3 aydır Sao Tome'de tutuklu kalıyor

Türk armatörüne ait M/T Düzgit Integrity isimli geminin yakıt kaçakçılığı yaptığı iddiası ile Batı Afrika'da bulunan ada devleti Sao Tome'de tutukluluğu, 3 aydır devam ediyor.

İçinde 15'i Türk vatandaşı 17 mürettebatı bulunan Türk armatörüne ait Malta Bayraklı Düzgit Integrity isimli tanker, 3 aydır Sao Tome Limanı'nda mağduriyet yaşıyor.

Konu ile ilgili Deniz Haber Ajansı'na ait Terasport'ta bir basın toplantısı düzenleyen Düzgit Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Metin Düzgit, hukuksuz bir şekilde yaklaşık 3 aydır Sao Tome Adasında gemilerinin tutuklu kalmasının hiç bir anlaşılır tarafı olmadığını söyledi.

Düzgit Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Metin Düzgit'in yaptığı basın açıklaması aynen şöyle;

"Değerli Basın mensupları, Türk Sahipli ve Türk Mürettebatlı DÜZGİT INTEGRITY isimli gemimizin ve kaptanımızın Batı Afrika’nın ada devletlerinden Sao Tome ve Principe’de haksız yere alıkonulması hakkındaki basın toplantısına hoş geldiniz.

Armatörlüğümüz altında bulunan, 15’ü Türk, 1’ü Gürcü ve 1’i Azeri vatandaşı olmak üzere, toplam 17 mürettebat ile donatılmış bulunan DÜZGİT INTEGRITY isimli gemimiz ve Türk vatandaşı Kaptanımız, 15 Mart 2013 tarihinden bugüne, yani yaklaşık iki buçuk aydır, Batı Afrika’nın ada devletlerinden Sao Tome ve Principe Demokratik Cumhuriyeti tarafından makul olmayan sebeplerle alıkonulmaktadır.

Gemimiz yaklaşık olarak iki yıldır İsveç’in en büyük ve köklü şirketlerinden Stena firmasının kirasında, Batı Afrika’da açık deniz yakıt ikmal tankeri (offshore bunkering tanker) olarak hizmet vermekte olup normal şartlarda 31 Mart 2013 tarihinde 5 yıllık bakım çalışması için Havuzlaması planlanmaktaydı.

Söz konusu bakım programlaması öncesinde kiracımız gemimizde bulunan mülkiyetindeki yükün bir kısmını ve gemiden gemiye yakıt ikmali yapılması için gerekli olan, kargo hortumları ve usturmaça balonları gibi malzemeyi yine kirasında bulunan MARIDA MELISSA isimli Alman armatörlü, Marshall Adaları bayraklı bir başka gemiye aktarmak üzere her iki geminin kaptanlarına da talimat vermişti.

Kiracının talimatlarına istinaden öncelikle Sao Tome adasının 28 deniz mili batısında bir mevkide buluşmak üzere aralarında anlaşan iki gemi kaptanı, sonrasında yapılacak operasyonda vinç ve personel çalışması gerektiğinden, “denizde can emniyeti” sağlamak adına inisiyatif kullanarak, Atlantik Okyanusu’nun bölgede hâkim akıntı ve ölü denizlerinden korunabilecek tek yer olan Sao Tome adasının 7 deniz mili kuzeyindeki bir mevkide buluşmayı kararlaştırmışlardır.

Her iki geminin de aynı firmanın kirasında bulunmasından ve üzerindeki yük ve ilgi malzemelerin de kiracının mülkiyetinde olmasından dolayı söz konusu gemiden gemiye aktarma (Ship-To-Ship) operasyonun esasen herhangi bir ticari boyutu bulunmamaktadır.

15 Mart 2013 sabah saat 06:30 sularında buluşma mevkiine gelen gemimiz buluşma öncesinde bölgede bulunan Sao Tome ve Principe Sahil Güvenlik Botu ile bir telsiz görüşmesi yapmış ve operasyon planlaması hakkında bilgilendirmede bulunarak izin istemiştir. Kendilerine verilen izin sonrası her iki gemi yaklaşık 2 saat sonra borda bordaya gelmiş gemiden gemiye aktarma için hazırlık yapmaya başlamışken sahil güvenlik botu ikinci bir kez daha gelerek bu defa başka bir personeli tarafından operasyon hakkında tekrardan sorular sorulmuştur. Kaptanımız ilk temasta konunun kendilerine aktarıldığını ve iznin verilmesi sonrası gemilerin borda bordaya geldiğini henüz bir yük ve malzeme aktarması başlamadığını ve izin verilmemesi halinde daha açığa gidebileceğini bildirmiş olmasına rağmen sahil güvenlik botu her iki geminin de limana gelerek kaptanların komutanlarıyla görüşmek üzere karaya çıkması talebinde bulunmuştur.

Gerek kiracı firma gerekse de armatör firmalar ilgi talebe uymuş ve kaptanlar karaya çıkmıştır. Öncesinde herhangi bir cezai uygulama yapıp yapmamak konusunda tereddütte olan yerel idareler sonrasında da nasıl bir cezai uygulama yapacakları konusunda kararsız kalmış ve yine öncesinde gemilerin ve kaptanların aynı gün akşam saatlerinde, sonrasında ertesi gün, sonrasında da ilk mesai günü Pazartesi günü salınacaklarını bildirmelerine rağmen konu gün geçtikçe karmaşık bir hal almış ve yerel medyada tamamen farklı bir dille ele alınmaya başlandığı gibi kaptanlar ve gemiler hakkında alelacele bir yargılama süreci başlatılmıştır.

Sahil Güvenlik Botu ile yapılan telsiz görüşmesi gemideki kara kutudan elde edilerek, gerek yazılı gerekse de ses kaydı olarak ilgililere sunulduysa da söz konusu telsiz görüşmesi ve kaptanların ifadeleri görmezden gelinmiş, yeterli tercüme imkanları sağlanmamış ve yerel idarenin görevli memurlarınca da yanıltıcı ve eksik ifadeler verilerek savunma hakkı tam olarak sağlanmaksızın hızlı bir yargılama sürecine gidilmiştir.

Bu süre içerisinde gemiye ve mürettebata ait sertifikalar, pasaportlar, gemiadamı cüzdanlarına kayıt altına almaksızın el konulmuş ve kaptanlar gemilerine çıkmaktan dahi men edilmiş yurtdışı çıkış yasağı uygulaması ile otelde alıkonulmuşlardır.

29 Mart 2013 tarihinde karar veren mahkeme kanaatimizce yerel medya ve politik ortamın etkisinde kalarak ve de yerel kanunları aleyhimizde yorumlayarak konu hakkında yeterli inceleme yapılmaksızın ‘contraband’ kaçakçılık hükmü vermiş yaklaşık 40.000.000-50.000.000 Amerikan Doları değerindeki gemilere ve yüke el koymuş kaptanlara da 5.000.000 Avro para cezası ve üçer yıl hapis cezası kararı vermiştir. Oysaki gemilerdeki yükün ilgi ülkeye tahliye edilmesi ya da ilgi ülkeden yükleniyor olması gibi bir durum söz konusu dahi olmadığı gibi fiziki olarak böyle bir operasyon da imkânsızdır.

Verilen bu karar maddi boyutu itibariyle 185.000 kişi nüfuslu ilgi ülkenin Yıllık Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının %18’ine, 8.000.000 ABD Dolarlık Yıllık İhracatının yaklaşık 6-7 katına denk gelmektedir.

Öte yandan 1966 yılından beri tam 47 yıldır Türk Boğazlarından geçen sayısız gemiye hizmet vermiş bulunan, Gümrük Müsteşarlığı, Deniz Polisi, Sahil Güvenlik, Sahil Sıhhiye ve Liman Başkanlıklarının denetiminde hizmet veren firmamız sektöründeki sicili en temiz firmalardan birisi olup tamamıyla şeffaf çalışma şekli ve dürüstlük ilkeleriyle bilinmektedir. Keza aynı şekilde kiracı Stena firması da İsveç’in çok köklü ve eski şirketlerinden birisi olup her iki firmanın bu şekilde asılsız bir suçlamaya maruz bırakılmaları dahi başlı başına kabul edilebilir değildir.

Olaydan sonra tarafımızdan anlaşıldığı üzere ilgi ülkede geçtiğimiz yılın Aralık ayında bir hükümet değişikliği olmuş, göreve gelen hükümet geçmişte önceki hükümetin Tayvanlı bir şirketle yapmış olduğu anlaşmanın usulsüzlüğünü ileri sürmüş ve bizim gemilerimizin ve kiracımızın da bir şekilde ilgi Tayvanlı şirketle ilişkili olduğundan yola çıkarak konu yerel politika malzemesi haline getirilmiş ve bu da tüm sürecin kaderini aleyhimizde etkilemiştir.

Her ne kadar ilgi mahkeme kararına taraflar itiraz etmişlerse de ilk muhakemedeki yapılan usul ve esas hataları ve konunun yerel politikadaki etkileri nedeniyle temyiz sürecinin ne zaman ve ne şekilde sonuçlanacağına dair endişemiz konuya muhatap herkes tarafından dile getirilmektedir.

İlgi sorunun sulh ile ve makul bir sürede çözümü ile ilgili olarak bugüne kadar İsveç Dışişleri, Ukrayna Dışişleri, Malta Dışişleri, Marshall Adaları Dışişleri, Almanya Dışişleri ve Portekiz Dışişleri Bakanlıkları diplomatik kanallar üzerinden girişimlerde bulunmuş olup bu girişimler devam etmektedir. Şüphe getirmez ki konu diplomatik bir kriz boyutunu almış hatta geçmiştir.

Bugüne kadar Devletimizin başta Sayın Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı makamları bilgilendirilmiş olup Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet DAVUTOĞLU ilişkilerimizin hemen hemen hiç olmadığı bir ülkeyle sorunun çözümü için bizzat devreye girmişlerdir. Sayın Gabon Büyükelçimiz, İsveç’in Angola Büyükelçi’siyle beraber ilgi mahkeme kararı sonrası adaya ziyarette bulunmuşlardır.

Lakin %75 ticaretini Avrupa’yla yapan, Avrupa’dan mali destek ve hibe alan öte yandan yaklaşık 47-57.000.000ABD Doları değerindeki direkt ve dolaylı Avrupa Birliği varlığına ve personeline makul olmayan gerekçelerle el koyan ve alıkoyan söz konusu devletle sorunun çözümü için Avrupa Birliği kurumları arasında herhangi bir birlik gözlemlenmediği gibi eylem ve söylemlerinde de etkisiz kaldıkları da apaçık ortadadır. Avrupa Birliği üyeleri ve kurumları arasında tek ve güçlü bir ses çıkmamakta olup kişi ve kurumlar bir diğerini işaret etmektedir.

Aradan geçen sürede Sao Tome ve Principe makamları gerek bizlere gerekse de temasta bulunan diplomatlara her ne kadar yakın zamanda bir çözüm arzuladıklarını dile getirseler de bugüne kadar herhangi bir resmi açıklama ya da somut bir eylem gerçekleşmemiş ve makul bir banka teminatı karşılığı gemilerin ve kaptanların salınmasına dahi müsaade edilmemiştir.

Öte yandan milyonlarca Dolar değerindeki gemi ve yükün alıkonulması denizcilik sektöründe 2008 yılından beri süre gelen yüzyılın en sert ve derin krizinin etkisinde bizleri oldukça zora sokmaktadır.

Her ne kadar kaptanımızın ve gemi personelimizin sağlık durumları iyi olsa da bölgede iki buçuk aydır akıbeti belirsiz bir şekilde tutulmaları kendilerinde psikolojik olarak olumsuz etki yaratmaktadır.

İlgi ada devletindeki teknik yetersizliklerden dolayı gemilerimize kullanma suyu ikmal edilemediğinden gemi güvertesinde biriktirilen yağmur suyu ile temizlik yapılmakta ve hijyen koşulları korunmaya gayret edilmektedir.

Gemilere kumanya tedariki sağlayacak bir kumanya şirketi olmadığından yerel marketlerden fahiş fiyatlara parça parça tedarik edilen gıda malzemeleri ile iaşeleri eksiksiz sağlanmaya gayret edilmektedir.

Bizlere güven ve desteğini sürdüren gemi personelimiz ve ailelerine teşekkür eder kendilerinden sabırlı olmalarını dileriz. Personelimizin evlerine dönmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Şu anda Türkiye’de ve Sao Tome’de ikişer, İngiltere, Portekiz, Norveç ve Belçika’da birer olmak üzere toplamda sekiz ayrı hukuk bürosu sadece bizim gemimiz ve kaptanımız adına vermekte olduğumuz ulusal ve uluslararası hukuk mücadelesinde yer almakta olup bir bu kadar da kiracımız ve Alman armatör tarafında görevli hukuk büroları bulunmaktadır.

Yine ilave bilgilendirmemiz gerekir ki bizim gemimizin alıkonulduğu tarihten 4 gün sonra ilgi ülke karasularında izinsiz bekleme yapmakta olan Güney Kıbrıs bandıralı bir dökme yük gemisinin sadece 28.000EUR gibi cüzi bir tutar ceza ödemek suretiyle iki gün gibi kısa bir sürede seferine devam ettiği bilgisi edinilmiştir.

Geçmişte benzerleri yaşanmış olduğu örneklerde görüldüğü üzere Amerikan, Rus, Çin ve hatta İngiliz ve Fransız armatörlü gemiler benzer uygulamalara muhatap edilmedikleri gibi yanlışlıkla muhatap edilmeleri halinde dahi vakit kaybetmeksizin gemilerin seyrine devamına müsaade edilmiştir.

Kamuoyunun malumu Aden Körfezi’ndeki korsanlık faaliyetlerinde bugüne kadar belki de bir tane Amerikan gemisi ve personeli korsanlar tarafından alıkonulmuş olup Hollywood tek bu kaçırma olayını dahi sinema haline getirmiş ve yakın zamanda “Captain Phillips (Kaptan Phillips)” olarak vizyona girecektir.

Şüphesiz ki bunları söylerken amacımız herhangi bir savaş çığırtkanlığı yapmak değildir.

Dünyanın her denizine, her limanına adım atan Barbaros’ların, Piri Reis’lerin torunları biz Türk denizcileri güçlü devlet güçlü millet politikasının bir uzantısı olarak en ön saflarda yer almaya devam edeceğiz.

Tamamı Türk armatörlüğünde bulunan Türk personeliyle donatılmış gemimize Devlet büyüklerimiz tarafından bugüne kadar verilmiş desteğin gemimiz ve kaptanımız kurtulana kadar en yüksek düzeyde sonuca odaklı ve daha etkin bir şekilde devam ettirilmesini bekler bizlere zaman ayırdığınız için siz değerli basın mensuplarımıza teşekkür ederiz."

GEMİDE 17 PERSONEL BULUNUYOR

Türk armatörüne ait Malta bayraklı Düzgit Integrity isimli gemide, 15’ü Türk, 1’ü Gürcü ve 1’i Azeri vatandaşı olmak üzere, toplam 17 mürettebat bulunuyor.

Mürettebatın isimleri şöyle;

Cengiz Gülşen, Muhammed Bıyık, Sedat İhtiyaroğlu, Halit Turan, Adil Dural, Toprak Ay, Gocha Gatenadze (Gürcistan), Ali Osman Sap, Mahmut Dolu, Mustafa Memiş, Elmar Mammadov (Azerbaycan), Aykut Keray, Engin Bayram, Bora Pekin, Şakir Koçak, Faruk Çelik ve Erkan Boncuk.

virahaber.com 

GÜNCEL Haberleri

Ege ve Akdeniz'de Balıkçılığı İzleme Çalışmaları Muğla'da Devam Ediyor
Bodrum-Kaş Arası Denizlerde Fırtına Uyarısı
Türkiye’nin En Büyük Balıkçı Barınağının Yüzde 70'i Tamamlandı
Deprem Bölgesinde Görevini Tamamlayan Yaşam Gemisi Yalova'da Bakıma Alındı
Ege Denizi İçin "Sarı" Uyarı