1960’lı hatta 80’li yılların ortalarına dek pek çok sahil kasabasında, kentinde Eylül -Ekim aylarında sokaklardan palamut kokuları eksik olmazdı. Biz çocuklar yine mi palamut diye şikayet ederdik. Aslında yediklerimiz palamut değil, yağlanmış ve büyümüş hali, yani torikti. Balıkların başı ve kuyruk kısımları ayrılır, orta iki parçası lakerda olarak basılır, kalanı da taze taze yenirdi. Henüz derin dondurucuda stoklama dönemi başlamamıştı.
Bugün her evde bir dondurucu mevcut ama ortada ne torik ne de palamut var. Geriye sadece anılar kaldı. Aslında sadece palamut değil tüm Türkiye balıkları her geçen gün yok olmaya doğru gidiyor. İklim değişikliği, denizlerde her geçen gün artan kirlilik, mevsimsel rüzgarlardaki değişiklikler balıkların göç yollarını değiştirmesine neden oluyor.
Özellikle de palamut, lüfer ve uskumru gibi göç eden balık türleri bu değişimden etkileniyor. 30 yıl öncesine dek Akdeniz-Karedeniz arasında göç eden balıklar Karadeniz’de kalıyor, geri dönmüyor. Yasadışı, kuralsız avcılık da balık türlerinin tükenmesinde bir diğer önemli etken.
Balıkların izini sürmek için Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Metro Toptancı Market iki yıl önce ‘Palamutlar nerede?’ projesini başlatmıştı. Proje ticari öneme sahip palamut balığının göç yollarının güncellenmesini ve stokları giderek azalmakta olan balığın sürdürülebilirliğinin sağlanmasını amaçlıyordu. Sürdürülebilir avcılığa bilimsel katkıda bulunurken, sadece avlayana değil tüketenlere de bilgi aktarımı öncelikli hedefler arasındaydı.
İki yıl içinde 2000 civarı palamut markalanarak denize bırakıldı. Projenin sonlanacağı 2015 yılına dek bu sayının 4500 ulaşması hedefleniyor. Markalanmış palamutları avlayan ve satın alanların geri bildirimleriyle bugüne dek 61 palamudun göç yoluyla ilgili bilgilerine ulaşılmış. Dünyada markalama çalışmalarındaki geri dönüş oranı olan % 5-10 Türkiye’de de tutturulmuş.
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, “60 tür su canlısının Karadeniz’de neslinin azaldığını tespit ettiklerini” söylüyor. Sadece balık değil, başta Akdeniz foku ve yunus gibi memeliler de yok oluyor.
Prof. Öztürk tüketicilerin kaygılarının aksine doğal stokları korumak için yetiştirme balığı yenmesini öneriyor. Türkiye’de üretilip ithal edilen tek kalem olan yetiştirme balıkların da sağlığa zararlı olmadığını anlatıyor...
virahaber.com