Bir Fırtına tuttu bizi, deryaya kardı

HAKKI ŞEN

“Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı. O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı”. Birçoğumuzun büyük bir keyifle dinlediği, bir Selanik türküsünün sözleri bunlar; günümüzde yaşanan küresel fırtınayı ne kadar güzel anlatıyor değil mi? Ama türkünün sözleriyle yaşananlar arasında bir fark var, fırtına sadece bizi tutmadı, bütün dünyayı tutu. Küresel ekonomik fırtına denizcilik sektöründe ise tsunami etkisi yarattı. Bir düşünün denizin ortasındasınız, fırtına patlamış, ne yapardınız? Birinci şık; geminiz sağlam, mürettebat deneyimli, kaptan eski deniz kurtlarına taş çıkartacak kadar uzman ve tayfasına da güveniyorsa, bu kaptan için güvenilir bir limana ulaşmak zor değil. Yapar görev dağılımını, kırar dümeni sağ salim güvenilir bir limana ulaşmak için. İkinci şık ise; gemi su alıyor, tayfa çaresiz, kaptan ne yapacağını bilemiyorsa en sığ suda bile geminin batması olası.

Bunları niye mi anlatıyorum?
Biliyorsunuz Çin hayatın her alanında varlığını hissettiriyor. Gemi inşa konusunda da önemli ülkelerden biri. Birçok armatörümüz de Çin tersanelerinde gemi yaptırıyor. Gemi inşa denilince gözde ülkelerden biri Çin olarak biliniyor. Geçtiğimiz günlerde Shanhaiguan Shipbulding Industry Co. Ltd. ve Shanhaiguan Shipyard temsilcileri Vira Dergisi’ni ziyaret ettiler. Uzun uzun sohbet etme imkanı bulduk. Türkiye’de olmalarının sebebi ise Türk armatörlerini ziyaret etmekmiş. Buradan da Yunanistan’a geçip Yunan armatörleriyle görüşeceklermiş.

Aklın yolu bir; uluslararası bir sektörde iş yapıyorsanız kurallarına göre oynamak durumundasınız. Muhtemelen bu yazıyı okuyan tersaneci dostlarımız bize kızacaklardır ama maalesef uluslararası arenada var olmadıkça, reklam ve tanıtıma önem vermediğimiz sürece bu fırtına gerçekten tutacak bizi. Yavaş yavaş kalifiye elemanlarımızı kaybettik, bakım onarımla günü kotarmaya çalışıyoruz. Japonya, uzman pilot ve kaptanlarını kaybettikten sonra savaşı kaybetti. Bu acımasız küresel savaşta bizim kaybetmek gibi bir lüksümüz yok. Bunca emek, bunca teknoloji bu kadar yetişmiş kalifiye elemanın yerine yenisini nasıl koyarız? Elbette ki koyarız, ama tekrar başa dönüp yeniden başlamak gerekiyor. Türkiye’de gemi inşa sanayinin tekrar tekrar başa dönmesi gibi bir lüksü yok.

Türkiye’de gemi inşa sanayinin tek çıkış yolu, birlik beraberlik içerisinde uluslararası sulara açılmak. Sektörün tanıtımına önem vermek ve lobi faaliyetlerini güçlendirmek bulunduğumuz noktada çok önemli. Sığ sulara demir atıp fırtınanın geçmesini beklemek doğru değil. Gelen fırtına değil, tsunami. Bu nedenle sığ sulara da demir atsak, tehlike geçmiş olmayacak. Oyunu kurallarına göre oynamakta fayda var. Gelin bir empati yapalım. Gemi inşa sektöründe heyetler halinde hiç Yunan armatörlerini ziyaret ettik mi? Kuzey Avrupa ülkelerini, Güney Afrika ülkelerini, Orta Doğu ülkelerini ziyaret ettik mi? Ya da hangi Türki cumhuriyetlerinin kapısını çalıp, armatörleri ziyaret ettik. Diğer ülkelerin yaptıklarından bizim en kısa zamanda dersler çıkarmamız gerekiyor, dersler çıkaramazsak bir kaç tersanemizin dışında, hiçbir zaman olmasını istemediğimiz sonuçlarla karşılaşabiliriz. Demir almakta, demir atmakta yürek ister. Biz bunu yapabiliriz. Fırtınalar gelip geçicidir. Bu fırtınada zayiat vermezsek, emin olun fırtına sonrası bolluk berekettir. Güzel günler göreceğiz demektir. Unutmayalım hepimiz aynı gemideyiz, sürç-i lisan ettiysem af ola. Sevgiyle kalın…