Karaburun Feneri’nin hemen önünde 2011 yılının Mart ayında trolle avlanan balıkçıların ağına ağır bir cisim takıldı. Ağı güçlükle toplayan balıkçılar ahşap gemi parçasını karaya çıkardı. Ahşabın yakılması düşünülürken Hanımeli Balık Restoran’ın sahibi Selçuk Birinci üzerindeki işlemeleri ve çıpa olduğunu fark ederek balıkçılardan 250 TL’ye satın aldı. Çıpa bir süre restoranın bahçesinde bekletilirken, Milliyet Gazetesi karikatüristi ve ressam Haslet Soyöz durumu yetkililere bildirdi.
İki yıl sürecek
Karaburun’a gelen İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdür Yardımcısı Rahmi Asal ve Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, ahşap parçaların antik döneme ait devasa ölçülerde bir ahşap çıpa olduğunu tespit etti. Eski İstanbul’a ait 36 geminin çıkartıldığı Yenikapı kazılarından elde edilen eserlerin de bakımının yapıldığı İstanbul Üniversitesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı Laboratuvarı’na getirilen antik çıpa üzerinde 5 bilim dalında uzmanlar isimler inceleme başlattı. Yaklaşık 2 yıl sürmesi planlanan incelemelerin ilk sonuçları İstanbul’un zengin tarihine dair önemli bilgiler verdi.
Ahşap çıpanın M.Ö. 5. yüzyıla yani günümüzden 2 bin 500 yıl öncesine ait olduğu düşünülürken, 4.60 metre boyunda 1.85 metre eninde olduğu belirlendi. Çıpanın devasa boyutları ait olduğu geminin de son derece büyük bir ticaret gemisi olduğunu kanıtlarken, Byzantion medeniyetinin bulunduğu dönemde geminin yüküyle İstanbul’a gelirken Karaburun açıklarında battığı belirtildi.
Bağlantıları çürümüş
Çıpanın dünyanın bilinen en eski ahşap çıpası olduğunu belirten uzmanlar, üzerinde ağırlık olarak taş ya da kurşun bir bağlama demiri, bronz ya da demir tırnaklar kullanıldığını söyledi.
İki parça halinde olan çıpanın birleştirilmesinde ise kilitli zıvanalı ahşap geçmelerin kullanıldığı, Karadeniz’in dip yapısında bulunan hidrojen sülfür yüklü deniz suyunun ahşabı korumak için uygun bir ortam yarattığı ifade edildi Sualtında ahşaplara en çok zarar veren ‘terado navalis’ adlı deniz kurtlarının bu şartlarda yaşayamamasının da çıpanın korunmasında önemli bir rol oynadığını anlatan uzmanlar, hidrojen sülfürün demirden yapılan bağlantı yerlerini erittiğini kaydetti.
Çıpayı balıkçılardan satın alarak büyük bir duyarlılık gösteren Selçuk Birinci, “Karaburun’un tarihsel önemini biliyordum. Denizin altında binlerce yıllık tarihi barındıran beldede herkesin duyarlı olması gerekiyor. Biz çıpayla birlikte aslında İstanbul’un geçmişini yetkililere teslim ettik” dedi. Birinci ve Haslet Soyöz’e İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü tarafından teşekkür plaketleri verileceği öğrenildi.
Uzmanlar, dev ahşap çıpanı ait olduğu geminin bulunmasının büyük bir keşif olacağını söyledi.
‘Bir de gemiyi bulsak’
Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, “Muazzam bir eserle karşı karşıyayız. Akdeniz’de antik çağlardan başlayarak, özellikle M.Ö. 7. yüzyıldan Roma döneminin sonlarına kadar ahşap çıpalar kullanılmıştı. Ahşap çıpa formlarının ilk örneği olan bu tür çıpaların betimlerine Karadeniz kıyılarındaki bir antik yerleşme olan Apollonia Pontika sikkeleri üzerinde de rastlanıyor. Bulunan çıpa da tıpa tıp bu sikkeler üzerindeki betimlere benziyor. Ait olduğu geminin bulunmasıyla çok önemli bir keşfi gerçekleştirebiliriz. Çok değerli bir eser. Dünyada böyle parçalardan çok olmadığını biliyoruz” dedi.
İncelemeler bitti
Çıpanın 3 boyutlu çiziminin tamamlanması için çalışan antik gemi eksper Ayşegül Çetiner, “İstanbul Arkeoloji Müzeleri yaklaşık bir ay önce eseri bilimsel incelemeler için bize teslim etti. Bu süre zarfında çapanın üç boyutlu çizimi ve imalat yönteminin belirlenmesine yönelik incelemelerimiz tamamlandı. Çizim ardından detaylı fotoğrafları çekilecek ve foto-mozaik çalışması yapılacak. Metot olarak Yenikapı Batıkları’nda geliştirdiğimiz bir belgeleme sistemini bu çıpa için de uyguluyoruz” diye konuştu.
virahaber.com / Milliyet