Marmara depreminin 12. Yıldönümünde karada yapılan etkinliklerin yanı sıra hayatını kaybedenlerin anısına denizde de bir dizi etkinlik yapıldı. Depremin yuttuğu denizin içine aldığı Gölcük’e bağlı Değirmendere semtinde de gönüllü balıkadamlar depremde hayatını kaybedenleri derinlerde andı. DESSAT (Değirmendere Sualtı Topluluğu ) ‘a bağlı dalgıçlar 16 Ağustos öğlen saatlerinden başlayarak 24 saat boyunca sualtında kaldı. Sırayla sualtına inen Değirmendereli dalgıçlar Gölcük ilçesinde artık denizin altında olan binaları ve yerleşim birimlerini görüntüledi. Yaklaşık dört dönüm arazi üzerindeki 11 binanın sular altında kaldığı öğrenilirken bir otelde kalan ve çay bahçesinde bulunanlarla birlikte yaklaşık 100 kişinin denize sürüklenen binalarda hayatını kaybettiği sanılıyor. DESSAT dalgıçları depremde hayatını kaybedenler için suya atılan çelengi sualtına indirdi. Türkiye’nin hemen her kıyısında deniz kültürünün gelişmesi ve denizin korunması için çalışmalar yapan Tahsin ceylan ise, Değirmendere’nin sualtı canlı yaşamından örnekler suna bir fotoğraf sergisi açtı. Tahsin ceylan’ın yıkıntılar arasında çektiği fotoğraf kareleri canlı yaşamının nasıl çoğaldığını kanıtladı.
Depremin yıktığı binalar sualtı yaşamına yapay resif oldu
Öte yandan 11 binanın sular altında kaldığı bölgede canlı yaşamının şaşırtıcı oranda gelişme gösterdiği görüldü. Beton bloklar, demir kirişler ve yıkıntıların arasında şimdiye kadar Marmara da hiç görülmeyen türlerin yaşam alanı bulduğu belirlendi. Bir iç deniz olduğu ve büyükşehirlerin insansal ve kimyasal atıklarının boşaltıldığı Marmara’da çok rastlanmayan deniztavşanı ve denizatının deprem enkazlarında örülmesi sevinç yarattı. DESSAT kurucu başkanı Murat Kulakaç “ Doğal yaşamın özellikle son üç yılda bizi şaşırtacak kadar geliştiğini görüyoruz. Yıkıntının içinde doğal bir fauna oluştuğunu hatta deniz bitkileri içinde uygun ortamın canlandığını belirledik. Bunda elbette ki katı atıkların daha az verilmesi ve körfezin tümündeki atık temizleme sisteminin büyük önemi var. Ama asıl önemli olan depremin içine aldığı binaların artık canlılar için bir yuva olması. Yani pek çok ülkede uygulanan yapay resifin böyle bir doğal afetten sonra Değirmendere‘de kendiliğinden gelişmesi doğanın kendini yenilediğinin göstergesi bizim için.”dedi. Dört dönümlük arazinin sular altındaki bölümünde kendiliğinde yaşam alanı bulan ve yuva yaptıkları belirlenen türler arasında sinarit, iskorpit, kikla, kırlangıç, çizgili hani, barbun gibi balıklar ile tüplü kurt, şakayık, domates anemon gibi canlılar olduğu görüldü. Dalgıçları en çok sevindiren ise soyu tükenme tehlikesi yaşayan ve koruma altına alınması düşünülen denizatının varlığı oldu. Marmara da çok az gözlemlenen denizatının yanı sıra iki tür deniz tavşanı, deniz kestanesi ve çok sayıda deniz yıldızının Değirmendere sahilinde bol olarak yaşam alanı bulduğu görüldü.
Milliyet muhabiri de batık şehre daldı
Milliyet muhabiri Gökhan Karakaş da doğal afetin denizin derinliklerindeki izlerini aradı. Yıkık binaların içinde yuva yapan çeşitli balık türlerini, omurgasızları, yumuşakçaları ve bitkileri görüntüleyen Karakaş, denizin kendini nasıl yenilediğine şahit oldu. Karakaş ‘Yıkıntılar içinde yeşeren bir canlı yaşamına şahit oldum. İnsanların üzerine ölüm olarak yıkılan binalar suyun altında onlarca türün yaşaması için bir ev olmuş. Marmara’da görmeye hasret kaldığımız denizatıyla beton blokların ve demir kütlelerin arasında karşılaşmak beni çok heyecanlandırdı. Kırlangıç balığının yanında çeşitli yengeç ve omurgasızları aynı anda görebileceğimiz ender yerlerden biri Değirmendere. Denizin müthiş dengesinin ve kendisini yenilemesini en güzel örneğini Değirmendere de gördüm. Asıl önemli olan depremden ders alarak başka canlıların ölmesini engellemek Değirmendere’nin sualtındaki yıkık şehir ise yeterince ders almadığımızı gösteriyor.
GÖKHAN KARAKAŞ Milliyet Gazetesi