2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında, AB dışı şehirler sınıfında Ukrayna?nın başkenti Kiev ile yarışan İstanbul, geçen nisan ayında Brüksel?de yapılan jüri toplantısında, Avrupa Parlamentosu, AB Komisyonu ve AB Konseyi?nin ikişer, Bölgeler Komitesi?nin bir temsilcisinden oluşan 7 kişilik Seçici Kurul tarafından seçilmişti. AB Konseyi, proje için gerekli onayını verdi. Avrupa Kültür Başkenti fikri, ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı Melina Merkuri tarafından ortaya atılmış ve aynı yıl AB Konseyi tarafından projenin kapsamını belirlenerek, uygulamaya konmuştu. Elbette bu konu, AB limanında bekletilen Türkiye için çok önemli bir gelişme. İstanbul, bunu hak ediyor da. Coğrafi konumu ve binlerce yıllık kültürel mirası ile diğer dünya metropolleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip olan İstanbul, aynı zamanda Türkiye?nin de aynası niteliğinde. Türkiye?nin ve İstanbul?un adı, tüm dünyada kültür ve sanatla anılacak. AB adaylık sürecinde Türkiye?nin sembolü İstanbul?un, aslında Avrupa kültürüyle yüzyıllardır karşılıklı etkileşim halinde olduğu projelerle ortaya konulacak. Kültürel miras, sürdürülebilir bir biçimde yönetilecek, kenti daha da bir çekim noktası haline getirecek. İstanbul; kentsel dönüşüm, şehircilik, çevresel ve sosyal anlamda kalıcı kazanımlara kavuşacakŞimdi diyeceksiniz ki, bütün bu saydıklarınız üzerinde hemen hemen herkes hemfikir. Bu yazı niye? Peki o zaman biz de şunu soralım. İstanbul 47 yıl önce bir ödül aldı, bu ödülün ne olduğunu, kimde olduğunu bileniniz var mı? Bu ödül şimdi nerede? İsterseniz sizlerle bu ödülün hikayesini paylaşalım. Gerçi daha önce Vira Dergisi?nde de anlatmıştık, kimse de üstüne alınmamıştı ama olsun biz bir kez daha anlatalım. Hemen hemen her gün bir ödül törenine tanık oluyoruz. Galiba artık herkese, her şey için ödül verildiğinden dolayı ödüllerde anlamını yitirdi. Bu nedenle olsa gerek İstanbul için önemi olan bir ödül hala sahibini arıyor. Ödül sahibini biliyor ama geçen onca seneye rağmen, sahip ödülün farkında değil. Ya da sahip de ödülün farkında ama umurunda değil. Ödülü bulan, İstanbul?a gelmesini sağlayan, fakat bir türlü sahibine ulaştırmayı başaramayan beş dönem milletvekilliği ve Avrupa Konseyi Başkanvekilliği yapmış olan Cevdet Akçalı?nın anlattıklarını sizlerle paylaşmayı görev bildik. İşte sahibini arayan ödülün bilinmeyen hikayesi:Avrupa Konseyi ve diğer kuruluşlar yaptıkları faaliyetleri belgelendirmek için ödül verirler. İşte bizim ödül de böyle bir plaket. Avrupa?da senede bir tek şehrin hak ettiği bu ödülün verildiği tarih ise 1959. Avrupa Konseyi tarafından İstanbul?a verilen bu ödülün sahibi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tabii. İstanbul için bu tören bir türlü yapılamamış ve ödülden de kimsenin haberi olmamış. Avrupa Konseyi?nde ise ödül verilen şehirler arasında İstanbul?un ismi her zaman zikredilmiş. Ödülün verildiği dönemden sonra Türkiye üst üste darbeler yaşamış. Bu süreçte kimsenin aklına ödülü almak gelmemiş. 1969 yılında Cevdet Akçalı Avrupa Konseyi?nde Çevre Komisyonu Başkanlığı görevini yaparken, genel sekreter kendisine İstanbul?a verilen ödülün hala alınmadığını söylemiş. Genel Sekreter, ödülü teslim edecek kimseyi bulamadıklarını anlattıktan hemen sonra Akçalı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı?ndan randevu almak istemiş. Bir milletvekili olmasına rağmen bu randevuyu almayı başaramayan ve konuyu aktaramayan Cevdet Akçalı, ısrarla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarından randevu taleplerini yinelemeyi sürdürmüş. Sonuç değişmemiş. Son olarak Bursa?nın Avrupa Konseyi?nden ödül alması dolayısıyla yapılacak tören için Avrupa Konseyi?nden 11 parlamenterden oluşan bir heyetin geleceğini öğrenen Cevdet Akçalı, hemen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürünü aramış. Bu bir fırsattır diye düşünen Akçalı küçük bir kokteyl verilerek heyetin ağırlanabileceğini, böylece geçmişte alınan ödülün de bu törenle sahibine, yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi?ne verilmesini önermiş. Akçalı?nın teklifi önce kabul görmüş. Daha sonra ise belediye başkanının programının yoğun olduğu gerekçesi ile törenden vazgeçilmiş. Ancak ödül bir kere heyetle birlikte yola çıkmış, geri dönüş yok. Törenin yapılamayacağını öğrenen heyet de ödülü Cevdet Akçalı?ya bırakıp, Bursa?ya doğru yola koyulmuş. Sahibini arayan ödül şimdi sessizce Cevdet Akçalı?nın onu koyduğu köşeden İstanbul?u seyrediyor. Akçalı?nın bu konuda yaptığı tek yorum ise, bugünkü belediye başkanı da dahil İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarından randevu almanın çok zor olduğu şeklinde.Evet hikaye böyle. 47 yıldır İstanbul yöneticileri ödülden bihaberlerdi. Acaba İstanbul 2010 yılına hazırlanırken İstanbul Valisi Muammer Güler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş bu ödülü sahiplenebilecek mi? Yoksa ödül şimdi bulunduğu köşeden İstanbul?u seyretmeyi ve sahibini aramayı sürdürecek mi? Ödülün dili olsaydı, yanına kendinden küçük bir ödülü alarak, el ele tutuşup vapur, tren demeden gezip, İstanbul halkına şöyle seslenecekti; ?Abiler ablalar babam öldü annem bizi terk etti, Allah rızası için yardım edin?.