Aral Gölü, Kazakistan ile Özbekistan sınırları içinde yer almakta. Hazar'dan sonra Asya'nın en büyük ikinci gölü konumunda olan Aral, çeyrek yüzyıllık bir süreçte yok oldu. 68.000 kilometrekarelik bir alana yayılan göl, tıpkı Hazar gibi büyüklüğü nedeniyle bölgede Aral Denizi olarak anılmaktaydı.
1980'li yıllara kadar canlı çeşitliliğinin bulunduğu, üzerinde gemilerin taşımacılık yaptığı Aral Gölü, yanlış sulama ve kuraklık sonucunda bugünkü haline geldi. Peki Aral Gölü'nü yok olma noktasına getiren şey neydi?
1960'lı yıllarda Sovyet hükümeti Kazakistan ile Özbekistan arasında pamuk ekim alanlarını arttırmak için bir takım kararlar alır. Buna göre Aral Gölü'nü besleyen Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin yönü değiştirilir. Bu sayede pamuk ekim alanları için sulama imkanı sağlanacaktı.
Ancak bu durum bölge için tam bir çevre felaketine yol açar. Bünyesinde önemli bir ekosistemi barındıran Aral Gölü, can damarları olan Seyhun ve Ceyhun'dan artık beslenemediği için hızlı bir kuraklaşma sürecine girer. Bir süre sonra artık alınmaya çalışılan tedbirlerin de işe yaramaması neticesinde Aral Gölü bugünkü haline gelir. Göldeki kurumayla birlikte artar tuz oranı ile birlikte balık türlerinde de hızlı bir yok olma süreci başlar.
Buzul Çağı'nda Hazar Gölü ile bağlantısı olan Aral'da canlı hayatın devamı için tuzlu sularda yaşayabilen kalkan balığı yetiştirilmeye başlandı. Bu sayede göl etrafında yaşayan insanların balıkçılık faliyetinin devamı sağlanmaya hedeflendi. Ancak bu konuda da istenilen sonuca ulaşılamadı.
Bugün artık dörtte üçü diğer bir deyişle yüzde 90'ı kuruyan Aral Gölü'nde artık fotoğrafçılar karaya oturmuş gemilerin fotoğrafını çekiyor. Develer, uçsuz bucaksız çölleşen arazide yol alıyor.
Vira Haber