Toplantıda navlun piyasasındaki düşüşe bağlı olarak, işletme maliyetleri içerisinde öncelikli personel giderleri olmak üzere, diğer kalemler için de makul tasarruf tedbirleri üzerinde bir eylem planı oluşturması amaçlandı.
Toplantıda öncelikle 2008 yılı ekonomik kriziyle başlayan navlun piyasasındaki daralmanın artarak devam etmesi, bunun sonucunda denizcilik firmalarının ana gider unsuru olan gemi işletme maliyetlerini azaltıcı tedbirlerin acil şekilde gündeme geldiği ifade edildi.
“İşletme Maliyetlerinin Düşürülmesi ve Tasarruf” konulu istişare toplantısıyla ilgili KOSDER tarafından yapılan açıklama şöyle:
Denizcilikte gelirler navlun olarak tanımlanır. Buna karşılık da gemilerin sefer maliyetleri, sabit işletme giderleri ve eğer gemi krediyle alındıysa finansal giderleri bulunur. Sabit maliyetlerin ana unsurları olarak, Personel Ücretleri, Kumanya, Yedek Parça, Yağlama Yağı, Tamir/Bakım, Sigorta, Yönetim Giderleri öne çıkarken, sefer masrafları da Yakıt, Liman Masrafları, Kanal Ücretleri, Yükleme ve Tahliye Giderleri olarak tanımlanır ve tüm bu giderler navlun gelirinden karşılanır.
Gemilerin gerçekleştirdiği seferler dolayısı ile oluşan toplam giderler, piyasa şartlarının dikte ettiği navlun seviyesi ile farklılık göstermekte, yapılan seferin maliyeti ne olursa olsun karşılığında elde edilecek navlun, rekabet ve pazarlık şartlarının belirlediği meblağ olmakta. Üzerinde mutabık kalınan navlun, taşıyıcıya oldukça yüksek bir kar imkanı sağlayabileceği gibi sefer maliyetini karşılamakta yetersiz de kalabilir ki halihazırdaki durum da budur. Bu hatırlatmadan sonra armatörler olarak kamuoyuna ifade etmek isteriz ki görüldüğü gibi,
Navlun sadece armatörün sorunu değil
Halihazırdaki küresel ekonomik durum tüm armatörlerin navlunlarını tarihi dip seviyelere çekmiştir. Her ticari kuruluşta olduğu gibi denizcilik işletmelerinde de en önemli amaç kâr etmek ve yeni yatırımlarla büyümektir. Bir iş/yatırım zarara gittiğinde basiretli bir tüccarın ilk tedbiri, zarardan nasıl ve ne ölçüde kâr edebileceğini araştırmak olur. Bu önlemlerin başarısı ölçüsünde de diğer tedbirler olan küçülme, varlık satışı, ortaklar kabul etme veya gemileri sıcak/soğuk devre dışına alma yahut hurdaya verme gündeme gelir.
Armatör ve işletmeciler şu anda zararı nasıl azaltacakları telaşındadır ve stratejik ortakları olarak gördükleri mal ve hizmet tedarikçilerinden bu dönemde tek ricaları kârlarından hiç olmazsa navlunlar tekrar makul seviyelere çıkana kadar feragat etmeleridir.
Önde gelen finans kuruluşları tarafından 2016-2018 yılları arasında dünya ekonomisini daha zor günlerin beklediği ve bunun sonucunda denizcilik firmalarının ana unsuru olan gemi işletmelerini daha zorlu bir ortamda ayakta kalmaya çalışacakları beklenmektedir.
Yaşanacak bu süreç içerisinde; başta kosterler olmak üzere Türk sahipli deniz ticaret filosunun kriz ortamından en az hasarla çıkabilmesi için:
-Düşen yakıt fiyatlarına rağmen düşmeyen yağ maliyetlerinin azaltılması,
-Sigorta primlerinde iyileşmelerin sağlanması,
-ÖTV’siz yakıttan alınan vergi, resim ve harçların düşürülmesi,
-Türk bayraklı gemilerde çalışan personelin SGK yükünün iki yıl süreyle sıfırlanması,
-Malzeme, kumanya, tamir-bakım hizmetlerinden indirimler sağlanması,
-Türk gemilerine kredi veren yerli bankalarımızın hiç değilse önümüzdeki 1 yıl için kredi anapara ve faizlerinin ertelenmesinin sağlanması,
-Türk boğazlardan transit geçişlerde 48 saat transit süresinin yine bu 1 senelik kritik dönemde idare tarafından uygulanmasının ertelenmesi, sıcak/soğuk devre dışı (laid-up) bırakılacak gemilerden herhangi bir masraf alınmaması (fener, sahil sıhhiye gibi),
-Tüm ithal ve ihraç yüklerinde ithalatçı veya ihracatçıya 1 Amerikan Doları Türk bayraklı gemi tercih primi verilmesi,
-Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve diğer bakanlıklar tarafından muhtelif isimlerde kesilen cezaların önümüzdeki 2 sene için toptan kaldırılması gerekmektedir.
ViraHaber.com