Son yıllarda buz şapkasının hareketliliği artmış ve 2015 yılında günde 25 metreye ulaşmıştı. Uzmanlar durumun kritikliğini, 20. yüzyılda bu değerin sadece birkaç santimetre olduğunu hatırlatarak açıklıyor.
Bilim adamı grubunun konuyla ilgili önemli makalesi Earth and Planetary Science Letters'da yayımlandı.
Bugüne kadar kuzey enlemlerindeki buz şapkalarının küresel iklim değişikliklerine karşı daha dirençli olduğu düşünülüyordu. Yeni veriler istikrarlı buz katmanlarının da küresel ısınmaya karşı hassas olduğunu gösterdi. Bu katmanların erimesi deniz seviyesinde yaklaşık 33 santimlik bir yükselmeye karşılık gelebilir.
Bilim insanları bundan 500 yıl kadar önce yağılar nedeniyle Vavilov Buzul Kompleksi'nin batı kısmının denize doğru küçük bir kayma yaşadığını düşünüyor.
Buzulun alt kısmı eridikçe sürtünmenin azalmasıyla birlikte hızı da artmışa benziyor. Hızdaki artış ise erimeyi arttırarak bir döngü meydana getiriyor.
Uzmanlara göre 1985-2015 yılları arasında buz şapkasının bir kısmı 2 kilometre yer değiştirdi. Kaybedilen buzun hacmi ise 1,2 kilometreküp olarak tahmin ediliyor. 2015-2016 yılları arasındaki kayıp da 4,5 kilometreküp.
Küresel ısınma, Dünyanın Şapkası Eriyor
Buzularıın erimesiyle ilgili Atlas dergisinin ekim 2012 sayısında GeorgIa Üniversitesi Bitki Genom Haritalandırma Laboratuvarı araştırmacısısı U. Uzay Sezen imzasıyla şu yazı yayımlanmıştı:
"İklim insanlık tarihini biçimlendiren kuvvetlerden biri. Son buzul çağı sona erdiğinde Ortadoğu’da tarım yeni yeni filizlenmeye başlamıştı.
Tarımın insan yaşamının ayrılmaz bir parçası oluşu binlerce yıla yayılan uzun ve kırılgan bir süreçti. O dönemde Yer (Dünya) ağır da olsa giderek ısınmaktaydı. Bu yavaş iklim değişimi bile bitki ıslahı için gereken süreye göre çok hızlıydı. Eğer 12 bin yıl önce Kuzey Amerika’da eriyen buzulların oluşturduğu dev bir buzul gölü, havzasını çökerterek boşalmaya geçmeseydi bugün insanlığın bulunduğu yer bambaşka olacaktı. St. Lawrence Nehri yoluyla Atlas Okyanusu’na boşalan soğuk ve tatlı su, tuzlu ve sıcak okyanus akıntısına kısa devre yaptırarak iklimsel ısınmanın frenine bastı. Soğuk Avrupa’yı bin yıldan uzun bir süre etkisi altına alarak buzulların yeniden büyümesine neden oldu. Atalarımız işte bu zamanda bitkileri evcilleştirmek için gereken ilk özellikleri genetik olarak seçebilme fırsatı buldu.
Bugün aynı sorun daha da büyümüş olarak karşımızda duruyor.
İklim, gezegen tarihinde kaydedilmemiş bir hızla değişiyor. Nature dergisinde 2011’de yayımlanan bir çalışma, Kuzey Buz Denizi’ndeki buz örtüsünün 1450 yıllık kararlı yapısının son 10 yıl içinde erimeyle değiştiğini gösterdi. NASA 16 Eylül 2012 tarihinde gözlenen buzla kaplı alanın 1979 yılından beri en alt düzeye indiğini bildirdi. Yaz başında uydular 8-12 Temmuz 2012 tarihleri arasında Grönland Adası’ndaki buzulların ani bir erime gösterdiğini saptadı. Erime dört gün içinde adanın buz örtüsünün yüzeyinin yüzde 97’sine yayıldı. Geçmişte erime yalnızca belli noktalarda olurdu. Hızlı erime 12 bin yıl önce gerçekleşen olayın bir benzerini tetikleyerek Avrupa’yı aşırı soğuk bir döneme sokabilir.
Rutgers Üniversitesi’nden Jennifer Francis, Guardian gazetesine verdiği bir demeçte “Kuzey Buz Denizi’nde yazları yaşanan aşırı erime Avrupa için soğuk geçecek kışların ipucunu veriyor. Bundan önce 2007 ve 2011 yıllarında gerçekleşen hızlı erimeler ağır kış koşullarına neden olmuştu. 2012 yılında kaydettiğimiz rekor erime önümüzdeki kış mevsiminde yaşanacak aşırılıkların habercisi olabilir” dedi."
Vira Haber