Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka’nın virahaber’e verdiği özel röportajda sektörün Afrika açılımını ve ihracatımızın büyük bir kısmının yabancı bayraklı gemilerle taşınması konusunu görüştük.
Afrika ülkeleri ya da niş pazarlar diyelim… Sanki denizcilik sektörü biraz araştırma yaparak, oraların ihtiyaçları doğrultusunda anlaşmalar yapmalı. Bu konuda İdare de destek olabilir mi?
Bu konuda Bakanlığımız birçok konuda sektörün önünden gitmektedir. Kısa örnekler vermek gerekirse; balıkçılık alanında Moritanya ile anlaşma taslağı üzerinde istişarelerimiz sürmektedir. Bu anlaşma ile halen faaliyet gösteren Türk firmalarının önü açılacaktır. Diğer bir konu Tanzanya ile yapılan istişarelerde Viktorya Gölü için yolcu teknesi inşası konusu gündeme gelmiş, istişareler teknik detaylar üzerinde sürmektedir. Ayrıca birçok uluslararası ziyaret kapsamında potansiyel deniz ticaretimizin olduğu ve denizcilik alanında işbirliği yapabileceğimiz ülkeler ile denizcilik anlaşması imzalanması kapsamında niyet mektuplarımız diplomatik kanallar ile iletilmiştir. 46 ülkeyle imzalanan 62 adet denizcilik anlaşması bulunmaktadır. Denizcilik anlaşmaları ile deniz taşımacılığı, filo yönetimi, liman inşası ve bakımı, gemi adamı ve PSC eğitimi, düzenli hat kurulması, klas kuruluşları arasında işbirliği, deniz ve kıyı çevre koruması vs. alanlarında işbirliği, deniz ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması, denizcilik konularında görüşmelerde bulunularak sorunların çözülmesi için bir platformun oluşturulması, ülkelerin denizcilik alanında kendi uzmanlıklarını diğer tarafa aktarmasına imkan sağlaması, konularında işbirliği mekanizmaları oluşturulmaktadır. Söz konusu anlaşmalar ile iki ülke limanlarında bürokrasinin azaltılması, tarafların deniz kazalarında, kendi gemilerine uyguladıkları muamelenin aynısını diğer ülke gemilerine de uygulanması, gemiadamı belgelerinin karşılıklı tanınması ve gemiadamlarına diğer ülke limanlarında vizesiz karaya çıkma hakkı tanınmaktadır. Denizcilik anlaşmaları, imzacı tarafların özel sektörü için çerçeve anlaşmaları olup, ülkeler arasında denizcilik ilişkilerinin de yasal zeminini oluşturmaktadır.
Bizim ihracatımızın önemli bir kısmı yabancı filoyla taşınıyor. Türk bayraklı filoyla taşınması için bir tedbir alınabilir mi?
Bu sektör liberal bir sektör... Bu anlamda belki Türk bayrağı lehine tedbirler alabilirsiniz, ama diğer tarafta elinizi kolunuzu bağlayan önemli etkenler var. Avrupa Birliği üyeliği, Avrupa Birliği’nde serbest rekabet, devlet desteklerinin belli kurallar çerçevesinde düzenlenmiş olması, liberalleşme gibi birçok nedenle çok katı bir şekilde Türk bayrağını koruyucu tedbirler alma ihtimali, imkânı yok. Biraz da aslında piyasa şartlarının kendi kendine oluşturduğu bir sonuçtur bu. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 70’i pahalı, endüstriyel ürünlerden oluşuyor. Bunlar da çoğunlukla konteyner ile taşınıyor. Konteyner taşımacılığı artık sermaye yoğun, yüksek teknolojili, büyük yatırımlar gerektiren büyük tonajlı gemilerle yapılıyor. Dünya çapında organizasyon gerektiren bir şirketleşme, taşımacılık ağı gerektiriyor. Türkiye’deki konteyner taşımacılığı yapan şirketler, dünyada bu alanda ilk 5’tedir.İhracatımızın önemli bir kısmının Türk Bayraklı gemilerle taşınması konusu, biraz da Türk firmalarının bu çapa, bu boyutlara ulaşabilmiş olup olmadığına bağlıdır… Bu da çok kolay bir şey değil. 20.000 TEU’luk bir gemiyi herhalde 150-200 milyon dolara zor mal edersiniz. Onlarca böyle gemiye ihtiyacınız var. Geminiz olması da yetmez. Onları iyi işletecek bir network kuracaksınız ve başarılı bir şekilde işleteceksiniz. Dünyanın dört bir yanında organize olacaksınız. Düzenli taşımacılık ağları çok kolay kurulmuyor. Bunlar uzun yılların birikimi.
Yarın: LNG, Kutup Kodu ve insansız gemiler bizi hangi noktaya götürecek?
Vira Haber