Sektörde bir ?Eser?
Sevgili Vira okurları, bu yazımda geçen gün posta kutuma düşen bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Tabii bu mesajı gönderen kişinin, bize gönderdiği ilk mesaj değildi. Onlarca mailini aldık ve her aldığımız mailde de mutlaka paniklemişizdir.
Yaptığımız haberlerde herhangi bir yanlış varsa mutlaka bizi uyarır, arkadaşlar şu haberin şurası yanlış olmuş, düzeltin? diye mutlaka mesaj atar, bizi uyarırdı.
Ayrıca çok güzel yorumlar da gönderirdi. Bu kez gönderilen mesaj bir uyarı mesajı değil, bir veda mesajıydı. Bizde de bu kez panik, yerini hüzne bıraktı. Peki, bizi bu kadar etkileyen mesajın sahibi kimdi? Denizcilik sektörünün çok yakından tanıdığı, sektöre büyük hizmetleri olan bir dosttandı. Denizcilik sektörü yakından tanıyor, ama biz tanımayanlar için kısa bir öz geçmişiyle kim olduğunu söyleyelim.1939 yılında Vezirköprü'de doğdu. Evli ve iki erkek çocuk babası. İlk ve ortaokulu Vezirköprü?de, Lise öğrenimini Haydarpaşa Lisesi?nde bitirdi. 1958 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaa ve Makine Bölümü'ne girdi. 1963 yılında buradan mezun oldu. Mezuniyetinden hemen sonra genç bir mühendis olarak Dz.K.K. Gölcük Tersanesi'nde Makine Montaj Şefliği görevini yürüttü.
Türkiye'nin ürettiği en yüksek tonajlı ticaret gemisi Amiral Sadık Altıncan kuru yük gemisi ve askeri gemi Gayret Muhribi?nin inşasında görev aldı. 1969 - 1971 yılları arasında Deniz Nakliyatı T.A.Ş Genel Müdürlüğünde Kontrol Heyet Üyeliği (Polonya) yaptı.
1971-1987 yılları arasında Türk petrol Gurubu Marmara Transport A.Ş Murahhas Azalığı, Marmara Tersanesi Genel Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Bu görevi esnasında tersanenin sıfırdan kuruluşunu ve akabinde 40'a yakın yeni gemi inşaatının başlamasını ve bitirilmesini sağladı. 1987 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden Samsun Milletvekili seçildi. 18. ve 19. dönemlerde DYP milletvekili oldu. Parti meclis gurubu yönetim kurulu üyeliği ve TBMM?deki çeşitli komisyonlarda üye olarak görev yaptı. 1995 yılı seçimlerinde aday olmayarak parlamentoya veda etti. Bu isim; 1985 yılından 29 Nisan 2008 tarihinde gelen mesaja kadar da Türk Loydu?nda yöneticilik görevlerinde bulunan Ali Eser?dir.Ali Eser'in gönderdiği bu mesajda bir cümle çok önemliydi ve kendisine yakışanı yapmıştı. Bakın ne diyor mesajında Ali Eser: ?22 yılı aşan bu süreçte denizcilik sektörümüz için yaptığımız çalışmalarda işbirliği ve dayanışma anlayışı ile çabalarımıza yardımcı oldunuz. Milli Klas Kuruluşumuz için hepimizin yakın ilgi duymasını en tabii bir davranış biçimi olarak görüyoruz. Bu kapsamda yaptığınız ve bundan sonra da yapacağınıza inandığım katkılara içtenlikle teşekkür ediyorum.? Acaba kaç kişi ayrıldığı bir işyerinden ?yaptığınız ve bundan sonrada yapacağınıza inandığım katkılara içtenlikle teşekkür ediyorum? diyebilir. Ve Sevgili Dostum Ali Eser, mesajını şu cümlelerle bitiriyor ?Size bu aşamada arz-ı veda ederken, sağlık ve mutluluk dileklerimle işlerinizde başarılar diliyorum? diyor.İşte hüzün de buradan vuruyor bizi, ayaklarımız yerden kesiliyor, sözcükler boğazımıza düğümleniyor. Ve içimden şöyle diyorum, Veda sana yakışmadı Ali Eser, klavyenin dili sürçmüştür. Veda etmek sana yakışmıyor, sen elveda derken de; biz sana, ?Merhaba, hoş geldin? diyoruz.Sevgili Ali Eser?in bu mesajı beni yıllar öncesine, yani tanıştığımız yıllara götürdü. Mevsim dört mevsimin dışındaki bir mevsimdi. 17 Ağustos 1999 depreminin acıları yaşanıyordu. Ağustos?ta yapraklar düşüyordu dallarından; çiçekler solgundu, denizin maviliği ise her zamanki mavi değildi. Sesine hüzün vurmuş bir spiker radyoda deprem bölgesinde kaybolan çocukların isimlerini okuyordu. Sivaslı bir kadın, depremden sonra geriye kalan fotoğrafları toplamaya çalışıyordu. Ağustosta başka bir tat, yüreğimde başka bir burukluk vardı. Eylül yağmurlarına bir şeyler kalmamıştı. Acı orda başlayıp orda bitiyordu. Vay be? Yıllar olmuş. Öğle değil mi dostlar? Bir çoğumuz şöyle demiyor muyuz? ?Geldi, geçti?. Geldi gelecek ve geçip gidecek! Öyledir gerçekten, gelen kalır biraz, sonra da ama acı, ama tatlı, yığınla anılar bırakır geride. Anılarla yanmamak elimizde midir? Yani tam da deprem sonrası tanıdım Ali Eser?i. O dönemde Türk Loydu depremzedeleri, deprem simsarlarının eline düşürmemek için, Kara Endüstrisi Bölümü?nün bünyesinde Yapı Denetim Birimi kurmuş, deprem bölgesinde ve çevre illerde faaliyet yürütüyordu. Diğer taraftan da Türk Loydu topu, topu 70 kişilik kadrosuyla hummalı bir çalışma başlatmıştı. Türk Loydu Gemisi?ni uluslararası kara sularda yüzdürmeye çalışıyorlardı. Kaptan Köşkünde Prof. Dr. Yücel Odabaşı vardı. Deneyimli ekipten Ali Eser, Şevki Bakırcı, Ayfer Adıgüzel, Tansel Timur, Ercan Güç ve burada ismini hatırlayamadığım onlarca mürettebat vardı. Bu ekip inanılmazı başardı ve birçok ilke imza attı. Dönüp geçmişe baktığımda, aslında Sevgili Ali Eser?in vermek istediği mesajın çok net olduğunu görüyorum. Türk Loydu, bugün de yoluna devam ediyor. Deneyimli ekibiyle bu kez Doç. Dr. Mustafa İnsel kaptanlığında yola devam eden Türk Loydu; vizyon, misyon ve ilkeleri doğrultusunda bir anlamıyla şunları söylüyor: Ürettiğimiz kurallar, bilgi ve uzmanlığımızdan aldığımız güçle uluslararası alanda ilk tercih edilen klas ve sertifikalandırma kuruluşu olmaktır vizyonuyla; can, mal ve çevre güvenliği ile ilgili alanlarda, ilkelerimiz doğrultusunda uygunluk değerlendirme hizmetleri vermek misyonuyla; bağımsızlık ve tarafsızlık, dürüstlük ve güvenilirlik, sürekli gelişim, bilgi üretimi ve paylaşımı, müşteri odaklı ve nitelikli hizmet, çalışanlarına değer verme ilkeleriyle uluslararası karasularda güvenle seyrediyoruz. Bu başarıların altında imzası bulunan insanlardan biri de sevgili dostum Ali Eser'dir. Yolun her zaman açık ve aydınlık olsun Ali Eser. Ama veda etmek yok. Sana hiçbir zaman güle güle demeyeceğiz...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.