Selçuk Onur,  “işkembeyi Kübra”dan sallamaya devam ediyor. Okuduğu yazıyı anlamayan, anladığını zannettiği konuyu anlatamayan bir görüntü çizmeye devam ediyor. Benim yazımda Selçuk Onur’un Kara&Deniz Gazetesi ile alakası yok demedim veya o konuyla ilgili hiçbir yazı yazmadım.

Kendisi bizi Şark Kurnazlığı yapmakla itham etmiş. Bu söze çok şey söylenir ama “Ya Edep” diyorum. Kamuoyunun bilgisine sunduğum köşe yazımda, Selçuk Onur’un Kara&Deniz Gazetesi’nden neden ayrıldığını, ayrılmasına neden olan konuların perde arkasını okuyucular ile paylaştım.

Selçuk Onur, değer verdiğimiz bir devlet adamı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a küfür etmesi ve o devlet adamını savunmamdan dolayı şahsıma yaptığı “Yobaz” yakıştırmasına gösterdiğim tepki üzerine gazeteden ayrılma kararı almıştır. Hayatını kaybetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yapmış bir şahsiyete yaptığı hakareti hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değildir.

Gelelim gazetedeki ortaklığına: Biz üç gazeteci olarak (Recep CANPOLAT, Hakkı ŞEN ve Selçuk ONUR), bu gazetenin bir yıl boyunca kendi yağıyla kavrulması gerektiğini, ancak zarar ettiği zaman ortaklar tarafından katkı sağlanması gerektiğini konusunda anlaştık. Selçuk Onur, bu gazeteye peyderpey nakit olarak 6 bin TL ödeme yaptı. 7 bin TL’lik ise kredi kartı ile kendi odasına makam masası, gazetenin baskı masrafları gibi harcamalarda bulundu. Selçuk Onur’un bu gazeteye toplamda 13 bin TL’lik bir katkısı oldu. Selçuk Onur gazeteden ayrıldığında 10. sayıdan itibaren gelir 75 bin TL, gider ise 110 bin TL civarında bulunuyordu. Bu giderlerin yüzde 90'nını Hakkı Şen ile birlikte karşıladık. Selçuk Onur ise yüzde 10'unu karşıladı.

Kendisi ile yaptığım görüşmede, gazetenin zarar ettiğini ancak kendisinin şirkete koyduğu 13 bin TL parayı ödeyeceğimi ifade ettim. Ayrıca ben hakkım olmayan bir kuruş parayı almayacağımı bizzat söyledim. Bununla da yetinmedim. Kendisine bu paranın bizzat tarafımdan ödeneceğini, fakat bunu 1 Eylül 2011 tarihine kadar olan süre içinde taksitler halinde verebileceğimi belirttim.

Bu konuda gazetenin çıkmasında büyük katkısı olan diğer ortağımız Hakkı Şen, gazetenin zarar ettiğini, zararın tüm ortaklar tarafından eşit olarak karşılanmasını istedi. Ben bu konuda Selçuk Onur’a bu paranın ödenmesinde Hakkı Şen’i ikna etmek ve Hakkı Şen karşısında elimi güçlendirmek için Türk Patent Enstitüsüne yaptığı başvuruyu şirkete devretmesini istedim. Hakkı Şen’e de “Ağabey, Selçuk Onur iyi niyetli bir şekilde Marka Başvurusunu devredecek. Şirket zarar etse de, bu parayı ödeyelim, aksi halde bu parayı şahsımın hesabından ödemeyi düşünüyorum” dedim. Hakkı Şen ise “Böyle düşünüyorsan ödeyelim ancak biz zarar ederken Selçuk Onur sıfır zararla ortaklıktan ayrılıyor. Ayrıca bizim sırtımızdan 30 bin TL’lik PTT Kargo reklamı aldı. Yine de ödeyelim diyorsan, bir şey diyemeyeceğim” dedi.

Bu kararı aldıktan birkaç gün sonra Selçuk Onur, verdiğim söze rağmen, avukatları aracılığıyla noter marifeti ile hakkı olmayan paranın dışında 15 bin TL para istedi. Ayrıca bir hafta içinde gazeteyi kapatmamız gerektiğini aksi takdirde mahkemeye başvuracağını ifade etti.

Şimdi Selçuk Onur’a soruyorum;  Şark Kurnazı sen misin, ben miyim? Aşağıdaki belge kimin Şark Kurnazı olduğunu ortaya koyuyor.

Selçuk Onur ilanını niçin yayınladık?

Selçuk Efendi (!) geçen hafta içinde Kara&Deniz Gazetesi ile ilgili TIRSAN Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu’na dert yanmış. Kara&Deniz Gazetesi’ni kendisinin çıkardığını, ortakları Recep Canpolat ve Hakkı Şen’in kendisini taca attığını söylemiş. Bu konu ile ilgili Çetin Nuhoğlu muhabirimiz Şule Dölek’e “Recep Canpolat müsait olduğu zaman beni bir arasın” demiş. Birkaç gün sonra Çetin Nuhoğlu’nu aradım. Çetin Nuhoğlu, Selçuk Onur’un gazeteden ayrılmasından dolayı üzüntü içinde olduğunu eğer mümkün olacak bir durum varsa, aracı olmak istediğini söyledi. Ben de kendisine, Selçuk Onur’un yaptığı terbiyesizliği anlattım. Kendisi de “ayıp etmiş” dedi.

Selçuk Onur, birkaç gün sonra ise kendi sitesinde, “LojiMedya Yeni Adresinde” başlıklı yaptığı haberi yayınladı. Haberde Kara&Deniz Gazetesi’nin kendisi adına kayıtlı olduğunu belirterek, “Recep Canpolat ve Hakkı Şen ile anlaşamadığımız takdirde gazetenin LojiMedya adına çıkarılacağını”  duyurdu.

Bu olaylar üzerine, Hakkı Şen ile yaptığımız toplantı sonucu kamuoyuna bu olayı duyurma kararı aldık.

Ayrıca ne Hakkı Şen, ne de ben hiçbir yerde, Selçuk Onur bizim yanımızda çalışıyordu, demedik, demeyiz… Bu sözü kim söylediyse, kendisi açıklasın. Eğer açıklamaz ise kendisini müfteri ilan edeceğim.

Selçuk Onur, büyük marka (!)

Selçuk Onur’un kaleme aldığı köşe yazısında bizi reklam almamızdan dolayı gazetenin ortağı olmamızı istediği gibi bir ibare yer alıyor. Yani bizi bu gazeteyi çıkarırken, reklamcı almış da bizim haberimiz yokmuş.

Selçuk Onur her yerde “ben bir markayım” derdi. Senin markalığını sevsinler. Kara&Deniz Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni olarak yaptığın 10 sayı önümde duruyor. Nasıl bir gazete çıkardığını herkes biliyor. Sana “off the record” olarak verilen beyanatları köşene taşıyan bir adamsın. Markalığın buysa, bu konuda büyük markasın. Bir de zahmet olmazsa aşağıdaki sorularımızı cevaplarsan seviniriz.

1 - Sen ölmüş, üstelik de bu ülkenin Başbakanlığını yapmış Prof Dr. Necmettin Erbakan’a küfür ettin mi etmedin mi? Bu küfür yüzünden ortaklıktan ayrıldın mı? Ayrılmadın mı?

2 - Ticarette kar-zarar ortak mıdır değil midir? Ortaksa neden zararı ödemeden kaçtın?

3 - Daha önce “ben bu yükü kaldıramıyorum, hiçbir şey istemiyorum. Ben ayrılacağım” dedin mi, demedin mi?

CEVAP BEKLİYORUZ...

konuyla ilgili, bir önceki haber için tıklayınız:

https://www.virahaber.com/haber/karadenizde-neler-yasandi-19547.htm