’na vardıklarında yüz bin çifte yakın auk bulunduğu tahmin ediliyordu. Ama tüy ticareti öyle kazançlıydı ki, 1700’lü yıllarda insanlar takımlar halinde adaya gelip tüm yazı tüy yolarak geçiriyorlardı. Suda çevik olsalar da karada beceriksiz oldukları için denizciler onları taş toplar gibi topluyorlardı. Yaratılan yıkım inanılmazdı. Benzerlikleri yüzünden penguen zannedilen, bu küçük kanatları yüzünden uçamayan şişman deniz kuşları, 1800'lü yıllarda Kuzey Amerika’dan tamamen silinmişti.
Kalan en son çift ise Avrupa müzelerinin ve özel koleksiyoncuların ilgisini çekince 1844'te İzlanda’nın bir adasında öldürüldü.
(Vira Dergisi'nin Mart sayısında yayımlanmıştır.)