AB yolunda Türk denizciliği

Gemi Mühendisleri Odası tarafından Türkiye'den ve Avrupa Birliği'nden kamu, endüstri ve sivil toplum kuruluşlarının önde gelen temsilcilerinin katılımıyla “AB Yolunda Türk Denizcilik Sektörü” konulu bir sempozyum düzenlendi.

Sempozyuma, aynı zamanda sempozyumu himaye eden AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış olmak üzere, AK Parti İzmir Milletvekili İlhan İşbilen, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürü Cemalettin Şevli, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Hızırreis Deniz, Eski Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu, GESAD Başkanı Ziya Gökalp, GMO Başkanı Osman Kolay, Türk Loydu Başkanı Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Gemi ve Yat İhracatçıları Başkanı Başaran Bayrak, GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş, sektörün önde gelen temsilcileri katıldılar. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından GMO Başkanı Osman Kolay açılış konuşması yaptı.

“Temennim bu sempozyumun hepimiz için olumlu geçmesidir”
Gemi Mühendisleri Odası Başkanı Osman Kolay bütün misafirlere ve yurt dışından gelen konukları selamlayarak başladığı konuşmasında, “Bu sempozyumun düzenlenmesinde bizim önümüzü açan, himaye eden ve destekleyen Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a teşekkür ediyorum diyerek, bugüne kadar bize her türlü desteği veren Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a da teşekkür etti. Bütün kurum ve kuruluşlara da teşekkür eden Kolay, şunları söyledi: “Burada bulunan ve çeşitli konularda bilgileri ve katkıları ile panellerde bizlere katkı sunacak yabancı konuklara şahsım ve yöneyim kurulum adına teşekkür ediyorum. Yaşanan ekonomik krize rağmen ülkemiz genel olarak hükümetimiz sayesinde iyi bir performans sergilemektedir. Bizler AB normları sayesinde AB fonları ve Ar-Ge destekleri ile bir marka oluşturmuş durumdayız. Bu marka ile ilgili söylenecek çok şey olmakla birlikte önümüzdeki saatlerde çok önemli konuşmalar ve panellerde paylaşımlar yapılacak. Temennim bu sempozyumun hepimiz için olumlu geçmesidir. Bu vesile ile bu sempozyum için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”.

Lanfranco Benedetti bir sunum yaptı
Sempozyumun açılış konuşmalarına SEA Europe Teknik Direktörü Lanfranco Benedetti ile devam edildi. Avrupa Gemi ve Denizcilik Ekipmanları Derneği'nin Teknik Direktörü olan Benedetti konuşmasına Türk misafirperverliğini överek başladı ve Avrupa Gemi ve Denizcilik Ekipmanları Derneği olarak AB’de yaşanan sıkıntıları ve son durumu yansıtan bir sunum yaptı.

Hedefimiz IACS’ye üyelik
Türk Loydu Başkanı Prof. Dr. Tamer Yılmaz, konuşmasının başında Türk Loydu’nun nasıl kurulduğunu anlattı. Türk Loydu’nun dünyada yaşanan mevcut duruma rağmen büyümesini sürdürdüğünü belirten Yılmaz, deniz ve kara endüstrisinde, savunma sanayi, demiryolları ve karayollarında çalışmalarını sürdürdüğünün altını çizdi. Yapılan çalışmalarla Türk deniz taşımacılığı büyük gelişme kaydettiğine değinen Tamer Yılmaz, Türk Bayrağı’nın Beyaz Liste’ye geçtiğini söyledi. Türk Loydu’nun da buna paralel olarak yüksek performans gösterdiğini ve bu kriterleri bugünde sürdürdüğünü belirten Yılmaz, sektör ve idare ile birlikte çalışmalarının meyvesini aldıklarını ve bunun birlikte çalışmaya güzel bir örnek olduğunu belirtti. Yılmaz şöyle devam etti: “Klas kuruluşları yetki aldıkları bayrak devletinin de sorumluluğunu taşıyarak, uluslararası kuralları takip etmek zorundadır. Buna paralel olarak kendileri de kurallarını sürekli yenilemek durumundadır. Türk Loydu bu nedenle IMO toplantılarına düzenli olarak katılmaktadır. Bütün bu kurallarla ilgili yenilikleri de sektöre bildirmekle yükümlüyüz. Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği IACS’ye üye olmak için bugüne kadar yapılan çalışmaları da özetleyen Tamer Yılmaz, denetimlerden başarı ile geçtiklerini, ufak tefek bazı düzeltmeleri tamamlamak üzere olduklarını söyledi. Hedeflerinin IACS üyeliği olduğunu dile getiren Yılmaz, IACS üyesi klas kuruluşlarının piyasanın yüzde 96’sını ellerinde bulundurduklarını, geri kalan klas kuruluşlarının yüzde 4’lük bir bölümü paylaşmak zorunda kaldıklarını söyledi. Yılmaz şöyle devam etti: “IACS Avrupa Komisyonu tarafından antitröst yasasına aykırı bulundu. Rekabetin ve klas kuruluşlarının IACS’ye üye olmalarının engellendiği belirlendi. Böylece IACS üyelik kriterlerini değiştirdi, önümüzdeki önemli bir engel de kalkmış oldu. Türk Loydu gösterdiği yüksek performans ile IACS’ye üye olabilecek en önemli klas kuruluşu olarak dikkat çekiyor. 2013 yılının sonuna kadar üyelik kriterlerimizle ilgili bütün gelişmeleri tamamlayacağız. 50 yıllık Türk Loydu serüveninde, bugünlere gelinmesinde emeği geçen Türk Loydu’nun bütün yönetici ve çalışanlarına teşekkür ediyorum”.

AB ile flört çok uzun sürdü
Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak da konuşmasında gemi ve yat sanayinin önemine vurgu yaparak, Ekonomi Bakanlığı öncülüğünde bir kümelenme çalışması yaptıklarını ve ihtiyaçları belirlediklerini söyledi. Gemi inşa sanayinin ekonomik krize kadar dünya dördüncülüğüne yükseldiğini, global pazarda önemli bir oyuncu olduğunu dile getirdi. AB dahil dünyadaki bütün ülkelerin bu sanayiye doğrudan ya da dolaylı destekler verdiğini, ama ne olursa olsun Türk müteşebbisinin önüne geçmenin mümkün olmadığını belirten Başaran Bayrak, AB üyesi olamayan Türkiye’nin bazı ticaret anlaşmalarından da faydalanamadığını, bunun da zararlarına olduğunu belirtti. Bayrak, “Ben 39 yıl önce lisedeyken bir etkinliğe katılmıştım. Etkinliğin konusu “AB Yolunda Türkiye” idi. Benim oğluma bir ödev vermişler konu yine aynı, AB ile ilgili kompozisyon hazırlayacak. Yani bu flört çok uzun sürdü Sayın Bakanım. AB’nin öncelikli olarak yapması gereken şey Türk müteşebbisine serbest dolaşım hakkını tanımasıdır” şeklinde konuştu.

AB gemi inşa sanayinin dönmesi için her şeyi yapmaya hazır
Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan da, cumartesi günü için büyük bir kalabalığın olduğunu belirterek başladığı konuşmasını, iki gün önce Brüksel’de katıldıkları önemli bir toplantıdan edindiği izlenimleri katılımcılara aktararak devam ettirdi. Metin Kalkavan, Başaran Bayrak’ın Avrupa konusunda çok şey söylediğini vurguladı, “ama sanırım artık Avrupa uyandı. Avrupa bizi öteleyerek senelerce kendini işsiz bırakmıştır” dedi. Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bay Benedetti’nin burayı iyi dinlemesi lazım. 2 gün önce Brüksel’de önemli bir toplantı vardı. Avrupa’nın senelerdir yaptığı bir hata var. Bay Benedetti’nin sunumunun en başında altyapısı hazırlanmış stratejilerle ilgili bir toplantı vardı. Orada şunu gördüm ki Avrupa Birliği gemi inşa sanayinin kendilerine dönmesi için her şey yapmaya hazır. Burada Sea Europa çok önemli. Zaten EMEC ve CESA’ya bağlı bir kuruluş. Bizim de EMEC’e ciddi emeğimiz var. GESAD da EMEC’in üyesi ve yıllardır birlikte çalışıyorlar. Bu noktada GESAD Başkanı Ziya Gökalp’e de teşekkür ediyorum. Bunlar çok ciddi işler yapan kuruluşlar ve AB artık Uzakdoğu ülkeleriyle rekabete hazır. Avrupa 26 milyon işsize sanayi olmadan iş bulamayacağını anladı, bu yüzden de bu işin peşini bırakmakla devamlı işsizin artacağını fark etti. Avrupa Birliği’nin Uzakdoğu’yla rekabetinin tek yolu var. Sayın Bakanım dünyanın teşvik olmadan gemi inşa eden tek ülkesiyiz. Bir gemi ürünü olarak maliyetin binde 6’sı SSK, işveren payıdır. Eğer Türk armatörü yapsa 5 yıl da satmamak kaydıyla bir de yaklaşık yüzde 1.5’luk 400 bin dolar tutan 700 milyar liralık faiz desteği vardı. Böyle bakınca söyleyeceğimiz tek şey mutlaka bir eşitleme stratejisinin uygulanmasının zorunluluğudur.”

Kalifiye işgücünü başka sektörlere kaçırdık
Metin Kalkavan aksi takdirde şu anda Güney Kore, Çin, Japonya diye giden endüstrinin, Hindistan, Tayland şeklinde devam edeceğini söyledi. Bu şekilde Uzakdoğu ülkeleriyle rekabetin söz konusu olmadığını vurgulayan Kalkavan, “Bizim hükümetimiz Cumhuriyet tarihinde yapılmayan pek çok şeyi yaptı. 400’ün üzerinde düzenleme var; ama gemi inşa ve yan sanayiye en ufak bir destek olmadı maalesef. Olabilir... Bu bir stratejidir. Bugün geldiğimiz noktada en fazla işsizin bulunduğu sektör bizim sektörümüz. Eğitilmiş olan kalifiye işgücünü başka sektörlere kaçırdık ve bunları geri toplayabilmemiz çok zor. Avrupa Birliği sadece hizmet sektörüyle yaşayamayacak kadar büyük bir topluluk. Biz de öyleyiz. Bu yüzden sanayiye ağırlık vermek zorundayız” şeklinde konuştu ve sözlerini şöyle noktaladı: “Bir tek nokta var. Biz tersane desteği istemiyoruz. İstediğimiz gemi inşa sanayi desteği. Bu kadar büyük bir sanayi alanındayız, ama teşvik dışındayız. Bunlara da çözümler bekliyoruz”.

“Ekonomik ve sosyal dengeleri gözeterek her şeyi yapmaya hazırız”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka gemi inşa sanayinin dünyada, 2008 krizinden en çok etkilenen sektör olduğunu belirterek, “71 faal tersane ve yan sanayiyle birlikte 100 bin kişiye yaklaşan istihdam hacmiyle sipariş listesi bakımından 2011’de Avrupa’da birinciliğe ve 2012 aralığına kadar da dünyada beşinciliğe kadar gelebilmiş bir gemi inşa sanayimiz vardı” dedi. Mega yat üretiminde bir dünya markası haline gelmiş olmaktan gurur duyduklarını vurgulayan Aka, şunları söyledi: “Sipariş listelerinde, krizin başladığı 2008 yılından bu yana belirli bir daralmanın meydana geldiğini görüyoruz. Ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele ederken, aynı zamanda teknolojik yeniliklerin zorunlu olması ve yatırımların zamanında yapılması, sektörün geleceğinin teminat altına alınması odaklanmamız gereken asıl meselelerdir. Bakanlık olarak ekonomik ve sosyal dengeleri gözeterek elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Ancak sektördeki isimlerin de sorumlukları var. Bu noktada dünyadaki gelişmeleri takip etmeleri ve stratejik düşünüp sağlam adımlar atmaları esastır. Aslına bakılırsa gemi inşa sanayi dünya çapında devletler tarafından yoğun olarak desteklenmektedir. Ancak Uzakdoğu ülkelerinin aşırı derecede desteklenmesi bizatihi sektörün genel sorunlarından birisi haline geldi. Bu aşırı destekler, ülkelerin doğal, ekonomik ve coğrafi üstünlüklerini işlevsiz kılmaktadır. Sonuç olarak bu, kaynakların israfı haline gelmektedir”.

585 milyon Euro’luk IPA Fonu
“Deniz yolu taşımacılığı alanında uygun bulma yasası halen TBMM gündeminde sıra beklemektedir” diyen Aka, yasanın Meclisin onayını almasından sonra sektördeki uyum çalışmalarında çok büyük bir hamle yapmış olacağımıza vurgu yaptı. Aka şöyle devam etti: “Demiryollarının serbestleşme sürecinin de bu yıl başlamasıyla ulaştırma faslında genel bir iyileşme bekliyoruz. AB mali işbirliği konusunda bildiğiniz gibi Bakanlığım, operasyonel konu yürüten 4 bakanlıktan biridir. 2007-2013 dönemi Ulaştırma Operasyonel programı kapsamında bakanlığımıza yaklaşık 585 milyon Euro’luk Katılım Öncesi Yardım Aracı Fonu (IPA) tahsis edilmiş olup, 2012 sonu itibariyle bu fonun 325 milyonluk kısmı sözleşmeye bağlanmıştır. Kalan 260 milyon Euro’luk kısmı da bu yıl içinde sözleşmeye bağlanacaktır. Burada önemli projelerimizden biri de, bir liman yatırımı olan Kilyos Projesi’dir. Yaklaşık 4 milyon Euro maliyetli, 7 teknik destek projesi tamamlanmış, 85 milyon Euro maliyetli 6 teknik proje yürütülmekte, 45 milyon Euro’luk toplam 12 adet projenin de başlaması beklenmektedir. Denizcilik sektörü Avrupa’da mali işbirliğine en çok konu olmuş alanlardan biridir. 2003-2005 yılları arasında yürütülen ‘Türkiye’de Deniz Emniyetinin Geliştirilmesine Destek Projesi’ AB tarafından örnek proje seçilmiştir. Bu projenin de katkılarıyla Paris Memorandumu çerçevesinde ülkemiz 2008 yılından itibaren Beyaz Liste’ye girmiş, AB limanlarında gemilerimizin tutulma oranı yüzde 25’ten yüzde 4’e gerilemiştir. Sektörümüz beyaz listede olmanı avantajını yaşamaktadır.”

Türkiye’yi çaresiz mürettebatın elinden kurtardık
Son olarak kürsüye Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış geldi. Egemen Bağış, İstanbulsuz bir Avrupa'nın çok fakir kalacağını belirterek, "Bundan sonraki sürecin çok daha rahat olacağına inanıyorum. Ama bu inatlarından vazgeçmezlerse su almaya başlayan Avrupa Birliği gemisi çok daha zor girdaplarda ne yapar? Kendilerini bunu düşünmeye davet ediyorum" dedi.
Türkiye gemisinin fırtına dinlemeden rotasında ilerlediğini, alabora olma riskini de geride bıraktığını belirten Bağış, artık Türkiye'nin farklı bir noktaya geldiğini anlattı. Bağış, "Artık Türkiye kimsenin kapısında medet uman bir ülke değil. Başkalarının, kapısında medet umduğu bir ülke haline geldi. Türkiye'yi çaresiz mürettebatın elinden kurtardık" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın "adalet ve vicdan limanında bekleyen bütün insanlığın umutlarını yeşerttiğini" ifade eden Bağış, bugün bölgesinin umudu haline gelen Türkiye'nin dünya barışı için kilit ülke olduğunu söyledi.

İstikrar, güven ve çalışma bizi bu noktaya getirdi
Türkiye'yi ziyaret eden Microsoft Üst Yöneticisi Steve Ballmer ile akşam yemeğinde bir araya geldiğini anlatan Bağış, Ballmer'in kendisine Türkiye'nin son 10 yıldaki başarısının nedenini sorması üzerine "İstikrar, güven ve çalışma" cevabını verdiğini kaydetti. Bağış, "Geçmişte de çalışıyorduk, ama istikrarımız yoktu. Ortalama 1,5 yıl süren hükümetlerle yönetildik. 2 hafta bakanlık yapanlar vardı. O ülkede tabii ki bir yere varılmaz. Ama şimdi istikrar, güven ve çalışmayla bu millet hak ettiğini alır" diye konuştu.

Denizcilik sektörü temsilcilerinin AB'de vizesiz dolaşma imkanı için yeşil pasaport talep ettiklerini hatırlatan Bağış, sadece yeşil pasaportluların değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin Avrupa'ya vizesiz gitmesinin önünü açacaklarını, bunun için çalıştıklarını söyledi. AB'nin, konu Türkiye olunca "bin bir türlü arıza, sorun" dile getirdiğini belirten Bağış, ihtiyaçlar söz konusu olduğunda da mutlaka bir çözüm yolu bulunduğunu kaydetti.

Denizcilerimiz cesur, sabırlı ve çalışkandır
Letonya'yı ziyaretinde bu ülkenin cumhurbaşkanının AB'nin bir uzlaşı kültürü üzerinde kurulduğunu, bir konuda uzlaşı varsa en büyük sorunların bile bir gecede çözülebileceğini, uzlaşı olmadığı takdirde çok küçük bahanelerle Türkiye'nin üyeliğine mani olunabileceğini anlattığını aktaran Bağış, şöyle konuştu: "İşte o uzlaşıyı haklı olmakla değil, güçlü olmakla elde etmek durumundayız. Türkiye güçlendikçe bu süreç de çok farklı bir noktaya doğru gidiyor. 'Dizlerimizin üzerine sürünerek, Türkiye'ye gidip yalvaracağız' diyenler var. Biz kimseyi yalvartmayız, kapımıza gelen kimseyi de süründürtmeyiz. Vakti zamanı geldiğinde, eşit müzakere mücadelesinde elde ettiğimiz haklarla Türkiye'yi inşallah hak ettiği noktaya getireceğiz. Bunu yaparken de denizcilerimizden çok şey öğreniyoruz. Çünkü denizcilerimiz cesurdur, sabırlıdır, çalışkandır, hoş görülüdür ve denizciler Allah'tan başka kimseden korkmazlar. AB müzakerelerinde de biz o denizcilerin dik duruşundan ilham alıyoruz”.

"Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez"
Egemen Bağış, 3 tarafı denizlerle kaplı Türkiye'nin "dört tarafı düşmanlarla kaplı" denilerek içe kapatıldığını ifade ederek, "Ama dünyada önemli gelişmeler oldu ve onları biz yeniden yakalamaya çalışıyoruz. İşte Türkiye'nin son 10 yılda içinden geçmekte olduğu süreç, Türkiye'nin kendi bölgesindeki diğer ülkelere ilham kaynağı olması süreci, aslında denizcilik sektöründe attığımız adımlarla alakalı çok önemli bazı gerçekleri vurguluyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez" dediklerini ve kendi rotalarını koyduklarını anlatan Bağış, şunları söyledi: "Biz millet olarak bin yıldır batıya doğru ilerliyoruz, Orta Asya'dan çıktık, Viyana kapılarına kadar gittik. Bugün de Brüksel'e gidiyoruz. Bu seferde barış, adalet ve küresel sorunları çözme arzusundayız. Bunu göremeyenler, bir takım endişeler taşıyor olabilir, ama onların o ön yargılarını kırmak da yine bizlere düşecek, yine biz çalışkanlığımızla onlara da kendi rotalarını hatırlatarak, AB'nin kuruluş felsefesini hatırlatarak, inşallah onları da doğru yola çekeceğiz. Türkiye, Avrupa'nın kronikleşmiş sorunlarını çözebilecek kilit ülkedir".

Güney Kıbrıs yönetimine çağrı
Bağış, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını hatırlatarak, yeni yönetimin, Annan Planı'nın reddedilmesinin en büyük mağdurunun Güney Kıbrıs olduğunu fark etmesini temenni ettiğini söyledi. Egemen Bağış, "AB'nin dönem başkanlığını yürütürken iflaslarını ilan etme noktasına geldiler. Neden iflas noktasına geldiler. Çünkü yarın ne olacağı bilinmeyen bir adada kimse yatırım yapmak istemiyor" dedi. Güney Kıbrıs'ın, dünya deniz taşımacılığında en büyük filoya sahip olduğunu ama Türkiye limanlarına giremediklerini de hatırlatan Bağış, "Taşımacılıkta ciddi kayıplara uğruyorlar. Barış Planı'nı kabul etmiş olsalardı, ada da istikrar, güven altına alınmış olacaktı. Dünyanın en önemli turizm cennetlerinden biri olacaktı, oraya yatırım akacaktı ama inat nelere mal oldu, bunu çok iyi gördük" şeklinde konuştu.
Bağış, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne "Gerçekten kurtulmak istiyorsanız, gerçekten barış istiyorsanız, AB üyesi ülkelerin Ercan Havalimanı'na uçmasına koyduğunuz engeli kaldırın, biz de limanlarımızı size açalım" şeklinde çağrıda bulundu.

Türkiye'nin limanlarının Güney Kıbrıs'a 1987 yılına kadar açık kaldığını anımsatan Bağış, "Yeniden açarız, limanları açmamız onları tanımamız anlamına gelmez. AB ülkelerinin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Ercan Havalimanı'na uçması diplomatik tanıma olarak algılanmamalıdır. Nasıl bugün dünyada birçok ülke Tayvan'ı tanımazken Tayvan'la ticaret yapıyorsa, KKTC ile de bal gibi ticaret yapabilirler. Akıllı olurlarsa Kıbrıslılar çok büyük bir refahı birlikte yakalayabilirler" dedi.

Konuşmaların ardından plaket töreni yapıldı ve öğle yemeği arası verildi. Öğleden sonra önce “AB’de Gemi İnşa Sanayi-Kazanılmış Tecrübeler” başlıklı birinci oturum yapıldı. Ardından da “Gemi İnşaatında Devlet Yardımları ve AB yolunda Türk Denizcilik Sektörü” başlıklı ikinci oturum düzenlendi. Türk ve yabancı alanında uzman olan isimlerin katıldığı oturumlardan çok faydalı kazanımlar elde edildi.

www.virahaber.com

Fotoğraflar: Sevim Tarhan Atasoy

Gemi & Yat İnşa Haberleri

Veventures Bir Yılda İkinci Konteyner Gemisini Filoya Ekledi
Pearl Naval Filosunu Genişletme Kararı Aldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yalova’da TCG Derya’nın Teslim Törenine Katılacak
Antalya Serbest Bölge, 24 Yılda 694 Lüks Yatı Suya İndirdi
Tersan Tersanesi Yeni Zelandalı Aurora Fisheries İle Kontrat İmzaladı