Bunker piyasasında tehlike sinyali

İstanbul’da bunker piyasasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sıfır kazanç noktasına gelen sektörün önde gelenleri bu durumun limanın “güvenli liman” olma özelliğini yitirmesinden endişe ediyor.

İstanbul’da bunker piyasasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sıfır kazanç noktasına gelen sektörün önde gelenleri bu durumun limanın “güvenli liman” olma özelliğini yitirmesinden endişe ediyor.

Son derece tehlikeli bir konuya dikkat çeken Uluslararası Yakıt İkmal Sanayi Birliği’nin (IBIA) yönetim kurulu üyesi ve Energy Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Muhtaroğlu, denizcilik piyasalarında hali hazır durumu hepimiz biliyoruz diyerek, başta kimyasal tankerler olmak üzere bazı segmentlerde raporların oldukça olumsuz rakamlar verdiğini söyledi. Yakın zamanda ciddi bir iyileşmenin ve özellikle 2008’deki muhteşem günlere dönmenin pek olası görünmediğini belirten Muhtaroğlu, “krizlerden önemli dersler aldığımız gerçek, ancak bunun yapısal yaralar açmaması konusunda dikkatli olmalıyız” şeklinde konuştu.

Enerjinin Sıfır Kazançla Arz Edildiği Tek Piyasa
Muhtaroğlu, şöyle devam etti:

“Dünyanın en büyük yakıt ikmalcilerinden birisi 2010 yılı için 6.8 milyon ton bunker satışı, ancak 8 milyon dolar zarar açıkladı. Bu şirketin yüzde 51 nin geçen sene 233 milyon dolara satıldığını söylersem konu daha enteresan olabilir. Hemen hemen tüm bunker ikmalcileri aynı durumla karşı karşıya. Genelde rastlanan durum satış miktarlarında çok büyük düşme görülmemesine rağmen, kazançların sıfıra inmesi”.

İstanbul’da 2010 yılında satılan bunker tonajının 2009 ile aynı miktarda olduğunu, hatta 2008 miktarının da bu seviyelerde olduğunu vurgulayan Mustafa Muhtaroğlu, ancak çok farklı ekonomilere şahit olduklarını belirterek, “03-07.01.2011 haftasında ortalama olarak rafineride USD 805 fiyatla satılan transit motorin, İstanbul’da gemilere USD 815 fiyatla satıldı. Rafineri fiyatına USD 4-5 nakliye ve USD 4-5 depo eklediğinizde kalan kazanç sıfırdır” dedi.

Ton Başına 0 Kazanç
İstanbul’da bunker piyasasının yüzde 70’ini oluşturan fueloil satışlarında durumun daha da vahim olduğunu belirten Muhtaroğlu şöyle devam etti:

“07.01.2011 günü rafineride USD 504 fiyatla satılan 380cst fueloil, İstanbul’da gemiye de bu fiyatla verilmekteydi. Masraflar düşünüldüğünde bu alanda ciddi bir zarar vardır. Sonuçta bugün bunker piyasası sıfır kazanç noktasına gelmiştir. Başka kimsenin kazancında gözümüz olmadığını vurgulayarak sadece enteresan bir nokta olması amacıyla bir örnek vermek istiyorum. Aynı ürün yani motorin iç piyasada rafineri tarafından tüm vergileri dahil olarak litresi 2.83 TL’ye satılırken, pompada ödediğimiz fiyat 3.32 TL. Brüt kar ton başına USD 260. İndirimleri, finans, operasyon ve işletme maliyeti gibi masrafları düştükten ve bayi payını ayırdıktan sonra dağıtıcıya kalan kazanç ton başına en az USD 100 seviyesindedir. Aynı emtiada, aynı ülkede, bir yanda ton başına 100 dolar kazanç, bir yanda ton başına 0 kazanç. Son dönemde gündemde çok yer tutan dahili akaryakıt satışlarında 64 adet lisanslı dağıtıcı ve ölümcül bir rekabet olmasına rağmen iç dağıtımda bu kadar yüksek karlar elde edilebilirken, aynı ürünlerin denizde dağıtımında rakamlar nasıl böyle tezahür ediyor? Hem de çok daha az sayıda dağıtıcı varken” diyen Muhtaroğlu, bu denli rekabetçi iç dağıtımda bu kar oranları sağlanabilirken, bunker piyasaları nasıl bu kadar farklı ve kifayetsiz kazançlara gömülerek piyasa bu noktaya geldi ve bu durum nereye varacak?” diye soruyor. Bu sorunun cevabını bulmak gerçekten kolay değil diyen Muhtaroğlu, “Şu bir gerçek; ihrakiye piyasalarında kar oranları her zaman çok düşük ve ortalamada yüzde 1-2 seviyelerindedir” şeklinde konuştu.

“Son günlerde bunker piyasasında motorinin tonunun USD 800 ve fueloillerin USD 500’ün üstünde olduğu göz önüne alınırsa, bu kadar pahalı bir emteanın bu kadar düşük marjlarla sunulduğu bir başka piyasa dünyada yoktur” diyen Muhtaroğlu, bu durumun armatörler için son derece avantajlı olduğunu ancak piyasanın sağlıklı bir platformda kalması ve sürdürebilirlik açısından son derece tehlikeli olduğunu belirterek, “Bu son tahlilde her iki tarafı da olumsuz etkileyecektir. Armatörlerimizin ‘biz de kazanmıyoruz’ dediklerini duyar gibiyim. Böyle olunca denize hizmet veren biz tedarikçilerin ana faaliyetinin kazanç üretemediği piyasalarda memnun edici neticeler elde edebilmesi pek mümkün değil, belki hepimiz birlikte bu durumdan çıkmanın yollarını düşünmeliyiz” dedi.

Sorunun Özü Arz Fazlası
Muhtaroğlu, şöyle devam etti:

“Bazı armatörlerimizin dediği gibi keşke motorin 2008’deki gibi 1500 dolar olsa da, navlunlar da o günlerdeki gibi gerçekleşse ve ikmalciler de memnun edici neticeler elde edebilse. Bu durumun birçok ihrakiye ikmal limanında ve dünyada birçok yerde benzer halde olduğu görüyoruz. İstanbul kadar kötü olmasa da, genelde birçok bunker piyasasında sektörün sürdürülebilirliği için mutlak olan minimum kazançların dahi sağlanamadığı görülmektedir. İlk değerlendirmelerde global krizle birlikte yaşanan ekonomik faaliyet düşüşleri nedeniyle talep azalması öne sürülmektedir. Ancak daha yakından bakıldığında İstanbul’da olduğu gibi 2010 satış rakamlarının 2009 ile aynı olduğu görülmektedir. Gibraltar, Roterdam gibi önemli ikmal limanlarında da buna yakın bir durum vardır. Toplam satışlarda çok büyük bir düşüş yoktur. Bu esnada Singapur Limanı tüm zamanların rekor satış rakamını açıklayarak, 2010 yılında toplam 40 milyon ton bunker satmıştır. Ancak karlılıklardaki durum faciadır. Sorunun özü, arz fazlasıdır. Sektörün genel sorunu olan ‘arz fazlası’ bunker piyasasında da geçerlidir”.

Piyasalar nasıl ve nerede dengelenecek?
“Buna benzer durumların yaşandığı başka piyasalarda yaşanan gelişmeler, bunker piyasalarında yaşanacak mıdır? Konsolidasyonlar söz konusu mudur?” diye soran IBIA Yönetim Kurulu Üyesi Muhtaroğlu, “Bunkerciler nevi şahsına münhasır insanlar ve yapılardır” dedi.

Diğer piyasalarda yaşanan gelişmeleri bunker piyasasında beklemenin çok doğru olmadığını söyleyen Muhtaroğlu şunları kaydetti:

“Bunu daha ziyade kurumsal analistlere bırakıp, size bu gidişatın ortaya çıkaracağı olumsuz süreçleri hatırlatmak isterim. Benzer süreçler daha önce başka ülkelerde yaşandı. Bunların başında Yunanistan (Pire) ve Singapur geliyor. Bu durum önce piyasanın etik değerlerini yok ediyor. Etik değerleri, itibarı ve bir standardı, bir çizgisi olmayan piyasa hem satıcılar, hem alıcılar için en tehlikeli ve en kötü piyasadır. Bu durumda hemen piyasaya ucuz, fakat kalitesiz mallar girer. Sadece ürün kalitesi anlamında değil hizmet kalitesinde de büyük düşüş yaşanır. Bunun zararları zamanla görülüp, liman ‘güvenilir liman’ olma özelliğini kaybeder. İşte bunu yeniden sağlamak çok kolay değil. Aslında bu durum oyuncuların kendilerini bacaklarından vurmasıyla aynı şey”.

Dayak Yemeyi Seviyoruz
Bu güvensiz ortamın önce kaliteli alıcıları kaçırdığını, sonra da piyasanın daraldığını belirten Mustafa Muhtaroğlu, daralan piyasada zararların daha da büyüdüğünü vurguladı. Meşhur görünmez elin dengeyi sağladığını dile getiren Muhtaroğlu, “Bu zararları görmeden arzı talebe dengelemek daha akıllıca bir davranış, ama maalesef bunkerciler ve özellikle Türk insanı tecrübelerden ders almayı değil, dayak yemeyi seviyor, öyle öğreniyor” şeklinde konuştu. Bu sürecin Singapur’da çok sancılı olduğunu da belirten Muhtaroğlu, “MPA piyasayı düzenlemeye çalışsa da tam anlamıyla başardığını söylemek mümkün değil. Bakalım biz nasıl bir süreç yaşayacağız? Ancak bunun çok açık tarafı limanın zarar görmesi ve itibarı ile bugüne kadar elde ettiği değerlerini kaybetmesidir” şeklinde konuştu.

İstanbul Bu Tehlike İle Karşı Karşıya

Muhtaroğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

“İdarece sağlanan ve sektörün temel oyuncularının da açık destek ve katkısı ile sağlanan yüksek kontrollü sistem suistimal ihtimallerini ortadan kaldırmış olsa da, kalite ve güvenirlilik konusunda tehlikeli bir süreç yaşayabiliriz. Burada görev yine oyunculara düşüyor, en başta tüketicilere. Özellikle menşei uygun olmayan ürünlere ucuz diye tevessül etmemeliler. Yakıt ikmalleri fiyattan ibaret değildir, kalite en başta gelir. İkmalcileri büyük bir sınav bekliyor ya 20 sene geri gideceğiz ya da iyi ve saygın bir ikmal limanı olmayı sürdüreceğiz”.



Özgür Gündüz-Kara&Deniz Gazetesi

Deniz Ticareti Haberleri

Gençlik ve Spor Bakanı Bak, İMEAK DTO’nun Şubat Ayı Meclis Toplantısına Katıldı
Deniz Ticareti Dergisi’nin Ocak Sayısı Yayında
İMEAK Deniz Ticaret Odası, Cumhuriyet’in 100. Yılını “Cumhuriyet Balosu” İle Kutladı
İMEAK DTO Temmuz Ayı Meclis Toplantısı Gerçekleşti
Türkiye, Yeni Ro-Ro Hatlarıyla Deniz Ticaretindeki Payını Artıracak