Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milletine olan sa

Prof. Dr. Uğur Özgöker

Atatürk yeni Türk Devleti’ni kurarken dayandığı tek kuvvet Türk Milleti veya Türk Ulusuydu. Gazi Mustafa Kemal bütün hayatı boyunca Ulusal Egemenliğe ve Ulus saygısına öncelik vermiştir. Yeni Türk Devletini kurarken de birinci önceliği Devletin 4 ana unsurundan biri olan genelde ulus özelde Türk Milletiydi. Kısaca Modern Devletin unsurlarını hatırlamakta yarar var. Bugünkü Devlet kavramı Batıda Protestanlara Katoliklerin 1618-1648 yıllarında arasında 30 yıl süren savaşlarını nihayete erdiren WESTFALYA Barış Anlaşması ile atılmıştır. Westfalya Sistemi denilen bu anlaşmadan sonra tarihte ilk defa EGEMENLİK ( Soverignty ) ve EGEMEN DEVLET Kavramları uluslararası hukuk ve uluslararası ilişkiler süjesi olarak kabul edilmiştir. Daha sonra 1789 Fransız Devrimi ile özgürlük-eşitlik-kardeşlik kavramları üzerinde ULUS-DEVLET ( Nation – State ) sistemi yerleşmiş ve bir millet ya da halkın bir devleti oluşturması fikrinin tohumları Fransa’da yetiştirilerek bütün Dünyaya atılmıştır. Bir yüzyıl sonra bu tohumlar yeşererek önce Latin Amerika’da ki milletlerin Avrupa’ lı devletlerden bağımsızlıklarını kazanmalarına daha sonra da Avrupa’daki çok uluslu imparatorlukların çözülüp dağılmasına ve yerlerine ulusal devletlerin kurulmasına neden olmuştur.

Bugün Devlet: 1) Sınırları belli bir toprak parçası üzerine kurulmuş YURT-VATAN, 2) Bu sınırları belli toprak parçası üzerinde Yaşayan belli bir insan topluluğunun MİLLET/ULUS – HALK, 3) Yaşamlarını kolaylaştırmak için oluşturdukları ve 4) Benzerlerince de tanınan TANINMA, ÖRGÜT ve AYGITI’ eski tabirle TEŞKİLAT ve MEKANİZMA’ dır. Yani SİYASAL İKTİDAR.

Yeni Türk Devletinin maddi temelleri yukarda belirttiğimiz MODERN DEVLET Modeline dayandırılırken, fikri temeli de Osmanlı’nın son döneminde imparatorluğun dağılmasını önlemek için ortaya konan 1) ITTIHAT-I OSMANLI yani Osmanlıcılık, 2) PAN İSLAMİZM yani tüm Müslüman halkları tek devlet çatısı altında toplamak, 3) PAN TÜRKİZM yani Türk Milliyetçiliği, 4) BATICILIK İdeolojilerinden son ikisi olan TÜRKÇÜLÜK ve BATICILIK fikir akımlarının temeli üzerine inşa edilmiştir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ nin kuruluşundaki maddi ve fikri temeller ATATÜRK’ ün MİLLİYETÇİLİK, ULUSAL EGEMENLİK ve ULUS SAYGISI düşünceleri üzerine inşa edilmekle birlikte Yüce Atatürk’te bu fikirleri Fransız İhtilali öncesi ve sonrasında yazılan kitaplar ve Avrupa ülkelerindeki başarılı uygulamalar deneyiminden edinmiş ve uygulamaya koymuştur.

Devleti oluşturan en önemli unsur olan Halk-Millet veya Ulus kavramı ve Ulusal Egemenlik Yüce Atatürk’ün en büyük düsturu olmuştur. Yeni çağda Avrupa’da kentlerde yani burglarda yaşayan, ticaretle zenginleşen Burg’ lu yani Burjuva sınıfı zamanla siyasal iktidardan pay almak, alınan siyasal kararlara katılmak yani yasama ve yönetme yetkisi almak istedi. Ancak o zaman yönetim yetkisinin yani EGEMENLİĞİN kaynağı TANRI olduğu için ve Tanrı yönetim yetkisini yeryüzünde Krallar, Aristokrasi ve Kilise aracılığı ile kullandığı için bunların yönetme yetkisine karşı çıkmak Tanrı’nın Buyruklarına karşı çıkmak olarak kabul ediliyordu. Bunun üzerine Burjuva sınıfı; EGEMENLİĞİN KAYNAĞI TANRI’ da değil HALK’ tadır yani HALKIN EGEMENLİĞİ esastır düşüncesini ortaya atarak ve bunu 1688 İngiliz Şanlı Devrimi ve 1789 Fransız İhtilali’ nde görüldüğü gibi güçle Krallara-soylulara ve ruhban sınıfına kabul ettirerek Avrupa’da siyasal iktidara ortak olmuştur. İşte Maraşal Mustafa Kemal ATATÜRK’ de yeni Türk Devleti’ni kurarken dayandığı maddi temeller HALK EGEMENLİĞİ, fikri temeller ise Milliyetçilik ya da Ulusçuluk ile Batıcılık olmuştur.

Gazi Mustafa Kemal Laiklik, Ulusal Egemenlik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devrimcilik ve Devletçilik gibi ilkeleri daha askeri lise ve harp okulunda öğrenciyken orijinal Fransızca kitapları okuyarak ve diğer askeri öğrenci arkadaşları ile tartışmalara girerek öğrenmiş ve benimsemiştir. Yüce Atatürk bütün hayatı boyunca da bu prensiplere sadık kalmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu prensiplere göre kurmuş, 10 Kasım 1938 de ölümüne kadar da TC’ ni bu ilkeler doğrultusunda idare etmiştir. Yüce Atatürk’ün Halk Egemenliğine dayanması fikri ilk BMM açılışında söylediği EGEMENLİK BİLA KAYDI ŞART ULUSUNDUR. Yani Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir ifadesi ile vücut bulmuştur.

Yüce Atatürk’ün Türk Milliyetçiliği tanımı Pan Türkizm fikirleri üzerine değil Türk Halkı’nın egemenliği fikrine dayanmaktadır. MİLLİYETÇİLİK bütün ideolojiler gibi Fransız Devriminden sonra ortaya çıkmıştır. Milliyetçilik tarih boyunca 2 ana akım halinde gelişmiştir. 1. cisi Fransız Milliyetçiliği-Modern Milliyetçilik veya Batı Milliyetçiliği diye tanımlanır, 2. cisi Romantik Alman Milliyetçiliği-Kültürel Milliyetçilik veya Doğu Milliyetçiliği olarak adlandırılır. Fransız Modern Milliyetçiliğine göre önce Devlet kurulur bu Devlet Milleti oluşturur. Zaten 1789’ da Fransız Ulus Devleti kurulduğu zaman 40 milyondan fazla olan Fransız Halkının yalnızca 1,5 milyonu Fransızca konuşuyordu. Alman Milliyetçiliği ya da Kültürel Milliyetçiliğe göre ise insanlar doğuştan bir milletin ferdi olarak doğarlar ve milleti belirleyen en önemli unsur dildir. Bu millet Devleti oluşturur. Nitekim 1871 de Almanca konuşan Prusya Krallığı ve 33 Alman Prensliği Fransızları yenerek Versay’ da Alman Birliğinin kuruluşunu ilan etmişlerdir. Yani Alman Milleti Alman Devletini kurmuştur. Atatürk’ün Türk Milliyetçiliği görüşü Jön Türkler ve İttihatçı silah arkadaşlarından farklı olarak Alman Romantik veya Kültürel Milliyetçiliğine değil Fransız Modern Milliyetçiliğine dayanmaktadır. Yani Atatürk Milliyetçiliğini 1923 de TC Devleti sınırları içinde yaşayan TC’ ne vatandaşlık bağı ile bağlı bulunan o gün için ortak doyuma ulaşan ve geleceğini ortak beklentiler içinde TC de gören Türk Halkının birliğine ve egemenliğine dayandırıyordu. Atatürk’ün Milliyetçiliği ırkçı değil modern milliyetçilik ideolojisine dayanmaktaydı. Bugün Atatürk’ün Laiklik ve Milliyetçilik anlayışları tam olarak siyasal iktidarlar tarafından algılanıp uygulansa ve özünden saptırılmasaydı ne gerici ne de bölücü unsurlarla uğraşmamız gerekmeyecekti.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Ulus Saygısı nı çok çarpıcı 2 örnekle açıklamak mümkündür. 1.cisi Yüce Atatürk 19 Mayıs 1919 da bütün askeri kuvvetlere emir verme gibi çok büyük yetkilerle donatılarak 3. Ordu müfettişi sıfatıyla Samsun’a çıktığı zaman ilk yaptığı iş kendi muazzam yetkilerini kullanmak yerine Halkın Egemenliği’nin milletin geleceğine karar vermesini sağlamak için Amasya Tamimini yayınlamak Erzurum ve Sivas Kongrelerini toplamak bu kongrelerde yeni Türk Devletinin geleceğinin belirlenmesini halkın temsilcilerine bırakmak olmuştu. 23 Nisan 1920 de de BMM son Osmanlı Mebusan Meclisinin devamı olarak açılmıştı. 16 Ocak 1920 de İstanbul işgal edilince Son Osmanlı Mebusan Meclisi çalışmalarını Mısak-ı Milli’yi kabul ettikten sonra talik etmiş yani ara vermişti. 23 Nisan da Ankara’da açılan BMM nin 1. Gündem maddesi Ağnam yani Hayvan Vergisi idi. Çünkü son Osmanlı Mebusan Meclisi çalışmalarına ara verdiği zaman gündeminde bulunan konu ağnam vergisi idi. Yeni Türk Devleti daha uluslararası camiada tanınmamışken, Düşman Ankara’nın ilçesi Polatlı’ ya geldiği, top seslerinin Ankara’dan duyulduğu ve başkentin Kayseri’ye taşınması planlarının yapıldığı bir sırada yeni açılan Büyük Millet Meclisi’nin ( BMM ) ilk gündem maddesinin hayvan vergisi olması onun Osmanlı Mebusan Meclisi’nin devamı olmasından kaynaklanmakta ve BMM’ nin meşrutiyeti buradan gelmekteydi. İşte o BMM saltanatı ilga etmiş, Cumhuriyeti kurmuş ve hilafeti kaldırmıştır. Bütün bu TC’nin kuruluşunun temel taşları halkın temsilcilerinden oluşan ve halkın egemenliğine dayanan TBMM tarafından alınmıştır.

2. Olarak Atatürk çağdaşı olan Franko, Salazar, Musolini, Hitler ve Stalin’in aksine ulusun istek ve taleplerine çok duyarlı olmuş ve bütün kararlarını ulusun çıkarları doğrultusunda almıştır. Hatta kendisine yazdığı mektuplarla hakaret eden vatandaşların mektuplarını bile büyük bir dikkatle okumuş, üstlerine notlar almış ve haklı talepleri yerine getirdiği gibi kendine hakaret eden vatandaşlara hiçbir zarar vermemiş, dava bile açmamıştır. Bugün bu mektuplar Cumhurbaşkanlığı arşivinde hala muhafaza edilmektedir. O yıllarda Franko’ ya, Salazar’ a, Stalin’e, Hitlere’ veya Musolini’ ye hakaret eden bir İspanyol, Portekizli, Rus, Alman veya İtalyan vatandaşının başına gelen feci durumları tarih kitaplarından okuyor ve filmlerini seyrediyoruz. Atatürk’ün Türk Milleti’ne olan saygısının bundan güzel bir açıklaması olamaz.

Doç. Dr. Uğur ÖZGÖKER
AREL Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve ERASMUS Koordinatörü
LİBAD Liberal Avrupa Derneği ve LDG Liberal Demokrasi Grubu eski Başkanı
Türkiye – Avrupa Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
ugurozgoker@arel.edu.tr